Evlilikle İlgili Sıkça Yapılan Yanlışlar
Evlenmek için evlenmek:
Evlilikle ilgili yapılan ilk yanlış budur. Sadece âdete uymak ya da etraftan gelen lafa-söze engel olmak için evlenen kimseler; hakka ve hukuka, denkliğe ve evlilikle ilgili diğer meselelere çok da riayet etmezler.
Karşısındakini göründüğü ya da konuştuğu gibi zannetmek:
Genelde ilk defa evlenecek olan kimselerin yaptığı hatalardan birisi de budur. İnsanlar, çoğu zaman, evliliğe başlarken, kusurlu taraflarını gizlerler ve güzel taraflarını öne çıkarırlar. Ayrıca daha işin başında oldukları için çok rahat söz verirler. Ama verdikleri sözleri yapıp yapamayacaklarını da bilmezler.
Ayrıca her söze de itibar ederler. Oysa insan ilişkileri sözle değil amelle yürür.
Düzelir diye beklemek:
Aslında bu genel olarak tüm insan ilişkilerinde karşımıza çıkan yanlış bir tutumdur. İnsanlar, genel olarak değişmezler. Yani bir insan ne ise genelde odur. Bu yüzden “aslında ben böyleyim ama şu sebepten dolayı şöyle oldum” gibi ifadeler sadece zaman kazanma veya zamanı boşa harcama cümleleridir.
Evliliği, sadece kadın-erkek ilişkisi olarak görme:
Evlilik, sadece bir kadın ve erkeğin birlikte olması durumu değildir. Ekonomik, sosyal, hukuki ve hatta siyasi tarafları olan bir kurumdur evlenmek. Bu yüzden evlenirken, boşanırken, kanun yaparken, karar alırken, hak ve hukuk esasları belirlenirken; tüm bu yönler dikkate alınmalıdır.
Onlar da anne-baba olduğunu unutmak:
Evlenen çocuklarımız, artık önce bizim çocuklarımız değildir. Önce anne-baba da değildirler aslında. Önce eştirler. Önce bu hak gelir. Sonra anne-babadırlar. Sonra birilerinin evlatlarıdırlar. Bu hak-hukuk silsilesine riayet etmemek, aileye zarar verecek ve bu ailede yetişen çocukların şahsiyetlerini olumsuz etkileyecektir.
Kadın ve erkeği aynı kabul etmek:
Tabi ki erkek de kadın da kuldurlar ve insandırlar. Ama görevleri, hakları ve davranışları, farklıdır. Zira bu fıtrattır. Kadına erkek gibi muamele etmek, kadına zulümdür. Erkeği kadın gibi terbiye etmek ve erkeğin kadın gibi davranması, erkeğe de kadına da aynı şekilde zulümdür. Eşler, farklıdırlar ki bu yüzden birbirlerini tamamlamak için evlenirler. Aynı olsalar niye evlensinler ya da niye birbirlerini tamamlamak istesinler!
Hakları öne çıkarmak:
İnsan ilişkilerinin her alanında haklarını, sorumluluklarından öne çıkarmak yani sadece haklarını görmek ve haklar ölçüsünde sorumluluk almaktan kaçınmak, sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Problem üretmek:
İnsan ilişkilerinde illa ki sorun olur. Sorunsuz ilişkide illa ki yanlış giden bir şeyler vardır diye düşünmek gerekiyor. Sıkıntı, sorun çıkmasında değil; sorunları kabul etmemekte ve çözmeye çalışmamaktadır. Yani bir başka ifade ile asıl sorun, problem üretmek ve sorunları sorun haline getirmektir.
Sorunları insanca ve Müslüman’ca çözememek:
İnsan gibi evleniyoruz ya da güzel güzel ortak oluyoruz, iş kuruyoruz. Ama bu ilişkilere son verirken, tüm ahlak ve ilkelerimizi kaybediyoruz. Oysa insanın asıl insanlığı, zor zamanlarda belli olur. Yani asıl mesele, insan gibi son verebilmektir.
Allah Resulü (S.A.V.), savaşta düşmanın öldürülmesinin bile güzelce ve usule uygun olarak yani insana yakışır şekilde ve işkenceden uzak bir şekilde yapılmasını emretmiştir.
Denkliğe riayet etmemek:
Bunun bir sebebi de evliliğin ne olduğunu bilmemek ve niçin evlendiğine karar verememektir.
Eş olsun da nasıl olursa olsun, ya da herkes aynı gibi düşünceler yanlıştır.
Namaz kılsın Müslüman olsun yeter gibi ifadeler de yanlıştır. Zira evlenmek kolaydır. Zor olan, evliliği yürütmektir.
Denklik; yaş, ilim, ahlak, zenginlik, aile ve örf gibi tüm şartlarda aranmalıdır. Örf, İslam’a aykırı olmamak şartıyla dikkate alınmalıdır.
Evlenince sadece eş aldığını zannetmek:
Evlilik, sadece iki kişinin evlenmesi de değildir. Evlenince anne-baba, kardeş, akraba ve komşu sayılarımız ikiye katlanır. Yani aileler ve akrabalar da evlenir diyebiliriz. Tabi ki bunların hepsinin yeri vardır ama yine de bütün bunlar, evlenirken dikkate alınmalıdır.
Kendini feda etmek:
Bu, tüm durumlarda doğru bir şey değildir. İnsan, önce, kendi sağlık ve huzurunu temin etmeli, kendi ahlakını ve diğer haklarını muhafaza etmelidir. Kendi mutlu olmayan, başkasına sadece yük olur.
Kendini, eşi ve çocukları için feda etmek de doğru değildir. Zira insanın kendine zulmetmesi de haramdır. Yani kişi, kendine karşı olan haklarını korumakla da mükelleftir.
Özetle:
Aslında işin özü, duygularımızla değil aklımızla hareket etmekten ibarettir.