* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yürek Fethinin Kapılarını Açan – Fetih Süresi  (Okunma sayısı 519 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı anadolu

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 813
    • www.fanidunya.net
Yürek Fethinin Kapılarını Açan – Fetih Süresi
« : Mart 27, 2022, 01:52:29 ÖS »
Yürek Fethinin Kapılarını Açan – Fetih Süresi

Peygamber Efendimizin, “Bu gece bana, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha değerli ve güzel bir sure gönderildi.” (Buhari, Tefsir, 48/1.) buyurarak okuduğu Fetih suresi, Medine döneminde nazil olmuştur.

Mushaf’ta kırk sekizinci, nüzul sıralamasında yüz on birinci suredir. Yirmi dokuz ayettir. Cuma suresinden sonra, hicretin altıncı yılında indiği belirtilir. İsmini ilk ayette geçen fetih kelimesinden almıştır. Fetih kelimesinden maksat (çeşitli görüşler olmakla beraber), Mekke’nin fethi değil bu fethin yolunu açan Hudeybiye Antlaşması’dır.

Sureyi daha iyi anlamak için inişinden önceki hem tarihî arka planı hem de dönemin müminlerinin psikolojik durumlarını iyi okumak gerekmektedir. Hendek Savaşı öncesi (esnası) ve sonrası oluşan güç dengeleri, civar kabilelerin kendilerini konumlandırmaları, Mekkeli müşriklerin müminleri ortadan kaldırmak için artırarak devam ettirdikleri hırs ve garezleri gibi sebepler Medine’deki Müslümanların ruh dünyasını ciddi manada etkilemiştir. İşte böyle bir dönemde Hz. Peygamber (s.a.s.), rüyasında ihramlı ve yanlarında kurbanlıklar olduğu hâlde kendilerini Mekke yolunda görmüş ve umre yapmak üzere genel çağrı yapmıştır. Oluşan yeni güç dengelerinin neticesinde Mekkeli müşrikleri karşılarına almayı gözüne kestiremeyen çeşitli kabileler bu çağrıya uymamış, nihayetinde Hz. Peygamber ve yaklaşık 1500 sahabi, hicri altıncı yılın Zilkade başında yanlarına tek bir kılıç dışında silah almadan yola çıkmışlardır.

Mekkelilerin, Müslümanların bu umre ziyaretini kabul etmemeleri ve haram aylar içinde olmalarına karşın yine de farklı günlerde süvari birlikleri çıkartmaları ortamı savaşın eşiğine getirmiştir. Hz. Peygamber ve ashabının yola çıkışının ana gayesi umre ziyareti olduğu için müşrik süvari gruplarıyla karşı karşıya gelmemek adına farklı (çok zahmetli/çetin) yolları kullanarak Hudeybiye’ye konuşlanması, etraf kabile temsilcilerinin arayı bulmak için elçilik yapmaları esnasında Müslümanların amaçlarını hep umre olarak ortaya koymaları yine de Mekke müşriklerini ikna için kâfi gelmemiştir. Hz. Peygamber’in Mekke’deki durumu gözetlemek için gönderdiği ilk elçinin darp edilip gönderilmesi, arkasından Hz. Ömer’in affını isteyerek Hz. Osman’ı teklif ettiği elçilik vazifesi sonrasında Hz. Osman’ın bir zaman gecikip gelmemesi üzerine öldürüldüğü şayiasının ortaya çıkması sonucunda meşhur bey’atın gerçekleşmesi ile nihayet Mekkeli müşrikler gönderdikleri temsilcilerle görüşmeyi kabul etmişlerdir.

Müzakere maddeleri bütün sahabeyi ciddi bir biçimde germiş, Hz. Ömer başta olmak üzere bir kısım sahabi Hz. Peygamber’e (s.a.s.) itiraz etmişler, daha sonrasında Peygamberin onlara vermiş olduğu tıraş olup kurban kesme emrini de ilk etapta uygulayamamışlardı. Hususen yıllardır Müslüman olduğu için bizzat babasının işkenceleri altında olan Ebu Cendel isimli sahabinin o esnada Müslümanların safları arasına girerek yığılıp kalması ama işin sonunda anlaşma gereği müşriklere iadesi şekil itibarıyla neredeyse orada bulunan bütün sahabenin dayanamayacağı bir durum meydana getirmiştir. Tüm bu olan bitenden sonra o yıl umre yapmadan ve maddelerinin tamamı Müslümanların aleyhine görünen bir anlaşma ile oradan ayrılmaları, bir müddet sonra apaçık bir fetih müjdesi ile başlayan bu surenin inmesi dünya durdukça müminlerin ibretler çıkarmaya devam edecekleri büyük ders ve hakikatleri içermekteydi

Surenin başında ortaya konulan hakikat, fethin silaha, savaşa hapsedilemeyecek kadar geniş bir kavram olduğu gerçeğidir. Bazen sulhun kendisi fethin ta kendisidir. Hakikate aç/susuz gönüllerin İslam ile buluşmasına kapı aralayan süreçler tartışmasız ve apaçık fetihtir.

Müslümanlar hac veya umre ibadetlerini ifa ederlerken nihai amaçlardan biri de affedilmektir. İşte burada müminler görünürde umre yapmadıkları hâlde affa mazhar olmuşlardır. Surenin bağışlama müjdesi ile başlayıp aynı müjde ile bitmesi şayan-ı dikkat başka bir durumdur. Rabbimizin bunun dışında henüz elde edilmeyen başka ganimetlerden bahsetmesi de müminlerin yüreğine inen sekinet hâlini ayrıca kuvvetlendirmiştir.

Müslümanlar sekinet hâlini Allah ve Allah Resulü’ne itaat ile içselleştirdiklerinde ve bunun sonunda da kendine hâkim olma, duygularını disipline ederek olgunlaşmayı başardıklarında asıl büyük zaferi elde ederler. Surenin verdiği en önemli mesajlardan biri de budur. Çünkü Hz. Peygamber’in de nihai zaferi bir yeri ele geçirmek değildir; zafer, yetiştirilen yıldız insanlardır. Bu zaviyeden bakıldığında dünyadaki zafer insanı kazanmak, ahiretteki zafer affa mazhar olmaktır, denilebilir.

Bugünün dünyasında belki de birçok insana göre hedef savaşmak, intikam almak olarak görülebilir. Hâlbuki sure bütününün verdiği derse bakılırsa mümin disiplin kazandığında, kendini sakin tutabildiğinde, Allah ve resulüne görünen şartlardaki aleyhte durumlar ne olursa olsun itaat edebildiğinde zafer gerçekleşir. Surenin iniş atmosferinde anlaşma metni yazılırken Allah’ın “Rahman” isminin, Hz. Peygamber’in “Allah’ın elçisi” sıfatının silinmesi sineye çekilebilecek gibi durmamaktadır. İşte bu durumda bile kendisini dizginleyebilenlere Allah en yakın zamanda büyük zaferler bahşetmiştir.

Çeşitli çıkar hesapları yaparak peygamberin davetine katılmayıp ardından da samimiyetsizce bağışlanma talep edenler nifak gibi en aşağı bir tanımlama ile tanımlanmışlardır. Bu da nifak hastalığının şirk hâlinden daha kötü olduğu gerçeğini bir kez daha bize hatırlatmaktadır. Çünkü samimiyetsizlikleri ganimet söz konusu olduğunda “Biz de olalım, katılalım.” isteğiyle ortaya çıkmalarından anlaşılmaktadır. Yani bir tarafta üreten, canını ortaya koyan iman sahipleri, diğer tarafta ise tüketen, çıkar kovalayan hastalıklı karakterler... Elbette Allah bunları bir tutmamış ve ibret vesikası olarak bizlere bildirmiştir.

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) rüyası herhangi bir insanın rüyasına benzemez, üzerinde vahyin gölgesini barındırır. Ve peygamber bu rüyasının devamında birçok fethe giden kapıları açarak dünyaya veda etmiştir. Bugün İslam adına hareket ettiğini iddia eden herkes fetihlere ulaşacaksa ideallerinin olması gerektiğini bilmeli, yüreklere dokunmalı, Allah Resulü’nün mübarek yolunu yol edinmeli ki dünyada zafere ulaşsın, ahirette Rahman’ın affını kazanabilsin.

Yahya Karataş.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]