Sevgi Ve Değeri
“De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağıştasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir.” [1]
İnsandan şuurlu ve dikkatli iş yapmasını isteyen Kur’an [2] inançsız ve isteksiz işlerin kabul edilmeyeceğini, iman ve sevgi değerinden yoksun insanların da müminlerden sayılamayacaklarını bildirir. [3] Kur’an'a göre imanın kesin şartı, vahiy kaynaklı hak dini severek kabul etmek, ona şeksiz-şüphesiz teslim olmaktır. [4]
Kur’an'ın, var oluş ve ebedi kurtuluş konusunda yer verdiği üstün değerlerin başında sevgi gelir. Sevgi, Arapçadaki "hubb" kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Hubb kelimesi, Kur’an'da çeşitli kullanım şekilleriyle 83 kez geçer. [5] Bu kelime "insanın hayırlı gördüğü veya iyi sandığı şeyi isteyip ona yönelmesidir" diye tanımlanır. [6] Bir fıtrat olgusu ve kişilik cevheri olan sevgi, tekâmülün özü, imanın da geliştirici ve erdirici gücüdür. Ancak bu gücün hayra hizmet etmesi, vahyin rehberliğinde eğitilmesine bağlıdır. [7]
Kur’an, sevgiyi Allah ve insandan başkasına izafe etmez. [8] İnsanla Allah arasındaki sevgi ilişkisinden söz ederken “Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler” [9] der. Allah'ın sevgisinin, bütün mahlûkat üzerindeki işleyişini de rahmet kelimesi ile ifadeye koyar. [10] Ayrıca Allah'ın kimleri sevip sevmediğini de açıkça bildirir.[11]
Allah Kimleri Sever?
Kur’an'ın beyanına göre Allah, "doğru düşünüp güzel davranan ve iyi iş yapanları"; [12] "çok tövbe eden, temizlikte titizlik gösteren ve iyice temizlenenleri''; [13] "takvaya sarılıp günahlardan sakınanları"; [14] "sabredenleri"; [15] "Allah'a güvenenleri"; [16] "adil davranıp adaleti ayakta tutanları"; [17] "Allah yolunda kenetlenip saf bağlayarak savaşanları"; [18] sever. [19]
Allah Kimleri Sevmez?
Yüce kitabımız Kur’an, Allah'ın, "israf edenleri"; [20] "haddi aşanları"; [21] "şımaranları"; [22] "fesadı ve fesat peşinde koşanları"; [23] "kurula kurula kendini övenleri"; [24] "zalimleri" [25] "büyüklük taslayanları"; [26] "nankörleri"; [27] "hainlik edenleri"; [28] "haktan sapan kafirleri"; [29] "bozguncuları"; [30] ve "çirkin sözün açıklanmasını" [31] sevmediğini belirtir.
Sevgi değerinin insan açısından durumu da şöyle açıklanabilir: İnsan yaratılışı gereği pek çok şeyi sever. Onun olumlu ve olumsuz tavırlarının temelinde sevgi bulunur. [32] İnsan sevgi olmaksızın hiçbir şeyin peşine düşmez, sevmediği şeyi de gönlüne koyup onun için zahmete girmez. Kur’an, insanın genelde dünyacı değerlere yöneldiğini, [33] bu eğiliminin bir gereği olarak maddeye aşırı düşkünlük gösterip ahireti unuttuğunu bildirir. [34] Şehvet ve servet sevgisinin ona süslü kılındığını, bu yüzden onun çoğu zaman körlüğü aydınlığa tercih ettiğini ve yapmadığı şeylerle övündüğüne dikkat çeker. [35] Her sevdiğinin onun hayrına, her hoşlanmadığının da zararına olmadığı gerçeğini hatırlatarak insanı uyarır. [36]
Kur’an'ın insana teklif ettiği hayat, bütün yönleriyle bir sevgi hayatıdır. O, insandan yaptığı işleri sevgi değerine dayandırmasını ve sevgi ürünü olarak ortaya koymasını ister. [37] Ancak aldatıcı sevgilerle, erdirici ve geliştirici sevgiyi birbirinden ayırmak gerekir. Aldatıcı sevgi, Allah yerine başka değerleri gönül dünyamızda sevgi objesi yapmakla oluşur. Erdirici sevgi ise Allah'a yönelen ve insanı O'na yönelten sevgidir. [38]
Allah Sevgisi
Kur’an, insandaki sevgi değerinin yok edilmesini değil, Allah sevgisinin, diğer sevgilerden üstün tutulmasını İster. Allah'ın en çok sevilmesi gerektiğini, sevginin hükmünün ve açık belirtisinin de Allah'a itaat olduğunu bildirir. [39] Allah'ı sevmenin kesin kanıtının, Peygamber (as)'e uymak olduğunu şöyle dile getirir:
“De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir.” [40]
Allah'ı sevmek, şirke, küfre ve şehvete dayalı haksız arzulara karşı tevhidi seçmek, dini Allah'a özgü kılmaktır. Allah sevgisinin temeli, O'na ibadet etmektir. İbadetsiz sevgi olmadığı gibi, sevgisiz ibadet de olmaz. Bundan dolayı Allah'ı sevmek, gönüllü itaati ve günahlardan sakınmayı gerektirir. Sevgiye dayalı iman, sadece duygu planında kalan soyut bir kavram değil; bilakis duygudan şuura ve eyleme dönüşen, insana vahiy çizgisinde yürüme yeteneği kazandıran en üstün değerdir. İlave edelim ki Peygamber (as)'e uymak, onu Allah gibi sevmek değil, Allah için sevmektir. Onu Uluhiyyete ortak etmenin, Resule itaat ile bir ilgisi yoktur. Çünkü Peygamber (as)'e bir ilâh olarak değil, bir elçi olarak uymak gerekir. Demek ki imanın da, sevgi ve amelin de tek meşru ölçüsü, "vahy"dir. Bunun için bütün işlerimizde Kur’an tek kıstas olarak alınmalı, onun belirlediği sınırlar aşılmamalıdır. Peygamberleri Allah için sevmek imanın bir gereği ise de onları ve diğer varlıkları Allah gibi sevmek şirktir, küfürdür. [41]
Sevgisiz Hayat
İman, sevgi ve bilgi gibi yüksek değerlerin yeterince takdir edilemediği bir dünyada yaşıyoruz. Bu ortamda çok sayıda insan, manasız bir madde, ruhsuz bir kalıp haline getirilmiştir.
İman gücünü ve Allah sevgisini kaybeden kimseler, kâbus içinde yaşamaya mahkûmdurlar. Çünkü onlar kendilerini saadet dünyasına götürecek üstün değerleri yitirip zulüm ortamında kalmışlardır. Oysa sevgisiz bir hayat tatsız, üstün değerleri yitiren kimse de mutsuzdur. Bunun için bizlere "imanı sevdiren, onu gönüllerimize sindiren; küfrü, fışkı ve isyanı da çirkin gösteren Allah'a" [42] ne kadar hamd etsek azdır. [43]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Al-i İmrân: 3/3l
[2] Bkz. Nisa: 4/43
[3] Bkz. Âl-i İmrân: 3/92; Tevbe: 9/54, 56
[4] Bkz. Nisa: 4/65
[5] Bkz. Fecr :89/20; Âdiyât: 100/8; Kıyamet: 75/20; Sad: 38/32; A’râf: 7/31. 35, 79; Tâhâ: 20/39; Kasas: 28/56. 76- 77; Yûsuf: 12/8, 30. 33; : 6/76, 141; Lokman: 31/18; Fussilet: 41/17; Şûra: 42/40; Nahl: 16/23, 107; İbrahim: 14/3: Rûm: 30/45; Bakara: 2/165. 177, 190, 195. 205, 216, 222, 276; .Enfâl: 8 58; ,Al-i İmrân: 3/14. 31, 32, 57. 76, 92. 119. 134, 140. 146. 148, 152, 159. 188; Mümtehine: 60/8; Nisa: 4/36. 107. 148; Hadîd: 57/23; İnsân: 76/ 8. 27. Haşr: 59/9; Nûr: 24/19. 22; Hac: 22/38; Hucurât: 49/7, 9. 12; Saf: 61/4. 13; Mâide: 5/13. 18, 42. 54. 64. 87. 93; Tevbe: 9/4, 7. 23, 24, 108
[6] Bkz. Rağıp el-İsfehani. el-Müfredat. s. 105; M.İsmail İbrahim. Mu'cemu'l elfâz'ı ve’l a 'lami’l Kur'aniyye, s.
[7] Bkz. Al-i İmrân: 3/31
[8] Bkz-Saf: 61/4, 13 vb.
[9] Mâide: 5/54
[10] Bkz. En’am: 6/12; A'râf: 7/156
[11] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 186-187.
[12] Bkz. Bakara: 2/195; Âl-i İmrân: 3/134, 148; Mâide: 5/13, 93
[13] Bkz. Bakara: 2/ 222; Tevbe: 9/108
[14] Bkz. Âl-i İmrân: 3/76: Tevbe: 9/4, 7
[15] Bkz. Âl-i İmrân: 3/146
[16] Bkz. Âl-i İmrân: 3/159
[17] Bkz. Mümtehine: 60/ 8; Hucurât: 49/ 9; Mâide: 5/42
[18] Bkz. Saf: 61/4
[19] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 187.
[20] Bkz.A'râf: 7/31;En'am 6/14l
[21] Bkz. A 'râf: 7/55; Bakara: 2/190; Mâide: 5/87
[22] Bkz. : 28/76; Nisa: 4/36
[23] Bkz. Kasas: 28/77; Bakara: 2/205
[24] Bkz. Lokman: 31/18; Hadîd: 57/23
[25] Bkz. Şûra: 42/40; ÂI-i İmrân: 3/57, 140
[26] Bkz. Nahl: 16/23
[27] Bkz. Rûm: 30/ 45; Bakara: 2/276; Hac: 22/38
[28] Bkz. Enfâl: 5/59: Nisa: 4/107
[29] Bkz Âli İmrân: 3/32
[30] Bkz Mâide: 5/64
[31] Bkz Nisa: 4/148
[32] Bkz Bakara: 2/165
[33] Bkz Fecr: 89/ 20; Kıyamet: 75/20
[34] Bkz. Nahl: 16/107
[35] Bkz. Âl-i İmrân: 3/14, 188; Fussilet: 41/17 vb.
[36] Bkz Bakara: 2/216
[37] Bkz Bakara: 2/77; Âl-i İmrân: 3 92: İnsan: 76/8 vb.
[38] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 187-188.
[39] Bkz. Bakara: 2/165; Âl-i İmrân: 3/3 vb.
[40] Al-i İmrân: 3/31
[41] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 188-189.
[42] Bkz. Hucurât: 49/7
[43] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 189.