GENÇLİĞİN SORUNU: DEPRESYON
Son yıllarda aile kurumu içerisinde yaşanan sıkıntılar gençler üzerinde oldukça olumsuz etkiler oluşturmakta. Çocuklarımızda da artık sıkça rastlanan davranış bozuklukları gözlenmekte. Elbette ki bu gibi durumlar yaşam içerisinde kimi zaman doğal olarak algılanabilir. Fakat bu gibi davranış bozuklukları günden güne artarak devam ediyorsa bu noktada sıkıntılı bir tablo akla gelebilir.
“Depresyon” yetişkinlerde bu sıkıntılı tablonun adıdır. Günümüzde depresyonun teşhis ve tedavisindeki oldukça önemli gelişmeler gözlemlenmektedir. Bu çalışmaların ergenlik ve çocukluk döneminde yaşanan sorunlara önemli katkıları olmuştur. Ancak yetişkinlerden farklı olarak gençlik döneminde yaşanan depresyonun belirtilerinde bazı farklılıklar görülmektedir.
Depresyon Nedir?
Uzun süre devam eden derin üzüntü hali, durgunluk, güçsüzlük, isteksizlik, karamsarlık, konuşma vehareketlerdeki yavaşlama şekli olarak tanımlanmaktadır.
Kadınların yüzde 20'sinde, erkeklerin yüzde 10'unda, ergenlerin de yüzde 5'inde görülmektedir.
Depresyonun Belirtileri:
• Düşük aktivite düzeyi, okul aktivitelerinden hoşlanmama, akademik olmayan okul aktivitelerine genel ilginin kaybı,
• Sosyal içe çekilme, gruplara katılmada azlık, genel sosyal ilgilerin kaybı,
• Üzüntülü ve endişeli olma, suçluluk ve utanç duyguları, kolayca kızma ağlama, ani öfke patlamaları,
• Konsantrasyon zayıflığı, kendini yerme, kendine zarar verici davranışlar, kararsızlık, karamsarlık, intihar düşünceleri,
• Uykuya dalamama, tat duygusunun kaybı, zihinsel ya da fiziksel yorgunluk, yeme alışkanlıklarında ani ve sıra dışı değişiklikler.
Gençlik Çağında Depresyonu Ortaya Çıkaran Faktörler
Biyolojik Etkiler: Yapılan araştırmaların sonuçları yetişkin bireylerin depresyonunda kalıtımın önemli bir faktör olduğunu göstermektedir.
Sosyal Psikolojik Etkiler: Ölüm, ayrılık ya da kayıplar depresyonu tetikleyen psikolojik nedenlerin başında yer alır. Çocukluk döneminde yaşanan boşanma, ölüm gibi durumlarda gençlik dönemlerinde depresyon yaşama riskini artırır.
Bilişsel–Davranışsal Yaklaşımlar: Gençlik döneminde yaşanan stres, benlikle ilgili görüşler, inanç sistemi depresyonla yakından bağı olan konulardır.
Gençlik Çağında Depresyon
Ergenlik büyümek, gelişmek ve dönüşmek demektir. Ergenlik döneminde birey hem bedensel hem ruhsal hem de toplumsal alanda değişime dönüşüme uğrar. Büyümek ergenliğe özgü değildir, çocuklar da büyürler. Ama pek değişmezler. Öyleyse, ergenler hem büyürler, hem de değişirler.
Günümüz ergenlerinin en önemli sorunlarının başında kişilik problemleri, inanç problemleri, arkadaş ve aileleri ile ilgili problemler yer almaktadır.
Ergenlik dönemini bir hastalık olarak değerlendirmek son derece yanlış bir düşüncedir. İnsan olmanın doğasında var olan doğal ve gerekli bir süreçtir. Ancak yetişkinlik dönemimde baş gösterecek olan depresyonun da ilk başlangıç dönemleri olabilir.
Bireyin çocukluk dönemimden çıktığını ebeveynlerin kabul edememesi bu süreci daha sancılı yaşanır bir hale getirmektedir.
Ergenlik sürecini sınırlandıran yaş bu durumu düzenleyen ve yapılandıran önemli bir faktördür.
Ergenlik sürecinin olumlu geçmesi bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır.
Bu koşullardan en önemlisi ergenin yeni rol modellere yönelebilmesidir. Bu sizin dışınızda çok farklı bir rol model olabilir. Ergenlerin düşüncelerini ve davranışlarını örnek aldıkları, etkilerinde kaldıkları, kişiler kimi zaman bir sanatçı, bir sporcu, bir politikacı bir düşünür veya bir aile büyüğü olabilir.
Ailede boşanma, ayrılık, ölüm gibi sıra dışı olaylar yaşanmış ise bu olaylara çocuğun tepkisi davranış bozukluğu biçiminde olmaktadır. Gencin birden çok rahat hareketler sergilediği, dersleri ile ilgilenmekten vazgeçtiği, okuldan kaçmaya, öğretmenleri ile sorunlar yaşamaya başladığı, kendisine hiç uygun olmayan arkadaşlara kapıldığı gözlenir.
Yaşadığı bu son derece önemli olaylar karşısında tepkisini gösteremeyen genç dolaylı yoldan depresyona girmeye başlar.
Sosyalleşme noktasında sıkıntı yaşadığı için kendisine yalnız kalacağı ortamlar oluşturmaya başlamıştır. Hayvan beslemek, onunla konuşmak ve onun bakımını üstlenmek bu ortamlardan biri olabilir.
Gençler de bu sıkıntılı süreç rol model tanımlanıncaya kadar sürmektedir. Bu süreçte ortaya şu belirtiler çıkmaktadır:
• Genç sıkıntılı ve tedirgin bir ruh halindedir.
• Derslerinde motivasyon sağlayamaz ve ilgi kaybı yaşar.
• Başladığı her işten çabuk sıkılır.
• Bedeniyle uğraşır.
Aileler bu süreçte çok stres yaşadıkları için geçlerde son derece gergindir.
Gençlerin bir bölümünde ise karamsarlık, isteksizlik, üzüntü, yalnızlık gibi içe çekilme belirtileri görülmektedir. Gençler bu süreç içerisinde yaşadıkları anlaşılamamazlık duygusuyla da aileleri ile sorunlarını konuşmaktan kaçınırlar. Arkadaşları ise bu süreçte onlara iyi gelecek nitelikte bir donanıma sahip değildirler. Depresyonun bu denli ağır yaşanmasının nedeni de aslında budur.
Hiçbir anne ve baba nedense çocuğunun bir sorunu olduğuna inanmak istemez. Kendilerini yetersiz hissetmekten de son derece korktukları için sorunları oldukça uzun bir süre görmezden gelirler.
Dolayısıyla ergenleri depresyona sokan ikinci ve önemli neden anne ve babanın ilgisizliğidir.
Bu durumda anne babadan yardım alamayan gencin en yakın uzmana başvurması gerekmektedir.
Gençlerin İlgi Alanları Nelerdir?
İlmi Çalışmalar - Haziran 2011
Gençlerin ilgi alanları nelerdir? Nelerden hoşlanırlar, neler yapmak isterler? . Ergenlik dönemindeki gencin ilgi duyduğu etkinlikler artar. Bireyin bir etkinliğe belirli bir süre bağlanma eğilimi göstermesi, ona ilgi duyduğunu gösterir. Jöoorman: “İlgi, kişinin çevresindeki şeylere karşı özel bir yöneliş biçimidir” der.
İlgi, bireyin özel bir çaba harcamadan, zevk alarak bir eyleme yönelmesidir. İlgi bir çeşit iç itilimdir. Bireylerin hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları faaliyetlerin türündeki değişme ömür boyu devam eder. Ancak en çarpıcı değişme ve gelişme çocuklukla ergenlik yıllarında olmaktadır. Değişen yaşla beraber ergenlerin zihinsel olgunlukları artar, bedenlerinde değişiklikler olur. Görev ve sorumlulukları değişir. Bunlara bağlı olarak ilgi alanlarında da farklılaşmalar olur. Ergenlikteki yaygın ilgiler daha çok ergenin yaşına ve cinsiyetine bağlı olarak değişir. Ergenliğin başlarında toplama, biriktirme (koleksiyon yapma), evcil hayvan besleme, şiir yazma, hatıra defteri tutma ile müzik ve spor gibi ilgiler yaygındır. Kişisel ilgilerden yüzünün ve vücudunun dış görünüşüne, saçının biçimine ve giyimine olan ilgi, ergenliğin ortalarında ve sonlarında da devam eder. Macera hevesi daha çok ergenliğin ortalarında başlayan bir ilgidir. Okumaya yönelik ilgi (gelecek, meslek ve eğitim konusunda) ve bunun doğurduğu sorunlar ve toplumsal konulara yönelik ilgi ergenliğin ortalarından başlayarak sonlarında da devam eder. Ergenliğin sonlarında, okuyan gençlerde siyaset ve din gibi konulara yönelik ilgiler görülür. Ekonomik yoksunlukla, toplumların geri kalmışlığıyla, uzak ülkelerde yaşayanların durumuyla ilgilenme yoğunlaşabilir. Karşı cinse yönelik ilgiler ve sohbet etmeye olan ilgi, seyirlik uğraşlara özellikle TV’ye olan ilgi bütün ergenlik yılları boyunca devam eder.1 Geleceğe yönelik plan yapma, mesleklerle ilgilenme, toplumsal konulara yönelme ergende görülen ilgilerdendir. Gençlerin ilgi alanlarından en önemlilerini şu şekilde sıralamak mümkün:
Spor İlgisi
Spor; İnsanın tek başına veya toplu olarak yapılan beden eğitimi yanında yarışma yönü de olan oyun ve hareketlerdir. Bireyin bedensel, zihinsel ve sosyal gelişimine katkı sağlayan bir etkinlik olan sporun, özellikle gençlik döneminde özel bir yeri ve önemi vardır. Spor bedensel enerjinin ve duygusal gerilimin boşaltılmasına katkıda bulunduğu için, tedavi edici değere de sahiptir. Özellikle grup sporu, gencin kendi yeteneklerinden haberdar olmasına ve onları başkalarının yetenekleriyle karşılaştırabilmesine fırsat verir. Spor ortamında genç, kendini iyi tanır ve kabul eder. O, sorumluluklarının bilincindedir. Bir takımın üyesi olarak, yapıcı olmayı ve paylaşmayı öğrenir. Bütün bunları yaparken de öncelikle kendine güvenmeyi öğrenir. Genç, aktif spor yaparken “bir gruba ait olma” ve “o grupla dayanışmaya girme” şeklinde sosyal bir işlevi de yerine getirmektedir. Bu nedenle spor, topluma uyumlu bireylerin yetişmesine katkıda bulunur.2 Tabii ki, sağlıklı yaşam için 7'den 70'e herkesin spor yapması gerekir. Spor yapmanın birçok faydası vardır.
Spor, çocuk ve gençlerde mutluluk,
öfkeyi kontrol edebilme, saldırganlığı frenlemeye yardımcı olur ve bedensel, ruhsal toplumsal, zihinsel, duygusal, sağlık, ahlâk, güven disiplin, kültür, zevk gibi özellikler kazandırır. Spor, kötü alışkanlıklardan daha kolay kurtulmaya ve iyi alışkanlıklar edinmeye sebep olur. Spor sağlıklı bir yaşam için mutlaka gereklidir. Spor, başarıyı arttıran en önemli husustur. Serbest zamanları değerlendirme davranış ve becerileri elde etmeyi sağlar. Ergenlik dönemindeki birçok sorunun aşılarak olumlu tutum geliştirilmesinde hobilerin ve spor yapmanın önemi büyüktür. Ergenin kitap okumak, koleksiyon yapmak gibi hobilerle uğraşması onun rahatlamasını, stresini atmasını ve birçok olumsuz davranışı engeller. Spor, insanın beden ve ruh sağlığını, kişiliğini geliştirir ve iradesini güçlü kılar. Kısaca söylemek gerekirse, sporun sağlık üzerinde birçok psikolojik ve fizyolojik olumlu etkileri vardır. Sporun birçok çeşidi de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Güreş, yüzme, atıcılık, avcılık, okçuluk, atletizm (koşu), jimnastik, futbol, basketbol, voleybol, hentbol, masa tenisi, dalgıçlık, dağcılık, izcilik, kamp yapma, Judo, karate, tekvando, boks, at ve bisiklete binmek, yürüyüş yapmak…
Yüce dinimiz İslâm, Müslümanların hayat içerisinde karşılaştıkları yorgunluk üzüntü ve kederlerini hafifletmek ve eğlenmek amacıyla birtakım oyun ve sporların yapılmasına müsaade etmiş hatta teşvik etmiştir. İslâm’ın teşvik ettiği vardır. Bunlarla, bir taraftan müslümanların ibadetlerine ve diğer dinî görevlerine daha kuvvetli bir arzu ile sarılmalarını, diğer taraftan yine onların yurt savunmasına topyekûn hazırlıklı olmalarını sağlar. Bu tür oyunlar içerisinde sevgili Peygam berimiz (s.a.s.), yüzme, atıcılık, binici lik, koşu (atletizm) ve güreş gibi sporları tavsiye ve teşvik etmiş, hatta kendileri de bunlarla meşgul olmuşlardır.3 Günümüzdeki sporların tümü Hz. Peygamber devrinde yoktu. Ancak dinimizin emir ve yasaklarına ters düşmeyen bütün spor çeşitlerinin câiz olduğu açıktır. Bu cevâza boks gibi karşılıklı zarar vermeye yönelik sporları katmak mümkün değildir. Öte yandan dinimiz, seyirci olmaktan çok bizzat spor yapmayı teşvik eder. Herkesin kendi kapasitesine göre yapabileceği bir spor dalı vardır. Dinimiz, bazı prensiplerin göz önüne alınması durumunda sportif faaliyetlerle uğraşmanın bir sakıncası olmadığı görüşündedir.
Bu şartları şöyle sıra layabiliriz: Sadece eğ lenmek, dinlenmek ve zevk için oynanacak; namazın geçmesi veya gecik mesine sebep ol mayacak; hiç bir men faat beklenme yecek; oyun sırasında dinimi zin yasakladığı şeyler konuşulmayacak; tesettüre riayet edilecek; normal dinlen me ve eğlenme ölçülerini aşarak vakit israfına varan alışkanlık halini alma yacak ve en önemlisi oyunlar kumara âlet edilmeyecek.4 İslam’da sportif fa aliyetlerin kumara âlet edilmesi kesin likle yasaktır. Günümüzde yaygın olan Spor-Toto, Spor-Loto, İddaa ve Gan yan gibi müesseselerin, halkı kumara ve haksız kazanca götürmesi ve alış tırması sebebiyle İslâm’a ters düştüğü açıktır. Bütün sportif faaliyetlerin, bu tür haram yollara âlet edilmeksizin sadece ama tör bir ruhla yapılması en doğru olanı dır.5 Günümüzde televizyon ve inter net bağımlılığı çocuklarımızı hareketli yaşamaktan alıkoyuyor. Televizyon ve internet bağımlılığı çocuklarımızı egzersizden uzaklaş tırıyor, onların obez olmasına sebep oluyor. Bu yüz den de ailelerin çocuklarını spor yap maya teşvik etmesi gerekiyor.
Müzik İlgisi
Ergenlik çağındaki birey lerin çoğu, zamanlarının büyük bir kısmını müzik dinleyerek geçirebil mek tedirler. Müzik dinleme ile birçok sosyal ve kişisel ihtiyaç karşılanabilir. Duy guları tanıma, ifade edebil me, sesleri tanıma, ritim lerle duygusal durumlar arasındaki ilişkiyi anlama gibi ihtiyaçlar müzik yolu ile anlaşılır. Bir müzik parçasını dinlemek insanı rahatlatıp, gevşetebilir. Müzik bireyin saldırganlık ve güvensizlik gibi duygularını azaltmada ona yardımcı olabilmektedir. Ancak, bazen dinlenilen müziğin türü de saldırganca duyguların oluşmasını besleyebilir. Ankara’da 1079 lise öğrencisi arasında yapılan bir araştırmada her ay metal müzik dinleyenlerin saldırganlık düzeyleri, diğer tür müzik dinleyenlere göre daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca duygusal ve ruhsal durumla dinlenilen müzik türü arasında da karşılıklı bir ilişki vardır. Yukarıdaki araştırmada arabesk tarzda müzik dinleyen kız öğrencilerin depresyon düzeylerinin, diğer türde müzik dinleyenlere göre daha yüksek olduğu sonucu bulunmuştur. Çocukluk çağında edinilecek iyi bir müzik kültürü insanın kurallara uymasını da kolaylaştırır. Ard arda gelen melodi ve ritimlerin düzenliliği ve çocuğun bunu duyması onda iç disiplin gelişmesine yardımcı olur.6 İslâm, gerek inanç ve ibadet esasları, gerekse hukuk ve ahlâk ilkeleri itibariyle, fert ve toplum olarak insanın yaratılışına uygundur. İslâm, insanın yapısına, fıtratına uygun bir din olduğu için, fıtrat gereği olan ihtiyaç ve arzularının karşılanmasına ve tatmin edilmesine önem vereceği açıktır. Dikkat edilirse İslâm dini sanat, resim, spor ve eğlence konularında olduğu gibi müzik konusunda da ayrıntılı ve özel hüküm koymak yerine, genel ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. Bu tür faaliyetler aslen mubah görülmekle birlikte dinin temel inanç, amel ve ahlâk ilkelerine aykırı olmaması, haramların işlenmesine götürmemesi, başkalarının haklarını ihlâl etmemesi gibi kayıt ve şartlar aranmıştır. Şüphesiz ki bu kayıt ve şartlar, daha iyi Müslüman olmamızı, daha düzenli, güvenli ve sağlıklı bir ortamda yaşamamızı sağlamaya yönelik önlemlerdir.7
TV İlgisi
Televizyon giderek günlük haya tımızda vazgeçilmez bir alışkanlık hali ne dönüşmeye başladı. Aileler işlerin den arta kalan zamanı büyük çoğun lukla televizyon başında geçiriyorlar. Televizyon izleme alışkanlığı neredeyse bir bağımlılık, esaret halini alıyor. Televizyon karşısında çok fazla zaman geçirmek hem yetişkin insanların hem de çocukların zihinsel gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Birincisi, televizyon kişilerde zihinsel tembellik yapar. Beynin yorumlama ve düşünme ilgili kısımlarının gelişmesini engeller. Kişinin yorum yapma, analitik düşünme, sentez yapma, zihinsel beceri yönüyle öğrenme gücünü azaltır. Bireysel üretkenliği köreltir. Bu durum, çocuklarda daha da belirgin bir biçimde gözlemlenmektedir. Televizyonun ikinci olumsuz etkisi ise aile içi iletişime ve etkileşime zarar vermesi yönünde olmaktadır. Bu durum ailedeki sevgi, saygı ve güven bağını zayıflatmakta ve aile içinde psikolojik bir duvar örmektedir.8 Günümüzde hayatımıza ve kişili ğimize en çok etki eden unsur TV’dir. TV’deki filimler ve diziler ve çeşitli programlar kişileri etkiliyor. Çünkü insanın en etkili öğrenme yolu, görerek, taklit ederek ve modelleyerek öğrenmedir. Çocuklar ve gençler ise bu duruma daha açıktırlar. Şiddet ve saldırganlıktan harcama biçimlerine, insanlarla ilişki kurma şekillerine ve hatta inanç ve dünya görüşlerini belirlemeye varıncaya kadar her türlü yaşantı şekilleri TV’den alınmaktadır. TV yoluyla gençler, başka toplumların yaşantılarını, hayata, dünyaya, insana, paraya vs. bakışlarını izlemekte, onların giyim tarzlarından, yaşam biçimlerinden, müziklerinden ve giderek dünya görüşlerinden ve inanç larından etkilenmektedirler. TV’nin bu etkilerinden genci korumanın en iyi yolu, ona iman ve güzel ahlâk anlayışının kazandırılmasıdır.
İnternet İlgisi
Bilgisayar ve internet müthiş bir icattır. Dünyayı o kadar küçülttü ki tık tık ile bambaşka âlemlere açılan kapılar sundu bizlere. İnternet, saymakla bitmeyen faydalarına karşın, dikkatli olunmadığı zaman, özellikle çocuk ve ergenlik çağında bağımlılık riski taşımaktadır. Alkol, sigara, kumar bağımlılığı gibi, internet bağımlılığının da psikolojik ve fiziksel zararları olmaktadır. İnternetin faydaları olduğu gibi, zararları da vardır. İnternetin faydaları ve zararları nelerdir? Kısaca bunlara değinelim:
a) İnternetin Faydaları
1) İnternet çok büyük bir kütüphanedir, akla gelen her konuda araştırma yapabilir.
2) Dünyanın diğer ucundakilerle bile görüntülü, yazılı veya sesli iletişim kurulabilir. Msn ve facebook vb.
3) Gazeteler, dergiler, yazarlar, internet haber siteleri, son dakika haberleri elinizin altındadır. Radyo dinleyebilir, TV de izlenebilir.
4) Alışveriş siteleri aracılığıyla aklı nıza gelebilecek hemen hemen her türlü eşya veya malzeme satın alına bilir.
5) Kendi kişisel sitenizi oluşturabilir, yazı, resim, gibi paylaşmak istediğiniz her şeyi dünya çapında yayınlayabilir.
6) İnternet bir eğlence aracıdır, müzik, film, video, tv, radyo vs.
7) Ergenlik döneminde çekingen ve içine kapanık gençlerin, internet vasıtasıyla gerçekleştirdiği iletişimle çekingenlikten kurtulabilir.
8 Ödev araştırmaları konusunda ciltlerce ansiklopediyi karıştırmasına gerek kalmadan kısa süre içinde sayfalar dolusu bilgiye ulaşmak mümkündür.
9) İslâm Dini'nin inanç, ibadet ve ahlâk esaslarını, İslami konularda, merak ettiği her şeyi öğrenebilir.
10) İnternet sayesinde yabancı dil pratiğini de geliştirebilir. Bunların dışında, internetin daha birçok faydaları vardır.
b) İnternetin Zararları
1) Sosyallikten uzak bir gençliğin yetişmesi.
2) Dilimizin bozulması. Türkçenin yerini garip kısaltmaların alması...
3) Milli ve manevi duyguların körelmesi.
4) Reklamlar sebebiyle marka bağımlısı bir toplum oluşması.
7) Kitap okuma alışkanlığını yok etmesi.
8 Zaman israfına sebep olması.
9) İnsanları tembelleştirmesi.
10) Okul dönemi çocuklarında ders başarısızlığı, gözlere zarar vermesi, depresyon, hareketsiz kalma sonucu baş, boyun ve sırt ağrıları, şiddet eğilimli ve agresif davranışlar da bulunması.
11) Çocukların gelişimine faydalı oyunlar oynamak yerine bilgisayar oyunlarına mahkûm olmaları.
12) İnternet çocuk ve ergenlerin porno içerikli sitelere erişimini de kolaylaştırmaktadır.
13) İnternet kötü ahlâk’a sebep olur, aileden uzak tutar, obez yapar.
14) Facebook, MSN gibi internette yapılan sanal sohbet ortam ları birçok evliliğin yıkılmasına sebep oluyor.
Bu sayılanların dışında, internetin daha birçok zararları da vardır. Çocuk ve gençlerin bilgisayar ve internetle olan ilişkisi, çağımızın gereği olarak, kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu sebeple hem kendinizi, hem de çocuğunuzu bilgisayar kullanımı konusunda disipline etmek ve yapılacakları planlamak gerekir. Cansız hiçbir şey kendi başına ne faydalıdır ne de zararlı. Fayda veya zararı sizin onu nasıl kullandığınıza bağlıdır. Dolayısıyla internet kullanımına çok dikkat etmeliyiz. Bilgisayar, internet, MSN ve facebook bağımlılığı, televizyon, cep telefonu gibi durumlar, günümüz gençliğinin temel sorunları olarak görülmektedir. Günümüzde çocukların ve gençlerin elinden cep telefonu düşmüyor. Evde, sokakta, yolda ve arabada, yani her yerde cep telefonuyla sürekli konuşuyorlar yâda durmadan bir yerlere mesaj çekiyorlar, gelen mesajı okuyorlar. Çocuklar ve gençler için ev; internet demek, televizyon demektir, hayat oyun alanıdır, nefse hoş gelen özelliklerdir. Bu bağlamda gençlik; televizyonsuz, müziksiz, filmsiz, internetsiz, çetsiz ve cepsiz bir yaşantıyı artık düşünemiyor. Gençlerin aşırı ve uygunsuz teknolojik aygıtları kullanımına karşı bilgilendirilmesi, oluşması muhtemel sorunları azaltacaktır. Anne-babaların, çocuk ve gençlerin sağlığını korumak ve güçlendirmek, sorumluluk duyguları ve öz güvenlerini geliştirmek, Boş zamanlarının olumlu yönde değerlendirmek, toplumsa llaşmasına sebep olmak, kendilerini yönetebilmelerini sağlamak, uyumlu, başarılı ve ahlâklı birer birey olma larına yardımcı olmaları gerekir.
Yüce Allah şöyle buyurur: “Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (Mü"minûn, 23/3). Kurtuluşa erecek mü’minlerin özelliği olarak böyle buyrulur. Yine, her dakikamızdan hesap sorulacağını unutmamalıyız: “Kim zerre miktarı hayır işlerse onu (karşılığını) görür, kim zerre kadar şer işlerse onu(n cezasını) görür.” (Zilzâl, 99/7-8). Ölmeden, o büyük hesaba muhâtap olmadan önce kendimizi hesaba çekmek, zamanımızın kıymetini bilmek zorundayız. Zaman israfı, zaman israfı aynı zamanda ömür israfıdır. “Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 6/141) Zaman Allah'ın insanlara verdiği çok büyük bir nimettir. İnsanlar dünya hayatında, kendilerine tanınan süre içinde Allah'ı en çok razı edecek davranışlarda bulunmayı ve ahretteki sonsuz cennet nimetlerine kavuşabilmeyi hedeflerler.
------------------------------------------------------------------------------
Dipnotlar
1- Prof. Dr. Adnan kulaksızoğlu, Ergenlik Psikolojisi, s. 161-162
2- Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Gençleri Anlamak, s. 88-89
3- Müslim, İmaret, 168; Ebu Davud, Cihad, 23-68
4- Hayreddin Karaman, İslam’ın Işığında Günün Meseleleri, İstanbul 1982, II, 354-355
5- Mefail Hızlı, Şamil İslam Ansiklopedisi, spor mad.
6- Prof. Dr. Adnan Kulaksızoğlu, Ergenlik Psikolojisi, s. 166
7- İlmihal, İslâm ve Toplum, TDV, c. 2, s. 106-112
8- Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Aile Okulu, s. 84-85