Gerçek sevginin belirtileri şunlardır
a - Kişi sevdiğini incitmez. Evli bir kimse eşine üzücü hareketlerde bulunuyorsa ve onu sebepsiz yere incitiyorsa, sevmiyor demektir. Çünkü sevgili sevenin canıdır. İnsan canını nasıl incitir? Ona nasıl kıyar?
b - Kişi sevdiği ile güzel geçinir ve geçimsizliğe meydan vermez. Zaten erkeklerin hanımları ile güzel geçinmeleri onlara Allah'ın kesin emridir. Şu ayette bildirildiği gibi:
"Ey iman edenler! Hanımlarınız ile iyi geçinin. Sizin hoşlanmadığınız taraf olursa, Allah'ın sizin için bir hayır takdir etmiş olacağını düşünün."
Hz. Peygamber de:
"Kadınlara iyiyi ve doğruyu tavsiye edin, anlatın. Onlarla hoş geçinin" buyurmuştur.
Her şey karşılıklıdır. Genellikle beyi hanımıyla iyi geçinirse hanımı da onunla iyi geçinir. Bu kurala uymayan kadınlar istisna kabilindendir. İstisnalar kuralları bozmaz.
Sevmek önce büyükten başlar. Ailede büyük evin erkeği olduğuna göre, daima iyilik, sevgi ve iltifat önce erkekten başlamalıdır. Kadın da sevilmesini bilmeli, kocasının dikkat ve iltifatını çekecek güzel davranışlarda bulunmalıdır. Sevenler sevdiklerinin her kusurunu ve olur olmaz kusurlarını yüzüne vurmamalılar, daha çok affedici olmalıdırlar.
Sevgi iyi geçinmeyi gerektirir. Geçinemiyorlarsa, birbirlerini sevmiyorlar demektir. Zaten eşler menfaatleri ve güzel yaşamaları için mutlaka iyi geçinmek zorundadırlar. Bunun da kolayı anlaşmazlık yollarını tıkamaktır.(84)
c - Seven sevdiğine itaat eder, onun istek ve arzularına saygılı olur. Ailede erkek hanımının ihtiyaçlarını bilmeli, arzu ve isteklerini onlar istemeden yerine getirmeye çalışmalıdır. Kadın da kocasına itaat etmeli, meşru ve makul isteklerini itiraz etmeden yerine getirmelidir.
Allah iyi kadınları şöyle tanımlar:
".. İyi kadınlar, itaatkar olanlar, kocalarına ait nesneleri ve Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır."
Erkek hanımının isteklerini önemsemiyor, kadın da kocasına itaat etmiyorsa, birbirlerini sevmiyorlar demektir. Böyle bir ailede ne huzur olur ne de mutluluk.
d - Gerçek sevginin belirtilerinden biri de, ayrı kaldıklarında eşlerin birbirlerini unutmamalarıdır. Bu gibi hallerde eşler birbirlerini unutmuyor ve sevgileri de azalmıyorsa, gerçekten seviştikleri ortaya çıkar. Ayrı kaldıklarında birbirlerini unutuyorlarsa sevgiler yok demektir. Eğer birbirlerini unutmadıktan başka sevgileri ayrılık halinde daha da artıyorsa bu gerçekten takdir edilecek bir durumdur:
"Nar-ı hicran ateş-i suzandır."
Yani kişinin sevgilisinden uzak kalması ateşten daha yakıcıdır.
e - Sevginin bir belirtisi de sevdiği eşine yardımcı olmasıdır. Erkek daha güçlü, daha dayanıklı ve eşini daha çok sevmesi gerektiği için, hanımının işlerinde ona yardımcı olmalıdır. Hz. Peygamber de böyle yapıyordu. Resûlullah'ın hanımlarına:
" - Resûlullah evde ne yapardı?" diye sorulduğunda:
" - Resûlulah (s.a.v) evde ibadet etmediği zamanlarda bize yardım ederdi. Bazan evi süpürür, elbiselerinin yırtılan yerlerini yamar, ayakkabısında sökük varsa dikerdi" diye cevap vermişlerdi.
O zamanlarda hanımların yapması gereken ev işleri günümüze göre çok daha azdı. Çünkü o devrin yemekleri sade, giyimleri sade, hayat tarzları sade idi. Günde iki öğün yemek yenir, bu da tek çeşit yemek olup bir kaptan yenirdi. Bazan günler geçer de bir kere ocak yakmazlardı. Çamaşır işi günümüzde olduğu gibi çok ve yorucu değildi. Çünkü tek bir entari giyiyorlardı, o da çabuk kirlenmezdi. Zira hava çok temizdi. Üstelik bugünkü gibi ütü de yoktu. O devirde evlerde birden fazla kadın olduğu gibi ayrıca hizmetçi ve cariyeler de bulunuyordu.
Hz. Peygamber ev işlerini hanımları ile paylaşınca onların işleri daha da azalıyordu. Halbuki Peygamberimiz'in işleri o kadar çoktu ki... Koca bir dinin Peygamberi, İslam Devletinin kurucusu ve başkam olduğu için bütün bunların yükü O'nun omuzlarında idi.
Her an Kur'an'dan ayet getirmesi muhtemel olan Cebrail'i beklemek, gelen ayetleri zihinde tutmak ve onları yazdırmak, ashabına öğretmek birbiri ardına devam eden savaşları başkomutan olarak idare etmek, müslüman olmak için gelen Araplarla ve yabancı elçilerle ilgilenmek... ve bütün bunlardan sonra en fazla ibadet yapanın da Resûlullah olduğunu unutmamalıyız. Bu kadar işlerin arasında bir de hanımlarına yardım etmesi Resûlullah'ın onları ne kadar sevdiğini göstermekte ve bu hususta da bizlere örnek olmaktadır. Peygamberimizi seviyor ve ona inanıyorsak, mutlaka O'nun yolundan yürümeliyiz.
Düşünmeli ki, o zamanlar erkeklerin çoğunun -çeşitli nedenlerle- birden fazla hanımı oluyordu. Bunlar aralarında ev işlerini paylaşıyorlardı. Günümüzde ise bütün ağırlık tek bir kadının üzerindedir. Ev işleri de alabildiğine çoktur. Böylece kadının, kocasının yardımına daha çok ihtiyacı vardır. Hele kadın bir de çalışmak zorunda ise... Hele çocukların bakımı?
Allah'û Teala bütün davranışlarımızda Resûlullah'ı örnek almamızı emretmiyor mu?
"Andolsun ki Allah'ın rızasını, ahiret gününde mağfiretini isteyenler ve Allah'ı çok çok zikredip hatırlayanlar için, Allah'ın peygamberinin tutum ve davranışlarında güzel bir örnek vardır. (Ona uymanız gerekir)."
İşte ev işlerinde hanımlara yardım etmek hususunda müslümanlara en güzel örnek Hz. Peygamberdir. O'na inanıyor ve O'nu seviyorsak mutlaka O'na uymamız gerekmez mi?
f - Kişinin eşini sevdiğinin bir alameti de onun üzüntüsüyle tasalanıp, neşesiyle sevinmesidir. Eğer eşinin kederiyle üzülüyor, sevinciyle gülüyorsa, sonra da derdine derman olarak kederini dağıtıyorsa, onu gerçekten seviyor demektir.