Gönderen Konu: Her Şeyi Kolaylaştırıp Sevdirmek (Okunma sayısı 146 defa)

fanidunya NET · « : Kasım 12, 2023, 08:18:20 ÖÖ »

Her Şeyi Kolaylaştırıp Sevdirmek

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ: «يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا، وَبَشِّرُوا، وَلاَ تُنَفِّرُوا»

Enes b. Malik’ten rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz!”

(Buhari, İlim, 11)

Allah Teâlâ insanlara güç yetiremeyecekleri şeyleri yüklememiş, müminler için daima kolay olanı dilemiştir. Kur’an-ı Kerim’de “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara, 2/185) buyrulmuş, İslam’da insanın gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutulacağına (Bakara, 2/286) işaret edilmiştir. Bu meyanda sevgili Peygamberimiz, “Din kolaydır. Bir kimse takatinin üstünde ibadete kalkışırsa din karşısında aciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayınız, dosdoğru yolu tutunuz ve salih amellerin karşılığı olarak alacağınız mükâfattan dolayı sevininiz…” (Buhari, İman, 29) Hz. Peygamber (s.a.s.) bir başka hadis-i şerifinde: “Şüphesiz Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir. Dikkat edin, Allah uyulması gereken sorumlulukları belirlemiş, kanunlarını bir bir ortaya koymuş, hadleri ve sınırları tayin etmiş, helal ve haram olanları belirleyerek dini ortaya koymuştur. O, dini kolay, müsamahalı ve genişliklerle dolu bir din olarak vazederken onu asla daraltmamıştır.” buyurmuştur. (Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, 11/170) Resûlullah gençlerle iletişimde İslam’ın kolaylık prensibinin en güzel örnekliğini sunmuş, ebeveynlere de gençleri kendi yetenekleri doğrultusunda yönlendirmelerinin gerekliliğine de işaret etmiştir. Sevgili Peygamberimiz gençleri bir yere gönderdiğinde İslam’ın kolaylık prensibini ısrarla tavsiye etmiştir.

630 yılında Medine’ye Yemen’den bir heyet gelmişti. Bir muallim istemişlerdi Resûlullah’tan. Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra cemaate dönüp, “Ey Muhacir ve Ensar cemaati! Hanginiz Yemen’e hazırlanıp gider?” diye sordu Allah Resulü (s.a.s.). Önce Hz. Ebu Bekir, sonra da Hz. Ömer kalkıp gitmek istediklerini söylediler. Sevgili Peygamberimiz, daha genç birinin gitmesini istiyor olacak ki sorusunu yineledi. Bu defa Muâz b. Cebel ayağa kalkıp, “Ben giderim ya Resûlallah!” deyince “Ey Muâz! Bu vazife senindir.” buyurdu. (Diyarbekrî, Târihu’l-Hamîs, 2/142) Henüz 24 yaşında bir gençti Muâz. (Hamidullah, İslam Peygamberi, 2/142). Yemen’in Cened valiliğine tayin edilmişti. İslam’a davette Resûlullah (s.a.s.) Muâz’a kolaylaştırmasını ve nefret ettirmemesini tavsiye etmiş (Müslim, Cihâd ve’s-siyer, 7) ve şöyle buyurmuştu: “Sen ehlikitap (Hristiyan) olan bir topluluğa gidiyorsun. Onları önce Allah’tan başka ilah olmadığını ve benim O’nun elçisi olduğumu kabule davet et. Bu konuda itaat ederlerse onlara günde beş vakit namazın farz olduğunu haber ver. Buna da itaat ederlerse Allah’ın kendilerine zekâtı farz kıldığını ve zekâtın zenginlerinden alınıp fakirlerine dağıtılacağını haber ver. Bunu da kabul ederlerse kendilerinden zekât al. Ancak zekât tahsil ederken mallarının en değerlisini alma! Mazlum kimselerin bedduasından da sakın. Çünkü Allah ile mazlumun duası arasında perde yoktur.” (Müslim, İman, 29) Resûlullah Muâz ile beraber gönderdiği Ebu Musa el-Eşarî’yi uğurlarken de aynı tavsiyede bulunmuştu: “Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz! Nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin.” (Müslim, Cihâd ve’s-siyer, 6, 7)

Allah Resulü’nün “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” ifadesi ebeveynlerin gençlerle iletişimlerinde mutlaka prensip edinmeleri gereken bir ilkedir. Hatta evlatları evlendiğinde de aile huzurunun devamı için onlara yardımcı olmaları, eşlerin anlaşmazlığa düştüğü noktalarda ara buluculuk yaparak bu ilke doğrultusunda hareket etmeleri esastır.

Medine’de Hz. Fatıma ile Hz. Ali arasında şöyle bir hadise cereyan etmişti: Allah Resulü, kızı Fatıma’nın evine geldi. Ali’yi aradı gözleri. Bir şeylerin yanlış gittiğini hissetmiş olacak ki “Amcamın oğlu nerede?” diye sordu. (Buhari, Fedâilü ashâbı’n-nebi, 9) Fatıma babasının sorusuna “Aramızda bir şey var. Bana kızdı, evden çıkıp gitti. Gündüz uykusunu yanımda uyumadı.” deyince sevgili Peygamberimiz Ali’yi arattı. Ali de bu yaşananlara kızmış ve üzülmüş olmalıydı. Ashab Ali’nin mescitte olduğunu söyledi. Hz. Ali mescidin bir köşesinde uzanmış uyuyordu. Allah Resulü mescide geldiğinde onun sırtının toz toprak içinde kaldığını gördü.” (Buhari, Salat, 58) Bunun üzerine Allah Resulü bir taraftan Hz. Ali’nin üzerindeki toprakları silkeliyor, diğer taraftan “Kalk Ebu’t-türâb!” diye sesleniyordu. (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 38) Sevgili Peygamberimiz bu hadisede genç çifte kızmamış, eşler arasındaki sevgi bağlarını güçlendirmiş, nefret tohumları oluşmasına ise mâni olmuştu. Allah Resulü taraf olmadan küsleri barıştırmış, incitmeden birleştirmişti. Hz. Fatıma ile Hz. Ali arasındaki dargınlığın yerini sükûnet ve muhabbet almıştı.

Her işi kolaylaştırıp sevdiren Resûlullah hakkında Hz. Aişe validemiz şöyle nakletmiştir: “Resûlullah, kendisine iki iş arasında seçim hakkı tanındığında günah olmadığı sürece kolay olanı seçerdi. Şayet kolay olan iş günah olursa ondan insanların en uzak duranı olurdu. (Müslim, Fedâil, 77)

Doç. Dr. Emine Demil.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Her Şeyi Kolaylaştırıp Sevdirmek (Okunma sayısı 146 defa)

fanidunya NET

Her Şeyi Kolaylaştırıp Sevdirmek

BENZER KONULAR