Kökleri ezelde, dalları ebedde olan bir gençlik
Gençlik;
ömrün baharı, zamanın yegane temsilcisi, yaşamın kilit anahtarı olan gençlik bir rüya gibi önümüzden geçiyor. zamanın dakikalarla yarıştığı bu modern toplumda Gençlik basit, batıl, gafil düşüncelerle kendisinini bir oyuncak gibi görerek kendisini oynattırıyor. Küresel dünyanın aşkına, şevkine, heyecanına kapılmış bu gençlik idealsiz bir hayatın tozlu sahifelerinde, Küfre bulanmış hayatın derin sularında bir gemi olup zulme ışık yakan ilerici meftunların bir kuklası olmuş durumdadır.
Modern hayatın hüküm sürdüğü bu zamanda insanlar çoğu ihtiyaç ve istekleri karşıladıkları için bir rahatlık içine düşmüşlerdir. Rahatlığın getirdiği rehavetle kendilerini bir boşluk içinde hissetmeye başlamış, Ruhtan çok maddiyata önem vermeye, duygu, güzel, iyi olan her şeyi geri plana bırakıp eşyaya verdikleri önemi artırmışlardır. Özellikle gençlerimizde buhranlı, sıkıntılı dönemler başlamıştır. kendilerini sigara, alkol, uyuşturucu gibi zararlı maddelere müptela yaparak idealsiz, hayalsiz, düşüncesiz bir nesil ortaya çıkmıştır. halbuki İslam gençliği sağlam temellere dayanmış,kuran ahlakıyla terbiye edilmiş bu gençlik idealleriyle,hayalleriyle,düşünüşleriyle ve yaşam tarzıyla toplumun en alt tabakasından en üst tabakasına kadar derin izler bırakmış, umutlarını İslam’ın gölgesinde barındıran bir gençliktir.Batılıların Müslümanlar üzerindeki madde ve ruh planını kıvrak zekası ve aydın bir rehberin getirdiği düsturlarla etkisiz hale getirip,putlaştırılmış ilahlara arkasını dönen, yüce davasına sımsıkı bağlanan bir gençliktir.Kuranı hayatının her safhasında uygulayıp,Din düşmanlarının küresel ve evrensel mesajlarına karşı yıldırım gibi tokat hükmünde olan Kurandan mesajlar okuyarak, kapitalist,emperyalist ve modern Dünya’nın zehirli oklarını etkisiz hale getiren bir gençliktir.
Ahlak ve maneviyatın çöküşe geçtiği bu zamanda, Toplum bir uçuruma sürüklenmekte, zamanın yokuşunda kendini kaybetmekte, maneviyattan uzak, his yoksulu, vahşi, gaddar, sefil Batı adamının Batıl davasını hak edinmiş, zifiri karanlıklarda olan bu toplumu güneş gibi aydınlatacak gençlik hayal ürünü olmaktan çıkmalı, bilakis İslam’ın ürünü olan bir gençlik, Toplumun her safhasında kendisini hissettiren, aşkla, şevkle İslam’ın hakikatlerine bağlı, İslam sancağını göklerde Ezelden Ebede ilahi bir buyrukla dalgalandıran gençlik Batı adamına zil takıp oynattıracak nüfuz,kudret ve inancı yalnız ve yalnız Hakta bulmalıdır.
Ulu bir çınar gibi köklerini derinde olan Bu gençlik, beyni yıkanmış, taklitçi, zalim istismarcılara karşı kurtuluşunu Hakkın kelamında bilen, Haçla -hilalin kavgasını tuna boylarında arayan, Allah ve Resul ölçüsünü gözeten, Şarkın Sultanı Selehaddin Eyyübü’nin paslanmaz kılıcı olmayı yeğleyen Bu gençliği viyana kapılarının Aşılmaz surlarında hayal ediyorum.
Ey Genç adam ! Dimdik dur, sarsılma, şüheda-ı hak kanıyla sulanmış şanlı hilalin gölgesindeki bu toprakları Ezelden-Ebede Bismillah lafzıyla,ALLAHU EKBER nidalarıyla muhafaza etmeyi gaye edinmiş bu gençliği, Ne frank silahları nede İngilizlerin kahpe oyunları,ve Din Düşmanların sayısız hücumları yok etme hükmünde değildir.İslam gençliği güneş hükmünde aydınlatıcı,yol göstericidir. Kafiri acıtıcı, kahredici, yok edici ateşi olmayı yeğleyen, Allah düşmanlarının yenilmez kırbacı niteliğinde olan İslam gençliğini Kapitalist ve modern dünyanın alnının ortasına altın harflerle kazımak gerekir.
Sultan-ı Azam olan şanlı Fatih gibi bir devir açıp kapatan, Bin atlı akınlarda çocuk gibi şen olan, Hakikate aşık, Davasından yılmayan, Taşlaşmış firavunlara karşı Hz Musa’nın hakkın kılıcı niteliğinde olan asasıyla karşı çıkan bu gençliği Anadolu’nun bağrında görüyorum.
EY hakikate susamış genç ! Bağrı şerha şerha yarılmış bu topluma Kuranı önder bilerek, hakikat çeşmesi olup gönüllerine su serperek Ab-ı Hayat bahşedeceksiniz. Kudüs kadar şanlı, Kabe kadar muazzam, Medine kadar Hakikata Aşık,İstanbul kadar Davasına sadık bir gençliğin önünde batıl düşünüş,inanç, sistem ve düzenler yok olma hükmündedir.
Genç dediğin gözü keskin, aklı pek, Gönlü İslam’ın nuruyla yanan bir gençliktir. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurunda bir gençliktir. Ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin bir gençlik, Kapitalist ve emperyalist düzene zincir vurup, kepenk kapatan, Allah düşmanlarına köpek gibi tasma taktıran bir gençliktir.
Ey Gençlik ! uyan, gözünü aç, yırt hayat perdesini, silkelen, ayağa kalk, şirke bulanmış modern hayatın yaldızlı kostümünü üstünden çıkar, hakkı bil, hakka yönel, hakkı dost edin, hakkı bil ki doğacak güneşler seni anar olsun.