* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Sevgiye Açılan Kapı  (Okunma sayısı 144 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Sevgiye Açılan Kapı
« : Ocak 28, 2023, 08:08:32 ÖÖ »
Sevgiye Açılan Kapı

Kredi ve Yurtlar Kurumunda manevi danışman olarak görev aldığım ilk yıl ve yurdun açıldığı ilk haftalardı. Kayıt için gelen öğrenci ve velilerini, yurt müdürümüz, yurt personeli ve manevi danışmanlık birimi olarak samimi ve içtenlikle karşılıyor, onlara gerekli desteği sunmaya gayret ediyorduk. Gelen gençler için odalar ayarlanıyor, en az evleri kadar temiz bir ortamda kalıp mutlu olabilmeleri için sosyal destek sağlanıyordu. Yeni şehir yeni ortam yeni bir sosyal çevrenin verdiği tedirginlik, her birinin gözlerinden okunuyordu. Birkaç hafta böyle devam etti.

Gençlerimiz yurtta görev yapanları ve sorularını sorabilecekleri kişileri tanımak istiyorlardı. Henüz bir toplantı yapmamıştık fakat yeni gelen kızlarımızla selamlaşıyordum. O gün odama geçtim. Oda düzenini gözden geçirdikten sonra süslemiş olduğum paketleri ve ikramlıkları kızlarımızın alabileceği şekilde ayarladım. Sonra kahvemi almaya gittim. Döndüğümde odamda sessizce ağlayan biriyle karşılaştım. Beni görür görmez ayağa kalktı ve başı hafifçe öne eğik, kısık bir sesle “gidebilirim” dedi. Rahatsız olmadığımı belli etmek için “kahve içer misin?” diye sordum. Sanki bu daveti bekliyormuşçasına hemen olduğu yere oturdu. Hızlıca kahveyi hazırlayıp getirdim. “İkramlıklardan alır mısın?” diye sordum. Burası gençlerle zaman geçirdiğimiz odamız, istediğin zaman gelebilir ve sohbet edebiliriz diye de ekledim. “Hımm” dedi ve tebessüm etti. Biraz rahatlamış görünüyordu ve başladı anlatmaya.

“Ben bu koca yurtta kendimi yalnız ve çaresiz hissediyorum. Oda arkadaşım, samimi ve içten davranışlarımı onaylamıyor ve gitgide yalnızlaşıyorum. Nasıl davranacağımı bilmiyorum. Odamı düzenli tutuyorum ve etrafta eşya bırakmamaya gayret ediyorum. Arkadaşımla uyum noktasında onayını almak için çok çaba sarf ediyorum. Yurtta kimse kimsenin farkında değil. Hele de benim.”

“Çünkü ben…” diye devam etti. Vahim bir kazada kolunu kaybetmiş. Kendisine yapılan her davranışı da bu durumuna yoruyordu. Başından geçenleri hızlıca anlatıp âdeta “Ben çıkayım artık, siz de bu hâlime çareler bulun.” der gibi ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi. “Dur biraz bekle yoruldun, hangi bölümde okuyorsun?” diye sorduğumda “İnsan kaynakları” dedi. “Seni tanımak isterim, tabii sen de istersen.” dediğimdeyse utangaç bir tavırla “olur” dedi ve yukarı çıktı. Ertesi gün odamda bekliyordum, gelecek mi diye merak içindeydim. Bir baktım ki okul çantasını dahi bırakmadan odamdaydı, çok sevindim… Oldukça neşeli ve girişken bir o kadar da hassastı. “Kahve” dedim, “evet” dedi ve o gün anlattıkça anlattı. Bazı soruları oldu; duygu ve düşüncelerinin çok karışık olduğunu, kendi içindeki mücadelesinin tarifi olmadığını söyledi sonra. Her gün okul dönüşü yanıma uğruyor, birlikte kahve içip sohbet ediyorduk. Grup çalışmalarımıza da eşlik etmesini teklif ettim. Fakat zaman gerekir der gibi yine sadece gülümsedi.

Bu kızımız için neler yapabileceğimize dair yönetimle konuştum. Böyle bir durumda oda değişikliği onu belki daha çok üzebilirdi. Konferans düzenleyelim, konumuz da dostluk üzerine olsun diye karar aldık. Öncelikle okulların müfredatına göre boş zamanı belirledik. Neticede bir tek o kızımız yaşamıyordu bu sorunları, diğer kızlarımızın da buna benzer ya da farklı problemleri mevcuttu. Salon süslemelerinden ikramlıklara kadar konferans için kapsamlı bir hazırlık yaptık. Katılım umduğumuzdan fazla olmuştu. Sevgi, saygı ve dostluk kavramları katılımcılar için zaten başlı başına huzur sağlıyordu. Sevgisiz yaşamak insanlığın en büyük düşmanı, stresin de kaynağıydı. Mesela; arkadaşını sevdiğini söylüyorsan onu istediğin zaman değil, onun sana ihtiyaç duyduğu zamanda da arayabilmelisin. Sevgi eylem gerektirir ve ahlaki bir erdemdir. Sevgi, ümidi çoğaltır. Sıkıntı ve zorluklar bu sayede beraber aşılır. Hayatımızda ümit ve muhabbetle çalışmaktan başka ne düşünebiliriz ki? İçinde bulunduğumuz zaman, sahip olduğumuz en değerli hazinedir ve bunu dostlarla birlikte daha da kıymetlendirebiliriz. Birbirinden güzel konuların ele alındığı konferansımız oldukça verimli geçmişti. Bütün gençlerimiz mutluydu. Kahvaltıda ve koridorlarda bizimle ve kendi aralarında selamlaşmalar artmıştı. Herkes esenlik içindeydi. Gençlere dokunabilmek, onların sıkıntılarına bir nebze faydalı olabilmekti hedefimiz. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim gönülleri açmıştı. Hocalarımızdan destek alarak hazırladığımız süsler ellerindeydi. Faaliyetlerin etkisini bir kez daha görmüştük. Dostluğun yeşermesi için; insanların birbirlerini tanımaları, benzer ilgi alanlarını paylaşmaları, birbirlerini oldukları gibi kabul etmeleri, anlayışlı olmaları, bazı olumsuz gördükleri durumların zamanla değişebileceği ve güven ortamı oluşturabilmek için gayret etmeleri gerektiğini biliyorlardı artık. Birisiyle dost olmamızı sağlayan sebepler vardır; dostumun beni olduğumdan daha öteye taşıması, bu olmasa dahi düşmeme engel olması, farklı olması ve bu farklılıklara izin verilmesi gibi… Mutluyduk, küçük bir dokunuş bu kadar olumlu neticeler verdiği için.

Ertesi hafta neşeli bir şekilde, fakat bu sefer beş altı arkadaşını da alıp gelmişti yanıma. “Her şey, her düşüncem bir anda değişmeyecek, benimle işin var hocam.” dedi. Onu iyi görmek bize de iyi geldi. “Hadislerle İslam” kitabımızı açtık, rastgele okuduk. Fakat daha sistemli hâle getirmek için rutin okumalar yapma kararı aldık. İyi bir insan olma çabasında en temel hedefimiz olumsuz duyguları kontrol edebilmektir.

Hadisler üzerinde durursak bunu daha anlamlandırabiliriz diye düşündük. Her anımızı verimli geçirmek için elimizden geleni yapmaya gayret ediyorduk. Gençlerimiz de bu manada “bir hadis bir yorum” fikrini verdiler. Hadislerin bireyin hayatındaki önemi ve etkileri gibi konulara ve bunun yanında başka kavram ve bölümlere de değinmeyi istediklerini söylediler. Tabii her gün yeni sorularla geliyorlardı. Hayat dolu bu kızımız, birçok öğrencimizi bizlerle buluşturdu. Biz onu aydınlatmak isterken âdeta bize hayat dersi verdi. Oldukça pozitif mizaca sahip olan bu öğrencimiz mezun oldu ve işe girdi. Ama açtığı o yolda bizleri her gün başka gönüllerle buluşturmayı da başardı.

Arzu Hasçelik.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]