* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Gençliğe Dair  (Okunma sayısı 88 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2367
Gençliğe Dair
« : Ocak 17, 2025, 09:17:02 ÖS »


Gençliğe Dair

Hiç kimse bilemezdi neler olacağını... bizler de olsak kestiremezdik nereye kadar varacak bu iş. Çünki her şey iyi niyetlerle başlamıştı. Hiç kimse köyü şeyler olsun istemiyordu. Değil mi ki atom bombası dahi bomba olsun için bulunmuş değildi. Ama oldu işte her nasılsa. Demekki ya birileri herkesin yerine kötü düşünüyor ya da iyiler attıkları adımları hesaplamadan atıyorlar. Hatta belki bu iki durum birlikte gerçekleşiyor ve hayatı her geçen gün daha bir tuhaf hale getiriyor.

Herşey uzaklığın aşılması duygusuyla başladı belki de... Birileri hasretini ve hasretimizi gidermek istedi. Mektuplar kesmiyordu artık birilerini ve seyehatler ise hem çok meşakkatli hemde herkes için olası şeyler değillerdi. İnsanoğlu... Yer yüzünün halifesi... İstediğinde ve istediği şey için çaba sarf ettiğinde, ter döktüğünde istediğini alabilen insanoğlu. Allah''ın çizdiği sebepler dairesini aşmak kimsenin haddi değil. -O istemedikçe.- Ancak şu akıl gücü nelere yetmiyor ki? Birilerinin aklı belki tüm insanlar için belkide yalnız kendi keyifleri için daha bir farklı çalışmaya başladı.

Çalışan akılların edinimleri bir şekilde kayde geçildi ve nesilden nesile tecrübeler birikiverdi. İşte bugün tekniğimiz bu kadar ilerlemişse bu; tüm insanlığın edinimlerinin birikmesindendir ve yine bugün hayatımız her geçen gün daha bir tuhaf oluyorsa bu da insanlığın kazanımlarından ders çıkarmayışımızdan değil midir? Dedim ya birilerinin aklı farklı çalışmaya başladı. Birileri gece gündüz demeden çalışıyordu. Bunların kiminin tüm bir hayatını tarih kaydetmiştir hep okur yad ederiz kimi ise tarihe isimsiz beyinlerimiz olarak geçmiştir.

Her şey uzaklık hissine olan hıncımızla başlamış olabilir demiştim. Mektuplar yetmiyor, seyehatlar zor geliyordu. -Bugün bile seyehatler ne kadar zor değil mi?- Ve nihayet insanlığın ortak aklı (birikmiş tecrübeleri) meyvelerini vermeye başladı. İcatların ardı arkası kesilmez oldu. Değil her yeni bir güne, her yeni saate bambaşka bir icatla giriyoruz. Sanki bir yerde birileri basıverdi o düğmeye ve icatlar akıp gelmeye başladı birbiri ardınca. Telefon, telgraf, radyo, televizyon, bilgisayar ... ve hakeza. O kadar çok ki saymakla bitmez. Sözün nereye gittiği anlaşıldı mı bilmem. Belki içinide "ne yani, şimdi onca güzel buluşa kötü mü diyeceksin?" diyen bir ses vardır. Hayır, kötü demeyeceğim. Sadece kısacık bir an duralım ve bütün bu teknik ilerlemeye yeniden bir bakalım diyeceğim. Bu ne kadar hızlı akıp giden bir dünya?

Birgün şöyle demişti birisi "eskiden hayat daha bir yaşamaya değerdi, dostluklar vardı, ortak çalışmalar vardı, sosyal faaliyetler vardı..." Ve bunu söyleyen ağabey sözlerine bugünün gençlerinin ne kadar asosyal oluşlarından yakınarak devam etmişti. Düşünüyorumda haklıydı, otuz yaş altı insanımıza bir bakalım. Ne kadar da uzağız insanoğlundan? Kimse ama hiç kimse, hiç bir şey yapmak istemiyor. Konuşmak istemiyor, okumak istemiyor, düşünmek istemiyor... yeni bir şehre taşınan genç bir insan orada kendi gibi olanları dahi bulmak istemiyor. Aksine saklanabildiği kadar saklanmak istiyor ki bulmasınlar onu. Kalabalığın içinde "biri" olmak istiyor. O kadar ki çoğu genç modayı yalnızca kalabalıktan ayırt edilmemek için takip ediyor. Kendisine Deniz diyen bir Abdurrahman var aklımda. Tanıştıktan kısa bir süre sonra "namaz kılar mısın?"

dediğimde "bizde adettir(?) gittiğimiz yere bakarız önce, oranın insanı ne yapıyor... tabii ki namaz kılıyorum" demişti. Bir dünya çelişki ve safsata ile dolu bir cevap. Nihayet bir kaç gün sonra bir sabah namazı ile başaladı mescide gelmeye. Ancak bir gün sabah namaza çağırdığımda "benim dersim yok" deyip uyumaya devam etti. Aslında hiç bir zaman uyanmamıştı ya neyse... Adına yakışmayan bu insanın bu şehrin insalarını pek namaz kılmadığını fark etmişti demek. Namaz gibi ebedi hayatımız belirleyecek bir iş için bile etrafımıza bakar olmuşuz yani. Bunu dahi kalabalığa uymak için yapar olmuşuz. Durum ne kadar vahim değil mi?

Hiç bir şey kötü niyetlerle yapılmadı, en azında öyle olduğunu umuyorum. Hiç bir mucit art niyetli değildi. Televizyon icat edilirken amaç; Mülümanları namazdan, Kur''an''dan uzaklaştırmak ya da sohbetlerden, yardımlaşmalardan soğutmak değildi. Ama dedim ya iki ihitmal var: ya birileri tüm mucitler adına kötülük düşünüyor ya da attığımız adımların hesabını hiç yapmıyoruz. Çokta eski olmayan zamanlarda insanlar sohbetlere gider, ziyaretleşirler, yardımlaşırlarmış. Mescidler, çeşmeler, medreseler imar ederlermiş. Eskiden insanlar "yapacak birşey bulamıyorsan kardeşine gülümse" düsturuna göre yaşamaya çalışıyorlarmış. Şimdilerde kalmadı böyle insanlar. Hele gençlerin arasında hiç yok. Hatta genç nesil çoğunluk itibariyle pek umutta vermiyor.

Bugünün gençleri için nelerin yettiğine bir bakın. Eşyalarımıza, oğullarımıza ve kızlarımıza aldığım şeylere bir bakalım. Televizyon listeye bile girmiyor. Çünki televizyonsuz bir ev ve hatta genç odası düşünülemez oldu artık. Bilgisayar geliyor lazımlarımızın başında. İçinde bol bol oyun olmalı ve tabii ki internet unutulmamalı. Sonra fotograf ve görüntü oynatabildiğimiz bir mp3 olamalı. (Sinema keyfini cebimde taşımak istiyorum. Sinemaya gitmeye ne gerek var?) Cep telefonunu unuttum sanmayın. Telefonda listeye dahil değil. Cep telofunu olmayan genç mi olur? Ahh keşe birde fotosentez yapabilsek...

Anneler, babalar ve aklı birazcık olsun başında olan gençler; nasihat etmek haddim değil fakat durun ve sorun bir defa "ben neyim ve bu hal neyin nesi?"(nfk) Herşey uzaklık hissiyle başlamış olabilir demiştim. Hasretlerimiz vardı giderilmesi gereken. Şimdi uzaklık diye bir şey kalmadı.

Tüm uzaklıkları cebimize sığdırmayı başardık. Ve kimseye hasret değiliz. Özlediklerimiz(?) sadece bir telofan kadar ötemizde. Yani cebimizde. Ancak ya kendimiz?

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Ali Nayer- Albümleri - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 02:28:17 ÖS]


Erşan Ertekin - Yüce Allah'ım _ Güle Benzer - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 01:58:19 ÖS]


Hasan Hüseyin - El-Melik - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 01:40:29 ÖS]


Biz İşin Dedikodusundayız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 11:19:49 ÖÖ]


İnanmak Nasıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 11:14:13 ÖÖ]


Hakiki Dostun Mükâfatı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 11:10:13 ÖÖ]


Mi’rac Hadisesi - Ahireti nebevî temaşa 7 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 11:01:46 ÖÖ]


Her Can Ölümü Tadacaktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:51:41 ÖÖ]


Cihâda Hazırlanmak Da Bir İbâdettir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 10:43:35 ÖÖ]


İlahi Dinle - Karma - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:10 ÖS]


2025 - Karma İlahiler - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 01:38:59 ÖS]


Modern Yalnızlık ve Camiler Gönderen: KOYLU
[Dün, 12:35:21 ÖS]


Gariplere Müjdeler Olsun Gönderen: KOYLU
[Dün, 12:32:08 ÖS]


Hanımlara En Çok Ne Yakışır Gönderen: KOYLU
[Dün, 12:28:36 ÖS]


Saygı Sevgiyi Ayakta Tutan Harçtır Gönderen: KOYLU
[Dün, 12:26:09 ÖS]


Her İnsan Karar Plan Program Sahibi Olmalıdır Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:42:34 ÖÖ]


İnsan Zayıf Yaratılmıştır Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:37:41 ÖÖ]


Günümüzde Ahlaki Çöküntü Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:58:10 ÖÖ]


Mi’rac Hadisesi - Ahireti nebevî temaşa 6 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:52:14 ÖÖ]


Namazın Hayatı Şekillendirmesini Engelleyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:44:42 ÖÖ]