İstanbul fethinin sonuçları 1
Hıristiyân halk, hattâ Papazlar bile İstanbul’da lâtin şapkası yerine, Türk sarığı görmeyi tercîh ettiklerini söylemişlerdir.
Allahü teâlâ tarafından, mukaddes kitâbımız Kur’ân-ı kerimde (Fetih, 27’de) Hayber’in fethi, (Fetih,1; Nasr sûresi, 1-3’te ise) Mekke-i mükerreme’nin fethi müjdelenmiştir. Peygamber Efendimiz tarafından da, hadîs-i şerîfte Kostantîniyye’nin (İstanbul’un fethi) müjdesi verilmiştir.
Fâtih Sultân Mehmed Hân, bahar mevsiminde, 23 Mart’ta muhteşem ordusuyla, büyük ve ağır silahlarla (toplarla) Edirne’den hareket edip 6 Nisan’da İstanbul kuşatmasını başlatmıştır. Muhteşem taarruz için gerekli keşifler yapılmıştır. Zincirlerin gerilerek Haliç'in kapatıldığını yerinde gören Fâtih Sultân Mehmed Hân, gemilerini, karadan kızaklar üzerinde kaydırarak Haliç'e indirmişti...
18 Nisan’da İstanbul adalarının alınması ve 22 Nisan gecesi Türk donanmasının karadan Haliç’e indirilmesini müteâkıp 23 Nisan’da sulh teklifine gelen Bizans elçisine, genç Pâdişâh İkinci Mehmed; “Ya ben bu şehri alırım, ya da bu şehir beni alır!” cevâbını vermiştir.
Fâtih’in hocası Akşemseddîn hazretleri, İstanbul'un fethine dâir müjdeler veriyordu. Fâtih Sultân Mehmed Hân da, ordusunun başında gece-gündüz devâmlı bulunarak, önceden hâzırladığı harp planlarını birer birer tatbîk ediyordu. Mücâhidler ordusunun arasında bulunan büyük âlimler ve evliyâ zâtlar, nusret-i İlâhiyyenin (Allahü teâlânın yardımının) gelmesi için devâmlı duâ ve niyâz ediyorlardı.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.