www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => İsmail Lütfi Çakan => Konuyu başlatan: gurbetciyim - Nisan 19, 2025, 05:47:17 ÖS
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
Ümidini Yitiren Şeytan
عَنْ جَابِرٍ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِىَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ : إِنَّ الشَّيْطَانَ قَدْ أَيِسَ أَنْ يَعْبُدَهُ الْمُصَلُّونَ فِى جَزِيرَةِ الْعَرَبِ وَلَكِنْ فِى التَّحْرِيشِ بَيْنَهُمْ
Câbir (ra), “Rasûlullah (sav)’ın şöyle buyurduğunu işittim” demiştir:
“Şeytan mü'minlerin Arap Yarımadasında kendisine kulluk etmelerinden ümidini iyice kesmiştir. Fakat onları birbirlerine düşürmeye, aralarını açmaya çalışacaktır.”[1]
Hazreti Peygamber’in bu uyarısı her türlü tahrik ve kargaşanın temelinde bir inanç problemi, bir dinî kaygı ve amaç bulunacağını, Şeytan’ın temsil ettiği sapıklar cephesinin, tevhide ve Allah kullarına yönelik sinsi faaliyetlerinin daimî olacağını göstermekte ve açıkça “Dininizi Şeytan (ve yandaşların)dan koruyunuz” talimatını vermektedir.
Durum
Hazreti Peygamber’in tebliğe başladığı günden beri dünya gündeminde yer almış bulunan İslam dini ve uygulamaları, gerek hac ibadeti gerekse Ortadoğu'daki dini kökenli fakat siyasî görünümlü kanlı olaylarla yeniden gündemdedir.
Anarşi, terör, savaş, kan, zulüm ve hac, tevhid merkezinin imkân ve bağlılarına yönelik olarak hep bir aradalar. Anlaşılması ve anlatılması oldukça zor bir durum. Dost-düşman birbirine karışmış. İnanç açısından değilse bile, sosyal ve siyasal açıdan tam bir keşmekeş. Büyük hesapların, arka planların, güç odaklarının kapışması. İslam’ı gündemden çıkarmak için tam şeytanın istediği sahne. Müşterek düşmanlarına karşı hac gibi bir ibadet vesilesi ile bile dostça bir araya gelemeyen İslam dünyası. Araları açılmış, birbirlerine düşürülmüş ortak otoriteden mahrum Müslümanlar. Tam hadisimizde işaret buyurulduğu gibi…
Peygamber uyarısı
Asırlarca önce, hicretin onuncu yılında, yine bu topraklarda zevkine doyum olmaz bir heyecan ve hareket vardı. Yüz binleri aşan mü’min hacılar eşliğinde Hz. Peygamber Veda Haccını yerine getiriyor ve bütün peygamberlerin çağrı çemberini Veda Hutbesi ile tamamlıyordu.
Peygamber Efendimiz’in o gün irad ettiği Veda Hutbesinin, açıklamak üzere seçtiğimiz hadis-i şerif ile ilgili bir paragrafı şöyleydi:
“Ey mü'minler, gerçekten şeytan, sizin şu topraklarınızda kendisine kulluk edilmesinden ümidini ebediyen kesmiş bulunuyor. Fakat o, önemsiz saydığınız iş ve davranışlarınızda kendisine uyulmasından memnun olacaktır. Dininizi ondan koruyunuz!”[2]
Hazreti Peygamber’in bu uyarısı her türlü tahrik ve kargaşanın temelinde bir inanç problemi, bir dinî kaygı ve amaç bulunacağını, Şeytan’ın temsil ettiği sapıklar cephesinin, tevhide ve Allah kullarına yönelik sinsi faaliyetlerinin daimî olacağını göstermekte ve açıkça “Dininizi Şeytan (ve yandaşların)dan koruyunuz” talimatını vermektedir.
Bütün tahriklerin, hadisimizin ifadesiyle tahrişin temelinde İslam'ı önleyebilmekten ümit kesmiş olmak gibi açık bir yenilginin bulunduğunu, dolayısıyla psikolojik bir temele dayalı olan bu karşı oluşun fevkalâde inatla ve sinsice yürütüleceğini de ortaya koymaktadır. Atalarımız ne güzel söylemişler: “Yenilen pehlivan güreşe doymaz…”
Yenilgiyi paylaşanlar
Aslında konu, Veda Haccında Mekke'ye girildiği gün veya genel bir kabule göre arefe günü Arafat'ta vakfe esnasında nazil olan bir ayette de ele alınmakta, İslam'ın iktidarını kabul zorunda kalan ve onu önlemekten ümidini kesenin sadece şeytan olmadığı şöyle haber verilmekteydi:
“Kafirler bugün sizin dininizi bozmak, sizi kendi dinlerine çevirmekten ümitlerini (tamamen) kesmişlerdir. Artık onlardan endişe etmeyin, benden korkun”[3]
Bu ayetteki “kâfirler” ile Hz. Peygamber’in beyanındaki “Şeytan”ı, bir arada değerlendirdiğimiz zaman, bu iki grubun, İslam'a karşı çıkmakta, Müslümanlara tuzak hazırlamakta ve onları birbirlerine düşürmekte eylem birliği içinde olacakları sonucuna varmamız pek tabiî ve kolay olacaktır.
Ayrıca bu ayetin öncesinin haramlar, arkasının helaller ile ilgili olduğu ve “Artık onlardan değil, benden korkun” ilahî uyarısı ile hadis-i şerifteki “Önemsemediğiniz amelleriniz, iş ve hareketlerinizde ona uyulması da şeytanı memnun edecektir” nebevî beyanı birlikte düşünülürse, dini ahkâma, haram helal sınırlarına ümmet-i Muhammed'e has değerlere ilgisiz kalmanın, onları kim ve ne adına olursa olsun hafife almanın sadece ve sadece İslam düşmanlarını sevindireceği ve dolayısıyla mü'minleri ilahî tehdit ve azaba muhatap kılacağı anlaşılacaktır. Bu demektir ki, İslam dünyasındaki olayların temelinde, tevhid yurdundaki şirk âbidelerinin kaidesinde Müslümanların umursamazlığı, gayret azlığı, anlayış kıtlığı yatmaktadır. Önemsiz görülen “aykırı”lar, normal sayıldıkça, toplumda anormal “normal”ler elbette artacaktır.
Hazreti Peygamber'in en son tavsiyeleri arasında “Yahudî ve Hristiyanların Ceziretu'l-Arap'tan sürülmesi”nin bulunması, İslam dünyasında yaşanacak ayrılık ve düşmanlıkların müsebbiplerini, en azından şeytanın çetelerini teşhir ve tespit anlamı taşımaktadır.
Öte yandan gerek bu ayetin, gerekse Veda Hutbesi içinde yer alan Peygamber uyarısının, Veda Haccı gibi dünyevî çapta ilk kez gerçekleştirilen bir muazzam ibadetin icra günlerinde nazil ve sadır olması, hac ibadetinin tam bir varlık ispatı demek olduğunu, hiç bir düşmanın artık tevhid dışı bir düşünce adına onu önleme manasında İslam aleyhinde ümide kapılma imkanı kalmadığını ilan etmektir. İmam Mâlik'e göre Cezîretu'l-Arap Mekke, Medine ve Yemen'den ibarettir. “Babacığım niçin şeytana tapıyorsun”[4] ayetinin delaletiyle de “Şeytana kulluk” putlara tapınmak demektir. İşte bu anlamda o günden bu yana o topraklarda bir sapıklık yaşanmış değildir. Ancak gerek günümüzdeki bilinen sınırlarıyla Ceziretu'l-Arap'ta, gerekse diğer İslam ülkelerinde Müslümanlar arasında olmadık meseleler çıkarılmış, fesad öncülüğü ve tahrikçiliği yapılmış ve yapılmaktadır. Zaten tahriş, toplumları fitne ve harblere sevk etmek, kışkırtmak, hile yapmak, katil, terör ve düşmanlık gibi kötülükleri insanlar arasında teşvik etmek anlamlarına gelmektedir.
Veda Hutbesindeki “sizin şu toprağınızda” ifadesi, hadisimizde “Cezîretu'l-Arap'ta” diye açıklık kazanmış olmakta, ya da “Cezîretu'l-Arap'ta” ifadesi, “sizin şu toprağınızda” beyanının sınırlarıyla Mekke ve civarına tahsis edilmiş olmaktadır. Sonuçta da hadisimizde, musallî mü'minlerin bir daha putlara kulluğa dönmeyecekleri, en azından şeytan ve avenesinin/yardımcılarının mü'minleri bu sonuca döndürmekten ümitlerini kesmiş oldukları belirlenmiş olmaktadır. Ancak mü'minlerin birbirlerine düşmelerinin de bu en acı akıbete yakın kötü bir son olduğu da vurgulanmış bulunmaktadır. Yaşanan da işte bu kötü sondur.
Merkez üssü
İmam Nevevî'ye göre Peygamberimizin bir mucizesi niteliğindeki hadisimizi gerek Müslim'de gerekse Ahmed b. Hanbel'de “İblisin tahtı denizin üzerindedir. Oradan çetelerini Müslümanlar üzerine salar. En büyük tahribat yapan, onun katında en yüksek itibara sahiptir”[5] anlamındaki hadisler takip etmektedir. Bu da ayrıca günümüzdeki İslam dünyasına yönelik tehdit odaklarını, süper güçlerin deniz üslerini haber verir gibidir.
Ayrıca Hazreti Peygamber'in en son tavsiyeleri arasında “Yahudî ve Hristiyanların Ceziretu'l-Arap'tan sürülmesi”nin bulunması, İslam dünyasında yaşanacak ayrılık ve düşmanlıkların müsebbiplerini, en azından şeytanın çetelerini teşhir ve tespit anlamı taşımaktadır. Yine Hz. Peygamber’in en son olarak Şam taraflarına göndermek üzere hazırladığı, fakat vefatı dolayısıyla göreve çıkamayan Üsâme b. Zeyd komutasındaki orduya Filistin'den geçmesini ve orada Belka ve Darüm denen iki yeri atlarına çiğnetmesini emretmiş olması da[6] Hz. Peygamber’in ümmeti için taşıdığı endişelerin odağında Filistin ve Yahudilerin bulunduğunu gösteren bir başka delil olmaktadır.
Netice
Bunca Müslümanı asırlarca öncesinde olduğu gibi her yıl Arafat'ta vakfede birleştiren ruh ve iktidar belgesi hac ibadeti, Müslümanları biraz da İslam gerçeklerini, Peygamber Efendimizin tavsiyelerini yaşamakta iş birliğine zorlayabilse, yenik pehlivan şeytan ve yandaşlarının, tek kelime ile İslâm düşmanlarının sindiği, şirk balonlarının söndüğü, fikrî ve fizikî putların devrildiği görülecektir. Yani tarih tekerrür edecek, şeytan ümitsizlik içinde dövünecek, İslam gönül gönül dünyalılara mutluluklar götürecektir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Dipnotlar:
[1] Müslim, Münafıkîn 65; Tirmizî, birr 35; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 313, 354, 366, 384; IV, 126; V, 73.
[2] Bkz. İbn Hişam, Sîre, IV, 25.
[3] el-Maide (5), 3.
[4] Meryem (19), 44.
[5] Bkz. Müslim, Münafıkîn, 65.
[6] İbn Hişam, Sîre, IV, 291.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net