Gençlerin Alkol ve Uyuşturucu Kullanımının Psiko-sosyal Nedenleri
1. Gençlik dönemi
Gençlik dönemi, bireyin düşünce, inanç, tutum ve davranışlarının, kısaca kişiliğinin büyük ölçüde şekillendiği, tamamlanma aşamasına geldiği bir dönemdir. Çocuğun ergenliğe ermesiyle gençlik döneminin başladığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla 1314 yaşlarıyla 23-24 yaşları arası gençlik dönemi olarak nitelendirilmektedir.
Bu dönem bireyin hayatında bir dönüm noktasıdır. Birey, hayatını düzenleyip yönlendireceği bilgileri bu dönemde öğrenir. Mesleğini bu dönemde seçer. Çoğunluk eşini bu dönemde belirler. Birçok alışkanlıkları bu dönemde kazanır. Dolayısıyla bu dönem oldukça önemlidir. Hele ülkemizin genç bir nüfus yapısına sahip olması, ülkemiz açısından bu dönemin önemini daha da artırmaktadır.
2. Uyuşturucu maddeler
Uyuşturucu maddeler dendiğinde sadece insanları uyuşturan, sakinleştiren, onları düşünmekten alıkoyan maddeler anlaşılmamalıdır. Bu maddeler özelliğine göre uyuşturucu, rahatlık verici, gerçek sorunlardan ve gerçek dünyadan uzaklaştırıcı olduğu gibi, canlandırıcı, yorgunluk giderici, uyarıcı, güçlendirici de olabilir. Bunların hepsine birden bağımlılık yapıcı maddeler denmektedir. Çünkü bu maddelerin hepsi, duygusal olarak onu arzulamanın yanında, zamanla doku alışkanlığı da yaparak organik bir istek de doğurmakta ve bireyi kendine bağlamaktadır.
3. Birey üzerindeki etkileri
Madde bağımlılığı bireyi âdeta o maddenin kölesi yapar. Madde karşısında bireyi aciz, çaresiz duruma düşürür, özgürlüğünü ortadan kaldırır, onu tamamen kendine bağlar. Öyle ki, maddeyi temin edebilmek için birey her yola başvurabilir. Malını mülkünü satabilir, para bulmak için her suçu işleyebilir.
Bu nedenle madde bağımlılığı, sadece onu kullanan bireyin değil, ailesinin de, çevresinin de, hatta tüm toplumun da problemi durumundadır. Son yıllarda ise tüm toplumların, çağımızın sorunu haline gelmiştir. Kullananların sayısı ise katlanarak artmaktadır.
Alkolle ilgili de bilinen, her yıl nüfus artışından daha fazla olarak alkollü içkilerin tüketiminin arttığı ve alkole başlama yaşının düştüğüdür. Alkolün verdiği zararları ise trafiğinden yaralama ve cinayetlere kadar çevremizde ve basın organlarında izlemekteyiz.
Solvent (uçucu) tipi (Bally gibi) maddelerin kullamınının ve doğurduğu sonuçların açtığı yaraları son yıllarda cinayet olaylarıyla toplumca yaşıyoruz. Bildiğiniz gibi 1 Şubat 1999’da İstanbul’da tiner kullanan 5 çocuk bir treni yaktı. Daha önce bir kızın cüzdanını almak istemişler, vermediği için trenden atmışlardı. Bir kadına tecavüz edip öldürmüşler, annesi yaralı olarak ellerinden zor kurtulmuştu. Kap kaç olayları giderek artmakta ve ülkenin her yöresine yayılmaktadır.
4. Kullanım nedenleri
Bu kadar olumsuz yönleri olan, zararlı olduğu bilinen alkol ve alkol dışı diğer bağımlılık yapan uyuşturucuları insanlar genç yaşta kullanmaya acaba neden başlıyorlar? Konunun esas can alıcı noktası burası. Bunun kişilere göre farklılık gösteren psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel nedenleri vardır ve bu nedenler mutlaka kullanan her kişi için birden çoktur.
Bu nedenleri ayrı ayrı şu şekilde ele alabiliriz:
4.1. Aile
Aile ortamının, anne babanın çocuklarına karşı olan tutum ve davranışlarının, birbirleriyle ilişkilerinin, çocukların ve gençlerin kişilik özelliklerinin oluşmasında ve birçok davranışlarında önemli etkisi vardır. Özellikle aile ihtilâflarının, geçimsizliklerinin, anne babanın alkol ya da uyuşturucu madde alışkanlığı olmasının, gençlerin bu maddeleri kullanmasında etkileyici rolü bulunmaktadır.
Üzülünce içen, sevinince içen bir babanın çocukları kuşkusuz bu yönde şartlanacak ve içkiye alışmaları kolay olacaktır. Onlar da karşılaştıkları sorunları alkole sığınarak çözmeye (unutmaya) çalışacak, sevinçli anlarında alkolle neşelerini artırmayı deneyeceklerdir. Böylece yavaş yavaş farkına varmadan alkole alışmış olacaklardır.
Uyuşturucu için de aynı durum geçerlidir. Yapılan araştırmalarda, anne babasında uyuşturucu ve bağımlılık yapıcı madde kullanma alışkanlığı bulunan gençlerin hemen hepsinin bu tür maddeler aldıkları tespit edilmiştir.
Yine, ailede değer verilmeyen, yeterli sevgi gösterilmeyen ya da aşırı sevgi gösterileriyle şımartılarak büyütülen çocukların uyuşturucuya yönelme ihtimali yüksektir.
Ayrıca üvey anne ya da babanın bulunduğu ailelerde, çocukla anne veya babanın anlaşamaması sonucu ortaya çıkan baskı ve huzursuzluk, parçalanmış ailenin gençte oluşturduğu endişe ve güvensizlik, genci alkol ve uyuşturucu kullanımına itebilmektedir.
4.2. Kişilik yapısı
Özellikle ilk ergenlik döneminde gencin cinsel olgunluğa ermesiyle, duyguları birbirine karışır, zihinsel gelişimine bağlı olarak önceki pasif halinden sıyrılıp, kendini ilgilendiren konuları bir oranda bağımsız düşünmeye başlar. Taşkın hareketler ve dengesizlikler baş gösterir. Yetişkinlerin kendini anlayamayacağını düşünerek onlardan uzaklaşır, anne babasına karşı olumsuz bir tutum içerisine girer. Bu nedenle Türkçemizde bu döneme giren gence "delikanlı" denmiştir.
İşte bu dönemde bazı gençler, yanlış eğitim sonucu, yani devamlı tenkit edilme, eleştirilme, azarlanma sonucu isyankâr bir kişilik özelliği geliştirebilmekte ve otoriteye isyan düşüncesiyle alkol ve uyuşturucuya yönelebilmektedir.
Bazı gençler ve kişiler de sorunlarıyla başa çıkabilecek gücü kendilerinde bulamazlar. Baskıcı ya da çok koruyucu bir aile ortamında yetişmiş olan bu gençler, alkol ve uyuşturucu kullanarak dertlerini ve sıkıntılarını unutma, gerçeklerden kaçma yolunu denerler. Böylece belli bir süre de olsa rahatlamış olurlar.
Aslında alkolik olan ve uyuşturucu kullanan gençler ve kişiler, yeterli kişilik özelliklerine sahip değildirler.
Doyumsuzdurlar. Kendilerini eksik hissederler. Bu eksikliği gidermenin bir yolu olarak da alkol ve uyuşturucuya başvururlar. Alkol ve uyuşturucu, gence yalancı bir güven duygusu vermekte, ondaki yetersizlik duygusunu, kaygı ve endişeleri, çekingenliği ortadan kaldırmaktadır. Sonra da kabadayıca davranışlarla yetişkin ve güçlü birisi olduğunu kanıtlamaya itmektedir.
Yine uyuşturucu madde kullananların ruhsal yapısında temelde bir hoşnutsuzluk, bir huzursuzluk yatmaktadır. Onlar bu huzursuzluğu, kullandıkları maddeye sığınarak aşmaya çalışırlar.
4.3. Arkadaşlar
Çocukların ve gençlerin büyük çoğunluğu, sigara, içki ve uyuşturucuya arkadaş etkisiyle başlamaktadır. Bir genç, eğer arkadaşları içki içen, uyuşturucu kullanan kişilerden oluşuyorsa, onlar tarafından küçük görülme, dışlanma, alay konusu olma gibi endişelerle arkadaşlarının isteğini yerine getirir ve istemeyerek de olsa içkiye ve uyuşturucuya başlayabilir.
Zaten uyuşturucu tutkunu kişiler, bu alışkanlıklarını başkalarına da bulaştırmak, kendilerine arkadaş bulmak çabası içinde olurlar. Bir uyuşturucu madde tutkunu, önce uyuşturucu kullanmaya henüz başlamamış bir kişi ile tanışır. Bu tanışma bir genç kız ile erkek arasında flört, dostluk ya da aynı cinsten iki genç arasında arkadaşlık şeklinde gelişir.
Sonra bu dostluk, uyuşturucu maddenin birlikte kullanılmasına neden olur. Zamanla bu ilişki bazı sebeplerle bozulunca bunların her biri yeni arkadaşlar bulur ve onları da uyuşturucu madde kullanmaya alıştırırlar. Böylece bu halka genişleyerek devam eder.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Tedavi ve Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, uyuşturucu alışkanlığı en çok kötü arkadaş edinmeyle başlamaktadır. Hastaların % 71.7 si uyuşturucuyu ilk defa arkadaşlarıyla birlikteyken denemiştir.
4.4. Kitle iletişim araçları
Kitle iletişim araçlarının, özellikle de televizyonun bu konuda da etkili olduğu bir gerçektir. Televizyonlardaki birçok dizide içki sahneleri bolca yer almaktadır. Alkol kullanımı çok yaygın ve çok normal bir davranış olarak sunulmaktadır. Böylece içki, alkol, herkesle her yerde rahatça içilebilecek bir meşrubat şeklinde dolaylı olarak zihinlere yerleşiyor.
Çocuklar ve gençler, üzüntüde de sevinçte de içki içen film kahramanlarını izleyerek onlara özenti duyuyor.
Bu tür örnekler, çocuğun ve gencin alkolü her türlü koşulda sı- ğınılabilecek bir araç olarak görmesine neden olmakta, en azından böyle bir fikir bilinçaltına yerleşmektedir. Zamanla da uygun bir ortamda genci denemeye kadar götürebilmektedir.
Aynı şekilde içkiyi cazip gösteren her çeşit reklam gençleri teşvik etmektedir. Gazetede, dergide, televizyonda, sokakta bir afişte gördüğü reklamın çocuğu ve genci etkileyeceği açıktır.
4.5. Çeşitli kutlama ve merasimler
Doğum gününün, yılbaşının, düğün töreninin ya da herhangi bir başarının içki içilerek kütlanılması, gençlerin içki ile tanışmasında, içkinin onların hayatına girmesinde önemli rolü olmaktadır.
4.6. Başıboş dolaşma ve işsizlik
Sokakta başıboş dolaşan, evden kaçan çocukların ve gençlerin alkole ve bilhassa uyuşturucuya alışma ihtimali çok yüksektir.
Okulda okumayan, herhangi bir işte de çalışmayan bir gencin ekonomik olduğu kadar, zamanla psikolojik sorunları da olacaktır. Ailesiyle ve çevresiyle olan ilişkilerinde bozulmalar meydana gelecek, stres ve gerginlik içerisine girebilecektir. Bu durumdaki gençlerden bazıları kendileri gibi olan arkadaşlarının etkisiyle, bazıları da sorunlarını unutmak için içkiye ve uyuşturucuya sığınabilir.
4. 7. Zevk ve eğlenceye düşkünlük
Özellikle sorumsuz ve idealsiz olarak yetişen, televizyon ve diğer kitle iletişim araçlarının da etkisiyle zevk ve eğlenceden başka bir şey düşünmeyen gençler, kolaylıkla alkol ve uyuşturucuya kayabilmekte- dir.
5. Gençlerin alkol ve uyuşturucu kullanımlarını önlemek için yapılması gerekenler
Bu konuda her kesime birtakım görevler düşmektedir. Yapılması gerekenleri ise somut olarak şu şekilde belirtebiliriz:
a) Ailede: Önce aile çocuğun eğitimine küçük yaştan itibaren çok dikkat etmelidir. Çocuklara karşı ölçülü davranılmalı, onlar ne fazla baskılı ne de aşırı sevgi gösterileriyle büyütülmelidir. Anne babalar çocuklarına yeterli sevgi göstermeli, değer vermeli, onları kendileri karar verip uygulayabilecek şekilde yetiştirmelidir. Bağımsız hareket edebilme ve güçlükler karşısında yılmadan mücadelede bulunabilme gücü ve yeteneğini geliştirmelidir.
Yalnız hiçbir zaman özgürlük adına çocuklar başıboş bırakılmamalıdır. Okul yöneticileri ve öğretmenlerle ilişkiler kurulmalı, çocuğun durumunda herhangi bir değişiklik olup olmadığı öğrenilmelidir. Anne babanın ne kadar yoğun iş temposu olursa olsun çocuklarına zaman ayırmalıdır.
Çocuk, arkadaşlarını iyi özelliklere sahip çocuklardan seçmesi konusunda teşvik edilmelidir. Kimlerle arkadaşlık kurduğu araştırılmalı, nereye gittiği bilinmelidir.
Anne baba kendi geçimsizliklerini, kavgalarını çocuklarına yansıtmamalıdır, yansıtmamaya çalışmalıdır. Bu durum çocukları da aynı şekilde rahatsız eder ve üzüntüden içki ve uyuşturucuya yönelebilirler.
Eğer anne baba alkol ve uyuşturucu bağımlısı ise bundan kurtulmanın yollarını aramalı, çekinmeden bir kliniğe başvurmalıdır. Çünkü çocukların uyuşturucu kullanmaması için başta anne baba olmak üzere çevrelerindeki kişilerin bunları kullanmaması gerekir.
b) Okul: Okulda öğretmenler gençlerin kişiliğinin olumlu yönde gelişmesine yönelik bir metot uygulamalıdır. Çocuklara, başarabilecekleri ve kendilerini ispat edebilecekleri ödevler vermeli, onları konuşturmak, derse iştirak ettirmek ve fikirlerine başvurmak suretiyle kendilerine olan güveni artırmalıdır.
Öğretmenler ve okul idarecileri çocuklara sevgi ve şefkatle yaklaşmalıdır. Özellikle ailesinden sevgi ve ilgi göremeyen çocuklar, bu sevgi ve ilgiyi öğretmenden beklerler. Eğer öğretmenler onlara sevgi ve şefkatle davranır, problemlerinin neler olduğunu araştırır ve bu konuda yardımcı olmaya çalışırsa, çocuklar ve gençler, öğretmenlere ve okula bağlanacaklar, alkole ve uyuşturucuya sığınma ihtiyacı duymayacaklardır.
c) Kitle iletişim araçları: Kitle iletişim araçları çocukları ve gençleri sadece eğlenceye, zevke, paraya yöneltmemelidir.
Onlara bir ideal, bir hedef göstermeli ve bu hedef sadece maddeye yönelik olmamalı, dinî ve millî duyguların, İnsanî değerlerin gelişmesine yönelik olmalıdır. Yayınlarda alkol kullanımı cezp edici şekilde değil, zararlarını ön plâna çıkartacak şekilde yer almalıdır.
d) Gençler: Gençler problemlerini anne babalarıyla, arkadaşlarıyla, dostlarıyla paylaşmalı, sorunlardan kaçmaya değil, onları, gerekirse başkalarının da yardımına başvurarak çözmeye çalışmalıdır. Kendilerine güvenmelidir. Özellikle kötü alışkanlıkları olan arkadaşlar edinmemeli, böyle arkadaşları varsa onları vazgeçirmeye çalışmalı, gerekirse bu tür arkadaşları gruplarından uzaklaştırmalıdır. Bunu yapamıyorsa başka arkadaşlar bulmalıdır.
e) Devlet yöneticileri, hükümetler: Anayasamızın "Gençliğin Korunması" başlığını taşıyan 58. Maddesinin (b) fıkrası şöyledir: "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır."
Böyle bir maddenin Anayasamızda olması oldukça önemlidir. Buna uygun tedbirlerin daha etkin şekilde alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda belediyelerin katkılarının olabileceği de bir gerçektir.