Akraba evliliği
Akraba evliliği, eşler arasında kan bağı bulunması yani aynı atadan gelme durumudur Kanbağı olan akrabalar, toplumun genelinde görülen ortak gen yüzdesinin dışında, ayrıca akraba oldukları için ve bunun derecesine göre daha da fazla ortak genleri vardır Akraba evlilikleri genetik danışmanlık hizmetinin verilmesini gerektirir Genetik danışmanlıkta ise önemsenmesi gereken üç önemli konu vardır:
1 Çiftler arasındaki akrabalığın doğru olarak saptanması ve soyağacının çıkarılması,
2 Ailede kalıtsal nedenli bir hastalık riskinin böyle bir evlilikte nasıl etkileneceği,
3 Zararlı bir genin, çiftin her ikisi tarafından çocuğa aktarılma riski ne kadar yüksektir ki buna bağlı çocuk hasta olsun
Akraba evliliği genetik hastalıkların epidemiyolojisini etkileyen önemli durumlardan biridir ve dünya toplumunun %20’si belki de daha fazlası tarafından yeğlenmektedir Doğan çocukların en azından %84′ü akraba evliliklerinden doğmaktadır Özellikle Batı Akdeniz ve Güney Hindistan’da çok yaygındır Akraba evliliği yapan popülasyonda özürlü çocuk doğma riski diğer popülasyona göre iki kat artarak %8-9 olmaktadır.
Eski devirlerden beri toplum ve dini topluluklar akrabalar arası evlilikler için bazı yasaklar getirmişlerdir Bu sınırlamalar kökenini olasılıkla biyolojik bilgi ve deneyimlerden değil, sosyal gereklilikten almıştır Bir insan toplumunun insest tabuları olmaksızın kurulması olası değildir Ayrıcalıklı durumlarda kardeşler arası evlilikler bile kabüllenilmiş ve hatta firavunlarda olduğu gibi desteklenmiştir İslam aleminde kuzen evlilikleri kabul görürken, kardeşle, amca, teyze, dayı, hala gibi akrabalarla ve sütanne ile evlenmek yasaklanmıştır Bütün Hıristiyan aleminde ise halen birinci derece kuzen evlilikleri kabul edilmemekte ve böyle evlilikler için katolik kilisesinden özel izin almak gerekmektedir Kilisenin aynı zamanda vaftiz baba ile onun vaftiz çocuğunun da evliliklerini yasaklamış olması bu yasakların biyolojik temellerin dışında başka inanışlara bağlı olduğunu göstermektedir.
Birinci dereceden kuzen evlilikleri diye isimlendirebileceğimiz kardeş çocuklarının evlilikleri, ülkemizde en sık rastlanan akraba evliliğidir Almanya’da kuzen evliliklerine çok ender rastlanmaktadır Halkın eğitim düzeyinin ve genetik hastalıklar konusundaki bilgisinin artması, bu tür evliliklerin oranının %03′ün altına düşmesine ve hatta büyük şehirlerde daha da azalmasına neden olmuştur Başka kültürlerde ise yakın akraba evlilikleri ekonomik çıkarlar, çiftin ailelerinin birbirini daha yakın tanıyor olması, coğrafi konum gibi nedenlerle desteklenebilmektedir.
Japonya’da yapılan çalışmalarda akraba evlilikleri oranı %6 dolayındadır; hatta adalarda izolasyon nedeniyle %29′a yükselebilmektedir Arap ülkeleri, Güney Hindistan, Mısır ve Türkiye gibi ülkelerde ise bu oran daha da yüksektir Buna karşılık Avrupa ve Amerika’da ise kuzen evliliklerinden doğacak çocukların sakatlıklar, kalıtsal hastalıklar ve zeka özürlü olma durumlarından muzdarip olacakları görüşü yaygındır Bu nedenle bu ülkelerde bu tip evliliği olan çiftler sıklıkla genetik danışmanlık istemektedirler.
Dr Serim Timur’un “Türkiye’de Aile Yapısı” kitabından:
Eş seçiminin, tamamen serbest olduğu ve kişilerin kendi eğilimlerine bırakıldığı toplumlarda, insanların çok azının akrabaları ile evlendikleri sonucu çıkarılmıştır Türkiye’de evli çiftlerin yaklaşık olarak üçte birinin birbirleriyle akraba oldukları görülmüştür (%292) Akraba olan eşlerin %80′i kardeş çocuklarıdır Özellikle erkek kardeş çocuklarının birbiriyle evlendikleri görülmektedir.
Akraba olan eşlerin oranı Ankara, İstanbul ve İzmir’de %17 iken, diğer kentlerde %19′a, köylerde %36′ya çıkmaktadır Kocası akraba olan kadınların %29′u amcalarının oğlu, %49′u dayı, hala ya da teyze oğlu olmak üzere kuzenleriyle evlenmişlerdir İkinci kuşak kuzenler arası yani kardeş torunlarının evlenme oranı %5′dir Bunların dışında kalan akraba evliliklerinin, diğer uzak akrabalar arasında yarı yarıya dağıldıkları görülmektedir Akrabalar arası evliliği, geniş ve ataerkil aile biçimleri pekiştirmektedir Akrabası ile evli olanların oranı, kuruluştan beri çekirdek aile olan ailelerde %20 iken, ataerkil geniş ailelerde %34′e çıkmaktadır Köylerde bütün aile biçimlerinde akraba evliliği diğer yerleşim yerlerinden daha yüksektir Bölgeler arası değerlendirmede en düşük oran %20 ile Batı Anadolu’da, en yüksek oran ise %37 ile Doğu Anadolu’dadır Ancak Batı Anadolu’da da ataerkil ailelerde çekirdek ailelere göre oranın yüksek olduğu görülmektedir.
Akraba evliliğinde önemli olan sorun sağlıklı olan bireylerin genlerinde taşıdıkları hastalıkların çocuklarına aktarılmasıdır Bu açıdan önemli olanlar ise otozomal resesif ve bazı multifaktöryel geçişli hastalıklardır.
İnsan geni, bilinen yüzlerce resesif hastalıktan birine yol açabilecek 6-8 aleli heterozigot olarak taşır Birinci derece kuzenler arası evliliklerde genlerin 1/8′i paylaşıldığında genetik olarak belirlenen hastalık riski %3′dür Söz konusu tehlike aralarında kan bağı bulunmayan ana-babalardan doğan çocuklarda %2′dir Birinci dereceden kuzenler arasındaki evliliklerde kendiliğinden düşük, ölü doğum, prematürite, beyin felci, multifaktöryel durumlarla (doğuştan kalça çıkığı gibi) sık karşılaşıldığı ancak bu insidans artışının düşük olduğu belirtilmektedir.
Hastalıklı genler açısından heterozigotluk oranının çok yüksek olduğu kapalı toplumlarda yapılan evlilikler sonucu hastalık ortaya çıkma riski daha yüksek olduğundan bu tür toplumlarda akraba evlilikleri ayrı bir önem kazanmaktadır.
Örneğin; Musevilerde olduğu gibi, akraba popülasyonlarına ait olmaları nedeniyle de yakın akraba olabilirler Bu nedenle çok sayıda ortak genleri olabilir Genetik bir hastalık olan Tay-Sachs hastalığı için sağlıklı bir bireyin taşıyıcı bir kişiyle evlenme riski böyle kapalı toplumlarda 1/20 iken, normal populasyonda 1/400 gibi düşük bir orandadır
Genetik geçişleri daha iyi anlamak için kısaca terimleri açıklayalım:
Genler yani temel kalıtım birimleri, DNA molekülleridir DNA genetik kodu oluşturur, binlerce gen kromozomlarca taşınır Bu kromozomlar hücrelerin çekirdeklerinde bulunan çomak benzeri oluşumlardır İnsanlarda her hücre normal olarak 23 çift halinde 46 tane kromozom taşır Bunların 22’si homolog kromozomdur Cinsiyet kromozomu olan bir çifti ise bireyin cinsiyetini belirler.
Genler kromozomlar üzerinde lineer dizilmiş ve her bir genin kendine özel bir yeri vardır Bu yerlerin sayısı ve düzenlenişi homolog kromozomlarda (cinsiyet kromozomları dışındakilerde) birbirinin aynıdır Homolog yerlerde bulunan genler alel olarak adlandırılır Her bireyde tüm genler için, herbiri bir kromozom çiftinin tek bir tanesinde yer alan 2 alel vardır Özel bir gen konusunda bir çift birbirinin aynı alel taşıyan bir kimse homozigot; birbirinin aynı olmayan aleller taşıyan kimse heterozigottur Eğer bir gen etkisini yalnızca tek bir kromozom üzerinde bulunduğu halde gösterebiliyorsa bu dominant gendir Resesif bir gen ise etkisini yalnızca bir kromozom çiftinin iki üyesi üzerinde bulunduğunda gösterebilir.
Otozomal resesif hastalıklarda genetik geçişin özellikleri:
1 Bu tür kalıtımda cinsiyet ayrımı yoktur
2 Sağlıklı ana-babadan doğan çocuk hasta ise hem anne hem de baba taşıyıcıdır (heterozigot)
3 Normal olan ana-babanın çocuklarının ¼’ünde hastalık görülmesi, ½’sinin taşıyıcı olması, ¼’ünün ise genotipik olarak da tamamen sağlıklı olması beklenir.
4 Hasta kişi ile genotipik olarak da tamamen sağlıklı birey evlenecek olursa çocuklarının hepsi taşıyıcı olacaktır.
5 Hastalıklı bireyle, taşıyıcı kişi evlenecek olursa çocuklarının yarısı hasta, yarısı taşıyıcı olacaktır.
6 Taşıyıcılar, fenotipik olarak tamamen sağlıklıdırlar ama hasta genleri bir sonraki kuşaklara geçiren taşıyıcı görevini görürler Hastalığın nedeni protein eksikliği gibi bir durumsa taşıyıcılar sağlıklı olmakla birlikte çoğu zaman bu protein onlarda da normalin altındadır.
7 Hastalıklı bir çocuğun kardeşlerinde hastalık çıkma riski %25′dir ve aile bu tehlikenin her gebelik için aynı olduğunu iyice kavramalıdır Yani ailenin bir tane hasta çocuğu oldu diye bu risk azalmış değildir
Burada şunu hemen eklemeliyiz ki; kan bağı olmadan da bu hastalıklar iki taşıyıcı
evlenirse ortaya çıkabilir Ancak daha önce de belirtildiği gibi, aynı tip hastalıklı genle karşılaşma riski akrabalık olduğunda daha yüksek olacağından, özellikle ailesinde otozomal resesif geçişli hastalık bulunan bireylerin mutlaka genetik danışmanlık almaları ve yakın akrabası ile evlenmiş olmaları durumunda ortaya çıkacak tehlikeler hakkında bilgilenmeleri gerekmektedir