Sevilene Kötülük Edilmez
İnsan, düşmanı hep dışarıda arar.
Hâlbuki en büyük düşman içimizdedir. Peygamber efendimiz,
(En dehşetli düşman nefsinizdir)buyuruyor. Büyükler bize, başkasına değil,
kendimize düşman olmayı öğretmiş, (Düşmanı dışarıda aramayın,
düşman içinizdedir)buyurmuşlardır.
Kendini beğenerek ben diyen, nefsini kastetmiş olur.
Büyük zatlar, ben demezler. Mesela, Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin
hayatında ben dediği duyulmamış, hattâ, (O büyük zatların yanlarında bulunsak,
bizi hesaba katmazlar, çünkü biz hesaba dâhil değiliz. Orada bulunmasak aranmayız,
hatırlarına bile gelmeyiz. Biz hiçiz) buyurmuştur.
Hiçbir göz kendini göremez, karşısındakini görür.
Hâlbuki tasavvufta herkes kendini görmeye çalışmıştır.
İnsan kendini nasıl görebilir? Büyüklerin aynasında görebilir. Ne hâlde görür?
Elbette uygunsuz görür, iyi olarak göremez. Bütün iyi hasletler o zatta,
bütün kötülükler kendisinde görür. O zaman kendini tedavi etmeye başlayacaktır.
Onun için bu büyük zatların hayatlarını okumakta, iyi insanlarla
beraber olmakta çok büyük faziletler vardır. İnsan, kendi kusur ve hatalarını
o zaman anlayabilir. Yoksa şarapçıyla, hırsızla gezen,
elbette, daima kendini iyi görür.
Kavuştuğumuz nimet çok büyüktür.
Nimet ne kadar büyük olursa düşmanı da o kadar çok olur.
En büyük düşman insanın kendisidir, nefsidir.
(Efendim, insanlar arasında nasıl rahat edebilirim?)
diye soran bir talebeye,
hocası, (Sen kendini ne kadar sevmezsen, beğenmezsen,
herkes tarafından o nispette çok sevilirsin. Eğer kalbinde zerre
kadar menfaat düşüncesi olursa,
seni hiç kimse sevmez) buyurur.