* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Zamanın Ruhu ve Gençleri Anlamak  (Okunma sayısı 4121 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Zamanın Ruhu ve Gençleri Anlamak
« : Temmuz 06, 2024, 07:40:44 ÖÖ »


Zamanın Ruhu ve Gençleri Anlamak

Ah zamane gençleri…

Bu gençleri de anlayamıyorum…

Bu gençler var ya…

Gençler konusu açıldığında hemen dilimizden dökülen cümleler vardır. Gençleri anlamak diye bir konumuz mu var yoksa gençleri bir kalıba dökmek gibi bir derdimiz mi? Gençleri anlamak mı zor? Gençleri anlamaktan ziyade kendi gençliğimizde yapamadığımız hususları onlara yüklemek gibi bir çabamız mı var?

Başta anne babalar olmak üzere yaşı yerinde olan biz büyükler, gençlerin hızlı bir şekilde yol almasını istiyoruz. Bizi böyle düşünmeye sevk eden belki biraz da gençlerin tecrübe eksikliği olduğunu düşünmemizdir. Bu durum çok da anormal değil ki. Hatta hayatın gerçekliğini de dikkate alırsak haklılık yönü de büyüktür. Ama gençleri bir kalıba dökmek hususunda biraz çekincelerim var. Rehberlik etmek ile kalıba dökmek farklı bir durum.

Büyükler -biraz da yaratılış gereği- korumacı davranır. Aldıkları her karar, tedbir kendi yaşadıkları hayatın bir refleksi gibidir, hele bir de acı tecrübeleri var ise. Çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını isteriz. Eh biraz da dünyalıkları iyi olsun. Hatta mümkünse maaşlı bir işi olsun, deriz. Buraya kadar normal. Ama sıra dışı olan, çocuklarımızı bu dar kalıba sığdırmaktır. Çevremizde çok iyi okullarda (!) okumalarına rağmen mutlu olmayan gençleri görürüz. Bu arada iyi okul olması neye ve kime göredir?

Ayrıca biz çocuklarımızdan ne bekliyoruz? İyi bir okul bitirmesini mi? İyi bir iş sahibi olmasını mı? Ya da iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmasını mı? Hayatın koşuşturması içinde genelde çocuklarımıza yüklenmenin en iyi yol olduğunu hep düşünüyoruz. Veya öyle davranmaya çalışıyoruz.
Çocuklarımızın da bizim gibi hayalleri ve beklentileri vardır ve olacaktır. Bu beklentiler ile bizim arzularımız örtüşmeyebilir. Hatta bazen bizim aklımıza hayalimize gelmeyen konu başlıklarını bile düşünebilirler.

Bizim beklentilerimiz, bizim yaşadığımız çocukluk ve gençlik çağının hasılasıdır. Dinlediğimiz müzikten seyrettiğimiz filme varıncaya kadar, hatta duyduğumuz hikâyelere varıncaya kadar durum böyledir. Hâlbuki bizim çocuklarımızın imkânları ve zorlukları farklıdır. Mesela bizim çocukluğumuz ve gençliğimizde tek kanallı ve siyah beyaz olan TV yayınları vardı. Şimdi ise sınırsız bir erişim ile dünyanın her bir yanında olup bitene anında ulaşabilen bir imkân ve zorluklar dünyası var. Gözümüzü kapamakla bu dünya yok olmuyor. Yani artık yasaklamakla işler çözülmüyor.

Çocuklarımızı başkalarının çocukları ile kıyaslamanın doğru olmadığını uzmanlar zaten bize her daim hatırlatıyor. Bizim gönlümüzde sevdiğimiz bir meslek veya meşguliyet olabilir. Hatta çocuğumuz için olmasını beklediğimiz bir meslek de olabilir. Peki, çocuklarımızın kabiliyetleri, hevesleri, beklentileri önemli değil mi? Hz. Ali

Efendimize nispet edilen bir söz var: “Çocukları yaşadığınız zamana göre değil de yaşayacakları zamana göre yetiştirin.” Ne hikmetli bir söz değil mi?

Korumacılık, onların kabiliyetlerini örtmemeli ve daha da kötüsü engellememeli. Bırakınız yapsınlar, demiyorum. İmkân verelim hatta yüreklendirelim. Cevherlerinin ortaya çıkması için gerekirse bahaneler üretelim. Hatta bir adım ilerisi, büyükler hayatta iken bazı hataları işlesinler. Hayatın acı tatlı sıkıntılarını görsünler. Biz rehberlik etmeye devam edelim. Korumacı bir anlayış ile steril bir hayat sunmayalım. İbrahim peygamberin oğlu İsmail ile olan yalın diyaloğunu Kur’an-ı Kerim bize ne güzel anlatır. Sonunda zor bir imtihan için bile, “Ey oğulcağızım...” diyerek sevgi dili ile ama karşılaştıkları tabloyu da en yalın ve sade bir ifade ile anlatır.

Her çocuk, genç ve insan esasında başlı başına bir dünyadır. Hani Şeyh Galip büyüğümüzün dediği gibi: “Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen.” İşte o tohumda neler gizli olduğunu biz bilemeyiz. Talip olduğu her ne ise hayatta onunla ilgili karşılaşabileceği alternatifleri kendisiyle paylaşalım. Kendisi gibi düşünmediğimizi ama düşündüklerinin de önemli konular olduğunu hissettirelim. Hayata bütüncül bakmasını, sadece kendisini düşünerek değil, bir aile kurduğunda sorumluluklarının olacağını hatırlatalım.

Bizim zamanımızda diye söze başlar isek karşılığı artık o devir geçti olur. Unutmayalım ki her zamanın imkânları ve zorlukları farklıdır. Esasında en güzel ve kolay olanı iyi bir örnekliktir. Yaşadıklarımızı, hatta kaçırdıklarımızı da anlatabiliriz, anlatmalıyız da. Ama yemeğe konan tuz misali kıvamında olmalıdır. Ben gençlerle yaptığım buluşmalarda iki şeyi öneririm: Birincisi sevdiğiniz okulu okuyun, sevdiğiniz işi yapın; ikincisi hayatta karşılığı olan bir şeyi yapın.

Bazen velilerden şu şikâyeti duyarız: “Çocuğum üniversitenin şu bölümünü iki sene okudu ama devam etmek istemiyor.” Bu durum bir veli için zor bir dönemeçtir. Ama çocuğumuz okuduğu bölümün kendisi için uygun olmadığına iyice kanaat getirdi ise iki yılın ciddi bir kayıp olmadığını düşünüyorum. Tarihimizde bunun çok örnekleri vardır. Belli bir zaman bir bölümde eğitimini sürdüren ama sonra vazgeçip başka bölümlere geçen nice değerli âlimleriz vardır.

Çocuklarımızın okudukları bölüm veya okulun adı ailesiyle birlikte ortak bir tercihtir. Ama eğitimdeki bölümü her ne olursa olsun kendi ayakları üzerinde durabilen çocuklarımız olması için gayret gösterelim. Kendi kendine yeten, günlük ihtiyaçlarını rahatça karşılayabilen çocuklarımız olması için uğraşalım.

Ülke ve dünya gündemine dair düşünceleri, beklentileri ve kaygıları olan çocuklarımız olsun. Günlük politik tartışmalar yerine ötekini dinleyen, değerlendiren ve düşmanlaştırmadan anlamaya çalışan gençlerimiz olması için uğraşalım. Bu toprakların tarihini, kültürünü ve değerlerini bilen veya en azından bunlara merakı olan gençlerimiz olsun. Bir büyüğü ile karşılaştığında hâl hatır soran, sorulana cevap veren/verebilen çocuklarımız olsun.

Aile birlikteliğini yaşayarak öğretelim. Sadece anne babalarının değil, ailenin diğer fertlerinin önemini ve güzelliğini de hissettirelim. Bir gencin hayatta beslendiği kaynakların başında ailesi gelir. Bayram gibi özel günler başta olmak üzere düğün ve cenaze gibi zamanlarda aile sorumluluğu ve bilinci yaşayarak gösterilmelidir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]