* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İyiliğe Davetin ve Kötülükleri Engellemenin Usulü  (Okunma sayısı 7015 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
İyiliğe Davetin ve Kötülükleri Engellemenin Usulü
« : Haziran 01, 2024, 07:34:14 ÖÖ »


İyiliğe Davetin ve Kötülükleri Engellemenin Usulü

İyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin hükmü

Âlimlerin çoğunluğu iyiliği emretme ve kötülüğü engelleme vazifesinin farz-ı kifaye olduğu görüşünü benimsemiştir. Buna göre İslam ümmeti içerisinde yeterli sayıda kişi bu görevi yerine getirdiğinde bunu yapmayanlar üzerinden sorumluluk kalkar, bu görevi yapanlar da yaptıklarının ecrini alırlar. Ancak bu görevi yerine getirmenin gerekli olduğu bir durumda hiç kimse yerine getirmezse yapma gücü olduğu hâlde yapmayanların tümü günahkâr olur. Şayet bir iyiliği yapmanın gerekli olduğu bir yerde onu yapma veya emretme imkânı bulunan tek bir kişi bulunuyorsa ya da bir kötülüğün meydana geldiği yerde onu engelleme imkânı olan tek bir kişi varsa onun bu kötülüğü önlemesi farz-ı ayn hâline gelir.
Bazı âlimler ise bu görevin hükmünün emredilen iyiliğin veya engellenen kötülüğün dindeki hükmüne bağlı olduğunu belirtmişlerdir. Buna göre farz olan iyilikleri emretmek farz, vacip olan iyilikleri emretmek vacip, mendup olan iyilikleri emretmek ise menduptur. Aynı şekilde haram olan kötülükleri engellemek farz, tahrimen mekruh olan kötülükleri engellemek vacip, tenzihen mekruh olan kötülükleri engellemek ise menduptur.

İyiliği emretme ve kötülüğü engelleme göreviyle yükümlü olan kişi
İyilikleri emretme ve kötülükleri engelleme görevini yapacak olan kimsenin her şeyden önce mükellefiyet şartlarını taşıması yani akıl sahibi ve yetişkin olması (ergenlik çağına ulaşması) gerekir. Bunun yanında Müslüman olması da şarttır.

Bazı âlimler Kur’an’daki “Sizler insanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz?” (Bakara, 2/44.) ve “Ey iman edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?

Yapmadığınız şeyleri söylemeniz Allah katında büyük bir öfkeye sebep olmaktadır.” (Saff, 61/2-3.) ayetlerinden yola çıkarak dindeki emirlere ve yasaklara uymayan bir kimsenin başkalarına iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama görevini yerine getiremeyeceğini savunmuşlardır. Buna karşılık bazı âlimler ise peygamberler dışında günahsız hiç kimse olmadığını, böyle bir şart koşulması hâlinde bu görevi hiç kimsenin yapamayacağını belirterek bunun şart olmadığını belirtmişlerdir. (Mevsuatü’l-fıkhiyyetü’l-Kuveytiyye, 6/249.)

Emretmeye konu olan iyilikler ve yasaklamaya konu olan kötülükler

Bir şeyin iyilik olarak kabul edilip emredilebilmesi için dinde böyle bir emrin var olduğu bilinmelidir. Yine bir şeyin kötülük olarak kabul edilip yasaklamaya ve engellemeye konu olabilmesi için onun din tarafından yasaklandığının kesin olarak bilinmesi gerekir.

Mezhepler arasındaki ihtilafa bağlı olarak bir mezhep tarafından helal ve caiz olarak görülen bir şeyin, o mezhebe mensup kimseler tarafından işlenmesi bir kötülük olarak görülemez ve engellenemez.

Bir kötülüğü engellemenin söz konusu edilebilmesi için an itibarıyla mevcut veya etkilerini devam ettiriyor olması gerekir. Daha önce olmuş, bitmiş bir kötülük için ancak ilgili şahıslar tövbeye davet edilebilir.

Bir kötülüğü engellemenin söz konusu olabilmesi için bu kötülüğün açıkta işlenmesi gerekir. Buna göre insanların özel hâl ve durumlarını araştırarak buralardaki birtakım yanlışlıklar ve kötülükleri tespit etmek ve bunları engellemeye çalışmak doğru değildir. Zira Kur’an, özel hayatın gizliliğine büyük bir önem vererek insanların gizli hâllerinin araştırılmasını yasaklamıştır. (Hucurat, 49/12.)

İyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin muhatabı olan şahıslar

İyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin muhatabı şahsın mükellef olması yani aklı başında ve ergenlik çağını aşması şart değildir. Söz gelimi henüz buluğ çağına ulaşmamış bir çocuğun alkollü içecek içtiğini gören ve bunu engelleme imkânı bulunan kişinin buna engel olması gerekir. Aynı şekilde bir akıl hastasının kendisine ya da başkasına zarar vermekte olduğunu gören ve bunu engelleyebilecek kimsenin buna engel olması gerekir.

Yine çocukların ibadetlere alıştırılması noktasında onlar henüz mükellef olmasalar bile yedi yaşından itibaren kendilerine namaz kılmalarının, güçleri yeter bir duruma geldiklerinde oruç tutmalarının emredilmesi, onların küfür ve kötü sözlerden uzak tutulması da böyledir.

İyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin aşamaları

Allah Resulü’nün (s.a.s.) kötülük karşısında bir Müslümanın nasıl hareket etmesi gerektiğini belirten hadisi, iyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin aşamalarını ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) konuya ilişkin hadisinde şöyle buyurmuştur: “Sizden bir kötülük gören bunu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle [buğzetsin]. Bu, imanın en zayıfıdır.” (Müslim, İman, 78.)
Hadis her ne kadar kötülüğü engelleme ile ilgili olsa da aynı aşamalar iyiliği emretme konusunda da geçerlidir. Buna göre iyiliği emretme ve kötülüğü engellemede üç aşama söz konusudur:

a) Bilfiil müdahale

Bu, bir kimsenin dince istenilen bir şeyi yapabilmesini sağlamak için ya da bir kimsenin dince kaçınılması istenilen bir günahtan, kötülükten ve haramdan kaçınması için bilfiil müdahalede bulunmak suretiyle olur.

Söz gelimi kişinin namaz için eşini ve çocuklarını uyandırması, çocuğuna abdest aldırması, çocuğunu camide namaz kılmak üzere camiye götürmesi “iyiliği emretmenin fiil yoluyla gerçekleştirilmesi” bağlamında örnek olarak zikredilebilir.

Buna karşılık mesela kavga eden iki kişinin arasına girerek kavgayı ayırmak, bir kimsenin malını haksız olarak almış olan şahsın elinden o malı alarak sahibine vermek, insanların canlarına, mallarına ve ırzlarına saldıran düşmanlara ve teröristlere kuvvetle karşı koyarak hak ettikleri cezaları vermek kötülüğe bilfiil müdahale örnekleridir.
b) Sözle müdahale

Bir iyiliği bilfiil yaptırma veya bir kötülükten bilfiil sakındırma gücüne sahip olmayan kişi, söyleyeceği sözlerle iyiliğin yapılmasını veya kötülüğe son verilmesini sağlamakla yükümlüdür.

Söz gelimi fakir bir kimseye yardım edilmesi için zenginleri teşvik etmek, namaz vakti geldiğinde kişinin arkadaşlarını namaza davet etmesi iyiliğe sözle davetin örnekleridir.

Buna karşılık kötülük yapan bir kimseyi sözlü olarak uyarmak suretiyle kötülüğüne son vermeye çalışmak, bir konuda yanlış yapan kişiye o işin doğrusunu söylemek, bir yangın görülmesi durumunda itfaiyeye telefonla haber vermek kötülüğe sözlü müdahale örnekleridir.

c) Kalple müdahale

İyiliği bilfiil ya da sözlü olarak emretme imkânı bulamayan bir kimsenin kalbinden iyilik yapılmasını istemesi kalple müdahaledir. Mesela İslam’ın emir ve yasaklarına uymayan bir kimsenin arkadaşı kendisini davet ettiği hâlde olumlu yanıt alamazsa kalbinden o kimsenin hidayetini istemesi, onun iyiliği yapmasını temenni etmesi kalple müdahaledir.

Yine bir kötülüğü bilfiil ya da sözlü olarak engelleme gücüne sahip olmayan bir kimsenin, kalbiyle o kötülüğü kötü görmeye ve bir an önce sonlanmasını temenni etmeye devam etmesi kalple müdahaledir.

İyiliği bilfiil emretme ve kötülüğü bilfiil engelleme güç ve imkânına sahip olan bir kimsenin, yalnızca sözlü bir biçimde iyiliği emretmesi veya kötülüğü engellemeye çalışması yeterli değildir. Aynı şekilde iyiliği sözlü olarak emretme veya kötülüğü sözlü olarak engelleme güç ve imkânına sahip olan bir kimsenin bunu yapmayıp yalnızca kalbinden iyiliğin işlenmesini, kötülüğün ortadan kalkmasını temenni etmesi yeterli değildir.

İyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin adabı

İyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak son derece hassas bir görevdir. Bu görev usulüne uygun bir şekilde yapılırsa bir kimsenin iyilik yapmasına veya kötülükten uzak kalmasına vesile olmanın sevabını elde etmek söz konusudur. Rabbimiz iyi bir işe aracılık eden kimsenin bu işin yapılmasına vesile olmanın sevabını alacağını belirtir.

(Nisa, 4/85.) Allah Resulü (s.a.s.) de bir hayra aracılık eden kimsenin bizzat o hayrı işleyen kimse gibi sevap alacağını söylemiştir. (Müslim, İmare, 133; Tirmizi, İlim, 14; İbn Mace, Edeb, 123.) Ancak bu görev usul ve adabına uygun yapılmazsa muhatapların iyilikten tamamen uzak kalmalarına, kötülüklere daha çok bulaşmalarına, insanların dinden nefret etmelerine sebep olabilir. Bunun için iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama durumunda olanların şu hususlara dikkat etmeleri gerekir:

a) Yumuşak bir üslup kullanmak

Yüce Allah, Hz. Musa ve Hz. Harun’u Firavun’a elçi olarak gönderirken onlara “Ona yumuşak söz söyleyin. Ola ki aklını başına alır veya korkar.” (Taha, 20/44.) demiştir.

Firavun gibi bir zalim karşısında bile dinden söz ederken yumuşak bir üslup kullanılması isteniyorsa diğer insanlara karşı evleviyetle yumuşak bir üslup kullanılması gerekir.

b) Hikmet ve güzel öğütle davet etmek

Rabbimiz, Resulü’ne davetin üslup ve yöntemini şu şekilde öğretmiştir: “Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!” (Nahl, 16/125.)

Hikmet akla, güzel öğüt ise gönle hitap etmektir. Muhatabımız buna yanaşmadığı takdirde de en güzel mücadele yöntemi ne ise onu esas almak gerekir.

c) Önem sırasına riayet etmek

İyiliği emretme ve kötülüğü yasaklamada hiyerarşiye dikkat etmek gerekir. Daha önemli konular dururken ikinci planda kalan konularda gereksiz ayrıntıya girmek hikmete uygun değildir. Hz. Lokman, oğluna öğüt verirken sırayla iman, ibadetler, ahlak ve adaptan söz etmiştir.

d) Muhatapları tanımak

İyiliğe emretme ve kötülüğü yasaklama görevini yerine getirirken muhatapları tanımak, onların bilgi seviyeleri, ilgi ve meraklarını bilmek son derece önemlidir. Rabbimiz her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdiğini belirtir. (İbrahim, 14/4.) Bu, her peygamberin kendi muhataplarını çok iyi bildiğini ve onlara hitap edecek bir üslup sahibi olduğunu gösterir.

e) Kötülüğü engellemenin daha büyük bir kötülüğe yol açmayacağından emin olmak

Bazen bir iyiliği emretmek ya da bir kötülüğü engellemeye çalışmak, beklenen iyiliğe göre daha büyük bir kötülüğe yol açabilir. Böyle bir durumda iyiliği emretme ve kötülüğü engelleme görevi düşer. Söz gelimi bir iyiliği emretmek ya da bir kötülüğü yasaklamak, muhatabın fiilen saldırıda bulunmasına ya da dini inkâr etmesine yol açacaksa onu o hâlde bırakmak daha uygun olur.

Kuşkusuz bu konuda daha başka hususlar da bulunmakla birlikte iyiliği emretme ve kötülüğü engelleme konusundaki en temel noktalar bunlardır.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]