* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslam ve Gençlik  (Okunma sayısı 1065 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İslam ve Gençlik
« : Ocak 06, 2017, 10:22:19 ÖÖ »
İslam ve Gençlik

Özellikle son yıllarda pozitivist anlayış, insanı inançlardan ve ahiret bilincinden uzaklaştırmıştır. Günümüzde birçok değer yargısı değişmiş ve ahlâkî bir erozyon hızla devam etmektedir. Dünyevîleşen insanın elinden tutulup Rabbiyle buluşturulması ve tekrar ona ahiret bilincinin verilmesi gerekmektedir. Her türlü kötülüğün temelinde inançsızlık vardır. Özellikle ahiret bilincinden uzaklaşan insanlar, daha kolay kötülük yapabilmekte ve günah işlemektedirler.

Dünyevîleşme gün geçtikçe artmakta, insan zevk peşinde koşmaya başlamakta ve sadece tatmin arayışına girmektedir. Dünyevîleşen günümüz insanı, nefsini tatmin için her türlü yola başvurmaktadır. Zevk ve sefa toplum sağlığını tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır. Zevk kültürü, insanlar arası ilişkileri bir mücadele zemininde ele almaktadır.

Bugünün gençliğine baktığımızda azgın bir hırs ve büyük bir tutku içerisinde dünyaya yönelmektedirler. Özellikle zengin aile çocukları satanizm ve ateizm gibi sapık yollarla tatmin arayışına girmektedirler. Bugünün genç nesillerinde ideal yoktur. Çünkü popüler kültür gençlerin idealsiz yetişmelerine neden olmaktadır.

İslam dini gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü gençler, bir milletin geleceğinin teminatıdır. Bugünün gençleri yarının büyükleri demektir. Gençlerini iyi yetiştiren milletlerin geleceği daima aydınlık olmuştur.

Nitekim köhne Bizans’ı yıkan, çağ açıp çağ kapayan Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşında bir genç değil miydi? Bu örnek, gençlerini iyi yetiştiren bir milletin geleceğinin daima aydınlık olacağını bize göstermektedir.

Gençlerin imanlı yetiştirilmesi İslam’ın geleceği açısından da çok önemlidir. Günümüz gençliği büyük bir inanç boşluğu içindedir. Bilindiği gibi insan beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenin nasıl hayatiyetini devam ettirebilmesi için yemeye, içmeye ve dinlenmeye ihtiyacı varsa, insan ruhunun da bir gıdaya ihtiyacı vardır. İşte o gıda da dindir.

İman ve ibadetle insan ruhu tatmin edilmezse, o zaman bir boşluk oluşur ve insan o boşluğu daha farklı yönlerden doldurmaya çalışır. Nitekim sağlıklı bir din eğitimi verilmeyen günümüz gençleri manevî bir boşluk içine düşmekte ve ruhlarındaki o boşluğu satanizm ve ateizm gibi sapık akımlarla gidermeye çalışmaktadırlar.

Sağlıklı bir din eğitimi almış; Yaratan’ını, kitabını ve peygamberini tanıyan iman ve ibadet neşvesiyle büyüyen gençler ise, kesinlikle sapık akımlara kapılmazlar. Sigara, içki, kumar ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklardan uzak dururlar.

Allah’ın kesinlik olarak yasakladığı zina, hırsızlık, yalan, hile, aldatma ve iftira gibi dinin haram kıldığı bütün kötü davranışlardan uzak dururlar.

Gençlik dönemi, insanın kanının kaynadığı hareketli bir dönemdir. Bu dönemde kişiye, hisleri/duyguları hâkim olduğu için pek iyi düşünmeden çabucak karar verir. Bu nedenle gençlerin kolaylıkla yanlış yapma ve hataya düşme ihtimali vardır. Gençler, yaş çubuk gibidirler, telkinlere açıktırlar. Bu dönemde onlara istenilen şekil verilebilir. Gençlerin ihmal edilmesi, telafisi zor yaralar açar. O halde gençlerimizi iman ve ibadet neşvesiyle yetiştirmeliyiz. Çünkü iman ve ibadet neşvesiyle yetişen gençler, gençlik dönemlerini sıkıntısız ve problemsiz geçirirler. Peygamber Efendimiz kıyamet gününde Allah’ın arşının gölgesinde gölgelenebilecek olan yedi sınıf insanı sayarken âdil yöneticilerden sonra ikinci sırada Allah’a ibadet ederek yetişen gençleri zikretmiştir. (Buharî, Ezan, 36; Hudud, 19; Tirmizi, Zühd, 53; Nesâî, Kudat, 2)

Demek ki gençlik dönemini sıkıntısız ve problemsiz geçirebilmek için çocukluk döneminde gerekli dinî eğitimin verilmesi ve gençlere ibadet alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir. Bu sebeple olmalı ki Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

“Çocuklarınıza, onlar yedi yaşına geldiklerinde namaz kılmayı emredin.” (Ebu Davud, Salat, 26; Ahmed b. Hanbel, II, 180, 187.) buyurmuştur. Çocuklara yedi yaşlarında iken namazı emretmekten maksat, namazı ve diğer ibadetleri öğretmek ve onları gençlik dönemlerine hazırlamaktır. Çocuklarımızın genç yaşlarda satanizm ve ateizm gibi birçok sapık akıma kapılmamalarını istiyorsak, onlara daha küçük yaşlardan itibaren dinlerini öğrenmeleri için gereken din eğitimini en güzel bir biçimde vermeliyiz. Aksi takdirde dînî eğitimden yoksun olarak yetişen gençler, manevî buhran içine düşmekte ve ruhlarında oluşan o boşluğu, günümüzde birçok gencin yaptığı gibi sapık akımlara kapılarak doldurmaya çalışırlar.

Eğer gençler, yeterli dinî bilgileri almamış ve dinî duyarlılık kazanmamış iseler, ahlâkî konularda da problemleri olur.

Zina, fuhuş, hırsızlık, kapkaç, anarşi ve terör gibi toplumun düzenini alt üst eden yanlış hareketler içinde kolayca yer alabilirler. Fakat namaz kılan ve oruç tutan, dinî ibadetlerini özenle yerine getiren gençler; yalan, gıybet, iftira, hile, aldatma, içki, kumar, uyuşturucu, fuhuş ve hırsızlık gibi haramlardan, kötü söz ve benzeri davranışlardan uzak dururlar. Nitekim Yüce Allah;

“Şüphesiz ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alı koyar. Allah’ı anmak elbette ibadetlerin en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebut 29/45) buyurmaktadır.

Namaz, Allah’ı anmak için kılınır. Zira Yüce Allah,

“Beni anmak için namaz kılınız.” (Taha 20/14),

“Allah’ı anmaya koşunuz.” (Cuma 62/9) buyurmaktadır. Demek ki namaz kılmaktan maksat Allah’ı anmaktır. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah’ı düşünerek namaz kılmak, insan ruhunu etkiler, onu iyiliklere yöneltir, ahlâkını düzeltir ve kötülüklerden uzaklaştırır. (Ateş, Süleyman, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, VI, 516)

İslam dini evlilik dışı ilişkileri kesinlikle yasaklamış ve haram kılmıştır. Zina etmek şöyle dursun, insanı zinaya götürecek söz ve davranışlardan bile uzak durulması istenmekte ve şöyle buyurulmaktadır:

“Zinaya yaklaşmayın, çünkü zina son derece çirkin bir iş ve çok kötü bir yoldur.” (İsra 17/32)
Özellikle gençlerin, cinsel arzularını zaptedebilmeleri kolay bir şey değildir. Ancak Allah’ı ve Peygamberini seven, dînî duyarlılığı bulunan gençler, Allah’ın bu yasağına uyarlar.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de gençleri zina ve fuhuştan korumak ve kurtarmak için onlara şu tavsiyede bulunmaktadır:

“Gençler, sizden gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek, gözü harama karşı korur, namusunu, iffetini muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, çünkü oruç şehveti kırar.” (Buharî, Nikah, 2; Müslim, Nikah, 5; İbn Mace, Nikah, 1)

Maalesef günümüzde gençler; bir kısım film, gazete, dergi, televizyon ve benzeri iletişim vasıtalarıyla ahlâkî ve manevî değerleri zedeleyici şekilde yönlendirilmektedirler. Mesela medyada sıkça gündeme getirilen ve âdeta özendirilen evlilik yerine, birlikte yaşama, birden fazla kişi ile birlikte olma, gece kulüpleri, aileden kopan gençlerin serüvenleri, giyim tarzları, çıplak pozlar, erotik ve müstehcen içerikli filimler ve teşhircilik gençlerin ahlâkî ve manevî değerleri üzerinde olumsuz etki yapmakta ve gençler bu alanlara yönlendirilmektedir. Bu etki ve yönlendirmeler ile ailelerinden kaçan, eşinden ayrılan, çocuklarını terk eden, fuhuş ve uyuşturucu bataklığına düşen genç kızların varlığı bilinen ve görülen bir vakıa haline gelmiştir. Medyanın bu telkin ve yönlendirmeleriyle ahlâkî değerler aşınmakta, haramlar helal gibi telakki edilmektedir. (Karagöz, İsmail, Aile ve Gençlik, s.139-140) O halde yetkililerin, gençlerimizi bu türlü yanlış yönlendirmelerden kurtarmak için zaman kaybetmeden bir an önce gereken tedbirleri almaları gerekir.

Netice olarak diyebiliriz ki, insan hayatında gençlik çok önemli bir dönemdir. Çünkü insan, hayatını çoğunlukla bu dönemde öğrendiği bilgiler vasıtasıyla şekillendirir. İşte bu yüzden gençlik, çok kritik ve önemli bir dönemdir. Bu dönemin ihmal edilmesi ve iyi değerlendirilmemesi daha sonraki dönemlerin sıkıntılı geçmesine sebep olabilir. Gençler, bir milletin geleceğini şekillendirmektedirler. Geleceğinin aydınlık olmasını isteyen milletler, gençlerini iyi yetiştirmek zorundadır. Dolayısıyla bizlere her konuda en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin tavsiyelerine kulak vererek gençlerimizi iyi bir din eğitimi vererek yetiştirmeliyiz.

Prof.Dr.Mehmet Soysaldı

İslam  gençliği  nasıl  olmalı

Gittikçe artış eğilimi gösteren intihar, yaralama, öldürme, cinayet, kapkaççılık, terör ve global savaş tehlikesi gibi modern çağla birlikte azgınlaşan insanın varlığını tehdit ve yok etmeye yönelik eylemlerin de dayatması ile birlikte din ve ahlak eğitimi, hem akademik hem de pratik anlamda yeniden insanlığın gündemine girmiştir. Özellikle gençler arasında İslamiyet"e ve manevi değerlere karşı büyük bir ilgi duyulmaya başlanılmıştır.

Dikkatinin kendine yöneldiği gençlik döneminde, ruh ve bedenden oluşan varlık yapısının farkına varan genç, içinde bulunduğu dünyanın sınırlılıklarına takılmadan kendini yerli yerine konumlandırabilmesi için, aşkın ve insanın varlık özüyle örtüşen evrensel değerler sistemine ihtiyaç duymaktadır. Fakat gençlik dönemindeki hakikat özlemi ve anlam arayışı, maddi değerlere ve haz kültürüne dayalı modern dünyada imkânsız gibidir.

Bu bağlamda İslam dini ve önderleri gençlere çok önem vermiş, yüce insani kemallere gençlik döneminde ulaşıla bileceğini hatırlatarak, özel bir eğitim metodu sunmuştur.

İslam"ın vazgeçilemez temel esaslarından biri “Nesil güvenliği”dir. Eşsiz bir hayat nizamı olan İslam, ortaya koyduğu “Akıl, din, can, mal ve nesil güvenliği” kuralı ile insanlık için asla vazgeçilemez olan bu beş temel unsurun korunmasını kesin bir dille emretmiş, bunun temini için kesin hükümler koymuştur.

Bilindiği üzere, insan hayatındaki hemen her türlü pozitif ve negatif davranışların kökleri, küçüklük ve gençlik dönemlerine kadar uzanır, oralarda gizlidir. Ailevî hayattan tutun da okul hayatına, çevre hayatına kadar. Bütün insanlar ilk yaratılışta İslam fıtratı üzere doğarlar; yetiştiricilerinin ellerinde muhtelif dinlerle yoğrulur, ama din farkı mahfuz, karakter değişimi diye bir şey söz konusu olmaz. Zira insanoğlu kendi mahiyetini değiştirmeye muktedir değildir.

Efendimiz (s.a.a) de bu gerçeği: “Bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız; fakat bir insanın karakterini değiştirdiğini duyarsanız inanmayınız; çünkü karakter, yaratıldığı hal üzere olur.” sözleriyle ifade buyurmuşlardır. Bu yüzden gençlik döneminde oluşan karekteristik özellikler islam-i bir şekil bulmalıdır.

İslam toplumunda tertemiz bir fıtratla -yani İslâmî hakikatleri kabul etmeye meyilli olarak- dünyaya geldiği kabul edilen yeni nesil, temiz fıtratı bozulmadan manevî değerlerle büyütülmeli, helal lokma ve İslâmî terbiye ile eğitilmeli ve böylece Kuran"ın ifadesiyle “göz nuru olacak bir nesil” yetiştirilmelidir.


fanidunya

  • Ziyaretçi
GENÇLERE “HAYA” YAKIŞIR
« Yanıtla #1 : Ekim 13, 2017, 06:13:16 ÖÖ »
GENÇLERE “HAYA” YAKIŞIR

Allah Resulu (sav) Ensar’dan bir kişinin yanından geçerken, onun kardeşini utanmaktan vazgeçirmeye çalıştığını gördü. “Onu kendi haline bırak; çünkü haya imandandır!” buyurdu.

Haya mümin ahlâkıdır. Edep, kulluk ve tüm güzellikler haya ile gelir. Şimdilerde anne-babasının, öğretmeninin yanında bacak bacak üstüne atabilen, uzanabilen, kendinden büyüklerin huzurunda hiç çekinmeden sigara içebilen gençlik, haya duygusundan yoksun olduğu için bu halde.

Eskiden bir şarkıyı güftesindeki bazı uygunsuz cümlelerden ötürü reddederken şimdi güftesi bir uçtan bir uca ahlâksız, klibi tamamıyla müstehcen şarkıları çocuğumuzun dilinde duyduğumuzda "Ne güzel de sesi varmış benim yavrumun!" demekle yetiniyoruz.

Genç kızımız ve oğlumuzla beraber izlediğimiz dizilerde hoşumuza gitmeyen bir bölüm olursa zaplayıp, bir müddet sonra aynı kanala dönerek eğlencemizden ödün vermiyoruz. Eğlence, espri, popüler kültür derken çoğalan eksilerimizin arasında çocuklarımıza “haya”dan bahsetmek aklımıza çoğu kez gelmeyebiliyor.

“Rasulullah, perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi”

Gençlere haya duygusunu aşılayabilmenin en güzel yolu yaşayarak göstermektir. Onlara bu konuda öncelikle büyükler örnek olmaya çalışmalı. Eğer kendimiz örnek olmada yetersiz kalıyorsak, onları örnek alabilecekleri şahsiyetlerle tanıştırmayı ihmal etmemeliyiz. Bu şahsiyetlerin ilki Efendimiz (sav) olmalı. Gençleri, alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'deki (sav) zirve ahlâkın izlerini sürmeye teşvik etmeliyiz.

Ebu Said el-Hudri'nin (r.a) ifade ettiğine göre Allah Resulu (sav), perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi. O'nun gençlik çağında, Arap yarımadası hayasızlıklarla dolu bir görüntü arzetse de Efendimiz (sav) cahiliye âdetlerinden uzak kalmış ve ömrünü, hususiyetle gençlik dönemini, eşine az rastlanır haya örnekleriyle süslemiştir. O’nun gençliğinde halk Kâbe'yi çıplak bir şekilde tavaf etmeyi âdet edinmişken Efendimiz (sav), gerek tavafta gerek sair vakitlerde hiçbir zaman böyle bir tutuma yeltenmedi. Kötülüklerin yer aldığı meclislere gitmekten haya etmiş, çirkinliklerden bahsetmemeye özen göstermişti. Efendimiz (sav), haya hakkında en güzel öğüdü ashabına şöyle ifade buyurmuştur: "Haya insan için zinettir…"

Haya duygusu, yanlıştan uzaklaştırır

Gençlere haya duygusunu anlatırken Allah’tan (c.c) utanmanın önemine değinmeyi ihmal etmemeliyiz. Çünkü Allah'tan utanmak, hayanın hem kökü ve hem de meyvesi mesabesindedir. Allah'tan utanan bir kul, o utancı sayesinde insanlardan da haya eder. Allah’a karşı duyduğu haya hissiyle dini müeyyidelere tâbi olur.

Bir gün İbn-i Ömer koyun otlatmakta olan bir çocuğun yanına giderek koyunlardan birini kendisine satmasını ister. Çocuk, satamayacağını çünkü koyunların kendisine ait olmadığını söyler. İbn-i Ömer, “Sahibine, ‘Koyunu kurt yedi!’ dersin. Böylece para da cebinde kalır” der. Çocuğun cevabı kendisindeki güzel ahlakı yansıtır: “Sahibime ‘kurt yedi!’ diyeceğim. Peki söyle bana, Allah (c.c) bunu görmeyecek mi!...”

Haya duygusu kişiyi yanlış işlerden alıkoyar. Efendimiz (sav), "Utanmıyorsan dilediğini yap!" buyururken, insanın fıtratında bulunan haya hissinin nasıl kuvvetli bir otokontrol sistemi olduğuna dikkat çeker. Hayanın sembolleştiği Peygamberlerden biri olan Yusuf Aleyhisselam, ona yaklaşmayı arzu ettiğinde odadaki putun üzerini örten Züleyha’ya neden böyle yaptığını sormuştu. “Puttan utandığım için” demişti Züleyha. Yusuf Peygamber’in sözleri manidardı: “Sen sahte olan ilahından haya ediyorsun, ya ben Rabbim’den nasıl utanmam!”

Utanma duygusuna sahip gençlerimize her zamankinden daha çok muhtaç durumdayız. Çünkü haya eden bir genç, ne ebeveyninin ne de kanunların ikazına ihtiyaç duyar. Hayası onu kötülüklerden uzak durmaya sevk eder.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]