* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: MESCİD-İ AKSA'DA KAN VE GÖZ YAŞI  (Okunma sayısı 211 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
MESCİD-İ AKSA'DA KAN VE GÖZ YAŞI
« : Mayıs 10, 2021, 04:25:01 ÖS »
MESCİD-İ AKSA'DA KAN VE GÖZ YAŞI

Üzülerek, teessürle belirtmeliyim ki, şu mübarek Ramazan günlerinde, teravih anlarında, Kadir gecesinde , Fiilistin'li sahipsiz, kimsesiz Müslümanlar kanla karşılaşmışlar, göz yaşları ile hayatlarını devam etttirmektedirler.

     Gördüğüm kadarıyla, yine ellerinde sapan taşı, çelik, çomaktan başka kendilerini müdafaa edecek bir aletleri bulunmamaktadır.

     Diğer taraftan, dünyanın en zengin ülkesi sayılın Suudi ABD ülkesi, Dubai, Bae, Kuveyt ve benzeri İslam ülkeleri, bu manzaraya kıçlarını dönmüşler, kulaklarını tıkamışlar, gözlerini kapayıp zevkü sefa  alemlerine dalmış durumdadırlar.

      Ürdün, Mısır, Tunus, Cezayir, Yemen, Çad, Somali, Irak, Pakistan, Bahreyn, Bangladeş, Türkiye ve benzeri İslam diyarları kendi başlarının çarelerine düşmüşler, kendi başlarındaki anarşizm, terör hastalıkları ile iştigal etmektedirler.

     Her nereye giitmiş olsak karşımıza bir virane çıkmakta, orada bir göz yaşı, kan aktığı görülmektedir. Emperyal güçler, süper devletlerden " Tıss" bile yoktur.

       Sovyet Rusya, ABD. Fransa, Almanya, Engeland ve benzeri süper ülkeler, " keyfimiz kaçar" endişesi ile kıllarını bile kıpırdatmamaktadırlar.

        Oysa, 1948 yıllarında kurulan siyonist bir devlet, günümüz dünyasında takriben Filistin'in tamamını almış, mazlum Filistin'li Müslümanları yerlerinden, yurtlarından tard ederek,, onların kollarını, kanatlarını canlı canlı kırarak ayaklarının altında ezmektedirler.

      Hal böyle iken, pozisyon bu minval üzere iken, diyoruz ki, " yok mudur onlara sahip çıkacak bir yiğit el, bir kahraman, bir mücahid?" demekten kendimizi alamıyoruz.

      Mangalda kül bırakmayan İran Şii devletine ne oldu? Sesi, sedası boğazına mı kaymış oldu? Yoksa, iki yüzlülük, Müslüman gibi görünme, yaşama hoşlarına mı gitmektedir?

      Vallahi, billahi tüm görmüş olduğumuz çirkin manzara karşısında hüzünlenmemek, göz yaşlarına boğulmamak mümkün müdür?

     Hangi Müslüman birey ve ülke insanı bu durum karşısında, bu vahşetten ötürü rahat ve mutlu yaşamaktadır?  Hal böyle iken;

       Eminim ki, inanıyorum ki, bir devlet, bir ülke Müslümanları bulunmaktadır ki, asırlardan beri böyle olduğu gibi, yine kollarını sıvayacaklar, yine tozlu yollara düşerek, ezilenin, öldürülenin,şehid edilenin, kadının, kızanın, çocuğun yanında yerini alacaktır.

       İşte, o millet ki, uyumayan, kuru kuru seyretmeyen, içi yanan, içi yangına dönen bir millet ki, Müslüman Türk milletidir.

       Çünkü, o topraklarda atalarının at izleri, kılıç şakırtıları hali hazır yankılanmaktadır. Selahaddin-i Eyyubi'nin, Yavuz'un, Kanuni'nin tekbirleri halen Filistin topraklarında sükut etmiş, bitmiş değildir.

     Unutulmamalıdır ki, varsın Suudi Arabia milleti, kendi keyiflerine, rahat ve rehavetlerine baksınlar, İspanya sahillerinde, ABD'nin Miamı kendinde zevkü sefalarına, çirkin fuhşiyyat alemlerine  dalmış osunlar!..,

       Netice olarak;

     Bin bir ümitle, iştiyakla bekliyorum ki, Somali'de olduğu gibi, Bosna'da yaşandığı, Afgan'da tezahür ettiği gibi, Kıbrıs'ta yeri göğü inlettiği gibi, libya'da Hafter piçlerini tarümar ettiği üzere Flistin topraklarında da bir akıncı ordu ansızın görünmüş olacaktır!..

     İşte, o yılmaz ordu Müslüman Türkiye ordusu olacaktır!.. Mescid-i Aksa'ya da Mehmetçiklerini gönderecek, orayı da disipline edecektir. Bunun dışında başka bir alternatif bulunmamaktadır.

      Varsın, Kâbe'nin imamı, Beytullah'da ağlayarak namazlarını kıldırmış olsun!.. Ağlamak çare olsaydı, her işimizi ağlayarak hallederdik. Ama, ağlamakla olmuyor, ağlamak söz konusu ızdıraba çare değildir.

     Bendeniz, bir fani kul olarak, bir vatansever olarak, bir Müslüman camiayı kucaklar olarak, bunu ümit ediyor, bunu umuyor, bunu bekliyorum.

     Rabbim!.. Filistinli Müslümanın yâr ve yardımcısı olsun!.. Onların en büyük destekçisi olan bizlere de aşkı iman, cesaret, korkusuzluk bilinci nasibi müyesser eylesin!.. Selam ve dua ile...

Şerafettin Özdemir

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Ynt: KUDÜS BİZİM DAVAMIZDIR
« Yanıtla #1 : Mayıs 10, 2021, 04:27:35 ÖS »
KUDÜS BİZİM DAVAMIZDIR

Bu mübarek Ramazan ayında bir avuç Yahudi çapulcunun Mescidi Aksa’da namaz kılan Müslümanlara vahşice ve barbarca saldırmaları kanayan yaramıza basılan tuz misali acımızı daha da katladı.  Bu olaylarla hissiyatlarımız uyanır mı bilinmez ama Kudüs ve Mescidi Aksa bizim her zaman dava konumuz oldu ve olmaya devam edecek.

     Şunu bilmeliyiz ki; Kudüs’ü dava konusu yapan şey, sadece o yerin fiziksel özellikleri, o mabetlerin güzellikleri değildir. O şehrin sizinle kurduğu irtibat ve manevi bağ önemlidir. İşte Kudüs böyle bir yer işgal eder “Ben müminlerdenim” diyen herkesin gönlünde.

      Allah’la buluşmaya, miraca yükselmeye yoldur Kudüs. O kapıdan girilmeden, orayı elde etmeden kesin bir zafer kazanmak mümkün değildir. Yüce Allah birçok ayetinde oranın önemini vurgulamış, Mescidi Aksa ve çevresinin bereketli ve kıymetli yer olduğunu bildirmiştir.

      “İsra” olayını anlatan ayeti kerimede yüce Allah şöyle buyuruyor.

     “Bir gece kulu Muhammed’i Mescidi Haramdan yola çıkararak kendisine bazı mucizelerimizi gösterelim diye,  çevresini kutsal saydığımız Mescidi Aksaya ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır.  O her şeyi işiten ve her şeyi görendir.” ( İsra,1)

     Kudüs, İslam’ın en mukaddes davasıdır. İslam davasını dava edinenlerin davası… Ben Müslüman’ım diyenin Müslümanlık davası. Ancak Kudüs bugün mahzun ve öksüz… Kudüs bugün mazlum ve sahipsiz…

   Üç beş Filistinlinin ukdesine yüklenecek kadar hafif ve kolay değildir Kudüs davası. Büyük insanın davası da büyük olmalı ya ancak buda bedel ister. Kudüs bugün bizi adam etmek için kendisine büyük bedeller ödememizi beklemektedir.

    Davasız insanın ne sevdası ne aşkı ne de muhabbeti samimi olur. Madem asıl davamız İslam’dır Kudüs denen bir derdimiz, kavuşmak istediğimiz bir sevdamız var demektir. Derdini, dert edinmeyenin dermanı olmaz. Kudüs için ağlamayanın ağladığı hiçbir şeyden fayda elde edilmez. Kudüs için ağıtlar yakarken ölmüş, gitmiş yapılacak bir şey kalmamıştır deyip bir mevtanın arkasındaki çaresizliğimizi ifade ederek mazeret mi uydururuz kendimizce. Yoksa ağlarken, sızlarken kendimize gelmeli, ihmal ettiklerimizi telafi etmeli, boşluklarımızı doldurup yıktıklarımızı mı imar etmeliyiz? Unutmamalı ki Kudüs’te bizim ağlama duvarımız yok.

       Kudüs’te ağlama duvarımız yok ancak ağır emanetlerimiz var. İslam’ın, sahip çıkın, diye sırtımıza yüklediği ilk kıblemiz var. Peygamberlerin, Hz. Ömer’in, Selahattin Eyyubi’nin, Osmanlının gözü gibi baktığı, ağıtlar yaktığı mirasımız var.  Hani müminler emanetlerine riayet ederdi, ihanet etmezdi. O zaman Kudüs niye ağlıyor bugün?  Kudüs’ün sokaklarında niye zulüm kol geziyor. Kendi vatanında insanın garip olması kadar daha ağır ne ola bilir? Kadın erkek, çoluk çocuk demeden katledilen, mahallelere hapsedilen, Mescidi Aksa’da namaz kılmalarına müsaade edilmeyen Filistinli kardeşlerimizin bu hali kanımıza dokunmalı değil mi?   

      Kudüs yakılıyor. Kudüs yıkılıyor.  Kudüs kan ağlıyor. Kudüs, ben güçlüyüm, öyleyse haklıyım,  diyenlerin dillerinde kirletiliyor.  Hırsız, arsız, uğursuz işgalci Haçlı ve Siyonist ittifakının başı,   İslam’ın baş düşmanı ABD göğsünü gere gere, haklıymış edasıyla Kudüs’ü İsrail’in başkenti diye ilan ettiğinde birçok İslam ülkesi sessiz kalmayı bırak,  düşmanlarıyla işbirliği yapmayı tercih etti. Şımarık Yahudilerin cesareti daha da arttı.  Bütün bu saldırılar bunun için.

   Gücün silahta olduğunu zannedenler yanılıyorlar. Güç imandadır. Güç yürek işidir.  Kudüslü çocuklar koca koca adamlarla alay edercesine silahlar karşısında sapan taşlarıyla mücadele ediyorlar. İsrail diye bir devlet tanımıyorlar. Olmayan devletin başkentimi olur muymuş, diyor laf ebeliği yapan her kendini bilmeze ders veriyorlar.  Çünkü onlar biliyorlar ki; Kudüs davası bir yaşam şeklidir. Filistin’in çocukları zalimlerin zulümleriyle pişiyor, gelişiyorlar. Yürekleri her haksızlık karşısında daha bir heyecan ve öfkeyle kabarıyor. Mescidi Aksa sevdası onları hiçbir zorluk karşısında yıldıramıyor.

      Kudüs’ü sevmek imtiyaza sahip olmaksa bunu Filistinli kardeşlerimiz yapıyor zaten, diyemeyiz. Onların fedakârlığı bizim üzerimizde ki sorumluluğu almaz. Onların çektikleri sıkıntılar bizlere mükâfat kazandırmaz.

    Hz Meymune validemiz Peygamberimiz(s.a.v.)’e:

   “Ey Allah Resulü Mescid’i Aksa hakkında hükmün ne olduğunu bildirir misin?” diye sorduğunda Peygamberimiz(s.a.v.):

  “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz,  başka yerde kınlan bin vakit namaz gibidir” buyurdu.

   “Peki, oraya gidecek imkân bulamasam ne dersiniz?” Diye sorduğunda ise Resülullah(s.a.v.):      “Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamaz iseniz Kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderir…” Buyurdular (İbni Mace, İkame,196)

    Bugün Kudüs’ün sokakları karanlık, Kudüs’ün karanlığında Filistinli kardeşlerimizin imdat çığlıkları ve  “Ey dünya Müslümanları neredesiniz, öldünüz mü Kudüs elden gidiyor”  sitemleri Mescidi Aksanın duvarlarında yankılanıyor.

   Evet,  Kudüs’ün her yerde askeri kontrol noktaları, her köşe başında nöbetçi kuleleri… Müslümanlar adım adım takip ediliyor. Kudüs’ün karanlığına rağmen İslam adına yola çıkan hiçbir topluluk ve cemaat asla yolunu bulamaz.

     Bugün Mescit’i Aksan’ın kandilleri yanmıyor. Yansa da aydınlatmıyor. Yolları kapalı, ibadet maksadıyla yolculuk yapılmaya değer Peygamberlerin mirası bu mukaddes mabedin cemaati istenilen seviyede değil.  Bir şekilde ibadet için engeller aşılıp gidilmişse de silahların gölgesinde secdeye varılıyor,  Fakat bir mazlum intizarıyla eller duaya açılıyor. İşte bir gün o mazlumların duası kabul olacak, zalimler ve işgalciler hak ettiği cezaya çarptırılacaktır.

Müslümanların uyanması ve  bu zulmün bitmesi ümit ve duasıyla…

ABDULLATİF ACAR

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]