Yetişme Tarzı Açısından Toplumsal Algı
Her toplumda, her kültürde ve her tarihsel dönemde, çocuk yetiştirme tarzları farklılık gösterir. Bir toplumda çocuk yetiştirme tarzının gelişmemesi, o toplumun ekonomi, kültür, sanat ve sosyal yaşam bakımından duraksamasına veya çökmesine yol açabilir. Kitleleri sürükleyen sanatsal eserler gibi çocuklarımız bazen notaların dizildiği porteler, fırça darbeleriyle hayat verdiğimiz bembeyaz bir tuval ya da topluma yön veren bir düşünür gibidir.
Tarih boyunca insan ruhu ve toplum birlikte değişerek gelişim gösterdi, bu gelişimde birey ile toplum arasındaki bağı kuran aracı unsur, anne-babaların çocuk yetiştirme tarzlarıdır. Her toplumda, her kültürde ve her tarihsel dönemde çocuk yetiştirme tarzları birbirinden farklılık gösterir.
Bireyin, kendi çocukluk ve aile ilişkilerinden gelen korkularının, dünya görüşleri ile bağlantı içerisinde olduğunu birçok bilimsel araştırma kanıtlamıştır. En gelişmiş çocuk yetiştirme tarzı, kişiye birey olma hakkını tanıyan ve onu gelişme yönünde destekleyen yöntemler topluluğudur.
Her bireyin, toplumda egemen olan çocuk yetiştirme tarzının izin verdiği ölçüde büyüyebileceğini ve gelişebileceğini, büyüme ile gelişmenin gerektirdiği ve sağladığı özgürlüğün bunu taşıyamayacak toplumlar için korku verici bir şekilde algılanabildiğini bilmek gerekir.
Toplumlarda çocukların yetişme tarzları konusunda kadınların önemi vurgulanmalıdır. Çünkü çocuk yetiştirme tarzı aile tarafından uygulanır ve kuşaktan kuşağa öncellikle anneden kıza geçer. Bu nedenle kadınların ve özellikle kız çocuklarının nasıl algılandığı ve yetiştirilme tarzları bakımından ne muamele gördüğü o toplumun geleceğinde de etkili olur.
Bütün canlılar içinde gelişim süreci en yavaş ve en çok bakıma muhtaç olan insan yavrusudur. Doğumdan hemen sonra bebeklerin beslenme başta olmak üzere hayatta kalmak için gerekli tüm ihtiyaçları çok uzun bir süre anneleri ya da onlara bakanlar tarafından karşılanır. Pek çok toplumun refahı ve geleceği, çocukların ve genç neslin eğitimli, sağlıklı ve bilinçli olmasıyla yakından ilişkilidir. Bu yüzden çocukların gelişim ve yetiştirilme anlayışları toplumda oldukça önemli bir yer tutar. İnsanlar, yüzyıllar boyunca kültürel, coğrafik, iklimsel ve ekonomik şartlar yüzünden çocuk yetiştirme konusunda birbirinden farklı tecrübelere sahip olmuştur.
Gelişmiş entegre edici ve çocuğun ruh sağlığına önem veren çocuk yetiştirme tarzlarına sahip toplumların her zaman kazançlı çıkacağı somut delilleri ile önümüzdedir. Bu toplumlar, şüphesiz ki daha donanımlı ve daha normal bir yeni nesil yetiştireceklerdir. Kuşaklar arası süreçte bilginin, geleceğin insanın, insan olmanın değerinin bilindiği her türlü kriz ortamında çözüm odaklı teknikleri kolaylıkla uygulayarak, hızlı adımlarla ilerleyeceklerdir.
Bütün insanlık tarihi incelendiğinde, psikotarih açısından çocuk yetiştirme tarzlarının belli farklılıkları olsa da çok çeşitlilik göstermediği anlaşılmaktadır. Çocuk yetiştirme tarzı konusunda her kuşak bir sonrakine ruhsal bir miras bırakmaktadır. Aile bu mirasın taşıyıcısıdır.
Gerçek şu ki, günümüz koşulları gençlerin geçmiş kuşaklara göre topluma her anlamda entegre olabilmesi için akademik olarak donanımlı bir şekilde yetişmesini zorunlu kılmaktadır. Zira günümüz toplumunda eskiyle kıyaslanmayacak sayıda iyi derecede yetişmiş, donanımlı gençler bulunmaktadır. Bu rakiplerin arasından sıyrılıp kariyer basamaklarını tırmanırken kişilerin farkı muhakkak ki iyi bir aile terbiyesi alması olacaktır.
Toplumda erdemli bir birey, başarılı bir iş insanı olmasının, kişinin akademik eğitim almasının yanında milli ve insani değerleri ailesinden alarak kişisel gelişimi ile harmanlamasıyla elde edilir. Yaşadığı çağı idrak etmiş, aklı fenni ilimlerle aydınlanmış ve kalbi de ahlaki değerlerle donanmış bir gencin modern dünyamızda tercih sebebi olacağı unutulmamalıdır.
Ezgi Bozkurt