* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Söylem Eylem Uyumu  (Okunma sayısı 45 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2361
Söylem Eylem Uyumu
« : Dün, 09:02:39 ÖS »


Söylem Eylem Uyumu

Yüce Allah Saff Sûresi 2 ve 3. âyetlerde şöyle buyurmaktadır:

﴿يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللَّهِ أَنْ تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ﴾

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.”

İslâm, insanları dünya ve ahiret mutluluğuna eriştirmek için gönderilmiş ilâhî bir dindir. İslâm ahiret hayatını düzenlemekle kalmayıp bireyin dünya hayatına da yön vermektedir. Bu gayeyi gerçekleştirmek için Yüce Allah, Kur'ân-ı Kerîm’de çok önemli evrensel ilkeler vaz’ etmiştir. Bu evrensel ilkelerden biri de söylem-eylem uygunluğu ilkesidir. Yani insanın söz ve fillerinin birbiriyle tezat teşkil etmemesi gerekir. İnsanın niyet, söz ve fiili birbiriyle uyum içinde olmalı, birbirini desteklemelidir. Bu ilkeden bağımsız hareket eden insanların toplumda güvenirliği kalmamaktadır. Zira bir insanın söz ve davranışlarının birbiriyle uyumlu olması, onun toplumda güvenilir ve sözleri etkili bir kişi olmasını sağlayacaktır. Özü sözü bir olmayan insanlara güvenilmez ve sözlerine itibar edilmez.

Geçmişte ve günümüzde şahit olduğumuz üzere ne zaman ki Müslümanlar İslâm’ın getirdiği ilkelere sarılıp hayatlarını o ilkeler doğrultusunda düzenledilerse daima başarılı olmuşlardır. Bu ilkelerle hareket eden Müslümanlar daima Allah'ın yardımına nail olmuşlardır. Ne zaman ki o ilkeleri terk ettilerse zelil ve hakir düşmüşler ve gayrimüslimlerin sömürüsüne maruz kalmışlardır.

Kur'ân’da ve hadislerde tavsiye edilen söylem-eylem ilkesi ahlâkî erdemlerdendir. Yani insanın söylemleriyle eylemleri birbirine uygun olmalıdır. Nitekim tefsirini yaptığımız âyet-i kerimelerde Yüce Allah, söylem-eylem ilişkisine vurgu yapmakta ve “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karşılanır.” buyurmak suretiyle inananları uyarmaktadır.

Söylem ve eylem uyumu açısından geçmişte yapmadığı şeyleri söyleyen kişi yalan söylemiş olur. Söylediği şeyi gelecekte yapmayan kişi de ahde vefa göstermemiş olmaktadır ki her iki durum da günah olup yasaklanmıştır.[1]

Nitekim Hz. Peygamber, yalan söylemeyi, verdiği sözde durmamayı münafıklık alameti olarak saymakta ve şöyle buyurmaktadır: “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdiği zaman sözünde durmaz.”[2]

Yukarıda zikrettiğimiz âyetlerin nüzul sebebi ile ilgili İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, cihad farz olmadan önce müminlerden bir grup: “Keşke Yüce Allah bize en çok sevdiği işi bildirse de onu yapsak.” demişler. Allah da peygamberine, en çok sevdiği işlerin, kendisine kuşkusuz inanmak ve sonra bu imana karşı koyanlarla cihad etmek olduğunu bildirmiştir. Fakat cihad farz kılınınca bu, onlara zor gelmiş, Yüce Allah da:

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” âyetini indirmiştir.[3]

Yüce Allah, iyiliği emredip kendi hayatlarında uygulamayan Yahudi bilginlerini şiddetli bir şekilde uyarmakta ve şöyle buyurmaktadır: “(Ey Yahudi bilginleri!) Sizler Kitab'ı (Tevrat'ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?”[4]

 Bu âyet-i kerîme her ne kadar Yahudi bilginleri hakkında inmiş olsa da âyetin lafzı umumidir. Allah’ın gönderdiği ilâhî kitapları okuyup doğruları ve gerçekleri bildikleri halde insanlara iyiliği emredip kendileri yapmayan herkesi kapsamaktadır.

Maalesef asrımızda İslâm’ı iyi temsil eden insanların sayısı oldukça azalmıştır. Bundan dolayı da günümüz gençlerinin ateizm, deizm ve nihilizm vs. gibi birtakım yanlış akımların ağına kolaylıkla düştüklerini görmekteyiz.

İnsanlara İslâm’la ilgili bir şeyler anlatmak isteyen Müslümanın, anlatacağı şeyleri önce kendi hayatında uygulaması gerekmektedir. Zira anlattıklarını yapmayan yani sözleriyle eylemleri birbirine uymayan kişilerin söylemleri hem etkili olmamakta hem de insanlar o kişileri dinlememektedirler. Sözü ile eylemi birbirine uymayan insanlara güvenilmez ve sözlerine itibar edilmez.

Bizlere en güzel rol model olarak gönderilen Hz. Muhammed, hayatı boyunca söylem-eylem uygunluğuna çok dikkat etmiştir. Yani insanlara anlatacağı İslâmî ilkeleri önce kendi hayatında tatbik etmiş, daha sonra yaşadığı ve hayatında uyguladığı ilkeleri insanlara anlatmıştır. Bundan dolayı da anlattıkları, insanlar tarafından dikkatle dinlenmiş ve kabul görmüştür. Mesela Hz. Peygamber, insanları, bir olan Allah’a kulluğa davet ederken önce kendisi Allah’a kulluğun en mükemmel örneğini hayatında sergilemiştir.

Hz. Âişe validemiz anlatıyor: “Bir gece Resûlullah yanıma geldi, hatta cildini cildime dokundurdu ve sonra şöyle buyurdu:

"Ey Âişe, bu gece bana Rabbime ibadet etmek için izin verir misin?" Bunun üzerine ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben senin yakınlığını severim, isteklerini de severim, Rabbine ibadet etmeni de severim." dedim. (Ben bunu söyleyince) Resûlullah kalktı, odadaki su ibriğinin yanına gitti, abdest aldı, sonra namaza durdu ve ağlamaya başladı. O kadar ağladı ki, gözyaşları sakalından damlıyordu. Rükû ve secdelerde de aynı durum devam etti. Secdeden başını kaldırdığı halde hâlâ ağlıyordu. Ağlamasından yer ıslanmıştı.”[5]

Hz. Bilâl sabah namazına çağırmak için gelmişti. Efendimizin (s.a.v.) zikirle, duayla, gözyaşıyla, yalvar yakar olduğunu ve dökülen gözyaşlarının sakalını ıslattığını fark edince Hz. Bilâl: “Ya Resûlallah! Allah senin geçmiş, gelecek günahlarını bağışlamışken niçin ağlıyorsun?” dedi. Hz. Peygamber: “Rabbime şükreden bir kul olmayayım mı? Bu gece bana bir âyet nâzil oldu ki, onu okuyup da tefekkür etmeyene yazıklar olsun.”[6] buyurdu. “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akl-ı selîm sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.”[7]

Peygamber Efendimize sarsılmaz ve kuvvetli bir imanla bağlanan sahâbe-i kirâm, O’nun özü sözü bir olmasından etkilenmişler ve O’na inanıp bağlanmışlardır. Resûlullah’a duyulan güven ve itimadın en önemli sebebi, söylem eylem uygunluğu ilkesine uygun hareket etmesidir. Hz. Peygamber’in İslâmî davette bu derece başarılı olmasının en önemli sebeplerinden biri de söz ve davranışlarının birbiriyle uyum içinde olmasıdır.

Allah’ın yüce kitabı Kur'ân-ı Kerîm, günümüze kadar değişmeden gelmiştir. Resûlullah’ın evrensel ilkeler ihtiva eden güzel sözleri İslâm âlimleri tarafından derlenip toplanmış ve kitaplarda kaydedilmiştir. Kur'ân-ı Kerîm’deki ve hadislerdeki evrensel ilkeler günümüzde ateşli vâizler tarafından kürsülerde insanlara bağıra çağıra anlatılmaktadır. Ancak söylenenler ve anlatılanlar, çok az sayıda insana, az bir biçimde tesir etmektedir. Bu vaaz ve nasihatleri dinleyen insanların çoğu, bu ilkeleri öğrenmelerine rağmen hâlâ bildikleri gibi yaşamaktadırlar. Bu acı durumun birçok önemli sebebi vardır. Ancak bu sebeplerin en önemlilerinden birisi, söylem-eylem uygunluğu ilkesinin unutulup terk edilmesidir.

Dolayısıyla toplumdaki insanlarımızın kürsülerdeki hatiplere karşı güven ve itimadı zayıflamıştır. Şu husus asla göz ardı edilmemelidir ki, İslâm’ın emirlerinden birkaçını yerine getirip evrensel ilkelerden bihaber insanların yapıp ettikleri İslâm’ı bağlamaz. Zira İslâm daima güzel olanı tavsiye eder.

Netice olarak diyebiliriz ki, İslâm’ın insanlığa getirdiği ahlâkî erdemlerden biri de söylem-eylem uygunluğudur. Beşerî ilişkilerde âzami ölçüde bu güzel ahlâkî ilkeye uymak gerekir. Aksi takdirde dünyevî ve uhrevî işlerde başarıya ulaşmak mümkün değildir. Çünkü söz ve eylemleri birbirine uymayan kişilere toplumda güven duyulmaz. Özü sözü bir olmayan insanlar toplumda sevilmez ve sözlerine itibar edilmez. İnanan insan, her konuda çok dikkatli konuşmalı, temkinli davranmalı, yapabileceği şeyleri söylemelidir. Yapamayacağı şeyler için insanlara asla söz vermemelidir.[8]

Günümüz insanları bu türlü İslâmî/ahlâkî erdemlere her zamankinden daha fazla muhtaçtır. Gerçek mutluluğu arayan günümüz insanı, İslâm’ın getirdiği evrensel ahlâkî ilkelere tekrar dönmek ve onları hayatında uygulamak zorundadır. Zira dünya ve ahirette gerçek huzur ve mutluluğa ancak bu şekilde ulaşılabilir.

Kur’ân-ı Kerîm, insanlığın hidayeti ve kurtuluşu için indirilmiş son ilâhî kitaptır. İçerisinde insanlığı kurtuluşa eriştirecek mükemmel evrensel ilkeler mevcuttur. Getirdiği ilkeler sadece indiği dönemdeki insanlara yönelik değildir. Günümüz insanları için de geçerli olan ilkelerdir. Bu ilkeler evrensel olduğu için kıyamete kadar geçerli kalacaktır. Yeter ki insanlar bu ilkeleri doğru anlayıp hayatlarında tatbik etsinler.

Bu eserde Kur’ân-ı Kerîm’in insanlığa sunduğu evrensel ilkeler içeren bazı âyetleri 40 başlık altında konulu tefsir mahiyetinde açıklanmaya çalışılmıştır.

--------------------------------------------------------------------------------------

[1]     Zemahşerî, el-Keşşâf, (Riyad: Mektebetü’l-ubeydan, 1418/1998), 6/102.

[2]     Buhârî, “Îmân”, 24, “Şehâdât”, 28, “Vesâyâ”, 8, “Edeb”, 69; Müslim, “Îmân”, 107-108: Tirmizî, “Îmân”, 14; Nesâî, “Îmân”, 20.

[3]     Taberî, Câmiu’l-beyân, (Kahire: Dâru hicr, 1422/2001), 22/606-607; Zemahşerî, el-Keşşâf, 6/102.

[4]     el-Bakara 2/44.

[5]     İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur'âni’l-Azîm, (Kahire: Müessesetü Kurtuba, 1421/2000), 3/303.

[6]     Buhârî, “Teheccüd”, 6; Müslim, “Münafikin”, 81.

[7]     Âl-i İmrân 3/190.

[8]     Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, (İzmir:

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kimya'yı Saadet - İmam Gazeli -Sohbetler - Özel Seri - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:05:14 ÖS]


Agah Albümleri - 320 kbps - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:17 ÖS]


Söz Ahlâkı Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:22:34 ÖS]


Din İhtiyaçtır Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:12:43 ÖS]


Tehlikeler Karşısında Neslin Korunması Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:09:50 ÖS]


Hayata Bereket Katmak Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:06:32 ÖS]


Söylem Eylem Uyumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:02:39 ÖS]


Müslümanın Merhamet Silahı Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:54:15 ÖS]


Namazla Yeniden, Namazla Yenilen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:11:13 ÖÖ]


Ya Üç Aylar Hiç Olmasaydı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:20 ÖÖ]


Sevginin Yerine Konan Değerler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:12 ÖÖ]


Hayata Dair- Bir Sonsuzluk Yolculuğu Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:45:53 ÖÖ]


Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa 9 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:22 ÖÖ]


Berât Gecesinde Neler Yapmalı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:26:13 ÖÖ]


Evlilik gemisi kaptanları neleri bilmeli Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 10:07:26 ÖS]


Kışın Hastalıktan Korunmak İçin Bunlara Dikkat Edin Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 10:02:36 ÖS]


Çocuğunuza Arkadaş Olabiliyor musunuz Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:58:59 ÖS]


Eşinize Ayna Olun Duvar Değil Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:55:55 ÖS]


Din Ahlak İlişkisi ve Luzumu Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:52:42 ÖS]


Cimri ve Cimriliğin Akıbeti Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:50:12 ÖS]