Allah İçin Birbirini Sevenler
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz buyurmuşlardır ki:
“Allah’ın öyle kulları vardır ki, kendileri enbiyâ ve şühedâdan olmadıkları hâlde kıyâmet gününde, nebiler ve şehidler onların Allah indindeki şereflerini gördüklerinde gıpta ederler.” Denildi ki:
– Onlar kimlerdir yâ Rasûlallah? Ve amelleri nelerdir?
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
“Onlar akrabaları olmayan kimseleri ancak Allah için severler ve karşılıklı menfaat beklemezler. Onların yüzleri nurdur, onlar nurdan minberler üzerindedirler. İnsanlar korktukları zaman onlar korkmazlar. İnsanlar mahzûn oldukları zaman mahzûn olmazlar.”
“Onlara enbiyâ ve şühedâ gıpta ederler” demek, onların gıpta edilmeğe lâyık hâllerini temsil yoluyla tasvir etmektir. Bu edebî ifadede mübâlağa tarzı istîmal olunmuştur. Kastedilen mânâ: “Bu sıfatlarda bir zümre tasavvur olunursa ancak bunlar olurlar” demektir.
Yoksa enbiyâdan gayrı bir kimsenin onların menzilesine erişemeyeceği münâkaşa edilemez.
“Onlar için dünya hayatında müjdeler vardır.”
Ölüm anlarında melekler onlara rahmetle gelirler. Âhirette ise melekler onları selâmlarla, fevz ü felâh müjdeleriyle karşılarlar.
Onlara âhirette gelen müjdenin en büyüğü, kıdem nûrunun parlaması, hudûs zulmetinin zâil olması esnasında, cemâl-i izzetten perdelerin açılması ve zât-ı sübhânîsinden bir rahmet olarak onunla mülâkâtın tahakkuk etmesidir.
Rasûl-i Ekrem efendimiz buyurdular:
“Allah rızâsı için bir -müslüman kardeşinin- ziyaretine giden kimseye, bir melek ardından “Kendin de güzel, ziyaretin de güzeldir. Cennet de güzel bir yer olarak senin için hazırlanmıştır” diye çağırır.
Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhümâ- buyurur:
– Ömrüm boyunca oruç tutsam, hiç uyumadan geceyi ibâdetle geçirsem, malımı parça parça Allah yolunda infak etsem ve bu hâl üzere ölsem, fakat gönlümde Allah’a itâat edenlere karşı bir sevgi, isyan edenlere karşı da nefret duygusu olmasa, bütün bu yaptıklarımdan bir fâide göremem.
Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Allah Teâlâ yarısı kardan ve yarısı ateşten olan bir melek yaratmıştır. Bu melek duasında: Allahım kar ile ateşi birleştirdiğin gibi sâlih kullarının da kalblerini birleştir, diye dua eder.”
Allah Teâlâ için sevdiği kardeşliğini ziyarete giden kimsenin yoluna Allah Teâlâ bir melek gönderir.
Melek: Nereye gidiyorsun?
Adam: Falan kardeşimin ziyaretine gidiyorum.
Melek: Onunla görülecek bir işiniz mi var?
Adam: Hayır.
Melek: O adamla hısım ve akrabalığınız mı var?
Adam: Hayır.
Melek: Yoksa onun sende bir şeyi mi var?
Adam: Hayır.
Melek: O hâlde niçin ziyaretine gidiyorsun?
Adam: Onu Allah için seviyorum da onun için gidiyorum.
Melek: O adamı sevdiğin için Allah Teâlâ’nın da seni sevdiğini ve cenneti kazandığını sana bildirmem için Allah Teâlâ beni buraya gönderdi, der.
Kardeşini Nefsine Tercih
Allah için sevmenin şartlarından biri de dinî ve dünyevî her mevzûda gücünün yettiği kadar, kardeşini kendisine tercih etmektir.
Allah için sevginin tertemiz olmasının alâmeti; içinde iyilik ve ihsan türünden hemencecik elde edilmesi beklenen, şâibeli dünyevî bir arzûnun bulunmamasıdır. Eğer sevgi böyle bir illetle lekelenmiş ise, ancak bunun giderilmesi ile temizlenebilir. Dostluğu ve kardeşliği dünyevî bir menfaata dayalı olmayan kimsenin arkadaşlığının devamına hükmedilir.