* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Bütün Sevgilerin Kaynağı – Allah sevgisi  (Okunma sayısı 199 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Bütün Sevgilerin Kaynağı – Allah sevgisi
« : Nisan 17, 2020, 06:31:27 ÖÖ »
Bütün Sevgilerin Kaynağı – Allah Sevgisi

Bizleri yoktan var eden ve enva-ı çeşit nimetleriyle donatan yüce Rabbimize karşı görevlerimiz vardır.

Bu görevlerimizden biri de O’nu sevmektir. Allah Teala bizlere sayısız ihsanda bulunmuş bizleri en güzel şekilde yaratmış, akıl vermiş, fikir vermiş, göz, kulak, el, ayak vermiş, yiyip içmemiz için sayamayacağımız kadar türlü türlü nimetler lütfetmiştir. Akıl sahibi bir kimse bütün bunları kendisine lütfeden Allah’ı sever, hem de herşeyden daha çok sever. Bu gerçek, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilin.

“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, elde ettiğiniz mallar, durgunluğundan korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız evleriniz Allah’tan, Peygamberinden ve Allah yolunda cihad etmekten sizin için daha fazla sevgili ise, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.”1

Görüldüğü gibi Allah bu ayette insanın zaaf duyduğu istek, arzu ve hazları sanki terazinin bir kefesine, Allah ve Peygamber sevgisi ile Allah yolunda cihad sevgisini de terazinin diğer kefesine koymuştur. Ayette babalarını, oğullarını, kardeşlerini, eşlerini, hısım ve akrabasını, mallarını, ticaretlerini, hoşlandıkları ve beğendikleri evlerini Allah’tan ve Rasulünden daha çok sevenler uyarılarak “Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin" buyurulmaktadır. Bu, dünyada herhangi birşeyi Allah ve Resulünden daha çok sevenler için bir uyarıdır. Yukarıda sayılanlardan herhangi birini Allah ve Rasulünden daha çok sevmek fısk/günah kabul edilmiştir. Aslında anne-baba, evlat, kardeş, eş, akraba ve mal sevgisi insanın yaratılışında, mayasında vardır. İnsan bunları yaratılışı gereği sever. Ayette bu sevgi yasaklanmıyor. Yasaklanan şey, bunların sevgisinin, Allah ve Resulünün sevgisinin önüne geçmesidir. Allah ve Peygamber sevgisi her sevginin üstünde olmalıdır.

Mü’minler Allah’ı Her Şeyden Çok Severler

Bakara sûresinin 165. ayetinde şöyle buyurulun İnsanlardan bazıları, Allah’tan başka varlıkları O’na eşler koşarlar. Onları Allah’ı sevdikleri gibi severler. Mü’minler ise en çok Allah’ı severler. O zalimler, azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve O’nun azabının çok şiddetli olduğunu bir bilselerdi!"

Ayet-i kerimeden açıkça anlaşılıyor ki, mü’minler en çok Allah’ı severler. Gerçekten mü’minler Allah’tan başka bir şeyi O’nun kadar ya da O’ndan daha çok sevmezler. Allah’ın dışındaki şeyleri O’nun kadar veya O’ndan daha çok severlerse sevgide Allah’a ortak koşmuş olurlar. Bu ayetin tefsirinde İbn Cüzey el-Kelbi “Kitâ- bü’t-Teshîl li-ulûmi’t-tenzfl” isimli tefsirinde şunları kaydeder:

"Bil ki kulun Rabbini sevmesi, muhabbeti iki derecede olur.

Birincisi umûmî sevgidir. Bundan hiç bir mü’min hali olmaz, herkes için vaciptir.

Diğeri husûsî sevgidir. Bu sevgi rabbânî alimlere, evliyaya ve Allah’ın seçkin kullarına mahsustur. Bu tür sevgi makamların en yücesidir, isteklerin son noktasıdır. Çünkü sâlihlerin havf (korku), recâ (ummak), tevekkül vb. makamları nefsin hazlarıyle ilgilidir. Zira korkan, nefsine bir zarar gelmesinden korkar. Uman da nefsi için menfaat umar. Halbuki sevgi böyle değildir. Sevgide bir karşılık beklenmez. O, sırf sevilen kimse için olur.

Allah’ı sevmenin sebebi marifet yani O’nu bilmektir. Marifet ne kadar kuvvetli olursa O’nu sevme de o ölçüde kuvvetli olur. Marifet ne kadar zayıf olursa sevgi de o ölçüde zayıf olur. Çünkü sevgiyi gerekli kılan iki şeydir.
Bunların ikisi bir insanda birleşirse o, kemalin son noktasına ermiş olur.

Bunlardan birincisi hüsn ve cemâl, diğeri de İhsan ve icmaldir. Cemâl/güzellik, yaratılış itibariyle sevilir, çünkü insan tabii olarak her güzel olan şeyi sever. İcmal ise akılları hayrette bırakan, kalbleri heyecanlandıran üstün hikmetine, eşsiz sanatında, nur saçan güzel sıfatlarındaki Allah’ın cemali gibidir. Allah’ın cemali, baştaki gözle değil, kalp gözüyle bilinir.

İhsana gelince bu, iyilik demektir. Kalpler kendisine iyilik yapan kimseyi sevmek üzere yaratılmıştır. Allah’ın kullarına ihsanı devamlı, nimetleri ise açık ve gizlidir. “Allah’ın nimetlerini saymak isteseniz sayamazsınız"2 Şu kadarını bilmen yeterlidir: Allah itaatkar kuluna da, isyan edene de, mü’mine de, kafire de ihsanda bulunur.

Başkasına nisbet edilen her ihsan/iyilik aslında O’ndandır. Öyle ise sevgiye müstehak olan sadece Allah’tır.

Bil ki Allah sevgisi kalpte yerleşince eserleri azalarda görülür. Kul Allah’a itaat etmeye çalışır, dinine hizmet etmeye gayret eder, rızasını elde etmeye çalışır. O’na yalvarmaktan haz duyar, kazasına rıza gösterir. O’na kavuşmaya özlem duyar. O’nu zikretmekle yalnızlıktan kurtulur. İnsanların şerlerinden kaçar, halveti tercih eder. Dünya sevgisi kalbinden çıkar. Allah’ın sevdiklerini sever ve Allah’ı, Allah’tan gayri herşeye tercih eder. Haris el-Muhasibi demiştir ki: Muhabbet bütün varlığınla kendini mahbuba teslim etmen, sonra onu kendi nefsin ve ruhuna tercih etmen, sonra açık ve gizli ona uyman, sonra da onu sevmen hususunda kusurunu bilmendir"3

Mü’minin Alameti

Allah ve Peygamber sevgisi mü’minlerin en belirgin alametleridir. Mü’minler için ondan daha büyük bir zevk yoktur. O zevki bir defa tadan kimse artık başka bir şey peşinde koşmaz. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde bu hususa işaret ederek şöyle buyurmuştur: “Üç haslet vardır ki kimde bulunursa imanın tadını hisseder.

a- Allah ve Resulü’nün kendisine başka şeylerden daha sevgili olması,

b- Bir kimseyi yalnız Allah için sevmesi,

c- Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra, tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi hoşlanmaması."4

Hz. Davud’un Duası

Hz. Dâvud (a.s.) dualarında Allah’tan kendisini sevmesini isterdi. Ebudderda (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştun “Dâvud (a.s.)’ın dualarından biri şöyle idi: Allah’ım senden, senin sevgini ve seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine beni ulaştıracak amelleri dilerim. İlahi senin sevgini nefsimden, ehl ü lyalimden ve serin sudan daha sevgili kıl”5

Bir kalpte Allah sevgisi ile Allah düşmanlarının sevgisi birleşmez. Allah’ı seven mü’min, ancak Allah’ın sevdiklerini sever, sevmediklerini sevmez. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir toplumun-, babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah’a ve Rasulüne düşman olanlara sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah bunların kalplerine imanı yerleştirmiş ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Allah onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacak ve onlar orada ebediyyen kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’tan yana olanlardır. İyi bilinmelidir ki kurtuluşa erenler ancak Allah’tan yana olanlardır.”6

Allah Sevgisinin Belirtisi

Kime sorarsanız herkes Allah ı sevdiğini söyler. Doğru mu söylüyor dersiniz? Her şeyin bir belirtisi olduğu gibi Allah sevgisinin de birtakım belirtileri vardır. Bunun ilk belirtisi Allah’a itaat etmektir. Nitekim bir şair der ki:

Hem Allah’a asi oluyorsun, hem de O’nu sevdiğini söylüyorsun.

Sevginde sadık isen O’na itaat edersin.

Yemin ederim ki bu çok alçak bir iştir.

Çünkü seven, sevdiğine itaat eder.

Allah sevgisinin bir başka belirtisi Peygamber efendimize itaattir. Bir âyet-i kerimede Peygamber Efendimize hitaben şöyle buyurulun “De ki eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah "Gafurdur, Rahimdir” çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.”7

Yahudiler: "Biz Allah’ın oğullan ve sevgili kullarıyız” 8 demişlerdi. Müşrikler de “Allah’a muhabbetimizden dolayı bizi Allah’a iyice yaklaştırsınlar diye putlara tapıyoruz,” demişlerdi. Medine’ye Rasulüllah’ın huzuruna gelen Necran heyeti de: "Biz Allah’a muhabbetimizden dolayı Mesihi (Hz. İsa’yı) mabud tanıyoruz” demişlerdi. İşte bunun üzerine yukarıdaki ayet inerek9, Allah’ı sevmenin Rasulüllah (s.a.s)’in sünnetine bağlı olmakla mümkün olabileceği belirtilmiştir.

Allah’ı sevdiği iddiasında bulunan bir kimsenin bu sevgisini ispat etmesi gerekir. Bunun ispatının ölçüsü ise Allah’ın emirlerine ve Ra- sulüllah’ın sünnetine bağlılıktır. Şu halde Allah’ı seviyorum diyen bir kimse kendisine bakmalıdır. Allah’ın emirlerine ve Resulüllah’ın sünnetine uyuyor mu, uymuyor mu? Şayet uyuyorsa, sözünde doğrudur, gerçekten Allah’ı seviyordun Aksi takdirde gerçekten Allah’ı sevmiyor- dur, ama seviyorum diye kendini aldatıyordun
Rivayet edildiğine göre yukarıdaki ayet-i kerime inince münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selûl: "Bakınız, Muhammed, kendisine ibadet ve itaati, Allah’a itaat gibi tutuyor ve bize Hristiyanların İsa’yı sevdikleri şekilde kendisini sevmemizi emrediyor.” demişti. Bunun üzerine sözkonusu ayetten sonra gelen: “De ki Allah’a ve Peygambere itaat edin. Eğer aksine giderlerse şüphe yok ki Allah kafirleri sevmez." "10 mealindeki ayet inmiştir."11

Hz. Muhammed (s.a.s)’e, onun sırf Allah’ın bir Rasulü ve emirlerinin tebliğcisi olduğu için itaat edilir. Bir elçiyi tanımak ve ona ikram etmek aslında onu göndereni tanımak ve ona ikram etmektir. Aksi de böyledir. Yani bir elçiye hakaret ve kötü davranmak aslında onu gönderene hakaret ve kötü davranmaktır. Bu sebeple Allah’ın Resulü Hz. Muhammed’e itaat, Allah’a itaat kabul edilmiştir.

Allah’ın Sevdikleri

Allah’ü Teala Kur’an-ı Kerim’de çeşitli âyet-i kerimelerde sevdiği kullarını bizlere bildirmiştir. Mâide sûresinin 54. ayetinde şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah, onların yerine, kendisinin onları, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise, güçlü ve onurlu olan, Allah yolunda cihad eden ve kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir. Herşeyi çok iyi bilendir.”

Bu ayet-i kerimede Resulüllah (s.a.s.)’in vefatından sonra ileride meydana gelecek ve kıyamete kadar da yer yer devam edecek olan dinden dönme (irtidad) olaylarına işaret edilmektedir. Ayet-i kerimeden anlaşılmaktadır ki, insanlar, Allah’ın kendilerine en büyük lütfü olan İman ve İslam nimetinin kadrini bilmeyerek dinlerini terk ederlerse Allah onların yerine sevdiği bir millet getirir. Allah’ın sevgisine mazhar olan bu kimselerin en belirgin özellikleri şunlardır:

Onlar Allah tarafından sevilirler, kendileri de Allah’ı severler,

Mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise güçlü ve onurludurlar.

Allah yolunda cihad ederler.

Hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar.

Allah’ın sevgisine mazhar olan diğer kimseler de başka ayet-i kerimelerde şöyle belirtilin
İyilik edenler: “İyilik yapın, çünkü Allah iyilik yapanları sever" "13

Tevbe edenler: “Allah tevbe edenleri sever”14

Temizlenenler: “Allah temizlenenleri sever."15

Takva sahipleri: “Allah takva sahiplerini sever.",,16

Sabredenler: “Allah sabredenleri  sever.”17

Allah’a güvenip dayananlar: “Allah tevekkül edenleri, kendine güvenip dayananları sever.",18’

Adil olanlar: "Hükmettiğin zaman aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adaletli davrananları sever."19

Allah yolunda cihad edenler:

“Allah kendi yolunda birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak cihad edenleri sever.”,20

İman, edip yararlı işler yapanlar:

“İnanıp yararlı işler yapanlar için Rahman bir sevgi yaratacaktır.” 21 Rahman’ın sevgi yaratmasından maksat, Allah’ın o kulları sevmesi ve diğer kullara da sevdirmesidir.

Hadisler

Peygamber efendimiz de bazı hadîs-i şeriflerinde Allah’ın sevdiği kulları bizlere bildirmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

Mü’min müttekî kullar: Bir kutsi hadis-i şerifte: “Mü’min kulum bana bazı meleklerimden daha sevimlidir.” buyurulmuştur.22

Allah’ı zikredenler: Musa (a.s.) Cenab-ı Hakk’a hitaben:

Ya Rabbi! Ben istiyorum ki, kullarından kimi sevdiğini bileyim de ben de onu seveyim.” dedi. Ce- nab-ı Hak şöyle buyurdu:

Beni çok zikreden kulumu gördüğün vakitte bil ki ben onu severim. Beni zikretmeyenleri de gördüğünde anla ki ben ona buğzederim.”23

İftan acele edenler: Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem Efendimizi şöyle buyurmuştur.
“Allah Azze ve Celle buyurdu ki: Kullarımın bana en sevimlisi, güneş batınca iftarı acele eden kimsedir.”1241

Allah rızası için gayret gösterenler: Muaz b.Cebel (r.a.)’dan rivayet edilen bir hadis-i kutside Peygamber efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştun

"Allah Teala buyurdu ki: Benim rızam için birbirini seven, benim rızam için bir arada oturan, benim rızam için birbirlerini ziyaret eden ve kendilerini benim rızama adayan kimseler benim sevgimi kazanmışlardır." 25

İlim sahipleri: Allah’ü Teala Hazretleri İbrahim (a.s.)’a şöyle vahyet- ti:

“Ya İbrahim! Şüphe yok ki ben hakkıyle alîm (her şeyi bilirim), ilim sahiplerini de severim."26

Alışverişte kolaylık gösterenler:

(Allah satarken az bir kâra razı olan, alırken parayı gönül hoşnutluğu ile veren, borcunu çabuk ödeyen ve alacaklısını sıkıştırmayan insanları sever.”27

Ensar’ı sevenler: Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur.

“Kim Ensarı severse Allah’da onu sever."28

İhlas sûresini okuyan: Hz. Aişe (r.a.)’dan şöyle rivayet edilmiştir.

“Rasulüllah (s.a.s.) bir askeri birliğin başında bir zatı göndermişti. O zat, komutasındaki birliğe imam olduğunda kıraatini ihlas sûresi ile bitirirdi. Birlik Medine’ye dönünce, durumu Rasulüllah (s.a.s.)’e anlattılar. Rasulüllah (s.a.s.):
Bunu ne maksatla yaptığını kendisine sorun" buyurdu. Komutan:

“- İhlas sûresinde Allah’ın sıfatlarından bahsedildiği için ben onu okumayı seviyorum.” dedi. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.):
“- Siz de ona haber verin ki Allah kendisini seviyor.” buyurdu.30’

Dünyaya rağbet etmeyenler: Sehil b. Sa’d es-Sadi (r.a)’dan şöyle rivayet edildi: Bir adam Hz. Peygamber (s.a.s.)’e gelerek:
Ya Resulallah! Bana bir amel söyle ki onu yaptığım zaman beni hem Allah sevsin, hem de insanlar sevsin.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.):

Dünyaya rağbet etme ki Allah seni sevsin, insanların elindeki mala düşkün olma ki insanlar seni sevsin." buyurdu.13”

Dünyaya rağbet etmemekten maksat, gönlü dünyaya bağlamamak, dünyayı taparcasına sevmemektir. Yoksa dünyadan el-etek çekmek, dünya için hiç çalışıp didinmemek manasına değildir. Mü’min dünyasını ihmal etmez. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyası için çalışır, yarın ölecekmiş gibi ahireti için çalışır. Ama dünyaya kalbini bağlamaz, materyalistler gibi dünyaya takılıp kalmaz, “hayat bu dünya hayatıdır.” demez. Dünyada asıl olanın Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu bilir.

Allah’ın Sevmedikleri

Kur’an-ı Kerim’de Allah, sevmediği kimseleri de bize bildirmiştir. Bunlar:

Haddi aşanlar: "Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın. Fakat haddi aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.”32

“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz ki Allah haddi aşanları sevmez."33

Bozgunculuk çıkaranlar: “iş başına geçtiği zaman yeryüzünde fesat çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için çalışır.

Allah bozgunculuğu sevmez." 34

“ Yahudiler yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar, şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.’"35

“ Yeryüzünde bozgunculuk isteme-, şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.”36

Günahkarlar ve nankörlen "Allah hiçbir günahkarı, nankörü sevmez.” (37)

Kafirler: “De ki-, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Eğer yüzçevirirseniz iyi biliniz ki Allah kafirleri sevmez."(38)

Zalimlen “Allah zalimleri sevmez." 39

Kibirlenenler: “ Allah kibirlenenleri ve övünenleri sevmez."40

“ Muhakkak Allah büyüklük taslayanları sevmez.”,41

“ Şüphesiz Allah şımaranları sevmez.”42

Hainler: “ Kendi nefsine hainlik edenleri savunma! Şüphesiz ki Allah, hâin günahkarı sevmez."43

"Şüphesiz ki Allah hâinleri sevmez."44

Kötü sözü açıkça söyleyenler:

“Zulme uğrayan hariç, Allah, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. ”’45

israf edenler: “Yeyiniz, içiniz-, fakat israf etmeyiniz. Şüphesiz ki Allah israf edenleri sevmez.”46

Allah Sevgisinin Neticesi

Peygamber efendimiz kutsî bir hadisde Yüce Rabbimizin şöyle buyurduğunu belirtmiştir. “Her kim benim velilerimden bir veliye düşmanlık ederse, şüphesiz ben ona harb ilan ederim. Kulum, üzerine farz kıldığım şeylerden daha sevgili hiç bir şey ile bana yakın olamaz. Bir de kulum nafile ibadetleri yapmaya devam ederek bana öyle yakın olur ki ben onu severim. Onu sevdiğim vakit de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüdüğü ayağı, anladığı kalbi ve konuştuğu dili olurum.

Öyleki benden birşey isterse veririm, bana sığınırsa onu korurum.”47

Bir mü’min İhlasla Allah’a itaat eder, O’na karşı kulluk görevlerini yerine getirir ve O’nu severse, Allah da onu sever.

Artık Allah’ın sevdiği kullardan olur. Bir kimseyi Allah severse onu gökte melekler, yerde insan sever. Nitekim Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah bir kulu sevdiği zaman Cibril’i çağırır ve: “Ben filanı seviyorum, sen de onu sev" buyurur. Cibril de onu sever. Sonra Cibril gökte nida ederek:

"Şüphesiz ki Allah filanı seviyor, siz de onu seviniz” der. Gök ehli de onu sever. Sonra yerdeki insanların gönlüne de ona karşı bir sevgi konulur. (Böylece kendisini gökte melekler, yerde insanlar sevmiş olur.)

Allah bir kulu sevmeyip buğ- zedince Cibril’i çağırır ve:

"Ben filana buğzediyorum (onu sevmiyorum), sen de ona buğzet (onu sevme), buyurur. Cibril de onu sevmez. Sonra Cibril gök halkı içerisinde nida edip:

"-Allah filanı buğzediyor, ona buğzedin der. Onlar da ona buğzederler. Sonra yerdeki insanların gönlüne o kimse için Allah tarafından bir buğz ve nefret konulur. (Artık onu Allah sevmediği gibi, gökte melekler, yerde insanlar da sevmez)”48

Dünya çekicidir, süslüdür. İnsanın dünyanın cazibelerinden ve kötülüklerinden korunması gerçekten zordur. Ancak Allah sevdiği kullarını bundan korur. Katade b. Nu’man (r.a.)’dan Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştin

"Sizden birinin hastasını sudan koruduğu gibi, Allah da bir kulu severse, onu dünyanın kötülüklerinden korur.”49

Allah sevdiği kulları dener, zaman zaman dert ve belalara duçar kılar. Peygamber Efendimiz: “Şüphesiz ki Allah Azze ve Celle bir kavmi severse, onları bir takım dert ve musibetlerle dener. Kim sabrederse onun sabrının karşılığı verilir. Kim de sabırsızlık gösterir, şikayette bulunursa ona da karşılığı verilir.” 50 buyurmuştur.

Konumuzu Allah, Peygamber ve ehl-i beyt sevgisini içeren şu hadis-i şerifle noktalayalım. Kainatın Efendisi buyuruyor ki: “Çeşitli nimetleriyle size gıdanızı verdiği için Allah’ı seviniz. Allah sevgisi için beni seviniz. Beni sevdiğiniz için de ehl-i beytimi seviniz.“51

------------------------------------------------------------------------------------

(1) Tevbe 24.

(2) Nahl 18.

(3) İbn Cüzey, Kitabü’t-Teshil, I, 118.

(4) Müslim, iman, 67 (1,102).

(5) Tirmizi, Deavât, 72.

(6) Mücâdele 22.

(7) Al-i imran 31.

8  Mâide 18.

(9) M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur an Dili, II, 1075.

(10) Al-i imran 32.

(11) M. Hamdi Yazır, age., II, 1076.

(12) Mâide 54.

(13) Bakara 195.

(14) Bakara 222.

(15) Bakara 222.

(16) Al-i imran 76.

(17) Al-i imran 146.

(18) Al-i imran 159.

(19) Mâide 42.

(20) Saff 4.

(21) Meryem 96.

(22) Haşan Hüsnü Erdem, İlahi Hadisler, D.İ.B. yayınları Ank. 1982, s. 11.

(23) Haşan Hüsnü Erdem, age., s.12.

(24) Haşan Hüsnü Erdem, age., s.26.

(25) İmam Malik, Muvatta II, 618.

(26) Haşan Hüsnü Erdem.age., s.42.

(27) İmam Malik, Muvatta Buyu, 100.

(28) İbn Mâce, Mukaddime, II.

(29) Tirmizi, Menâkıb, 30 (V, 658).

(30) Buhârî, Tevhid, 1 (IX, 141); Müslim, müsâfirîn, 263 (II, 457).

(31) İbn Mâce.Zühd, 1 (II, 1313).

(32) Bakara 90.

(33) Mâide 87.

(34) Bakara 205.

(35) Mâide 64.

(36) Kasas 77.

(37) Bakara 276.

(38) Al-i imran 32.

(39) Al-i imran 56-67.

(40) Nisa 36.

(41) Nahl 23.

(42) Kasas 76.

(43) Nisa 107.

(44) Enfal 58.

(45) Nisa 148.

(46) A’raf 31.

(47) Buhari, Rikak, 38. Nevevi, 40 Hadis (tere Ahmed Naim) DIB yayınları, 1979. s.49.

(48) Müslim, Birr. 157 (VIII. 103).

(49) Tirmizi, Tip.l.

(50) Ahmed b. Hambel, Müsned, V, 427,429.51).

(51) Tirmizi, Menakıb, 31.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]