* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kur’an’ın Övdüğü Gençlik  (Okunma sayısı 184 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Kur’an’ın Övdüğü Gençlik
« : Ağustos 22, 2020, 04:27:41 ÖÖ »
Kur’an’ın Övdüğü Gençlik

“O gençler mağaraya sığınmışlar ve ‘Rabbimiz bize katından rahmet gönder ve bize içinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu göster!’ demişlerdi.” (Kehf, 18/10)

Kıssa “O gençler mağaraya sığındıkları zaman…” diye başlar. Allah’a iman eden bir grup genç, içinde yaşadıkları putperest toplumun inançlarını reddederek “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir; O’ndan başkasına asla tanrı deyip yakarmayız.” (Kehf, 18/14) sözlerini yüksek sesle dile getirmekten çekinmezler.

Hakkı gördükten sonra yanlışa boyun eğmekten kaçındıkları için suçlu kabul edilirler. Şirke dayalı inanç sistemine bağlı topluluklarda Allah’ın birliğine/tevhide inanmanın karşılığı dışlanmaktır, cezalandırılmaktır.

Mümin gençler, öldürülmek ya da dinlerinden döndürülmek korkusuyla yaşadıkları yeri terk ederek bir mağaraya sığınırlar. Ellerini açıp yakardıkları an talepleri Allah’ın kendilerine merhameti ve zalim toplumun kötülüğünden onları kurtarmasıdır.

Hikâyelerini kısaca özetlediğimiz “Ashâb-ı Kehf/Mağara Arkadaşları”nı Kur’an-ı Kerim, Arapça fetâ/genç kelimesinin çoğulu olan fitye/gençler kelimesi ile zikreder. Sayılarının önemi yoktur, nerede yaşadıklarının da. Allah bu gençlerin başından geçenleri anlatmaya değer bulmuş ve öldükten sonra yeniden diriltilme gerçeğini bir defa da onların üzerinden göstermeyi hedeflemiştir. Onları örnek olarak öne çıkaran tutumları, kararlılıkları ve dik duruşlarıdır.

Cesaretlerinin kaynağı imanlarıdır. Ancak genç olmaları da yadsınamayacak bir durumdur. Çünkü Hz. İbrahim de kavminin putlarını kırdığında bir gençti. Halk şaşkınlıkla bu işi kimin yaptığını araştırırken birileri “İbrahim denen bir gencin bunları diline doladığını işitmiştik.” (Enbiyâ, 21/60) diyerek onu ele vermişlerdi.

İbn Kesir bu ayeti tefsir ederken İbn Abbâs’tan “Allah ancak peygamberleri genç olarak göndermiş, her bir âlime ilim ancak genç iken verilmiştir.” rivayetini nakletmektedir (İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, 5/349).

Ahlaksızlığa davet edildiğinde hapse girmeyi yeğleyen Hz. Yusuf (Yûsuf, 12/33), iffetin sembolü Hz. Meryem (Tahrîm, 66/12), kötülükten çok sakınan ve anne babasına iyi davranan Hz. Yahya (Meryem, 19/13-14) da Kur’an’da gençliğin ideal sembolleridir. Gençliğin kıymetini bilmeyen, bir kıskançlık yüzünden kardeşini öldürerek ilk katil olayını gerçekleştiren Hz. Âdem’in oğluyla (Mâide, 5/30) vahiy yerine aklına güvenerek gökten inen ve yerden çıkan suları göre göre dağa çıkıp kurtulacağını iddia eden Hz. Nuh’un oğlu da (Hûd, 11/43) gençtir.

İnsan, dünya için kendisine ayrılmış yaşam süresinde bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik gibi farklı evrelerden geçer. Onun kulluk sorumluluğunun başladığı ergenlik/ilk gençlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe adım attığı, biyolojik ve duygusal birtakım değişiklikleri yaşadığı zorlu bir süreçtir. İslam hukukuna göre alt sınırı kız çocuklarında dokuz, erkek çocuklarında on iki yaş olan bu dönemin son sınırı on beştir. Bir genç, bu yaşa ulaşınca bedensel olarak ergenliğe girmemiş olsa bile hükmen bâliğ/ergen sayılır. O, artık dinin muhatabıdır. Kulluk sorumluluğunu yüklenecek, “Gerçek, Rabbinizden gelendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” (Kehf, 18/29) emrinin bildirdiğine göre tercihlerini belirleyecektir. Çocukluktan gençliğe, oradan yetişkinliğe uzanan bu yolda herkes dilediğini seçmekte serbesttir.

İslam dini, ferde tercihlerini belirleme sorumluluğunu ergenlikle birlikte veriyor. Aslında bu yaş, iyiyi kötüden ayırt edebilecek yaştır. Bugün “O daha çocuk, yapamaz!” diye sorumluluk vermekten kaçındığımız bir yaş grubunu konuşuyoruz. Üzerine titremekten, bireysel ihtiyaçlarını gideremeyecek hâle getirdiğimiz ergenlerimizden bir kısmı, hayata bu kılıfın ardından devam ediyor, “Ben yapamam.”ı benimsiyor. Tecrübe etmediği için de gerçekten yapamaz hâle geliyor. Oysa ergenlikle başlayan ve yirmili yaşların sonlarına kadar devam ettiği düşünülen bu dönem, hayatın en verimli dönemidir.

Farsça kökenli olan genç kelimesi, “hazine, define” gibi anlamlarla gerek bireysel gerek sosyal yönlerden gençliğin ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir. Yetişkinler gibi duygusal yönden ve olumsuz tecrübelerle yıpranmamış gençler, fıtraten dine daha yatkın olmaktadır.

İslam dininin yayıldığı dönemlerde Hz. Peygamber’in etrafını saran, ona yardım noktasında öne çıkanların hep gençlerden oluşması, bu durumu desteklemektedir. Dine ilk girenlerden Hz. Ali, dinî tebliğin yapılması için evini açan Erkam b. Ebi’l Erkam, hicretten önce Medine’ye öğretmen olarak gönderilen Mus’ab b. Umeyr bu konuda akla ilk gelen isimlerdir. Medine’de Hz. Peygamber’in dizinin dibinde ilim tahsil eden Ashab-ı Suffe de gençlerden oluşmaktaydı.

Allah’a kullukla yetişmek büyük bir kazançtır. Hayat yolu nasıl başlarsa öyle devam eder. Güç, heyecan, merak ve zihnî yeterliliğin üst düzeyde olduğu gençlik dönemini doğru değerlendiren, kul olduğunun bilincindeki genç, karşılığını hem dünyada hem ahirette fazlasıyla alacaktır.

Peygamber müjdesi hiçbir gölgenin olmadığı günde arşın gölgesinde serinleyecek yedi gruptan birinin “Allah’a ibadetle yetişen genç” (Müslim, Zekât, 91) olacağını haber vermiştir.

Gençleri sürekli sorunlarla anmak doğru bir yaklaşım değildir. Gençler, toplumun bir grubu olarak toplumdaki olaylardan etkilenir, sorunları toplumun prototipi olarak yansıtırlar. Onlarda mevcut, yetişkinleri rahatsız eden durumlar yaygın olarak toplumdan kaynaklanmaktadır.

Unutulmamalıdır ki “Gül dibinde gül biter.” Ancak bu yaklaşım, gerçekleri görmemize engel değildir. Günümüz gençliği küreselleşen dünyanın empoze ettiği yoğun bireyselcilik, dünyevileşme, sanal yaşam ve popüler kültürle tek tipleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, insanlık için büyük tehlikedir. Kişiliğimizi, kimliğimizi, farklılığımızı korumak için herkes gibi olmak, popüler kültürün dayatmalarına göz yummak, her şeyi hoş görmek, her türlü yaşayışı özgürlük adı altında kabul etmek zorunda değiliz. Hz. Peygamber (s.a.s.), yaşadığı toplumdaki yanlışları görmüş, Hira’daki inzivasından önce Mekke inançsızlarının yediklerinden, eğlencelerinden uzak durmuş, güzel davranışları ise desteklemiştir. Gençliğinde iyilik adına kurulan Hilfu’l-fudul derneğine katılmış, sonraları da bu çabadan övgüyle söz etmiştir.

Gençlerin en verimli dönemlerini sonradan pişman olacakları şeyler yerine güzelliklerle donatmalarını temin etmek için biz yetişkinlere de görevler düşmektedir. Öncelikle bizler “kökü mazide ve gözü atide bir gençlik” idealine sahip olmalıyız.

Sonra da iyi bir rehberlik faaliyetiyle akli ve ahlaki gerçeklerle donatılmış zihinlere sahip, toplumun içinde ama gerektiğinde toplumdan uzak olmayı yeğleyen, yalnızlığa sığınıp günahlardan korunan, yeri geldiğinde Hz. İbrahim gibi yol gösterici, derdi olan, önceliklerini belirleyebilen gençler yetiştirmeliyiz.

Sema Çelem.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Gençlik ve Değeri
« Yanıtla #1 : Ağustos 22, 2020, 04:41:29 ÖÖ »
Gençlik ve Değeri

Hayat, Yüce Allah’ın insanlara bir ikramı, gençlik de hayatın en önemli evrelerinden biridir. Zindelik, dinçlik, cesaret, heyecan, güç, kuvvet ve enerjinin zirve noktada olduğu bu dönemin iyi değerlendirilmesi genç için hayati önem arz etmektedir.

Gençliğin değerini iyi bilmek, mülkün yegâne sahibi olan ve her şeyi kudret elinde bulunduran Yüce Allah’ı hakkıyla takdir edebilmekten ve var oluşun gayesini iyi anlayabilmekten geçer. Yüce Allah insanı, kendisine iman edip yararlı ameller ortaya koymak ve yalnızca kendisine kul olmak üzere yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim‘de “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.” (Mülk, 67/2) buyurmak suretiyle hayatın yararlı ve güzel faaliyetler ortaya koyma sahası olduğunu belirtmiştir. Kur’an-ı Kerim, insan hayatının en coşkulu ve verimli dönemi olan gençliğin önem ve değerini vurgularken bu evrenin salih ameller, iyilik ve güzellikler ortaya konularak, kötülüklerden uzak durularak geçirilmesini salık vermektedir.

Hz. Peygamber, gençliğin değerinin bilinmesi ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden; ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, öğrendiği bilgilerle yaşayıp yaşamadığından hesaba çekilmedikçe hiçbir tarafa hareket edemeyecek, yerinden kımıldayamayacaktır." (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 1)

Gençlik evresinde kişi; kendisi, ailesi, milleti, vatanı, dini, mukaddes değerleri ve insanlık için faydalı şeyler yapma sorumluluğu ile hareket etmek, hayırlı insan olmanın gereğini ortaya koymak durumundadır. İnsanların en hayırlısı insanlara faydası dokunandır.

Gençlerin hayırlısı da kendisini kötülüklerden, nefsinin arzularına esir düşmekten uzak tutan ve insanlara yararlı olandır.

Gençlik döneminde ilim, sahih bilgi, değerler eğitimi, millî-manevi değerlerin kazanımı büyük önem arz eder.

Beceri edinmek; güzel ahlak sahibi olmak; vazife ve sorumluluk, helal haram bilinci taşımak; dünya ve ahiret dengesini iyi idrak etmek; zararlı arkadaşlardan, kötü huylardan ve günahlardan uzak kalmak; Rabb’e kulluğun, ibadette huşunun tadına varmak gençler için hayati önemi haiz hususlardandır.

Hz. Peygamber, ibadetlerini yerine getiren dindar gençleri övmüş, takdir etmiştir. "Yedi sınıf insan vardır ki Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı kıyamet gününde kendi arşının gölgesinde gölgelendirecektir:

Adil yöneticiler; Allah’a ibadet içinde yetişen gençler; tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olanlar; Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için bir araya gelip Allah rızası için ayrılan iki kişi; güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği hâlde ‘Ben Allah’tan korkarım.’ deyip iltifat etmeyenler; sağ elinin verdiği sadakayı sol eli bilmeyecek kadar gizli verenler; Allah’ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimseler." (Müslim, Zekât, 91)

Hz. Peygamber (s.a.s.), gençlere değer vermiş ve onlara doğru istikamet belirlemeleri için yol göstermiştir.

“Delikanlı! Sana bazı sözler öğreteceğim: Allah’ın hakkını koru ki Allah da seni korusun. Allah’ın hakkını gözet ki O’nu hep yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste. Yardım dilediğinde Allah’tan yardım dile. Şunu bilmelisin ki, bütün toplum (varlık âlemi) bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana destek verebilir. Yine bütün toplum sana zarar vermek için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana zarar verebilir.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 59)

Allah’a sağlam bir iman ve bağlılık, hayâ ve edep, iyi arkadaş, samimiyet, tevazu, ibadetleri korumak, haramları terk etmek ve istikamet mümin gencin olmazsa olmazıdır. Hz. Peygamber, hayat düsturu hadislerinde bu hususlara işaret etmektedir.

Gençlik evresi, iradeye hâkim olmanın en zor olduğu bir evredir. Bu itibarla hassas davranmak ve donanımlı bulunmak gereklidir. Genç; iradesini kontrol edebilmeli, problemlere ve tehlikelere karşı agâh ve hazırlıklı olmalıdır. İrade denetime alınmazsa nefsani şehevi arzular, genci yönlendirmeye ve şerre sevk edebilecektir.

Gençlik dönemi müspet veya menfi etkileşime açık bir evredir. İnsanlığı doğruya yönlendirme ve rol model olma misyonu taşıyan Hz. Peygamber gençleri muhatap almış, onlara kulak vermiş ve örneklik teşkil etmiş, onlarla müspet bir iletişim ve etkileşim içerisinde bulunmuştur. İlahi davete erken icabet edenlerin çoğunluğunun gençlerden oluşması da Hz. Peygamber’in onlarla kurduğu içten münasebetin, gösterdiği çağlar üstü örnekliğin, gençliğe verdiği nebevi mesajların etki gücünü göstermektedir.

Allah Elçisi, güzel ahlak ve edebin gençliğe verilecek en iyi miras olduğunu vurgulamış; kulluk hayatında ölçülü olmayı ve aşırılıklardan uzak durmayı salık vermiştir. O, gençlere karşı sevgi, merhamet, güven, aşırılıkları dizginleme, yön gösterme, görev verme, cesaretlendirme eksenli yaklaşım sergilemiştir. Hz. Peygamber’in hayatında gençler için, gençlere karşı yaklaşım ve onlarla iletişim için en güzel örnekler vardır. 

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]