* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Huzur İslamda  (Okunma sayısı 232 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Huzur İslamda
« : Ekim 22, 2021, 02:14:33 ÖS »
Huzur İslamda – Moralinizi Bozmzyın

     Herkesin canının bir şeylere sıkkın olduğu, sorunlar yaşadığı ve sorunlara da kolay kolay çözüm bulunamayan bir dönemi yaşıyoruz.

     Herkesin hikayeleri vardır, hep anlatılır;

  - "Eskiden şöyle-şöyle idi..."

  - "Bizim zamanımızda, varya..."

  - "Böyle şeyler olmazdı..."

     O zamanlar dünya cennet miydi? Ne kadar çabuk değişti her şey? Her zaman sorunlar vardır ve insanın olduğu hiç bir yerde sorunlar bitmez. Dün gençtiniz, ev geçindirmiyor dunuz, iş yeri uğraşlarınız yoktu, evden-okula, okuldan-eve gidip geliyor, eh biraz ders çalışıyor, "şuyum-buyum eksik" diyordunuz... Belki sağlık sorununuz yoktu, yetiştireceğiniz, tamamlamanız, üretmeniz, pazarlamanız, ulaştırmanız gereken şeyler yoktu veya çok azdı.

Erişmeniz, ulaşmanız, iletişim kurmanız, varsa eğer sorunları çözmeniz gereken bir şeyler de yoktu veya çok azdı. Sorunları olan lise-üniversite çağı gençlerin, bu notları okurken "yaşadığımız o kadar çok, o kadar büyük şeyler var ki, nasıl hafife alırsınız!" dediklerini duyar gibiyim... Evet onlar da önceki halleri halleri ile kıyaslayarak daha fazla sorun yaşadıklarını düşünüyorlar... Onlara "daha yolun başındasınız, ısınma durumundasınız, sahaya yeni çıkıyorsunuz...

Korkacak, çekinecek bir şey yok, ama şu anki hazırlık aşamasını gözünüzde büyütüp de, işin başında yorulmayın lütfen..." diyorum...

     18-25 yaşındayken; yakın zamana kadar seçmen olarak seçimlere katılmıyor, yani oy kullanmıyor dunuz. Seçimde "ben kime oy versem daha isabetli olur?" diye düşünmenize de gerek yoktu, çünkü henüz seçmen olmamış tınız... Ama artık bunları da düşünüyorsunuz... Nerede, nasıl bir işe girip çalışayım? Ulaşımları nasıl sağlayayım? Kimle evleneyim? Nasıl bir yuvam olsun? Çocuklarım olur ise onlar ile nasıl ilgileneyim? Vs. vs...

     Her insan; roller, daha doğrusu sorumluluklar üstlenir. Daha küçük yaşlara inerek düşünelim. 3-4 yaşına kadar bebektir... Annesi-babası, büyükleri yemeklerini getirip ona yedirirler. Yatırır, uyuturlar, uyuyamazsa ninniler söyler, salıncaklarda sallarlar... Yaşına uygun oyuncaklar alırlar... Bebekler de bazen gülümser, bazen ağlar, bazen çok basit bir şeyler isterler...

     7-8 yaşına kadar küçük çocuktur. Bazı şeyleri öğrenmeye başlamışlardır. Temizlik, giyinme, basit bazı oyunlar... Hatta okula başlamış, ufak-tefek sorumluluklar da almaya başlamışlardır. Belli vakitlerde uyanıp, belli vakitlerde uyumalı, hangi ortamda nasıl olunması gerektiğini bilmelidirler. Oyun nerede oynanır, yemek nerede yenilir, kimler ile nasıl konuşulur, vs., vs...

     İlkokul, ortaokul ve lise... Üniversiteye hazırlanmaya, geleceğini planlamaya başlamıştır... Derslerini daha iyi çalışmalı, sağlığına dikkat etmeli. Genel kültürünü zenginleştirmeli, güçlendirmeli ve tabi ki bir de ruhsal-manevi yönden kendisini geliştirmelidir...

  - "Bu dünyaya ben neden geldim?"

  - "Koca bir dünya, hatta çok daha büyük kainat, dünya bir nokta, ben o noktanın içinde bir noktayım... Neden varım?"

  - "Önceler ve sonralar..."

  - "Ben kimin? Biz kimiz? Yarın ne olacak?"

     Sorular, sorular, sorular! Eğer aklımız birazcık çalışıyorsa, sağlıklı bilgiler ile besleniyorsak soruların cevapları da hazırdır. Öncelikle paniğe kapılmamalı, hayatın bir imtihan olduğunu;

- "Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir." (Âl-i İmrân - 186)

- "Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah'ın katındadır." (Enfâl - 28)

- "Her canlı, ölümü tadar. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz. Ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz." (Enbiyâ - 35)

- "Andolsun ki içinizden cihad edenlerle sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz." (Muhammed - 31)

- "İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der. Onu imtihan edip rızkını daralttığında ise «Rabbim beni önemsemedi» der." (Fecr - 15, 16)

     yukarıdaki Ayet-i Kerimeler'de ve pek çok Hadis-i Şerif'de her bir insanın tüm dünya hayatları boyunca imtihan edildiğini çok açık-net anlıyoruz. Dünyalık pek çok şeyin imtihanı (ulaşmak, elde etmek, kazanmak, koruman vs için) verilen imtihanları bir düşünün. O imtihanlara yapılan hazırlıkları da düşünün... Mesela üniversite veya lise giriş sınavları... Mesleke giriş sınavları (kpss vs). Ehliyet, yabancı dil vs., vs. sınavları... O sınavlara ne kadar hazırlanıldığını düşünün... Milyonlarca kişi her sene üniversite sınavına giriyor. "Sınav yoktur, gitmeyeyim" diyen kimse çıkmıyor. Belki uyuya kalan, trafiğe takılan, hasta olan binde bir belki on binde bir oranında istemeden sınava katılamayanlar oluyor, onlar da üzülüyor, gelecek döneme tekrar hazırlanıyorlar...

     O kalıcı-sonsuz hayatın, orada Cenneti kazanmanın da elbette bir imtihan ile olacağını ve şuan imtihanı yaşadığımızı unutmamalıyız. Sadece biz değil, herkesin imtihan olduğunu, o sevindirmek, mutlu etmek için emek, çaba verdiğimiz, bedeller ödediğimiz anne-baba, evlat, eş, kardeş, arkadaş gibi yakın gördüklerimizin de imtihan olduklarını, yarın kazananlardan olmaları için onlara da bildiklerimizi anlatmamız, moral vermemiz, yanlış işlerle uğraşmamaları, yanlış fikirlere kapılmamaları için çaba göstermemiz, dua etmemiz gerektiğinin bilincinde, sorumluluğunda olmalıyız.

     İmtihan yaşadığımızı, çevremizdeki şahısların, toplumların da imtihan yaşadıklarını hakkıyla anladığımız zaman herşey gerçekten kolaylaşacaktır (inşAllah)... Malum İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra) 'in ticaret ile de iştigal ederdi. Onun yaşadığı şu hikayede tam da anlatmak istediklerim var işte;

     Bir gün talebelerine ders verirken adamın biri telaşla yanına gelmiş ve “Ya İmam, gemin battı.” demişti...

     Ebû Hanife’nin ticari mallarını taşıyan gemiyi kast etmişti. O, bu habere: “Elhamdülillah” diye yanıt verdi ve adam çekip gitti... Bir süre sonra tekrar yeni bir haberle çıkageldi: “Ya İmam, yanlışlık oldu, batan gemi senin değilmiş.” dedi ve İmam-ı Azam bu habere de aynı cevabı verdi, yani “Elhamdülillah” deyince haberi getiren adam hayrete düşmüştü. Biri kötü diğeri iyi, iki haber getirmişti ve Ebû Hanife ne sevinç, ne de üzüntü alameti gösteriyordu. Şaşkınlıkla; “Ya İmam, her iki habere de ‘Elhamdülillah’ dedin. Bu nasıl hamd etmek böyle?” diye sorunca, İmam-ı Azam:

     “Sen gemin battı diye haber getirdiğinde kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının gitmesinden dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah’a hamd ettim. Batan geminin benimki olmadığını bilince, dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Bu hâli bana bahşettiği için de Allah’a şükrettim.”

     İşte böyle halimize şükredenlerden ve o bilinç-ermişlik ile de güç ve huzur bulanlardan oluruz (olursunuz) inşAllah...

     Bu kesinlikle çalışmamak, gayret etmemek, çaba göstermemek, teslimiyet anlamında düşünülmemeli. Bize düşen öğrenmek, çalışmak, gayret etmektir. Ama her şeyin sonucunu belirleyen, takdir eden, imtihan eden Rabbimiz (cc.) 'dir... Kimimizi, kimi zaman sağlığı ile, kimi zaman ekonomik varlık veya yokluklar ile, bazen makam-mevki ile, bazen güzellik-yakışıklılık yahut fiziki bozukluklar ile vel hasılı pek çok alanda bazen olumlu bazen olumsuz sonuçlarla, "hamd ediyor muyuz, şükr ediyor muyuz ve başarıyı-büyük mükafatlar ile mükafatlandırılmayı hak ediyor muyuz?" diye imtihan edildiğimizi unutmadığımız zaman, o imtihanı kazananlardan olmanın emeği, gayreti, sevinci, heyecanı içerisinde olacağız ve Allah (cc) yolunda hayırlı bildiğimiz, gücümüzün, imkanımızın yettiği neler varsa onlara koşturmanın hazzı, keyfi içinde hayatımızı idame ediyor olacağız ve bu durum da bizi her zaman şuurlu, bilinçli, huzurlu ve istikamet üzere kılacaktır inşAllah...

Abdul Mevla Murat.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]