Gönderen Konu: Hesap Vereceksiniz (Okunma sayısı 546 defa)

anadolu · « : Eylül 04, 2018, 08:17:39 ÖÖ »

Hesap Vereceksiniz

“Sonra vallahi o gün nimetlerden muhakkak sorulacaksınız.” (Tekasür,

Nimet; Hayattır, sıhhat ve afiyettir, maldır, mülktür, servettir, yiyecektir, içecektir, bir yudum sudur, bir nefestir… Nimetin çoğulu naîmdir. “Eğer Allah’ın nimetini sayacak olsanız, sayamazsınız.” (İbrahim, 34) ayeti, bize Allah’ın kullarına olan ihsanının sınırsızlığını, nimetin içerisinde kaybolmuş olan kulun kendini kuşatan nimetleri saymaya aklı ve ömrünün yetmeyeceğini, bu aciz kulun kapsamlı bir nimet tarifi dahi yapamayacağının ilanıdır.

Biz beş vakit namazımızda okuduğumuz Fatiha suresinde “Bizi doğru yola ilet; nimet verdiğin kimselerin yoluna” ayetlerini sürekli tekrar ederiz.

Sürekli istediğimiz bu “sıratı müstakim” şaşmaz doğru yol; peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin ve onların takipçileri olan Allah’ın nimet verdiği bahtiyar insanların yoludur.

İnsanın sorumlu olacağı ve cezalandırılacağı nimetler var mıdır, varsa bunlar nelerdir, sorusu zihinlerimizde dolaşmakta ise bu soruyu Zemahşeri, Tekasür suresinin tefsirinde; “… Hoş yemek ve yumuşak giyinmek, vakitlerini eğlence ve oyunla geçirmek için yaşayan; ilim ve amele, gerekli ilgiyi göstermeyen, nefsine onların zorluklarını yüklemek istemeyen kimselerin sahip oldukları nimetleridir.” diye cevaplıyor ve şöyle devam ediyor; “Fakat Allah Teâlâ’nın kulları için yarattığı nimetinden faydalanıp, onlarla ilim tahsiline ve gereğince güzel ameller yapmaya çalışmak için kuvvet alan ve şükrünü yerine getirmeye çalışan kimselerin nimetleri hariçtir.”

Nimetlerden hesaba çekilmek gerek kâfir, gerek mü’min, gerek fasık, gerek salih bütün insanlara ait bir hitaptır. Hz. Ömer radiyallahu anh’dan rivayet olunmuştur: Rasulullah’a hangi nimetten sorulacağız ey Allah’ın Resulü, memleketimizden ve mallarımızdan çıkarıldık, denildi. Rasulullah aleyhisselam da; “Sizleri sıcaktan ve soğuktan koruyan meskenlerin, ağaçların, çadırların gölgeleri ve sıcak günde içilen soğuk sudan” hesaba çekileceksiniz buyurdular.

Enes radiyallahu anh’dan rivayet edilmiştir ki: Bu âyet nazil olduğu zaman bir muhtaç kalkmış, “Benim üzerimde nimetten bir şey var mı?” demişti. Rasulullah “Gölge, iki nalın, soğuk su” buyurdular.

Bu konuda en yaygın rivayet, Müslim’deki şu hadistir: “Bir gün Hz. Peygamber aleyhisselam dışarı çıkmıştı. Ebu Bekir ve Ömer’e rastladı. Bu saatte sizi evlerinizden çıkaran nedir, buyurdu. Açlık ey Allah’ın Resulü, dediler. Nefsim yed-i kudretinde olan yüksek zata yemin ederim ki, beni de sizi çıkaran çıkardı. Öyle ise kalkın, buyurdu. O’nun emrinde kalktılar, Ensar’dan bir zatın evine gittiler. Vardılar ki o, evinde yok, hanımı: Buyurun, merhaba, dedi, Peygamber aleyhisselam: Filan nerdedir, buyurdu. Bize iyi su almaya gitti, dedi. Derken Ensarî geldi, Peygamberi ve iki arkadaşını görünce: Allah’a hamdolsun, bugün benden daha şerefli misafirli kimse yok, dedi, hemen gitti, bir hurma dalı getirdi, koruğu da olgun hurması da vardı. Bundan buyuradurun, dedi ve kendisi bıçağı aldı. Rasulullah, sağılır sakın kesme, buyurdu. O hemen onlar için bir koyun kesti, o koyundan ve o hurmadan yediler ve su içtiler. Ne zaman ki doydular ve kandılar, Rasulullah aleyhisselam Ebu Bekir ve Ömer’e buyurdu ki: Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki kıyamet günü bu nimetten sorulacaksınız.”

Bu, ashabına ağır geldi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselam: “Böylesine rastlayıp da el sürdüğünüz zaman Bismillah deyin; doyduğunuz zaman da Hamdolsun Allah’a ki bizi doyurdu, nimetler verdi ve lütfuyla ihsan buyurdu, deyiniz, çünkü bu ona yeterlidir.” buyurdular.

“Kıyamet gününde dört şeyden sorgulanmadıkça, kulun ayakları kımıldamaz: Ömründen; onu ne ile tüketti. Gençliğinden; onu nerede çürüttü. Malından; onu nereden kazandı ve nereye sarf etti. İlminden; onunla ne yaptı.” Peygamber aleyhisselam’ın bu zikrettiklerine her nimet dâhildir.

Hz. Peygamber ve Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer zarurî fakirlik ile fakir değillerdi. Zikredilen o açlık halleri bütün ellerindekini Allah için ümmetin ihtiyaçlarına sarf etmekten büyük zevk duydukları için sadaka olarak dağıtılan bir maldan sonra oluşan isteğe bağlı fakirlik ve sabır halleri idi. Rasulullah aleyhisselam ve arkadaşları geçimlerinde ümmetin en fakirleriyle beraber oldular. Varlıkla öğünmekten son derece çekindiler.

Yok, yok diye nankörlüğe alışan bu çenemizi biraz da Allah’ın bize ihsan ettiği nimetleri saymaya yorarsak aciz kaldığımızı görürüz. “And olsun ki; şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz bilin ki azabım çok çetindir.” (İbrahim, 7)

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Hesap Vereceksiniz (Okunma sayısı 546 defa)

anadolu

Hesap Vereceksiniz

BENZER KONULAR