Her Günümüz Bir Gülümüzdür
Bazen düşünürüm, hayatımızda geriye dönme imkânımız olsaydı ne çok şeyi değiştirebilirdik. Hatalarımızı yapmazdık ya da yapmadığımız için pişman olduğumuz şeyleri yapardık. Söylemekte geç kaldığımız cümleleri zamanında söylerdik. Ya da söyledikten sonra pişman olduğumuz sözleri hiç söylemezdik… Bazen en sevdiklerimize bilerek ya da bilmeyerek asabiyetle söylenmiş o incitici kelimeleri bir daha söyler miydik hiç?
Geç kaldığımız, kaçırdığımız fırsatları zamanında yakalardık. Sonradan pişman olup üzülmezdik. Geçmiş günlerimizi hafıza arşivimizden çıkarıp şöyle bir gözden geçirsek, kim bilir ne kadar "Keşke şunu şöyle yapsaydım, keşke bunu böyle yapsaydım, keşke şunu hiç yapmasaydım" şeklinde pişmanlıklarımız olacaktır.
İhlâl ettiğimiz hakların, ihmâl ettiğimiz vazifelerin, telâfisi için neler vermezdik ki? Geçmişi tekrar yaşama fırsatı verilseydi, hayatımızı ne kadar güzel yaşardık diye düşünürüz. Geçmişi tekrar yaşama imkânımız yok ama, bugün hâlâ elimizden çıkmadı. Geçmişten ders alarak geleceğimizi daha düzgün yaşayabiliriz.
Geçmiş zaman elimizden çıktı. Onu tekrar geri getirme imkânımız yoktur. Gelecek ise henüz gelmemiştir. Onun da ne getireceğini bilmiyoruz. Öyleyse gün bu gündür! Henüz ömrümüz devam ettiğine göre ve kredimiz bitmediğine göre geri kalan hayatımızı daha iyi bir şekilde yaşama imkânına sahibiz. Geçmişte "keşke" dediğimiz olayları şimdi bir daha yapmamak sûretiyle tekrar pişmanlıklar çukuruna düşmeyebiliriz. Yapmak isteyip de kaçırdığımız fırsatları şimdi değerlendirme şansımız mevcuttur.
İşte önümüzde her gün tertemiz bembeyaz bir sayfa açılıyor. Bu sayfaya her günümüzü istediğimiz gibi yazma hakkına sahibiz. Elimize hiç kırılmamış, kullanılmamış camdan çok güzel değerler veriliyor. Dikkat edersek elimizden hiç düşürmeyiz, kırmayız, kaybetmeyiz…
Her gün yirmi dört altın değerinde yirmi dört saatimiz var. Bu zamana, ileride hatırladığımızda mutluluk duyacağımız en güzel hatıraları sığdırabiliriz. Daha fazla iyilik yapabilir, daha çok insana ulaşıp kalplerde güzel bir yer edinebiliriz.
Her yeni gün, yeni açmış bir gül gibidir. Bütün gün ona nasıl bakarsak öyle olur. Günümüzü soldurmayalım, günümüzün ihtiyacı olan ışığı, havayı, suyu, ilgiyi, sevgiyi ona sağlayalım. Hem sonra, nereden bilebiliriz ki o günümüzün ömrümüzün son günü olmayacağını? Nasıl ve ne üzerine vefat edersek öyle haşrolmayacak mıyız?
Öyle ise muhabbet üzerine olsun her günümüz. Daha fazla gönül kazanmak olsun işimiz, gücümüz. Ömür defterlerimizi en güzel hatıralarla, amel defterlerimizi en büyük sevaplarla doldurmak olsun bütün derdimiz.
Solan güllerimizin arkasından ah çekip ağlayacağımıza, elimizde olan güllere iyi bakalım. Son âna kadar bu gülleri soldurmayalım
ŞU AN SENİ SARAN BİR DERDİN Mİ VAR
Belki şu anda çok dertlisin Belki "artık yeter" diyorsun Belki de kendinden geçmişsindir Belki de ağlıyorsun
Belki bütün bu musibetlerin sonunda eline bir şey geçip geçmeyeceğini düşünmektesin
O zaman Duy ! Rabbin sana söylüyor;
Sabredenlere, felaketlere karşı dişlerini sıkıp, göğüs gerenlere, mükafatları hesapsız ödenecektir !
Belki de onca insanın içinden neden senin seçildiğini soruyorsun Oysa Rabbinin seçtikleri kıymetlilerdir!
İçinizden mücahitlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz!
Hayat bir imtihan değil mi? Her sorun ebedi hayatında yer alan bir tuğla Nefes alıp verdiğin her an yeni bir soruna gebeOnlar olmasaydı sonsuzluk yurdunda sana ait hiç bir şey de olmayacaktı! Derdin yoksa üzül asıl! Dertliysen bil ki; O seni seviyor! Bak, Sevdiğin ne diyor?
Allah (cc), hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar!
Belki sen Ashab-ı Uhud kadar acı çekmedin Hani kralları onları iman ettikleri için, ateş dolu hendeklere attırmıştı ya!
Belki sen Ebu Zerr (ra) kadar acı çekmedin Amcası inandığı için onu hasıra sarıp yakmıştı ya!
Belki sen Vahşi kadar acı çekmedin Sevgilisi ona "Bana görünme" demişti ya!
Belki sen Yakup (as) kadar acı çekmedin Yusuf'u (as) elinden alınmıştı ya!
Belki sen Hatice (ranha) kadar acı çekmedin Muhammed (sav) yurdundan kovulmuştu ya!
UNUTMA;
Rabbin kimseye dayanabileceğinden fazlasını yüklemez!
Belki kalbindir acıyan,
Belki bedenin,
Belki de ruhundur kıvranan,
Belki de yokluktur seni saran
Belki de bin bir türlü muamma
Her ne durumda olursan ol, diline yakışır bu dua;
LA ILAHE ILLA ENTE SUBHANEKE INNI KÜNTÜ MINEZZALIMIN
Senden başka ilah yoktur Sen bütün noksanlıklardan münezzehsin Şüphesiz ben nefsine zulmedenlerden oldum