Gönderen Konu: Pusulamız ve Şifamız (Okunma sayısı 342 defa)

fanidunya NET · « : Nisan 07, 2025, 08:35:15 ÖÖ »

Pusulamız ve Şifamız

Buradayız, dünyadayız ve imtihandayız.

Dünyaya gelmiş olmakla çıktığımız bu yolculukta, ışıklar, renkler, çalılar, taşlar, çukurlar ve hakikat sandığımız yanılgılarla, gül sandığımız dikenlerle karşılaştık. İmtihan, hayatın en derin gerçeğiydi. Bu gerçeğin içinde bulduk kendimizi. Rabbimiz, “İnsanlar, ‘İnandık’ demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler?” buyurdu. (Ankebut, 29/2.)

İnsanın ruhunu kavrayabilmek, üzerine düşen yüklerin ne denli ağır olduğunu anlamak zor iş. İnsan, her zaman bir şeylere doğru koşar, her zaman bir beklentisi vardır; ancak hayatın getirdiği zorluklar, başlangıçtan sona kadar insana, bir sabır sınavıdır. Bu dünyada herkesin bir sınavı vardır. Ve her insan, kendi kaderiyle bu sabır yolunda yürür de yürür.

Hayatta yol ayrımları çoktur. Böyle zamanlarda hakikat zannedilen, bazen insanın gözlerinin yanıldığı bir seraba dönüşür. Çölde nehir sandığımız, bazen kurak topraklardır. Doğru yol sandığımız, uçurumlardır, çıkmaz sokaklardır, ters yönlerdir. Ama dedik, burası dünyadır biz de dünyanın insanları. Dünya gözüyle gördüklerimiz, bildiklerimiz insanın acziyeti, şeytanın aldatmacaları ve nefsimizin galebe çalmaları arasında bizlere çölde nehirler gösterebilir. Kaygan zeminlerde, yürürüz sanıp ayaklarımızı kaydırabilir. Işıltılar, parıltılar bizi aldatabilir. Belki yol yakınken belki uzakken uyandığımızda gaflet uykusundan, bizi düştüğümüz yerden kaldıracak, gideceğimiz yönü gösterecek nedir? Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta, Kader, 3.)

İşte bu noktada Kur’an, karanlıkları aydınlatan bir ışık gibi karşımıza çıkar. O, bir hayat rehberi, bir yol gösterici, bir sükûnet ve şifa kaynağıdır. İnsanın kalbinin derinliklerine işleyen, ruhunu arındıran ve her dönemde insana yolculuğunda yön veren nurdur. İmtihan, hakikat ve sabır…

Bunların hepsi Kur’an’ın rehberliğinde anlam bulur. Her bir ayet, bir pusula gibi doğru yola yönlendirir. Nitekim Rabbimiz “…Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” buyurmakla Kur’an’ın Müslüman’ın hayat yolundaki rehberliğine vurgu yapmıştır. (Nahl, 16/89.)

Kur’an, ramazan ayında indirilen bir hidayet rehberidir. Rabbimiz şöyle buyurur: “O (sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği ramazan ayıdır.” (Bakara, 2/185.) Bu ay, Müslümanlar için bir rahmet vesilesidir. Kur’an ile yeniden dirilme ve toparlanma, Rabbimizin kelamıyla kendimizi bulma zamanıdır. Çünkü Kur’an, insanın Rabbiyle bağını kuran en güçlü köprüdür. Onun rehberliği olmadan, insanın bu dünyadaki yolculuğu, bir pusulası olmayan geminin deryada savrulmasına benzer. Kur’an olmadan, ne hedef bellidir ne de istikamet.

Fakat modern zamanın onca gürültüsü içinde, Kur’an’la olan bağımızı nasıl koruyabiliriz? Bu hızlı dünyada, nereye olduğunu bilmediğimiz koşturmalarımızda, eskimeden yok olan gündemler arasında, değişen vakit algılarımızla Kur’an’a zaman mı ayıracağız yoksa zamanımızı Kur’an’a göre mi ayarlayacağız? Bu dünyada yol alırken nehirlerimiz kurumuş, denizlerimiz sığlaşmış olsa da her zaman arayanı bekleyen, bulanı rahmetiyle barındıran Rabbimizin kelamı Kur’an ile olan ilişkimizi korumadan hangi işimizi yoluna koyabiliriz ki? O hâlde Rabbimiz ile olan ilişkimizin derinleşmesi, Kur’an ile olan bağımızın sağlamlaşması önceliğimiz, öncelediğimiz ve önemsediğimiz olmalıdır. Günümüzün içinde saklı inciler gibi olan seher vakitlerinde belki bir sayfa belki bir ayet ile başlayacağımız günün bereketinden nasıl şüphe edebiliriz? İnsan en çok kendisine yüklenir ve insan en çok kendisinden beklentidedir. Bu durumda; ulaşamayacağımız, ulaşmaya çalışırken devamlılık konusundaki azmimize zarar vereceğimiz, yorulacağımız büyük hedefler yerine başardığımızda motive olacağımız, devamlılık konusunda kararlılık göstereceğimiz küçük hedefler koymak daha doğru olabilir. Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Güç yetirebileceğiniz amelleri yapmaya gayret ediniz. Allah usanmaz da siz usanırsınız. Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır.” (Ebu Davud, Tatavvu, 27.)

Bir an bile olsun durup düşünmek, hayatın telaşı içinde bir nefes almak ne kadar zorlaştıysa da Kur’an’a yönelmek, tüm bu dünya yüklerinden sıyrılıp dünyaya pencere açmak olacaktır. Modern dünyanın şafağında kaybolan insanın, kelamullah ile yeniden uyanması, yolunu bulması işte budur. Çünkü Kur’an, zamanın ötesinden bir nur olarak gelir, karanlıklarımıza ışık tutar, ruhumuzu onarır. Kalbimizin çoraklaşan topraklarının ilahi kelamla hayat bulmaya ihtiyacı vardır. Kur’an, bu dünyanın acıları ve kayıpları karşısında bir merhem, kalbin yorgunluklarına bir şifa olur: “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifa ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yunus, 10/57.) Kur’an, sadece bir rehber değil, aynı zamanda kalplerin en güçlü şifasıdır. Dünya hayatının yorgunlukları, ruhun derinliklerine işleyen hüzünler ve kalbin karanlıklarında beliren endişeler karşısında, Kur’an ile iyileşmek mümkündür. Onu okuyup anlamaya çalıştıkça insanın içindeki huzursuzluk yerini sükûnete bırakır. Çünkü o, Rabbimizin bizlere bir rahmetidir. Sadece bilgi veren bir kitap değil, aynı zamanda ruhu iyileştiren, gönlü huzura erdiren, Rabbimizin rahmetinin sinelerimizde tecelli ettiği bir kaynaktır.

Özetle Kur’an’la olan ilişkimizi bir görev değil, bir ihtiyaç olarak görmeliyiz. Tıpkı bedenin günlük gıdaya ihtiyacı olduğu gibi, ruhumuz da ilahi kelama ihtiyaç duyar. Kur’an ile sadece onu okumakla değil, anlamaya çalışarak, hayatımıza yansıtarak ve kalbimizde hissederek bir bağ kurulmalıdır. Onun mesajlarını günlük yaşamımıza katmak, kalbimizi onunla arındırmak, her adımda bizi doğru yola yönlendiren bir rehber olarak kabul etmek gerekir. İşte bu yüzden, bu dünya yolculuğunda en sağlam azığımız, en güçlü dayanağımız Kur’an’dır. Ona sımsıkı sarılan, karanlıklar içinde yolunu kaybetmez; onu ve bize onu getiren Hz. Peygamber’i (s.a.s.) rehber edinen, dünya imtihanını sabır ve teslimiyetle aşar. Rabbimiz dünya yolculuğunda bizleri çiçekler derenlerden, heybesini hasenatlarla dolduranlardan, varış yeri cennet olanlardan eylesin.

Âmin.

Fatma Nur Yılmaz.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Pusulamız ve Şifamız (Okunma sayısı 342 defa)

fanidunya NET

Pusulamız ve Şifamız

BENZER KONULAR