* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İMAN KUR'AN VE NAMAZ  (Okunma sayısı 726 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İMAN KUR'AN VE NAMAZ
« : Şubat 19, 2017, 10:52:56 ÖÖ »
İman, Kur’an ve Namaz

İslam Tarihi’nde sahabeden Erkam b. Ebi’l-Erkam’ın evinde yapılan toplantılar “Gizli toplantılar” olarak nitelendirilmiştir. Bu nitelemeye elbette saygı duyuyoruz fakat âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in gizli faaliyetler yürüttüğünü ifade etmek yerine seçilmiş bir avuç insana yönelik özel bir terbiye programı uyguladığını söylemeyi daha uygun buluyoruz. Dolayısıyla Erkam’ın evini gizli toplantıların yapıldığı bir mekân olarak değil de seçilmiş insanların Hz. Peygamber (sav) tarafından özel terbiyeye alındığı bir mektep olarak görmeliyiz. Bu, o dönemde davetin gizli yapıldığı gerçeğini elbette değiştirmez. Fakat bizler Daru’l-Erkam’ı gizli toplantı mekânı olarak okuduğumuz sürece burada yaşananları bir kıssa olmaktan öteye taşıyamayız. Seçilmiş insanların terbiye mekânı olarak okuduğumuzda ise Daru’l Erkam’ın taşıdığı evrensel mesajı fark etmemiz daha kolay hale gelecektir. Burada dikkatimizi çeken mevzu, gece de olsa gündüz de olsa, gizli de olsa açık da olsa İslamiyet’te her zaman bir aksiyon ve hareketin bulunduğudur. Tıpkı insanın nefes alıp verme fonksiyonunu ömrü boyunca devam ettirdiği gibi Müslümanca yaşamak da her an hareket ve aksiyon içinde olmak demektir.

Efendimiz (sav) Müslüman insanın inşasında üç önemli mevzuda talim ve terbiyeyi öncelemiştir. Bunlar; iman, Kur’an ve namazdır. Bir Müslümanın hayatında bu üç husus kökleşmemiş yani iman kalbinde sağlam bir karar kılmamış, Kur’an-ı Kerim ile olan ilişkisini sağlam bir hale getirmemiş ve namazı hayatının merkezine almamışsa onun kulluğu kök salmamış ağaç gibidir. Nasıl ki kökü sağlamlaşmamış olan ağaçlar rüzgârın etkisine dayanamazsa, onun imanı da zorluklara karşı dayanıksız olacaktır.

İlk olarak sağlamlaştırmamız gereken imanlarımızdır. Allah’a imanın kalbimizde ne kadar yer tuttuğu, bu imanın hayatımızda ne kadar kendini gösterdiği; Yüce Allah’ın Rab, İlah ve Melik olarak hayatımızın neresinde olduğu sorularını cevaplamakla yola başlamalıyız. Ardından Kur’an ile olan irtibatımızı sağlamlaştırmalıyız.

Unutmamak gerekir ki bütün ibadetlerin ifasına vesile olacak temel farz olan namaz, mü’minin hayatına kök salmadıkça onun imanı eksik olur. Zira namaz ibadeti kendisi dışındaki tüm farz ibadetlerin yerine getirilebilmesi için gerekli olan güç ve kuvveti bünyesinde taşımaktadır.

Nübüvvetin on üç yılını kapsayan Mekke döneminde nazil olan ayetlerin hemen hemen tümü iman esaslarına yönelik olup ameli mevzuları taşımamaktadır. İmanî sıralama da Allah’a iman, Peygamber’e iman ve ahirete iman olmak üzere üç temel başlıkta ele alınmış ve mü’minler on üç sene boyunca bu üç hususta terbiyeye tabi tutulmuştur.

İman ve aksiyonu kalbine ve hayatına yerleştiren, bu suretle ibadetlerini de düzenli bir hale getiren mü’mini bekleyen basamak ise ahirette her bir uzvuna not verileceği inanç ve imanına ulaşmaktır. Bu inanca ulaşan mü’min, her uzvunu Allah’ın razı olacağı işlerde faal hale getirme ihtiyacı hissedecektir. İki dudağı arasından girene de çıkana da dikkat edecek, her organının kendisine teslim edilmiş bir emanet olduğu bilinciyle yaşamını idame ettirecektir.

Kalbin Allah’ın lütfu ve ikramı olarak alacağı manevi enerjiyi en fazla depoladığı an seher vakitleridir. O halde Allah’ın nimeti ve bereketiyle dolu bu vakitlerde kalbimizi beslemeyi ihmal etmeyelim…

Abdullah Büyük.


ÜMMETİN FESATTAN KURTULUŞU

Fitne ve fesadın tarihi insanlığın tarihi ile yaşıttır. Hz. Âdem (as)’ın iki oğlunun arasında tutuşan fitne ateşi yeryüzünde ilk kardeş kanının dökülmesine sebep olmuştur. İnsanoğlunun ilk kan damlasının toprağa düşmesiyle birlikte adeta fitnenin tohumu da toprakla buluşmuştur. İnsanın olduğu bütün coğrafyalara kök salmıştır. Tarihin her döneminde fitne ve fesat, şeytanın insanoğlunu birbirine düşürmek için kullandığı en etkili silah olmuştur. Kıyamete kadar da şeytan bu silahı insana karşı kullanmaya devam edecektir. İnsanoğlunun misafirhanesi ve imtihan yeri olan dünyayı fitne ve fesada verdiği acı dolu günler yaşıyoruz. İnsanoğlu, adeta insanlığından utanılacak bir noktaya geldi.

Gözümüzü İslam coğrafyasına çevirdiğimizde Müslümanların yaşadıkları her bir ülkede fitnenin ve fesadın kardeşi kardeşe öldürtmeye devam ettiği acı gerçeği ile karşılaşıyoruz. Aynı Allah’a ve aynı peygambere iman eden, günde beş defa aynı kıbleye yönelen Müslümanlar, birbirlerini düşman görmeye devam ediyorlar. Sayamayacağımız kadar çok olan ortak paydalarımıza ufak tefek farklılıklarımız galip geliyor ve aramızda fitne sebebi olabiliyor. Ümmet bir türlü sosyal tevhid olan vahdete kavuşamıyor. İslam coğrafyasının genelinde, özellikle de Halep’te yaşanmakta olan acılara yüreklerimiz dayanamaz hale geldi.

Yaşamakta olduğumuz bu durumun sebebini Kur’an’a sorduğumuzda şu ayet cevap olarak karşımıza çıkıyor: “Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz Allah’ın emirlerini yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur” (Enfal, 8/73)

Yeryüzündeki bütün savaşlar, terör olayları, sosyal, siyasi ve ekonomik karmaşa ve kargaşalar Kur’an tarafından “fesat” kavramı ile ifade edilir. Bütün fesatların sebebini ise yukarıda zikretmiş olduğumuz ayet “Allah’ın emirlerinin yerine getirilmemesine” bağlıyor. İslam coğrafyasında yaşanmakta olan fesatlara son vermek için Müslümanların Allah’ın emirlerini bireysel ve toplumsal hayatlarına hâkim kılmaları gerekiyor. Ancak bunun neticesinde coğrafyamızı ve dünyayı hilafet görevimizin gereği olarak ıslah edebiliriz.

Islaha dua ile başlayalım;

Muhtaç olarak yaratılan insan bütün ihtiyaçlarını Rabbine arz eder. Dua eden insan, kendi kendisine yetmediğinin farkına varan insandır. Dua etmeyen kimse ise, kendi kendisine yettiğini zanneden ve kendisine tapınan bir müşriktir. İnsanın kalbini Rahman’ın merhametine açan ibadet duadır. Bunun için Rabbimiz bizleri yaratılış amacımıza ulaşmak için terbiye etmeye, bizlere istemeyi öğreterek başlamıştır. Mushaf’ın ilk suresi olan Fatiha, insana Rabbinden isteme usul ve yöntemini öğretir. İsteme yetisini bizlere bahşeden Rabbimiz, Fatiha ile bize nasıl isteyeceğimizi ve neleri isteyeceğimizi talim ettirir. Yapmış olduğumuz duaların Allah katında icabet bulmasını istiyorsak duadaki usulümüz Fatiha’da öğretildiği gibi olmalıdır. Aksi bir yol usulsüzlüğe sebep olacaktır. Fatiha’nın ilk kelimesi olan hamd, şükrü ve tazimi kapsar. İnsan her durum ve halde Allah’a hamd eder. Hamd, her şeyi Allah’a borçlu olmanın en güzel itirafıdır. Hamd, Allah’ın bizim için takdir etmiş olduğu her şeye rıza göstermenin dil ile ifade edilmesidir. Çünkü insan, istediği her şeyin kendisi için hayırlı mı yoksa şerli mi olduğunu bilemez. Bunu ancak her şeyi bütün olarak gören ve bilen Allah bilebilir. O’nun bilgisiyle takdir ettiğine ise kul rıza gösterir.

Efendimiz(sav) “Dua mü’minin silahıdır” buyuruyor. Bu hadisi doğru bir şekilde anlamaya ve yaşamaya çok ihtiyacımız var. İslam coğrafyasında ve bütün dünyada yaşanmakta olan büyük fitne ve fesada karşı elimizden gelen bütün imkânları kullandıktan sonra kavli duaya durmalıyız. Mü’minlerin birleşmiş duaları zalime karşı en etkili silahtır. Yeryüzünde yaşamakta olan iki milyar Müslüman, ümmetin selameti için dualarını birleştirmedikçe yaşanmakta olan acıları durduramayız. Şunu unutmayalım ki mü’minlerin birleşmiş duaları, adı “Birleşmiş Milletler” olan ama Müslümanlara zulme aracılık yapmaktan başka marifeti olmayan örgütten çok daha etkilidir. Yaşamakta olan acılarımızın dinmesi için Birleşmiş Milletler’den medet ummak yerine dualarımızı birleştirme derdinde olmalıyız.

Seher vakitlerinde ve namazlarımızdan sonra boynumuzu büküp, içten ve samimi bir dille, bağırıp çağırmadan Rabbimize halimizi ve ihtiyaçlarımızı O’nun bizlere öğrettiği usul ile arz edelim.

Abdullah Büyük.

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Dün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Dün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Dün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Dün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Aralık 22, 2024, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Aralık 22, 2024, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Aralık 22, 2024, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Aralık 22, 2024, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Aralık 22, 2024, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Aralık 22, 2024, 08:09:36 ÖS]