* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Peygamberi (SAV) Neden ve Nasıl Sevmeliyiz  (Okunma sayısı 1237 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Peygamberi (SAV) Neden ve Nasıl Sevmeliyiz
« : Eylül 20, 2024, 10:02:39 ÖS »


Peygamberi (SAV) Neden ve Nasıl Sevmeliyiz

Mü'min, Allah Teala'ya ve O'nun indirdiği-gönderdiği her şeye O'nun istediği biçimde iman edendir.  Mü'min bu hayata imtihan için geldiğinin farkındadır.  Ancak hayatı içerisinde başına gelecek olan hadise ve olayların anlamını bazen kavrayamayabilir. Veya hadise ve olaylara nasıl tepki göstereceğini kestiremeyebilir. Böyle bir durum, mü'min kulun hayat içerisinde bunalımlar yaşamasına neden olacaktır. Rahman olan Allah Teala, kullarının bu karmaşadan kurtulması için insanlara kendi cinslerinden -aynı kendileri gibi- birini peygamber olarak gönderir. Bu lütuf, Allah Tealanın er-Rahman ve el-Ğafur isimlerinin bir tecellisi olarak gerçekleşir. Yine bu olay, toplumsal alanda ahlakî özelliklerini kaybeden ve yaratılışlarının aksine hareket eden toplumlar için sünnetullahtır.

Gönderilen her bir peygamber, toplumuna Allah Teala'nın tertemiz ayetlerini okuyarak muhataplarını tertemiz kılmak ve onlara hikmeti öğretmek istemişlerdir. Hep bu yapının oluşturulmasının çabası içerisinde olmuşlardır. Bütün gayretlerini Allah Teala ve insan arasındaki engelleri kaldırmak için sarf etmişlerdir. Hayatları devam ederken bir yandan toplumsal çalışmalarını devam ettirmişler diğer taraftan da başlarına gelen musibetlere sabır göstermişlerdir. İnsanlara bir şeyler anlatırken kendilerini hiçbir zaman bir kenara koymamışlar, anlattıklarını öncelikle ve devamlı olarak kendileri uygulamışlardır. Yani, hayatları hep söz-amel ahengi içerisinde devam etmiştir. Yapmadıkları şeyleri kesinlikle söylememişlerdir. Allah Teala, gönderdiği her bir peygamberini bazı özel vasıflarla donatmıştır. Bunlar:

    Peygamberler, güvenilir insanlardır. Ahlakına, ilmine, gözüne, gönlüne ve görevlerini hiç aksatmadıklarına güvenilen insanlardır.

    Peygamberler, günah işlemezler. Bazı küçük hataları olmuştur ancak bilerek-isteyerek günah işlemezler.

    Peygamberler, sadakat sahibi insanlardır. Doğru söyler, doğru konuşurlar. Şakadan bile olsa hayatlarında yalan yoktur. Bu vasıfları nedeniyle toplumda önemli bir statü elde etmişlerdir.

    Peygamberler; akıl sahibi, olaylar arasında bağ kurabilen zeki insanlardır. Deli veya meczub değillerdir.

    Peygamberlerin, tebliğ ve tebyin etme görevleri vardır. Allah Tealadan almış oldukları ne varsa onları Allah Tealanın istediği şekilde anlatmışlardır. Ayrıca anlattıklarını da tebyin vazifeleri gereği topluma izah etmişlerdir.

Bu vasıfların yanı sıra peygamberlerin en önemli özellikleri, gönderildiği toplumun kaybettiği karakteristik özellikleri bünyelerinde barındırmalarıdır. Bir toplum hangi özelliğiyle yoldan çıkmış ise Allah Teala o topluma kaybedilen özelliği en güzel şekilde gösteren peygamber göndermiştir. Ölçü-tartıya dikkat etmeyen bir topluma, bu özelliğe vurgu yapan ve hassas davranan bir peygamber; ahlakî özelliklerin yıprandığı bir toplumda, ahlakıyla göze çarpan bir peygamber; yalan, hile ve insanlar arası sınıf ortaya çıkaran bir topluma, doğru sözlü, güvenilir ve adalet sahibi bir peygamber göndermiştir.

Dağınık ve seviyesiz bir toplumda peygamberler karakterleriyle hep dikkat çekmiştir. Etraflarındaki insanları etkilemiş ve onları sırat-ı müstakim üzere yol almaları için yönlendirmişlerdir.

Efendimiz Hz. Muhammed de (sav) diğer peygamberler gibi aynı kaynaktan beslenmiş ve aynı vasıflarla tezyin edilmiştir. Ahlakın zayıfladığı, insanların sosyal seviyelerinin ancak kendileri tarafından belirlenen birkaç safsataya göre şekillendiği bir topluma gelen ve bu toplumdan da kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlığa seslenen Hz. Muhammed (sav), hayatı boyunca göstermiş olduğu her davranışıyla çağlara örnek olmuştur. Allah Teala da O'nun (sav) hayatından razı olmuş ve bütün insanlık için O'nu "Üsve-i Hasene" olarak ifade buyurmuştur. Yani O (sav), en güzel seviyedir. En güzel insanlık seviyesi, en güzel ahlak seviyesi, en güzel kulluk seviyesidir...

Mademki O en güzel seviyedir, o halde bizlere düşen de Hz. Muhammed (sav) ile seviye almaktır. Neye ihtiyacımız varsa O'na (sav) bakarak seviye alacağız demektir. O'nun (sav) insanlığından insanlık öğrenerek topluma seviye kazandıracağız. O'nun (sav) ahlakından ahlak öğrenerek toplumun yanlış gidişatına "dur" diyeceğiz. O'nun (sav) yanlışları düzeltme yaklaşımlarını öğrenerek yanlışlarımızı düzeltme hususunda insana yaraşırlığı anlayacağız. Böylece Rabbimizin razı olduğu bir hayatı örnekleyerek bizim hayatımızdan da razı olunmasını sağlayacağız, inşallah.

Allah Teala'nın insanlara nimeti olan hayatımız devam ederken bizlere ufak tefek yardımları olan kimseleri hiç unutmayız değil mi? Bilgisinden az çok bir şeyler aktaranları sürekli yâd ederiz, değil mi? Onlara karşı kalbimizde ayrı bir sevgi oluşur ve onları hiç unutmayız, değil mi? Peki, Hz. Muhammed’i (sav) nasıl unutabiliriz ki? Veya O'na (sav) karşı kalbimizde nasıl sevgi oluşamaz ki?

Hâlbuki bizler, insanlığa dair her şeyi hep O'ndan (sav) öğrendik. Duayı da O'ndan (sav) öğrendik, namazı da. Hayatın ne kadar fedakârlık istediğini de. Yanlışların nasıl düzeltilmesi gerektiğini de. En zor zamanlarda bile Allah Teala'yı hatırlamanın ne kadar önemli olduğunu da. Tüm insanlığa ait sözümüzün olması gerektiğini de. Şehadetin ne kadar gerekli olduğunu da. İnsanları kandırmamanın ne büyük fazilet olduğunu da hep O'ndan (sav) öğrendik... Sadece dünyaya ait özellikleri değil daha önemlisi Rabbimizi razı edecek her davranışı da uygulamasıyla O'ndan (sav) öğrendik. Tüm bunlar kalbimizde O'na (sav) karşı derin bir muhabbet ve tereddütsüz bir sevgi var etmiştir.

Allah Teala'nın kalbimize ülfet ettirdiği Peygamber sevgisi, "Vah Efendim! Canım Efendim!" diyerek dramatik sahneler yaşanmasına neden olan sevgi değildir. Bilakis Peygamber sevgisi, ona ittiba ve itaatle meydana gelen sevgidir. Peygamber sevgisinin göstergesi, O'na (sav) güzellikle tabi olmamız, getirdiği emirleri gücümüz yettiğince yapmamız ve yasaklarından da tam olarak kaçınmamızdır. İşte, Peygamber sevgisi budur. Rabbimiz Peygamber'in (sav) görevini Kur'an'da şöyle buyurmuştur:

“De ki: Ben kendim için Allah dilemedikçe hiçbir şeye kadir değilim. Şayet gaybı bilseydim elbette birçok faydalar elde ederdim, bana hiç fenalık da dokunmazdı. Ama ben sadece bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim.” (A’raf, 188)

“De ki, ben de tıpkı sizin gibi bir beşerim. Bana, ilâhınızın bir tek ilâh olduğu bildirilmiştir. Artık kim Rabbine kavuş-mayı umuyorsa hemen iyi bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak etmesin.” (Kehf, 110)

“Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107)

Peygamber sevgisinin nasıl olması gerektiğini Beyhaki ve Taberani'de geçen şu hadisle netleştirelim:

"Rasulullah (sav) abdest için biraz su istedi. Gelen suya elini batırarak abdest aldı. Biz de kalan suya elimizi batırarak avuç avuç aldık. Elimize, yüzümüze sürdük ve biraz da içtik. Bunu gören Rasulullah (sav): "Bunu niçin yapıyorsunuz?" diye sordu. Biz de "Allah ve Rasulüne olan sevgimizden." dedik. Efendimiz(sav) de:"Eğer Allah ve Rasulü'nün sizi sevmesini istiyorsanız; emanete hıyanet etmeyin, konuştuğunuzda doğru konuşun ve komşunuza eziyet etmeyin." buyurdu.

Bir başka hadis-i şerifte Efendimiz (sav), sevginin boyutunu şöyle sınırlamıştır:

“Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı surette methettikleri gibi, sakın sizler de beni methederken aşırı gitmeyiniz. Şüphesiz ki, ben sadece bir ku¬lum. Onun için bana (sadece) Allah’ın kulu ve Rasulü deyiniz.”Sevginin olması gereken özelliği budur işte.

Rabbimize hamdolsun ki bize elçisi vasıtasıyla sapasağlam bir din göndermiştir.

Hayatımızın her bir aşamasına dair de mükemmel ölçüler belirlemiştir. İslam'da Peygamber sevgisinin temel ölçüsü "O'nu (sav) ne ilah seviyesine çıkarmaktır ne de bir postacı muamelesi yaparak geldi ve gitti demektir." O (sav), bizim en güzel örneğimizdir.

Öyleyse O'nu (sav) kendi nefsimizde ne kadar örnek aldığımıza iyi bakmalıyız. Okunan ezanlarda ne kadar "Eşhedü enne Muhammed-ur Rasulullah"ı duyuyoruz ve o çağrıya kulak veriyoruz?

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]