SAĞLAM KİŞİLİKLİ ÇOCUKLAR YETİŞTİRME
Ya göründüğün gibi ol, ya oldu-ğun gibi görün. Birisi olduğundan farklı görünmeye çalışıyorsa, ya insanları kandırmaya çalışıyor veya kişiliğindeki zaaf dolayısı ile kendi eksiklğini örtmeye çalışıyordur. Kişilik gelişimindeki bu zaaf, çocukluktan itibaren pekiştirilen riya duygusu ve kendine güven ek-sikliğinin bir sonucudur.
Sağlam kişilikli nesillerin yetiş-mesi, Çocuklarda, riya duygusunun pekiştirilmesi ve kendine güvenin artırılması ile mümkündür.
1-Riya Duygusu: Her insan, çevresinin teveccühünü kazanmayı, onlar tarafından takdir edilmeyi ister. Hat-ta taktir edilme, motivasyonun ve başarının bir anahtarı-dır da. Ancak bu duygu motivasyon aracı olmaktan çı-kıp, amaç haline gelmeye başladığında, insan kişiliğinde yıkıma başlar. Bu nedenledir ki; İnsanları övmemeli, taktir ve iltifatta bulunulmalıdır. Taktir ve iltifat; kişinin çabasına, becerilerine, yani davranışlarına veya netice-lerine olan, geri bildirim ve beğenin ifadesidir. Övgü ise; kişinin, kişiliğine, çalışma veya gayret sonucu elde edilmemiş, Allah’ın verdiği bir özelliğe yapılan beğenin ifadesidir. Muaviye (r.a) rivayetle, Rasülullah (s.a.v.), “Birbirinizi (dalkavukça) methetmekten (övmekten) sakınınız, çünkü bu, (övülen kişiyi manen) boğazlamak-tır” buyurmuştur. (1) Övgü çocukların, riyakârlık ve kibir duygularını artırırken, taktir ve iltifat; dürüst, çalışkan, kendisine güvenen, yetişkin tavırlı insanlar olarak yetişmesine vesile olur.
Övgü ve taktir arasındaki farkı anlamak için, Küçük Ağacın Eğitimi adlı romanda, güzel bir örnek anlatılır.
Bir Kızılderili dede, üzüm kazanında, üzümü kay-natarak pekmez yapmaktadır. Bir gün Küçük Ağaç isimli torunu, kaynatma işlemi bittiğinde dedesine "Kazanı ben temizleyebilir miyim?" diye sorar. Dedesi de "olur" der. Küçük Ağaç, uzun süre uğraşıp kazanı temizler. Dedesi gelip bakar, "sen çok temizsin veya akıllısın demez;" çünkü bu ifadeler övgüdür. Dede "Küçük Ağaç, sen kazanı çok iyi temizlemişsin, bulaşık kalmamış, pekmezimiz kötü kokmayacak. Ayrıca, bize zaman kazandırdın; kasabaya daha çabuk gidip gele-ceğiz" der. Burada dede geribildirim vermiş. Küçük Ağaç da, ailesine katkıda bulunduğu için kendisiyle gurur duymuştur.
Dede, verdiği geribildirimlerle, torununun davra-nışlarının ne işe yaradığını fark etmesine katkıda bu-lunmuştur. Küçük Ağaç davranışlarının ne işe yaradığını kendi kendine fark etmesi, belki daha iyi olurdu. Ama Küçük Ağaç henüz küçüktür ve bir büyüğün rehber-liğine ihtiyacı vardır. Eğer Küçük Ağaç kazanı iyi temizlemeseydi, dedesi onu azar-lamayacak. Geribildirimi bir ihti-mal: "Küçük Ağaç, şurası kirli kal-mış, bu yüzden pekmez kötü koka-bilir" biçiminde verecekti.
2- Kendine Güven ve Bağım-sızlık: Yine aynı romanda, dede bir gün yaban hindisi avına gideceğini söyler. Küçük Ağaç da heveslenir, katılmak ister. Dede "Gelenekleri-mize göre, bir erkek, hindi avına gideceği zaman, güneş doğmadan kendi kendine uyanmalıdır, eğer kendi kendine uyanabilirsen gelirsin" der. Küçük Ağaç o güne kadar hiç, güneş doğmadan kendi kendine uyanmamıştır. Ava gidemeyeceğini düşünerek umutsuz bir şekilde yatar. Ancak o gecenin sabahında dede, barakada gürültü yapmaya başlar. Sağa sola vurur, çarpar, gürültüyle öksürür. Küçük Ağaç gürültüden uyanır. Henüz güneş doğmamıştır. Hemen giyinip avluya çıkar. Dedesi şöyle bir bakıp "A kalktın mı?" der. Küçük Ağaç kendisiyle gurur duyarak "Evet kalktım" der. Birlikte ava giderler.
Bu olayda dede pas vermiş, Küçük Ağaç ise gol atmıştır. Burada iyi bir ekip/takım vardır. Kazanı temiz-leme konusunda Küçük Ağaç topu kendisi ele geçirip gol attı diye düşünebiliriz. Ama hindi avı konusunda topu kendisi ele geçirememiştir; dedesi ona pas vermiştir. Küçük Ağaç da bu pası değerlendirerek gol atmıştır.
Şimdi ana-babalara sormak isterim. Gerektiğinde çocuklarınıza pas veriyor musunuz? Yoksa, sabırsızlık ederek topu ayağınıza geçirip onlar adına gol mü at-maya çalışıyorsunuz? Eğer ödevlerini siz yapıyorsanız, onlar adına gol atmaya çalışıyorsunuz demektir. Yok, eğer ödevlerine kaynak bulmada yardımcı oluyor, neyin nasıl yapılacağı konusunda onlarla birlikte sesli düşünerek olayı sorgulamalarına rehberlik/katalizörlük ediyorsanız, onlara pas veriyorsunuz demektir. Ço-cuklarımız kendileri gol attıklarında, kendilerine gü-venleri artar, benlik saygıları yükselir, beceri geliştirirler, bağımsız olmayı öğrenirler. Onlara destek olmak, reh-berlik etmek yerine, bir şeyleri onlar adına planladığı-mızda, onlar adına kararlar aldığımızda, kendilerine güvenmeyen, kendi ayakları üzerinde duramayan, hayat boyu sürekli birilerinin desteğine ihtiyaç duyacak bir insan yetiştirmeye başladık demektir. (2)
Çocuklarımızın kişiliklerini, düşüncelerini ve bunun bir uzantısı olarak davranışlarını şekillendirmek istiyorsak, onlara fırsatlar vermeli, iltifat/ödül gibi uy-gun geribildirimlerle doğru hareketlerini pekiştir- meliyiz.
Emine Bulut Karadağ.