* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İslâm’da Sevgi ve Hoşgörü 2  (Okunma sayısı 383 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
İslâm’da Sevgi ve Hoşgörü 2
« : Mayıs 02, 2018, 08:34:01 ÖÖ »
İslâm’da Sevgi ve Hoşgörü  2
 
Örnek insan; hayatı boyunca gönül incitmemiş, kalp kırmamıştı. En çok hoşgörüyü insanlık O’nda görmüştü, zira O’nu Allah (cc) terbiye etmişti. Bu kadar eza ve cefaya rağmen bir gün dâhi halinden Mevlâ’sına şikayette bulunmamış, en ağır belalar anında “Rabbim sen razıyım de yeter.” buyurmuştur. Dişini kıranlara bedduâ  etmesini isteyenlere, “Allah’ım! sen benim kavmimdekilere hidayet ver, onlar bilmiyorlar.” der ve ilave ederdi, “Ben lanet eden bir nebi değil, rahmet olarak gönderilen bir Peygamberim.”

Kendisine en ağır hakaretlerde bulunan Mekke müşrikleri, Mekke’nin fethi günü kaçacak delik ararken, Efendimiz:”Sizler bugün Allah’ın azadlarısınız, hepinizi bağışladım.” buyurdular. Ulu rehberimiz hayatı boyunca kendisine hizmet edenlerden birini herhangi bir şekilde azarlayıp ağır söylememiş, hizmet için gönderdiği cariyesi oyuna dalıp, çok geç gelince elindeki misvağı göstererek, “Eğer kıyamet gününde kısas olmasaydı seni bununla te’dip ederdim.” buyurarak hoşgörülük derecesini göstermişlerdir.[1]

Onun yolunda giden büyüklerden Ebu Osman’ı adamın biri denemek için 4 defa yanına çağırıp, her defasında gelince, sana ihtiyaç kalmadı git diye göndermiş, Ebu Osman yüzünü dahi buruşturmamış, ne güzel huyunuz var dediklerinde:”Ben de gördüğünüz huy köpeklerin huyudur. Çağırırsan gelir, kovarsan gider.” diye cevap vermişlerdir.

Yusuf bin Esad dedi ki: “İyi ahlakın alameti ondur: Yalan söylememek, varlıklara karşı insaflı davranmak, başkasının düşmesini istememek, kendisine karşı yapılan fenalıkları hoş görmek, mazeret kabul etmek, eziyetlere tahammül etmek, nefsin melanetini terketmek, kendi şahsi kusurlarını görüp, başkalarının ayıplarını araştırmak, kendisinden küçük ve büyüklere karşı güzel söz söylemek.” [2]

Hz. Ali bir sokakta giderken üzerine bulaşık suyu döken kölenin “Cennet, kinini yenen ve insanların hatalarını bağışlayanlar için hazırlanmıştır.” mealindeki Âli İmran suresindeki Ayet-i Kerime’yi okuduğunu duyunca köleyi satın almış ve azad etmiştir. [3]

Ayrıca Hz. Ali (ra)’nın oğlu Hz. Hasan (ra), bir gün misafirleriyle sofrada iken hizmetçinin elindeki sıcak ve sulu yemek Hz. Hasan (ra)’ın üzerine döküldü. Bunun üzerine hizmetçi biraz önceki Ayet-i Kerime’yi okuyunca Hz. Hasan (ra):”Seni affettik.” dedi. Hizmetçi, ayetin devamındaki “Allah (cc), iyilik edenleri sever.” ibaresini okuyunca tekrar Hz. Hasan (ra):”Sen Allah rızası için hürsün, seni, filan kadınla evlendirdim.” diye karşılık vermiştir. [4]

Furkan Suresi’nde salih kullarının özelliklerini sayan Rabbimiz, bu özelliklerden birini de cahil, kendini bilmez insanlar onlara sataştıklarında hoşgörüyle muamele olduğunu beyan etmektedir. [5]

Cenab- Hakk yine Kur’ân-ı Kerim’de, dostu Hz. İbrahim (as)’i hoşgörülü bir insan olması dolayısıyla övmekte, bu sebeple de kendisine hoşgörülü bir evlat vermeyi müjdelediğini anlatmaktadır. [6 ]

Hatemül Enbiya (sav) da bir Hadis-i Şeriflerinde:”Yumuşaklık ve hoşgörü, hikmetin başıdır, bereket getirir. Bir ev halkı için Cenab-ı Hakk, hayır murad ederse, onlara yumuşaklık ve hoşgörü kapısını açar.” buyurmaktadır. [7]

Hz. Ali (ra) de veciz bir sözlerinde “İyilik ve hayır, mal ve evlat çokluğu ile değildir. Lâkin hakiki hayır ve iyilik ilminin çok olmasında ve büyük bir hoşgörüye sahip olmandadır.” [8] demektedir.

Ahnef bin Kays’a:”Sen hoşgörüyü kimden öğrendin?” diye sorduklarında, Kays bin Asım’dan öğrendiğini söylemiş, onun hoşgörüsü nasıldı? demeleri üzerine de şöyle demiştir:”Kays evinde oturuyordu. Kölesi şişte pişirdiği kebabı getirirken şişi Asım’ın çocuğunun üzerine düşürdü ve çocuk hemen öldü. Köle dehşetle korkmaya başladı. Kays ise köleye “Korkulacak bir şey yok. Onu veren Mevla senin sebebinle geriye aldı, aynı şey benim de başıma gelebilirdi.” diye cevap verdi. [9]

Yahudiler, Rasul-i Ekrem (sav)’e, “Selamünaleyküm” yerine, “kahrolasınız” demek olan “Samün aleyküm” derlerdi. Bir defasında Hz. Aişe (ra), Yahudilere müteessir olarak onlara mukabelede bulunmuş, Hz. Peygamber (sav) ise Hz. Aişe (ra)’yi teskin ederek ona hitaben, “Ya Aişe! Geniş ol. Çünkü Cenab-ı Hakk geniş olmayı sever.” buyurmuşlardır. [10]

Büyük hikmet sahiplerinden, hatta Peygamber olup-olmadığı tartışılan Hz. Lokman (as) oğluna, yapmış olduğu meşhur nasihatlerinden birinde:”Yavrum! Kinini, gayzını ve gazabını yenerek hoşgörülü ol ki senin gizli sırların mahcup olacağın kabahatlerin ortaya çıkmasın.” demekle hoşgörünün insan hatalarını setreden bir örtü durumunda olduğunu açıklamıştır. [11]

Büyük Tasavvufçulardan İbrahim En-Nehai  de “Dostunu sakın işlediği günahtan, hatadan dolayı terk etme, hoşgörülü ol. Çünkü arkadaşın bugün o hatayı işler, yarın da terk eder.” diyerek, bilhassa yakınlarımızı, arkadaşlarımızı daha çok hoşgörüyle karşılamamız gerektiği hususunu açıklamıştır. [12]

Peygamber Efendimiz (sav)’in hoşgörülü olmanın ötesinde hoşgörülü insanlara yapacağımız muameleyi belirten şu Hadis-i Şerif’i de bu konuda kayda değerdir:”Müsamahakar, hoşgörülü, iyiliksever kişilerin hatalarını bağışlayınız.” [13]

İslam büyüklerinden Hatem’in yanına soru sormak için bir kadın gelir. Edep ve hayasından hiçbir erkeğin karşısına çıkmayan kadın soru sorarken hiç farkında olmadan yellenir. Utancından korkar, kızarır, bozarır, kaybolacak delik arar. Fakat hoşgörü timsali basiretli insan “Kızım, benim kulağım sağırdır, kulağıma yaklaş da bağırarak konuş.” deyince, kadıncağız sevincinden uçacak gibi olur. Halbuki Hatem’in kulağında sağırlık olmadığı halde kadın duyar da mahcup olur düşüncesiyle kadın vefat edinceye kadar sağır geçinmiştir. Hâlâ da kendisine “Hatem-i Esam” yani “Sağır Hatem” denmektedir. [14]

Rivayete göre Ömer bin Abdülaziz (ks), bir sarhoşu yakalayıp cezalandırmak isteyince sarhoş ona sövdü. O da cezalandırmaktan vazgeçti. Sebebini soranlara:”Eğer onu cezalandırsaydım kendi öfkem için olurdu. Nefsim için bir Müslümanı dövmek istemem” demiştir. [15]

“Kişi müslüman kardeşini hakir, küçük görürse şerli insanlardan sayılır.” Hadis-i Şerif’ini kaydeden İmam Şa’râni şöyle bir hâdise nakletmektedir:” İçki için bir ayyaş Rasulullah (sav)’ın huzurunda defalarca haddedilmesine rağmen içki içmeye devam ediyordu. Ashabdan biri:”Allah (cc) ona lanet etsin, kaç defa haddedildiği halde içmeye devam ediyor.” deyince Allah (cc)’ın sevgili Habibi (sav), “Kardeşine karşı şeytana yardımcı olma.” buyurmuşlardır.” [16].

Uhud Savaşı’nda Abdullah bin Ubey harbden çekilmiş, Ona münafıklardan üç yüz kişi ilhak etmişti. Buna rağmen Efendimiz (sav) onu affetmiş, öldüğü zaman gömleğini göndermişti. O öyle büyük bir hoşgörü sahibi idi ki, hicret günü evini muhasara edenleri bağışlamış, kendisini öldürmek isteyen Süreka bin Malik’i affetmiş, yine kendisine katil gönderen Safvan’ı ve kiralık katil Uzeyr bin Vehbi bağışlamıştı. Hatta Hayber’de Peygamberimizi bir hile ile zehirleyerek öldürmek isteyenin suçunu da itiraf eden Yahudi kadını affetmişti. Halbuki o zehirin hayatı boyunca sancısını çekmiş ve bu zehir münasebetiyle şehiden vefat etmişti. Suikastçı kadın ise ashabdan birinin zehirlenerek şehadetinden dolayı kısasen idama mahkum edilmişti. [17]

Bütün bunlar gösteriyor ki sevginin de hoşgörünün de bizzat kaynağı Cenab-ı Hakk’tır. Allah’ın terbiyesiyle yetişen sevgili Peygamberimiz (sav) ve O’nun güzide ashabı bu hususta dünya durdukça bütün insanlığa örnek bir hayat tarzı sergilemişlerdir.

Beşikteki bebeğe bile sevgi dolu gözle bakar gülerseniz, o da size güler. İnsan sevmeli ve sevilmelidir. Yalnız hepsi Allah (cc) için olmalı. Sahabeyi Kiram kendilerine Rasulullah’ın sevgisini anlatırlarken:”O her birimize karşı öyle sevgi ile ilgi gösterirdi ki her birimiz ayrı ayrı Peygamberimizin bu dünyada en çok sevdiği kimse benim diyebilirdi.” demektedirler. Prof. Dr. Ayhan Songar da bu konuda:”Başkalarını sevdiğimiz nisbette sevilmeye layık oluruz. Saadetin başı kendinden başkasını sevebilme kabiliyetidir.” demektedir. “Bir kimse bir din kardeşine sevgi dolu bir bakışla bakarsa Allah (cc) onun günahlarını bağışlar.” bizim için büyük müjdedir. [18]

Diyanet İşleri eski başkanlarından merhum Ahmet Hamdi Akseki de konumuza ışık tutan bir sözünde “Cahile hoşgörüyle, intikam almaya mecbur olduğun düşmana afv ile muamele İslam esasının gereklerindendir.” demektedir. [19]

Konumuzun başından beri açıklamaya çalıştığımız Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerle, gerek sahabeyi kiram gerekse de İslam büyüklerinden vermiş olduğumuz örnekler gösteriyor ki sevgi ve hoşgörü dinimizin Cihanşümul özelliklerinden olup bir müslümanın ahlakı ve yaşayışı konusunda değer ölçüsü durumundadır. Son sözü Allah’ın Rasulü Hz. Muhammed (sav)’e bırakıyor, gerek sevgi ve gerekse hoşgörüyü birlikte içerisine alan Hakim ve İsfahani’nin güvenilir ravilerden rivayet ettiği bir Hadis-i Şerifle sözümü bitiriyorum:

“Aişe Radıyallahu Anha’dan rivayete göre, ben Rasulullah (sav)’ı  şöyle derken işittim demiştir:”Allah (cc)’ın sevgisi ancak kızgınlık anında hoşgörüyle muamele edenlerin üzerinedir.” [20]

Ya Rabbi! Bizi sevdiğin kullarının zümresine ilhak buyur, bizi sevdiğin gibi sevdiğin kullarına da sevdir. Sen’i seven ve Sen’in sevdiğin kullarının sevgisini gönlümüze nakşeyle, ebedi alemde de bizi onlardan ayırma.

Amin.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 
[1] Peygamber Efendimiz, T. Büyükkörükçü, 3. baskı, İst. 1976 s:27

[2] İslam Ahlakı, İmam Gazali, Müt, Akif Nuri, İst, 1975, 2. baskı, s. 26

[3] Âli İmran / 134

[4] Ruhul-Beyan Tefsiri, C. 2, s. 95

[5] Furkan / 63

[6] Hud / 75 – Saffat / 101

[7] Et-Terğib-Vetterhip, El-Münzili, Beyrut, 1968 C. 3. S. 421

[8] Keşful Hafa, C. 1, s. 434, Hadis No: 1395-1396

[9] İslam Ahlakı, İmam-ı Gazali, s. 26

[10] Asrı Saadet, M. Şibli, C. 2, s. 117

[11] Tasavvufi Ahlak, M. Z. K., Bahar Yay, İst, Tarihsiz, C. 1, s. 148

[12] İslam’da Kardeşlik, Huk. Esasları, İmam-ı Şarani, s. 295

[13] Ahlak Hadislerii İmam-ı Buhari Cilt 1 s. 447

[14] Sohbetler Hatıralar, Ahmet Coşkun, İst. 1982, s.  290

[15] Tenbihül Ğafili, Ebul Leys Sermer Kandi, Müt. A. Akçiçek, İst. 1977 s. 2

[16] İslam’da Kardeşlik Hukukunun Esasları, İ. Şarani, s. 234-312

[17] Asrı Saadet, Mevlana Şibli, C. 2, s. 117-121

[18] Sohbetler, Hatıralar, Ahmet Coşkun, s. 46-47

[19] Ahlak Dersleri, Ahmet Akseki, 2. Baskı, İst. 1968, s. 166

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]