* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Evlenince Bir Çift Ayakkabı mı Olacağız  (Okunma sayısı 236 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 819
    • www.fanidunya.net
Evlenince Bir Çift Ayakkabı mı Olacağız
« : Temmuz 05, 2023, 09:06:23 ÖÖ »


Evlenince Bir Çift Ayakkabı mı Olacağız

 Bu bir gelenekti,

  gelinlik kız kulağını kapıya dayar dinlerdi..
  genç kız kalbini kadere dayar beklerdi..
 
  Kapının pervazına dokununca, sivrilmiş bir kıymık elini hafifçe çizdi.    Bir kaç kandamlası birikti, karardı ama akmadı. Küçük bir “ah” dedi ve    sonra yuttu bu “ah”ı.
 
  İçeride bir dünya kurulduğunu biliyordu ama ya bu dünya kalbinin enkazı    üstüne kuruluyorsa? Gittikçe sıkıntı bastı. Holde dolanıyor, biraz   sonra  bitecek bir mahpusluğun geçmek bilmeyen son dakikalarını   yaşıyordu.  Kapıların hepsi asi bir gelin gibi, gri kilitleri   boyunlarına  takınmıştı. Duvardaki resim çerçeveleri bu holün dış âleme   açılan tek  pencereleriydi sanki. Yarı karanlık bu yer belki altı   metrekareydi ama  içinde büyüttüğü evhamlar her kareyi doldurmaya   yetiyordu.
 
  Bir an ayakkabılara ilişti gözü. Çatlamış betonun üzerine çıkarılmış,    birbirinden bağımsız ama birbirinin tamamlayıcısı bir çift ayakkabı…    “karı-koca gibi” dedi içinden.

Biri nereye giderse öteki de oraya gider;    kâh biri öndedir, kâh diğeri… Biri tenden soyununca diğeri de soyunur,    biri eskiyince diğeri de eskir ama nedense biri hep diğerinden önce    delinir. Arkadan vuranı da çoktur, destek olanı da… “ayakkabı işte” dedi    bir çifti tutup düzeltirken… Ayrı duran “iki” yi “bir” ledi, uçlarını    aynı yöne çevirdi.
 
  Gelen gencin ayakkabısıydı bunlar, biraz eskiceydi. Demek ki giyecek    daha iyi bir ayakkabısı yoktu. Bunlara ihanet etmediğine ve hemen    değiştirip atmadığına göre kanaatkâr birisidir diye düşündü… Demek ki    bir ucu Hz. İsa’dandı...
 
  Ayakkabı bağlarına takılmış ot tohumları çarptı gözüne birden. İçinden    “öndeki yoldan değil arkadaki patikadan gelmiş” dedi. Evin önü asfalttı    ve tüm mahalleli bu yolu kullanırdı. Kimse kestirme olan arazi yolunu    sevmezdi. Sanki toprak ve çamur kendilerine çok uzakmış gibi kaçarlardı    bu patikadan. Oysa o çok severdi bu yolu, yalnızlığını yolun iki    tarafına saça saça yürürdü. Saçtığı yalnızlıklar toprağa karışırdı,    kendisi felaha. “o yolu kullanmış” dedi. Bu tohumlar benim de eteğime    yapışır her seferinde. Toprağı seviyor dedi ve minik bir gülümseme    ekledi düşüncelerine. Demek ki bir ucu Hz. Âdem’dendi.
 
  Bir ara kapı aralandı ve ellerini gördü misafirin. İri ve damar damardı    elleri. Okumuş diyorlardı ama elleri neden yıpranmış acaba dedi   içinden.  Bu bir anlık bakışa perçinlenen resim; sanki bünyesinde   mücadeleyi  besliyordu. “Eller bulutlar gibi hafifse dokunmamıştır   demire yahut  küreğe; beyazsa ve kararmamışsa, ne mürekkep izinden nasip   almıştır, ne  de duvar sıvasından”. Çalışan o eller sıva karmış, mala   tutmuş gibiydi…  Demek ki bir ucu Hz. İbrahim’dendi.
 
  Şimdi sesini duyuyordu gencin, ağır ağır konuşuyordu. Kelimeleri; bir    kemalat torbasına elini daldırıp seçer gibi alıyor ve dudaklarına    yerleştiriyordu. Sesi ahenkliydi.

“Kaba söz, kaba bir bedenden çığ gibi    düşer, düştüğü yeri hayattan koparır. Katı ve sertçe söylenmiş her   harf,  diğer harflerden zifte batırılarak ayrılmıştır kenara. Serkeş bir   dile  değdiğine pişman olup ortasından kırılır nazlı elifler…” O çok   nazikti.  Sesi kuşdiline çarpıp dönüyor gibiydi. Demek ki bir ucu Hz.    Süleyman’dandı.
 
  Ne güzeldi dilinde en sevgili. Efendimizden bahsediyordu. Kendiyle    birlikte efendimizin aşkını da getirmişti. Yastık örtüleri daha da    beyazlamış, çiçekli danteller gülümsemişti.

Cama meyleden sardunya, bir    yaprağını bu tarafa çevirmişti. Sehpadan düşen tespih sanki vecde    gelmişti. Efendimiz diline değmişti ya sanki tüm oda aydınlanmış,    eşyaların özünde kandiller yanmıştı. Sevindi onun efendisini sevdiğine.    Demek ki bir ucu Hz. Muhammed Mustafa’dandı. (sav)
 
  Methini çok duymuştu gencin ama yüzünü hiç görmemişti. “Boyu posu, kaşı    gözü bir tavada eritmeli takva ölçeğine dökmeli dedi sessizce. Tüm    beşerin gözlerini bir zindana hapsedip, hadi gönül gözlerinizi açın diye    bağırmalı.”
 
  Kasları yavaş yavaş gevşiyordu nedense. “çok komik dedi biz şimdi    evlenince bir çift ayakkabı mı olacağız?”, gülümsedi. Ben eteklerimi    kapı eşiklerine değdirerek geçerken onun bir bakışından anlayacağım    acıktığını ve o aynanın karşısında tıraş olurken bir bakışımdan    anlayacak sofranın hazırlandığını.
 
  Sonra bir anda açıldı kapı, az önce zindana kilitlediği gözlerin içinden    sıyrılan o iki göz esaretten kaçıp çoktan yerleşmişti gencin yüzüne.
 
  Bir an ruhunda yağmurlar başladı, midesinde bir dağ peydahlandı sanki    dizleri sağa sola kayan ayaklarına hükmedemez oldu. Kafasını çevirdi,    boynunu çevirdi, kaşlarını-ağzını-burnunu çevirdi ama gözlerini bir    türlü çeviremiyordu. Kapıyı açan kimdi bilmiyordu, yine o bilinmeyen    kişi kapıyı kapattı, gözleri de kapının sarı tahtasına kapandı…    Dakikalardır dolanıp duran ayaklar o an sabit kaldı ve içinde yükselen    dağın karları ağır ağır çözülmeye başladı… Bir koku vardı içinde…    Kardelenler kokar mıydı?
 
  Güzellik;

  Hafif, esen bir rüzgâr gibi ferahlatıcı,

  Pürüzsüz bir denizde yansıyan ışık gibi sakin…

  Ay gibi haledendi…

  Ve güzelliği çocukların ellerine bölüştürülen ekmek gibi sıcacıktı. İşte o an anladı gencin demek ki bu hali de Hz. Yusuf’tandı…
 
  Ve yine anladı ki o kıymık elini neden peşinen kanatmıştı!

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Mustafa Yıldızdoğan - Sevmeyen Bilmez - İLK FANİDUNYA NET'TE Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:38:48 ÖS]


Mustafa Yıldızdoğan - Derdindeyim Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:26:02 ÖS]


Uğur Işılak - Aklıma Düşünce Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:15:54 ÖS]


Muhtaçlığımızı Bilerek Dua Edelim Gönderen: melek
[Dün, 03:07:05 ÖS]


Cömert misiniz Gönderen: melek
[Dün, 03:00:14 ÖS]


Dünya Ahiretin Tarlasıdır Gönderen: melek
[Dün, 02:57:01 ÖS]


Dünya Tarlasına Hayır Tohumları Ekelim Gönderen: melek
[Dün, 02:51:19 ÖS]


Kur’an Ahlakı Kalbe Şifadır Gönderen: melek
[Dün, 02:44:19 ÖS]


Allah'tan Uzak Olmak Mutsuzluktur Gönderen: melek
[Dün, 02:35:58 ÖS]


Ahirette Bir Oturum Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:21:42 ÖÖ]


Ya Çıkarsa Deyip Köşeyi Dönmek İsteyen Talihsizler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:08 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 11 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:04 ÖÖ]


Sapmayalım – Saptırmayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:45:14 ÖÖ]


Çocuk ve Zaman Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:36:48 ÖÖ]


Yalan Söyleyen Çirkin ve Zelîl Olsun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:30:34 ÖÖ]


Ömür Takvimimizden Bir Yaprak Daha Düştü Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:25 ÖÖ]


Maher Zain + Karma - İLK FANİDUNYA NET'TE Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 25, 2024, 09:12:05 ÖS]


Büyü ve Sihir Gönderen: webtasarim
[Aralık 25, 2024, 12:27:49 ÖS]


Fal Açmak Gönderen: webtasarim
[Aralık 25, 2024, 12:19:45 ÖS]


Mutluluk Kırk Ayette Saklı Gönderen: webtasarim
[Aralık 25, 2024, 12:11:38 ÖS]