* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kur’ân’a Göre Hazret-i Peygamber S.A.V  (Okunma sayısı 237 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
Kur’ân’a Göre Hazret-i Peygamber S.A.V
« : Ağustos 12, 2020, 01:25:06 ÖS »
Kur’ân’a Göre Hazret-i Peygamber  S.A.V

Kur’ân ve peygamber anlaşılabilmeleri için dünyada en fazla birlikte zikredilmesi ve hatırlanması gereken iki mercidir. Kur’ân Hazret-i Peygamber’in şahsında öylesine muşahhaslaşmıştı ki Aişe validemiz Hazret-i Peygamber’in ahlakı nasıldı diye soranlara; “Siz hiç Kur’ân okumuyor musunuz O’nun ahlakı Kur’ân’dı”(Müslim, Müsafirun, 139) diye cevap vermişti.

Kur’ân Hazret-i Peygamber’in konumunu belirlerken muhtelif ayetlerde; O’na iman etmenin ve emirlerine itaat etmenin farziyyeti ve sünnetine (uygulamasına) bağlı olmanın gereği üzerinde durmuştur. O’nu sevmek ve Ondan öğüt almak, O’nun emrini büyük görmek, O’na sadık kalmak ve saygı göstermek, O’na salat u selam getirmek ve O’nun duasını almak Kuranın üzerinde ısrarla durduğu konulardandır.

Hazret-i Peygamberin dindeki teşri (hüküm koyma) yetkisi başlı başına bir konu olduğu için burada değinmeyeceğiz. Ancak bunun dışında Kur’ân’ın anlatımıyla Hazret-i Peygamber’in diğer yönlerine değinmeye çalışacağız.

Hazret-i Peygamber her şeyden önce bir beşerdir. Kur’ân O’nun bu yönüne “De ki ben ancak sizin gibi bir beşerim (ancak şu kadar var ki) bana vahyolunuyor….” (Fussilet,6) İfadesiyle şiddetle vurgu yapar. Bu sebepledir ki O ğaybı bilmez, başına yarın ne geleceğini de bilmez. Eski milletlerde olduğu gibi Araplar da da beşer üstü bir peygamber tasavvuru vardı. Allah müşriklerin ulularını bu görev ile şereflendirmediği için Peygamber beşer olmamalıydı, olsa olsa bir melek olmalıydı. Çünkü kendileri beşerin en üstünü ve peygamberliğe en layık kimseleriydiler.

Beşer olmanın gereği kul olmaktır, kulluk yapmaktır. Vahiy alma süreci Peygamberi kulluk görevinden muaf tutmamış tam tersine “Ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et”(Hicr, 99) buyrularak kulluk görevi pekiştirilmiştir. Hazret-i Peygamber “rasulen minkum-minhum”(Bakara, 129; 151; Al-i İmran, 164; Mü’minun,, 32; Cuma, 2)  yani sizden bir peygamberdir. Bu ifade Kur’ân’da O’nu tarif ederken kullanılan en dikkat çekici vasıflardan birisidir. Muhammed bir beşerdir ancak şairin dediği gibi alelade bir beşer değil taşlar arasında yakutun farklı olduğu gibi O’da seçilmiş ve örnekliği ile temeyyüz etmiş bir beşerdir. “Allah’ın Rasulünde sizin için güzel örneklik vardır…”(Ahzab, 21) ayeti Hazret-i Peygamberi numune-i imtisal olarak takdim eder

“ Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim”(Muvatta’,Hüsnü’l-Hulk,1) buyurarak kendisi de bu yaratılışa işaret eder.

Hazret-i Peygamber’in ahlaki yönü Müslümanlar tarafından maalesef en fazla ihmal edilen yönüdür. Müslüman Peygamberinin ahlakını örnek almazsa, şekli davranışları ona fayda vermez. Hazret-i Peygamber’in sünneti deyince, sadece giyim kuşamı, günlük yaşantısındaki zorunlu davranışları değil, onun ahlakı anlaşılır. Hazreti Peygamberin sünnetine bağlılıktan bahsederken Müslümanlar acaba şu nebevî buyrukları neden gözden kaçırırlar:

“Hiç biriniz kendisi için istediğini mü’min kardeşi için de istemedikçe (tam olarak) iman etmiş sayılmaz.”(Buhari, İman,7)

“Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez ve onu terk etmez. Kim bir Müslüman kardeşinin dünyalık bir sıkıntısını giderir ise Allah’ta O’nun ahiret sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman kardeşinin bir ayıbını örterse Allah’ta onun ayıbını örter.”(Buhari, Mezalim,3; Müslim, Birr,58)

“Kardeşine güler yüz göstermek gibi bir iyiliği bile asla küçük görme”(Müslim, Birr,144)

 Müslümanlar; kardeşini küçük görmenin kişiye yeterli bir günah olduğu, acı da olsa doğruyu söylemenin gerektiği, ev yaparken komşunun güneşini kesmemek gerektiği gibi ve daha pek çok nebevi tavsiyelere tam olarak uyabilselerdi dünyadaki bu günkü konumları elbette ki daha farklı olurdu.

Kur’ân Peygambere itaati Kur’ân metni ile sınırlı tutmaz. Şayet Peygamber’e itaati sadece vahiy ile sınırlarsak, kendisine inen vahyi anlayamayan veya isabetli yorumlayamayan bir peygamber karşımıza çıkar. Ahkâm, muamelat, ibadet ve tüm ahlaki konularda Peygamber’e itaat gerekir. Tebük Gazvesini düşünelim; Cihadı Allah emretmiş olsa da nereye ne zaman gidileceğine Hazret-i Peygamber karar vermektedir. Tebük seferine katılmayanlar Kur’ân’da kınanmaktadırlar. Peygamber emrine uymayanlar tövbeye hem de Peygamberin kendileri için yapacağı tövbeye davet edilmektedirler. Hazret-i Peygamber döneminde münafıklar Kur’ân’dan çok Peygamber’e itaatsizlik etmekte idiler. Hazret-i Peygamber’in sünnetine itaatsizlik Müslümanların tefrikaya düşmelerine ve etkilerini kaybetmelerine sebebiyet verir;

“Allah ve Rasulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız da devletiniz (gücünüz) gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”(Enfal, 46)

“Ey iman edenler, Allah’ın ve Rasulünün huzurunda öne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.

Ey iman edenler, seslerinizi Peygamber’in sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın. Öyle yaparsanız siz farkına varmadan amelleriniz boşa gider.”(Hucurat, 1-2)

Peygamber’in yanında yüksek sesle konuşmak bir edep noksanlığı ve amelleri yok eden davranış biçimi olarak anlatılmaktadır. Acaba O’nun sünnet ve emirlerini ciddiye almamak nasıl bir kusur olarak tanımlanabilir ki.

Hazret-i Peygamber’in ilk eseri sahabelerdir. Onların sünnete bağlılık hususunda ne kadar titiz davrandıklarını temel kaynaklarımız aktarmaktadırlar, tarih te bunun şahididir. Onlar Peygamberî öğreti ile yaşamışlar ve Mekke’de Kâbe’nin karşısında huzurla ibadet etmek yerine Horasan’da, İstanbul’da ölmeyi tercih etmişlerdir.

Peygambere salavat getirmek yani dua etmek te Müslümanlara emredilir.

“Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber’e salat ederler. Ey iman edenler siz de O’na salat u selam edin”(Ahzab, 56)

Hazret-i Peygamber’in Kur’ân’da vurgulanan en belirgin vasıflarından birisi de alemlere rahmet olmasıdır.

“Biz seni alemlere ancak rahmet olarak gönderdik”(Enbiya, 107)

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]