www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET GENEL => KUR'ANI KERİM => Kur'an-ı Kerim Tefsiri => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Nisan 07, 2025, 08:26:45 ÖÖ

Başlık: Neml Süresi
Gönderen: fanidunya NET - Nisan 07, 2025, 08:26:45 ÖÖ
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)

Neml Süresi

Neml suresi, Kur’an-ı Kerim’in 27. suresi olup 93 ayetten oluşmaktadır. Nüzul sırasına göre kırk sekizinci sırada yer alan bu sure, Şuara suresinden sonra Mekke döneminin ikinci yarısında indirilmiştir. Adını 18. ayette geçen ve “karınca” anlamına gelen “neml” kelimesinden alır. Bu ayette, Hz. Süleyman’ın ordusu geçerken bir karıncanın diğer karıncaları uyarması ile ilgili bir kıssa anlatılmaktadır. Ayrıca sure, içinde Hz. Süleyman’ın kıssası geçtiği için “Süleyman suresi”, 20. ayette bahsedilen “Hüdhüd” adlı kuş nedeniyle de “Hüdhüd suresi” olarak da anılmaktadır. (İbn Aşur, et-Tahrir ve’t-Tenvir, Tunus: Daru Sahnun, 1997, 19/215.)

Neml suresinde genel olarak Allah’ın birliğine dair deliller, peygamberlerin kıssaları ve ahiret inancının önemi vurgulanır. Geçmiş toplumların hikâyelerinden kesitler zikredilerek insanlara öğütler verilir. Özellikle Hz. Süleyman ve Sebe Kraliçesi (Belkıs) ile ilgili kıssa ayrıntılı bir şekilde ele alınır. Kozmik deliller ve çeşitli örneklerle Allah’ın kudretinin tezahürlerine işaret edilir. Bunun yanı sıra, kıyamet alametlerinden biri olan dâbbetü’l-arzın çıkışı, mahşer gününde karşılaşılacak durumlar ve olaylar tasvir edilir ve müminlerin kurtuluşu anlatılır. Ayrıca Şuara suresinde kısaca söz edilen Hz. Musa, Hz. Salih ve Hz. Lut gibi peygamberlerin kıssaları bu surede daha detaylı bir biçimde sunulur. (Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Ankara: DİB Yayınları, 2020, 4/81.)

Sure, huruf-ı mukattaa adı verilen “Tâ-Sîn” harfleriyle başlar ve ardından, gelecek olan beyanların Kur’an’ın ve ilahi kitabın ayetleri olduğu vurgulanır. Ardından bu ayetlerin, inanan ve imanlarını namaz kılmak, zekât vermek gibi davranışlarla ortaya koyarak hesap gününün sorumluluğunu yerine getirenler için hidayet rehberi ve kurtuluş müjdecisi olduğu belirtilir. Ahirete inanmayanların, dünyaya aşırı bağlılık gösterip gaflet içinde bencilce bir hayat sürdükleri, bu nedenle de ölümden sonra hüsrana uğrayarak acı bir azaba maruz kalacakları ifade edilir. Ayrıca Hz. Peygamber’e hitap edilerek Kur’an ayetlerinin kendisine ilim ve hikmet sahibi Allah tarafından gönderildiği bildirilir. (Neml, 27/1-6.)

Bu girişin ardından surede bazı peygamberlerin kıssalarına yer verilir. İlk olarak Hz. Musa’nın tebliğ hayatından kesitler sunulur. Bir gece ailesiyle birlikte yolculuk yaparken bir ateş görmesi, o ateşe doğru gitmesi ve orada Allah Teâlâ ile konuşarak nübüvvetle görevlendirilmesi anlatılır. Ayrıca Allah’ın Hz. Musa’ya verdiği mucizeler üzerinde durulur. Asasının yılana dönüşmesi ve elini koynuna soktuğunda bembeyaz çıkması (yed-i beyza) gibi mucizelerle birlikte yoldan çıkmış olan Firavun ve kavmine gönderilişi ele alınır. Firavun ve kavminin, kendilerine apaçık mucizeler gösterildiği ve bunların gerçekliğini içten içe kabul ettikleri hâlde, sırf zulüm ve kibirleri nedeniyle Hz. Musa’nın nübüvvetini ve mucizelerini inkâr ettikleri belirtilir. (Neml, 27/7-14.)

Bundan sonraki ayetlerde, surenin ana konularından biri olan Hz. Davud ve oğlu Hz. Süleyman’ın kıssasına yer verilir. Her iki peygambere ilim nimeti bahşedildiği ve bu nimet sayesinde mümin kulların çoğundan üstün kılındıkları ifade edilir. Ardından, Hz. Süleyman’ın nübüvveti ve hükümdarlığı ayrıntılı bir şekilde ele alınır. Ona kuş dilinin öğretildiği ve onun cinlere, insanlara ve kuşlara hükmettiği belirtilir. Ayrıca ordusunun düzenli ve disiplinli bir şekilde karınca vadisinden geçerken, bir karıncanın “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler!” (Neml, 27/18.) şeklinde diğer karıncaları uyardığını duyduğu, bu söz üzerine tebessüm edip kendisine verilen bu nimet karşısında Allah’a şükrettiği aktarılır. Böylece Hz. Süleyman’a verilen olağanüstü yetenekler ve mucizeler aracılığıyla ilahi kudretin büyüklüğü gözler önüne serilir. Bunun yanı sıra, Sebe Melikesi (Belkıs) ile olan haberleşmesi, Hüdhüd kuşunun Belkıs ve kavmi hakkında bilgi getirmesi ve sonunda güneşe tapan Belkıs’ın Hz. Süleyman’ın yanına gelip gördüğü mucizeler neticesinde hak dini benimsemesi anlatılır. (Neml, 27/15-44.) Surenin devamındaki ayetlerde, Semud kavmine gönderilen Hz. Salih ile Hz. Lut’un kendi kavimlerine yönelik tebliğlerinden bahsedilir. Her iki topluluğun, peygamberlerin uyarılarına aldırmayıp ilahi daveti reddettikleri, günaha daldıkları ve peygamberlerine kötü muamelede bulundukları için sonunda helak edildikleri bildirilir. (Neml, 27/45-58.)

Peygamberlerin ve getirdikleri mesajların önemini vurgulayan bu ayetlerin ardından, Allah’ın varlığını, birliğini ve sınırsız kudretini gösteren kâinata dair deliller sıralanır. Bu ayetlerde, müşriklerin ahiret konusundaki inanç ve tutumları eleştirilir. Kâinattaki varlıklar, onların düzenli hareketleri ve işleyişleri örnek verilerek tüm varlıklar üzerinde Allah’ın mutlak egemenliği vurgulanır. Arka arkaya gelen beş ayetin (Neml, 27/60-64.), her birinde sonunda Mekke müşriklerine hitaben “Allah’tan başka bir ilah mı var?” mealindeki hem uyarı hem de sitem taşıyan cümle tekrar edilir. (Neml, 27/59-64.)

Bu ayetlerden sonra, Hz. Peygamber’e hitap edilerek göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceğini ifade etmesi istenir. Devamında, ahiret inancını reddedenlere uyarılarda bulunulur. Kur’an’ın, kitap ehlinin anlaşmazlığa düştüğü birçok konuda açıklamalar getirdiği ve inanmak isteyenler için hidayet ve rahmet kaynağı olduğu ifade edilir. Ardından, Hz. Peygamber’e tekrar hitap edilerek Allah’a dayanması öğütlenir, apaçık bir gerçeği savunduğu hâlde inanmayanların varlığına dikkat çekilir ve bu kişilerin ahirette yaşayacakları dehşetli safhalara değinilir. Surenin son bölümünde kıyamet sahneleri tasvir edilir. Bu çerçevede 82. ayette, kıyamet yaklaştığında yerden bir dâbbe çıkarılacağı ve bu dâbbetü’l-arz aracılığıyla o dönemdeki insanların dine karşı kayıtsızlıklarının belgeleneceği bildirilir. Son ayetlerde Allah Resulü’ne hitaben, “Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan ve her şey kendisine ait olan Rabbine kulluk yapmam emredildi. Yine bana, Müslümanlardan olmam ve Kur’an’ı okumam emredildi.” buyrularak insanların inanıp inanmamalarının kendi iradelerine bağlı olduğu ve Hz. Peygamber’in sadece bir uyarıcı olduğu hatırlatılır. Sure, bütün övgülere layık olan Allah’ın mucizelerinin yakında gösterileceğini haber veren ayetle sona erer. (Neml, 27/91-93.)

Doç. Dr. Faruk Görgülü.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net