* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Cemaat nedir  (Okunma sayısı 896 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Cemaat nedir
« : Mart 19, 2017, 10:11:55 ÖÖ »
Cemaat nedir?

Kurt ve kuşun dahi sürüler halinde yaşadığı bir dünyada sosyal bir varlık olan ve yaşamak için başkalarına devamlı ihtiyaç duyan insanın, hemcinsleri arasında bir öbeğe mensup olmadan yaşaması mümkün müdür?

Cemaat, akıllı birlikteliktir. Gölgelerin değil şahsiyetlerin oluşturduğu sosyal dokulardır. Hızlı esen rüzgarların toplumsal çukurlara doluşturduğu insan öbeklerine “cemaat” adı verilemez. Olsa olsa “cemadat” denilebilir. Cemaat duygu, düşünce ve eylem birlikteliğini gerçekleştirmiş yapılardır.

Duygu, düşünce, eylem birliği farklılıkların yok edilmesi demek değildir. Farklılıklarını yok edenler cemaat olamazlar. Eğer öyle olsaydı, kabristan sakinlerine en uyumlu cemaat olarak bakmamız gerekirdi. Çünkü ölüler farklı duyuş, düşünüş ve davranışlar sergileyemezler. Cemaat, farklılıkların insicamıdır. Kesrette vahdet bulmaktır. Farklılıklarını tefrikaya değil, zenginliğe dönüştürmenin yolunu bulmuş erdemli topluluktur. Birlikte yaşamak, birlikte iş yapmak, yalnızca birlikte yaşayarak ve birlikte iş yaparak öğrenilir. Bunun ne okulu, ne kitabı vardır. Bunun mektebi cemaattir. Daha kendi aralarında dahi birlikte yaşamayı ve iş yapmayı beceremeyenler, hangi toplumsal dönüşüme öncülük edecekler? İster fert planında ister cemaat planında yapılacak olan “yanlışın farkında olmak ve doğrusunu öğrenip uygulamaya koymak”tır. Hüsranda olan insanlığın içinden çıkıp iman eden, imanını eyleme döküp amel işleyen, amelini fasit ya da fasık değil de salih olması için meşruiyet, meşru usul ve meşru hedefi gözeterek yapan, yaptığı bu hak olma vasfını kazanmış eylemi tavsiye eden ve her şeye rağmen bu tavsiyesinde ısrar edip sabır ve sebat gösteren topluluk “cemaat” değil midir? 


Allah ve Rasulünühakem tayin etmek

Şeriatın kabul etmediği her uygulama merduttur. Allah ve Rasulü’nün koyduğu ölçülerden sapma, din eğitimi alanında yaşanan sefalet ve cehaletin sonucundan başka bir şey değildir. Bilgi ve akıl kirliliğinden çok daha fazla din adına olan duygu kirliliği gittikçe yayılıyor. Bunu önlemeye çalışmayan, hatta çanak tutan alimlerin vebali, mesuliyet ve mükellefiyetleri, sebep oldukları faciaya dönüşen Müslümanların halinden daha iyi anlaşılıyor. Bunun hesabını öbür âlemde veremeyeceklerdir.

Allah’ın ipine sarılma, Kur’an ve sünnet etrafında kenetlenmiş olmakla gerçekleştirebiliriz. Her türlü ihtilafta, Allah ve Rasulünü hakem tayin etmek, nefsimize ağır gelse de ona razı olmak, mucibince amel etmek bizi kendimize, aslımıza döndürecek, âdet haline getirdiğimiz ibadetlerimize yeniden bir ruh kazandırmış olacaktır.   

TEK ÜSTÜNLÜK ÖLÇÜSÜ TAKVADIR

‘İman kardeşliği’ ilkesinden yola çıkılarak, söz, en geniş kardeşlik zemini olan ‘insan kardeşliğine’ getirilir. İşte o evrensel ilke burada yer alır: “Elbet Allah katında en üstün olanınız, en çok takva sahibi (en sorumlu) davrananınızdır” (49, 13) Takva tek üstünlük ölçüsüdür. Takvadan başka hiçbir üstünlük ölçüsü yoktur. Takva dışında herhangi bir üstünlük ölçüsü koymak, asabiyettir.

Peygamber Efendimiz: “Kim asabiyete çağırırsa o bizden değildir.” Takvanın üstünlük ölçüsü olması, takvalı insanın kendini başkalarından üstün sayması manasını taşımaz. Zaten takva kendine başkalarının üstünde paye vermemektir. Tevazu takvanın bir boyutudur. Mahviyet takvanın bir boyutudur. Kibir ve gurur takvanın ölümüdür. Takva, kişilerin kendi akıl ve iradeleriyle yaptıkları şuurlu tercihi ifade eder (Buna Allah korkusu da dahildir). Ne kadar sorumlu davranırsak o kadar üstün oluruz. Mutlak manada mensubiyet ve aidiyet bir kıymet ifade etmez. Onların hakkının verilmesi icap eder. Ameliyle, ahlakıyla, hal ve hareketiyle, takvasıyla… Birinin İslam cemaatine aidiyeti, onun gerçek bir mümin olduğu manasına gelmez.

Müminin müminlik ölçüsü, cemaat aidiyeti ve sosyal konumu değil, kalbinin Allah’a karşı duruşudur. Önemli olan, sizin kendi imanınız hakkında ne dediğiniz değil, Allah’ın sizin imanınız hakkında ne dediğidir. Takva, Allah korkusunu esas alarak yaşamanın adıdır. Haramlara düşmeden yaşamak, cehenneme girme endişesini mütemadiyen gözönünde bulundurmak, nimetlere karşı şımarmamak takvadır. İbadetlerde ciddi olmak takvadır. Kul hakkına riayet etmek takvadır. Siyasi çalkantılardan, akidevî ayrılıklara kadar her alanda bir numaralı kılavuz takvadır. Allah’tan korkmak kurtuluştur. Kaostan ve endişeden uzak kalmaktır. Dünyevileşip erime sürecine karşı teminat takvadadır. Şeytanın hilelerine karşı da sığınak takvadadır. Takva bütün zaman ve mekânlar için geçerli bir öğüttür. Takva, Kâbe’nin gölgesinde de ölçüdür, dağ başında da ölçüdür. Üstünlüğün takvadan başka mihengi olamaz.

Allah Rasulü’nün yaşadığı “model hayat” hiçbir sahteliğe izin vermeyecek kadar gerçek ve açık olarak ortadadır.  Rasulullah Efendimiz’in hayatı hep ifrat ve tefritten uzak, ‘itidal hayatı’dır. Bir tek tavrını,  sözünü, işaretini gösteremezsiniz ki itidal güzelliği taşımasın. Peki nasıl oluyor da Müslümanlar itidali, ölçü ve dengeyi bırakıp, ‘aşırılıkları/abartıları’ önemsiyorlar. Peygamberimiz:

“Din’de ifrat (aşırılık) helake sebeptir” buyuruyor. Çünkü itidalden uzaklaşmak, dinin özünden/esasından sapmadır. Niyeti ne olursa olsun her ifrat, yoldan uzaklaştırır.

‘Efdaliyet (üstünlük) hastalığı’na tutulanlar, mutlaka âyetlerin ışığında siyer kitaplarını, hadis-i şerifleri üzerinde düşünerek okumalı ve ‘laf ebeliği’ lüzumsuz savunmaya geçme, üzerine alınma yerine kendisini bir ‘nefs muhasebesi’ne tâbi tutmalıdır.   


ALLAH VE RESULÜNÜ HAKİM YAYİN ETMEK

Şeriatın kabul etmediği her uygulama merduttur. Allah ve Rasulü’nün koyduğu ölçülerden sapma, din eğitimi alanında yaşanan sefalet ve cehaletin sonucundan başka bir şey değildir. Bilgi ve akıl kirliliğinden çok daha fazla din adına olan duygu kirliliği gittikçe yayılıyor. Bunu önlemeye çalışmayan, hatta çanak tutan alimlerin vebali, mesuliyet ve mükellefiyetleri, sebep oldukları faciaya dönüşen Müslümanların halinden daha iyi anlaşılıyor. Bunun hesabını öbür âlemde veremeyeceklerdir.

Allah’ın ipine sarılma, Kur’an ve sünnet etrafında kenetlenmiş olmakla gerçekleştirebiliriz. Her türlü ihtilafta, Allah ve Rasulünü hakem tayin etmek, nefsimize ağır gelse de ona razı olmak, mucibince amel etmek bizi kendimize, aslımıza döndürecek, âdet haline getirdiğimiz ibadetlerimize yeniden bir ruh kazandırmış olacaktır.   

TEK ÜSTÜNLÜK ÖLÇÜSÜ TAKVADIR

‘İman kardeşliği’ ilkesinden yola çıkılarak, söz, en geniş kardeşlik zemini olan ‘insan kardeşliğine’ getirilir. İşte o evrensel ilke burada yer alır: “Elbet Allah katında en üstün olanınız, en çok takva sahibi (en sorumlu) davrananınızdır” (49, 13) Takva tek üstünlük ölçüsüdür. Takvadan başka hiçbir üstünlük ölçüsü yoktur. Takva dışında herhangi bir üstünlük ölçüsü koymak, asabiyettir.

Peygamber Efendimiz: “Kim asabiyete çağırırsa o bizden değildir.” Takvanın üstünlük ölçüsü olması, takvalı insanın kendini başkalarından üstün sayması manasını taşımaz. Zaten takva kendine başkalarının üstünde paye vermemektir. Tevazu takvanın bir boyutudur. Mahviyet takvanın bir boyutudur. Kibir ve gurur takvanın ölümüdür. Takva, kişilerin kendi akıl ve iradeleriyle yaptıkları şuurlu tercihi ifade eder (Buna Allah korkusu da dahildir). Ne kadar sorumlu davranırsak o kadar üstün oluruz. Mutlak manada mensubiyet ve aidiyet bir kıymet ifade etmez. Onların hakkının verilmesi icap eder. Ameliyle, ahlakıyla, hal ve hareketiyle, takvasıyla… Birinin İslam cemaatine aidiyeti, onun gerçek bir mümin olduğu manasına gelmez.

Müminin müminlik ölçüsü, cemaat aidiyeti ve sosyal konumu değil, kalbinin Allah’a karşı duruşudur. Önemli olan, sizin kendi imanınız hakkında ne dediğiniz değil, Allah’ın sizin imanınız hakkında ne dediğidir. Takva, Allah korkusunu esas alarak yaşamanın adıdır. Haramlara düşmeden yaşamak, cehenneme girme endişesini mütemadiyen gözönünde bulundurmak, nimetlere karşı şımarmamak takvadır. İbadetlerde ciddi olmak takvadır. Kul hakkına riayet etmek takvadır. Siyasi çalkantılardan, akidevî ayrılıklara kadar her alanda bir numaralı kılavuz takvadır. Allah’tan korkmak kurtuluştur. Kaostan ve endişeden uzak kalmaktır. Dünyevileşip erime sürecine karşı teminat takvadadır. Şeytanın hilelerine karşı da sığınak takvadadır. Takva bütün zaman ve mekânlar için geçerli bir öğüttür. Takva, Kâbe’nin gölgesinde de ölçüdür, dağ başında da ölçüdür. Üstünlüğün takvadan başka mihengi olamaz.

Allah Rasulü’nün yaşadığı “model hayat” hiçbir sahteliğe izin vermeyecek kadar gerçek ve açık olarak ortadadır.  Rasulullah Efendimiz’in hayatı hep ifrat ve tefritten uzak, ‘itidal hayatı’dır. Bir tek tavrını,  sözünü, işaretini gösteremezsiniz ki itidal güzelliği taşımasın. Peki nasıl oluyor da Müslümanlar itidali, ölçü ve dengeyi bırakıp, ‘aşırılıkları/abartıları’ önemsiyorlar. Peygamberimiz:

“Din’de ifrat (aşırılık) helake sebeptir” buyuruyor. Çünkü itidalden uzaklaşmak, dinin özünden/esasından sapmadır. Niyeti ne olursa olsun her ifrat, yoldan uzaklaştırır.

‘Efdaliyet (üstünlük) hastalığı’na tutulanlar, mutlaka âyetlerin ışığında siyer kitaplarını, hadis-i şerifleri üzerinde düşünerek okumalı ve ‘laf ebeliği’ lüzumsuz savunmaya geçme, üzerine alınma yerine kendisini bir ‘nefs muhasebesi’ne tâbi tutmalıdır.

Yaşar Değirmenci.






 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]