GENÇLİK VE ZARARLI ALIŞKANLIKLAR
Gençlik, değişim ve toplumda yer edinme dönemidir. Genç doğumdan itibaren bağımlı olduğu anne ve babasından bağımsız hale gelirken arkadaşlarına bağlanır ve onların baskısına açık bir hale gelir. Bu dönemde kimlik gelişimi gerçekleşmesinde toplumsal roller belirginleşmektedir.
Çocuk ilk aylardan itibaren en basit davranış şekillerini bile taklit yoluyla geliştirir. Anne ve babayla başlayan bu taklit etmeleri giderek sevdiği beğendiği ve hayranlık duyduğu diğer büyüklerle devam eder.
Sporcular, müzisyenler ve sinema oyuncuları gençlerin taklit etmeye en çok eğilim gösterdikleri kişilerdir.
Ergenlik çağında, basın ve yayın yoluyla yapılan reklamların tesiri daha fazla görülmektedir. Gençler arkadaş gruplarıyla bir araya gelmek için gittikleri pastane ve benzeri yerlerde satılan zararlı içecekler ve alışkanlılarla tanışabilirler.
Üniversite tahsiline başlayan gençler çok farklı yörelerden büyük şehirlere gelmektedirler. Lise tahsilini daha muhafazakar örf ve adetlere bağlı bölgelerde tamamlayıp üniversite kaydolan talebeler ilk yıllarda büyük, modern bir kente uyum sağlamak, değişik ve zor şartlarda tahsillerini sürdürebilmek gibi pek çok durumla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu farklı sebepler gençleri; daha önce kullanmamış olsalar bile sigara, alkol hatta uyuşturucu madde kullanma alışkanlığı edinmeye kadar götürebilmektedir. Bu arada büyük kentlerde doğup büyüyen gençler daha lise yılarında diskolara gitme fırsatı bulmakta, buralarda birtakım zararlı alışkanlıklar edinmiş olarak üniversiteye başlamaktadırlar.
Bir çocuğun sosyalleşmesini sağlayan araçlar; ailesi, komşuları, oyun arkadaşları, öğretmenleri ve kitle iletişim araçlarıdır. Sosyalizasyon toplum açısından bir kontrol süreci ve grup yaşamında düzenlilik sağlama yoludur. Bu anlamda toplumsallaşma hayat boyu süren bir süreçtir.
Günümüzde toplumun yüz karası sayılan şerliler, anarşistler, ayyaşlar, morfinmanlar esrarkeşler… terbiyelerinde ihmal gösterdiğimiz çocuklardır. Bilmem ki; bugünkü ihmallerimiz yüzünden yarın sokaklarımızı ne türlü nesillerin dolduracağını hiç düşündük mü?
Terbiye başlı başına bir güzelliktir ve kimde olursa olsun takdir edilir. Genci geçmişiyle bütünleştirip geleceğe hazırlayacak olan iyi bir terbiye, onu müstakbelin Ömerleri haline getirecektir.
Bir milletin yükselip alçalması, o milletin içindeki genç kuşakların alacakları ruh ve şuura, görecekleri talim ve terbiyeye bağlıdır.
Bir milletin geleceği hakkında kehanette bulunmak isteyenler, o milletin gençlerine verilen terbiyeye baksınlar, hükümlerinde yüzde yüz isabet ederler.
İyi arkadaşlar seçiminde, eskilerin eskimeyen şu sözü ne güzeldir. “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”, ”Üzüm üzüme baka baka kararır.”, ”Gül, güller arasında yeşerir.”, “İyi arkadaş, insanı Cennet’e, kötü arkadaş Cehennem’e götürür.”, ”İyi arkadaş, misk satan gibidir. Sana misk vermese de güzel kokusundan yararlanırsın. Kötü arkadaş da demirci körüğü çeken gibidir. Üzerine kir bulaşmasa da dumanı siner.” Evet her insan arkadaşından iyi-kötü mutlaka bir şeyler kapar.
Alışkanlıklar insanı istenmeyen noktalara sürükler, alışkanlıların olumsuzu insanı her türlü felaketin içine çeker. Bu kötü alışkanlıklara düşen insan, bir felaketin içine düşmüştür. Alışkanlıklar iradenin önüne geçince sıkıntılar başlamıştır. Hele bir de alışkanlıkların kötüsüne, bir insan müptela olmuşsa, o alışkanlık sadece o kişiye değil, topluma, aileye, en çok da kötü alışkanlıklara düşen kişiye zarar verir.
Kötülüklerin en büyük hedefi gençlerdir. Çünkü gençlik potansiyel bir güçtür, bu güç en çokta art niyetliler kullanıyorlar. Çıkar çevreleri için en kolay kazanç gençleri kötü alışkanlık sahibi yapmaktır.
Gençliğin duyguları kabarık ve heyecanlıdır, atak ve cesurdur, tez canlı ve acelecidir. Gençliğin gönlü boş ve berraktır, yanlış ve yasaklara karşı arzuludur. İsraf ve para harcamayı çok sever, bu da kötülerin iştahını kabartır. Tabiat boşluk kabul etmez, bu boşluk mutlaka doldurulur, bu boşluğu iyiliklerle doldurmayanlar bilmeli ki; kötülüklerle birileri dolduracaklardır.
Gençliğin baş belası zararlı alışkanlıkların başında uyuşturucu, alkol, kumar, şans oyunları, esrar vs. işin başında geliyor. Gençliği etkilemekte kullanılan kadın, fuhuş, eğlence, moda, aşırı tüketim hırsı gençliği felaketten felakete sürüklüyor.
Gençliği sadece eğlence olarak görenler büyük yanılgı içindedirler. Gençliği düşünceden, fikirden, ahlaki değerlerden uzak tutmak en büyük kötülüktür.
“Gençliğin eğlence vakti olduğunu zannedenler, ahmaktır. Gençlik, çalışıp kazanma vaktidir.” (J.B.SAY)
Gençliği yanlışa sürüklemek için manevî hayattan uzaklaştırmak ve milli kimlikten koparmak lazımdır. Bunu bilen çıkar çevreleri değerleri yok etmek için çeşitli oyunlar sergiliyorlar.
Türk genci bilmeli ki; Oğuz geldiğimiz toprakları,Yavuz inanç değerlerimizi temsil ediyor. Bu değerlerden uzaklaşınca bizim olma şansımız kalmaz. Kimliğini kaybeden bir gençlik kullanılmaya, kötü alışkanlıkların içine çekilmeye daha müsait hale gelmiştir.
Kimlik insana kişilik kazandırır, şahsiyet kazandırır, değerlere saygıyı öğretir. Kimlikli bir genç manevî değerlere bağlıdır, insan olmanın haysiyeti ve şerefini üzerinde taşır, hak hukuk gözetir.
Kimlik sahibi, manevî değerlere bağlı bir gencin kendine güveni tamdır. Ailesine, milletine, değerlerine bağlı, insanlık ailesine, hukuka saygılı bir gençlik. Eğitimli, başarılı, üreten, kollayan, koruyan bir gençlik. Ahlaklı, edepli, terbiyeli, düşküne çaresize yoksula el uzatan bir gençlik.
Bugün dünya gençliği uyuşturucunun etki alanında. Uyuşturucu hayatları söndürüyor, yuvaları yıkıyor, eşler dul çocuklar yetim ve sahipsiz kalıyor.
Babalar,anneler kan ağlıyor. Evlerde huzur yok oluyor.
Gençlik bütün milletlerin geleceğidir. Gençliğe sahip çıkmak devletlerin, milletlerin, kurumların, cemiyetlerin, ailelerin birinci vazifesi olmalıdır.
Gençlik çok önemli ve değerlidir. Bu kadar önem arz eden gençliğin, bir kısım şer güçlerinin ve kötülerinde hedefi olması olağandır.
Gençleri yetiştirip, eğitmek yanlış yoldan kurtarmaktan daha kolaydır. Uyuşturucu müptelası olan bir genci kurtarmak ne büyük bir iştir. Kötü yola düşen bir genci kurtarmak her insanın insani görevidir. Bir insanı kurtarmak bütün insanlığı kurtarmak gibidir.
Gençlik bizim geleceğimiz, istikbalimiz, mücadele azmimizdir. Gençler için herkesin yapacağı bir şeyler mutlaka vardır.
Gençliğin bu kötü alışkanlıklardan korunması için sağlam bir iman, iyi bir eğitim, ahlakı bir anlayış, aile içi mutluluk,saygı ve çalışan,okuyan bir gençlik hazırlamalıyız.
Gençliğin iyi veya kötü oluşunda ailenin payı inkar edilemez.
Gelin, aile muhabbetini yeniden tesis edelim.
Aşağıdaki söz, gençler için ne güzel bir nasihattir, anlayana.
“Gençliğinde bilgi ağacını dikmeyen, yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge bulamaz.”
İyilik güzel huylu olmaktır. İnsanın iyiliği ahlaklı olmasında anlaşılır. Hayırlı insan güzel huylu olandır.
Allah’ın bir kimseye verdiği en hayırlı, en değerli şey güzel ahlaktır. Allah Teala bize sevgili Peygamberini tanıtırken; onun en güzel huylara sahip olduğunu bildirdi. Onu kendimize örnek almamızı emretti.
Çünkü Peygamber Efendimiz insanların en güzel ahlaklısıydı.Ve güzel ahlakı tamamlamak için gönderildiğinden Müslümanlar güzel ahlakı ondan öğrendikçe onu kendilerine rehber edindikçe kötü alışkanlıklara düşmezler dünya ve ahiret saadetine ererler. İnsanı cennete en çok götüren iki şey; Allah’a karşı gelmekten sakınmak ve güzel huydur.