* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Oku Kitabını, Seyret Filmini  (Okunma sayısı 771 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Oku Kitabını, Seyret Filmini
« : Aralık 28, 2017, 09:40:23 ÖÖ »
Oku Kitabını, Seyret Filmini

Bu dünyaya kalmak için değil gitmek için geldik. Ölüm denen hadise, herkesin yazgısının olmazsa olmaz duraklarından biri. Bey de gidecek, paşa da, sultan da, köle de...

Bu dünyaya gelişin bir anlamı var. Sebepsiz değil, boş değil, hele abes hiç değil.

Bu dünyaya yapıp ettiklerimizin güzelliği konusunda sınanmak için geldik. Onun da en temelinde, bizi bu dünyaya gönderen Kudret’le, Allah Teala ile ilişkimizin idraki var. O kudret bu ilişkiye “Kulluk ilişkisi” adını koymuş. İnsana, bu statüyü kabulden ve inkıyaddan başka tercih imkanı yok.

Ölüm bir son değil. Ölüm bir son olmamalı.

İnsan kabre konurken, yeni bir hayatın kapısından içeri girmiş oluyor. Bir anlamda ebediyyet kapısı kabir kapısı...
Onun için, eğer bu dünyadaki hayatın ebedi alem için bir anlamı varsa, -ki olmaması mümkün değil- onu iyi kavramak ve ona göre hazırlanmak gerekiyor.

“Herkes yarına ne gönderdiğine baksın.” diyor ölümü ve hayatı Yaratan Kudret... Neyi yaptığına, neyi yapmadığına, neyi nasıl yaptığına baksın.
Çünkü yarın, herkesin önüne neyi yapıp neyi yapmadığı, neyi nasıl yaptığı konacak. Herkes görecek, bilecek ne yapıp ne yapmadığını.

Giderken, dünyalık olarak götüreceklerimiz sınırlı. Üzerimizde, bir top kumaştan yapılmış beyaz bir giysiden başka bir şey olmayacak. Dikişsiz, nakışsız, sade mi sade bir giysi...

Mal, mülk, evladü ıyal, rütbe, makam, şan, şeref, hepsi burada kalacak.

Görünmez bir hayat defteri gidecek insanla birlikte...

Hani şu “Nasıl bilirsiniz?” sorusuna verilen cevapta “İyi biliriz” cümlesini doğrulayacak veya doğrulamayacak hayat defteri.

Öyleyse o hayat defteri, her insanın hayatında, davranışlarını bilinçli olarak seçtiği tarihten itibaren yazılıp durmakta.

Hem, Yaratan görmekte her yaratılanın yaptığını.

Karanlıkta karıncanın izini görendir O.

Hem, O’nun görevlendirdiği “Yazıcılar” yazmakta olan biteni.

Belki Alim olan, Basir olan tarafından bilinenlerin - görülenlerin görüntü olarak kaydedildiği, her şahsa ait bir hard disk var.

Bu dünyadan giderken götürdüğümüz hayat defterinin içindekiler, eğer “selim bir kalb”e tekabül ediyorsa, ve onun hayat haline gelmiş izdüşümleri ise ne mutlu.

Bir gün gelecek, o hayat defteri açılacak.

Bir kere kesin olarak bilmeli ki o “Bir gün” gelecek.

Şek ve şüphe duyan sadece kendini aldatır.

Gelenlerin gidiyor olması, gidenlerin bir yerlere doğru gidiyor olması, gidilen yerde özel bir gün buluşulacağının da işareti.

Kainatı yaratan, bir gün gökleri dürecek, dağları savuracak, denizleri fışkırtacak ve “Kıyamet” denen o dehşet verici günün akabinde, toz olmuş kemiklerine yeniden et giydirilen, parmak uçlarına kadar yeniden diriltilen insanoğlunu Huzurunda toplayacak.

Kimsenin kafası karışmasın, “Bizler toz haline geldikten sonra mı diriltileceğiz?” gibi sorulara aldırmasın kimse. Her şeyi “yoktan” var eden, bir kere “varedilmiş olan”ı yeniden yaratamaz mı? Yaratır, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar yaratır.

İnsanoğlu yeniden yaratılacak ve bir “likaullah” anı olacak...

O gün hüküm sadece ve sadece Allah’a ait olacak.

O hayat defteri açılacak.

Elimize alacağız.

“Oku kitabını” denecek.

Belki:

“Seyret filmini” denecek.

Belki ağızlar tıpkı üzerlerine mühür vurulmuş gibi susacak, okumak zor gelecek belki, o zaman, eller konuşacak, ayaklar konuşacak. Yani her uzuv yaptığını itiraf edecek.

Ya “Seyret filmini” denilip, insanlığın önünde, baş aktörü bizim olduğumuz bir film sunulmaya başlanırsa...

Acaba hangi andır insanoğlunun, kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçtığı an?

Hangi andır, “Eyne’l meferr - Kaçacak yer yok mu?” diye çırpındığı an...

“Oku kitabını” dendiğinde okuyacağımız şeyler de, bizim dünyada iken yapıp ettiklerimiz olacak, “Seyret filmini” dendiğinde seyredeceklerimiz de, bizim paylaştığımız roller olacak.

Acaba insan ne zaman söyler, “Bu kitap küçük büyük bir şey bırakmamış, her birini teker teker saymış” sözünü? Hangi davranışına hayret ederek söyler? Acaba insan, hangi film karesinde gözlerini kapatır görmemek için, nefesini tutar, boğulmamak için?

Acaba insanın yüzü ne zaman kararır Mahşer ortamında?

Hangi ameli sevinç doldurur insanın gözlerinin içine?

Yaratan’ın “Orada mal ve evlat fayda vermez” dedikten sonra, bizlerden istediği “kalbi selim” nasıl ortaya çıkar? Nedir o kalb-i selim?

Kurtarıcılığı nereden ileri gelir? Kararmış kalb nedir, mühürlenmiş kalb nedir, ölmüş kalb nedir, hasta kalb nedir, ve bu kalblerin orada halleri nicedir?

Acaba oraya gidip geldikten sonra bir “Hayat defteri” yazacak olsaydık, bugün yazdıklarımızı mı yazardık? Bugün hayat defterimize yazılanlar konusunda yeterli hassasiyet göstermediğimiz gibi mi hareket ederdik?

Acaba hayat filmimizi Rabbi zü’l Celal’in huzurunda seyrederken yaşadığımız duygular, bugün de bizim yüreğimizi etkiliyor olsaydı, bugün oynadığımız her rolde oynar mıydık? Her görüntü içinde bulunmayı tercih eder miydik? Yanımızda yöremizde bulunanlar, elini tuttuğumuz insanlar konusunda daha seçmeci davranır mıydık? Bizi “Likaullah” halinde utandıracak davranışlardan kaçınır mıydık?
Tasavvur gücünüzü harekete geçirin ve düşünün:

Oradasınız:

Defterinizdeki artılar yığıldı orta yere. Mutlu¬sunuz.

Ama ne oluyor? Bir de bakıyorsunuz, birisi geliyor, onu gıybet etmenizin karşılığını alıp gidiyor dağ gibi iyiliklerinizden. Sonra birisi ayağına bastığınız için hakkını alıyor. Sonra birisi alay ettiğiniz için... Birisi alnının teri kurumadan ücretini ödemediğiniz için, ücretini kestiğiniz için, çalıştığınız işte hile yaptığınız için... Gelen alıp gidiyor, götürüyor ve bir süre sonra ortadaki dağ gibi güzellikler eriyor. Zulümle gidiyor, cefa ile gidiyor, kul hakkı ile gidiyor, göz kaş işareti ile yaptığınız alaylar bile iyilikler yığınını öğütüyor.
Böyle olmasını ister miydiniz?

Acaba orada, bir yetimin başını okşarken mi görüntülenmiş olmak istersiniz, bir muhtaca yaptığınız yardımı başına kakarken görüntülenmiş olmayı mı?

Acaba orada, eşinize hakaret ederken, sözle veya fiili olarak şiddet uygularken mi görüntülenmek istersiniz, yoksa ona meveddet ve rahmet nazarıyla bakarken, ağzına bir lokma sunarken görüntülenmek mi?

Acaba orada, çocuğunuzun elinden tutmuş, tavaf yaparken mi görüntülenmek isterdiniz, yoksa, çamurlu bir yoldan çamur gibi bir iş içinde ilerlerken mi?

Acaba orada, hududullah içinde bir hayatla mı var olmak istersiniz, hududullahı çiğnemiş bir insan olarak mı?

Orada cinayet işlerken, birisinin malını çalarken, rüşvet alırken, sattığınız malda hile yaparken, yetkilerinizi zulüm aracı haline getirirken, insanları ahlaksızlığa iterken görünmek istemezsiniz, muhakkak.

Diyelim 60-70-80 yıllık bir ömür verildi bize?

Her yılın, her ayın, günün, saatin, saniyenin hesabı sorulduğunda, içinde nasıl bir birikim olmasından mutlu olurduk?

Dünyevi anlamda baktığımızda, yaşadığımız her anın, bize iyi bir statü kazandırmasını arzu ederiz.

Bir makama ulaşmak istediğimizde, bize onu kazandıracak yıldızlı işlerle dolu bir “Özgeçmiş – CV”ye sahip olmak isteriz.

Ya ebedi hayattaki makamlar için nasıl bir özgeçmiş, ya da CV gerekli? O makamlara gidecek olanları tayin eden Kudret’in değerlendirme kıstaslarını yeterince önemsiyor muyuz?

Tersinden baktığımızda;

Orada yakamıza “keşke” duygularının yapışması nasıl bir şey olurdu?

Pişman olmak, geri dönmek ve yanlışları düzeltmek için bir gün istemek... Nasıl olurdu?

“Ya leytenî küntü türaba – Keşke toprak olsaydım” diyenler olacak orada... Yani insan olarak yaratılmış olmanın hakkını veremeyenler olacak. Ama orada “Ya leyteni” demenin bir faydası olmayacak. Önemli olan oraya, pişmanlıklar değil, ümitle sunulacak hayat dosyaları taşımak...

Niyetler bile sorgu için gündeme gelecek orada.

Sevgiler, korkular sorgulanacak.

Riya kiri yaralayacak iyilikleri. Yaratan’ın rızası dışındaki tüm hesaplar, tartıda eksiler hanesinde yer alacak.
....
Mümkün olsa, her akşam, günün hayat defterine göz atabilsek. Her akşam, bizi farklı açılardan gözetleyen kameraların çektiği filmlere bakabilsek. Ebedi âleme geri dönmemek üzere gitmeden önce, her gün, bir muhasebe yaşayabilsek. Kirlenmiş amelleri arındırabilsek.

Yüreğimize düşen kara noktaları temizleyebilsek. Temizleyebilsek de ne zaman geleceği bilinmeyen o “son çağrı” ile çıkacağımız yolculukta, yanımızda “Selim bir kalb” taşıdığımızdan emin olabilsek... Kalbimizin bizi orada utandırmayacağından emin olsak...

İnsanın gafleti, “Son çağrı”ya hazır olmamasında... Sinn-i kemale erdiği zamanlarda bile “Daha bana gelmez” duygusunu kendisine telkin etmesinde... Günlük, hatta anlık muhasebe yapamamasında... Hayat defterinin farkında olarak, kiramen katibinin kalem cızırtılarını duyarak ya da “Rabbim beni görüyor, ilahi kamerada gaflet olmaz” şuuruyla yaşayamamasında... Dünyadaki tüm statüleri önemseyip, ebedi âlemdeki tüm statülerin ehemmiyetinden gafil olmasında...

Ahmet Taşgetiren

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]