En Çok Okunan Ama En Az Amel Edilen Kitap
Allah(cc)in Rasulune ilk emri şudur: Oku ! Seni yaratan Rabbinin adı ile (oku).( 96/Alak 1)
Bu emrin mucibince Allahın Rasulu hayatının sonuna kadar kendine gelen vahyi okumuştur.
Okuyuşu Rabbinin adınaydı. Rabbi olan Allah için okudu. Okuduğunda Onun rızasını almak için okudu. Ve bu okuyuşunda hiç kimseden bir ücret almadı. Peki Rasulullah (sav) yalnız okudu mu, yoksa okuduğuyla amel etti mi? Elbetteki hem okudu hem de amel etti Çünkü Rabbi Rasulüne şunu da vahyetmişti: Muhakkak ki O(Kuran) Senin için ve Kavmin için bir öğüttür. Yakında (ondan ) sorulacaksınız?(43/Zuhruf 44)
Senin için ve Kavmin içinden kasıt, bir tefsire göre Rasulullah ve Ona tabi olan Ümmetidir. Rasulullah(sav) ve Ona tabi olan ümmeti Kuranla amel edip edilmediğinden sorguya çekilecektir. Ama içinde yaşadığımız şu zaman diliminde sanki bu ayetin vurguladığı mana unutulmuş gibidir. Çünkü Kuran belli günlerde okunmak veya mezarlıklarda okunmanın dışında insanların hatırına gelmemektedir. İşin aslı itibariyle Kuranın okunması sevaptır, ister manasını anlasın ister anlamasın. Ama ana gayesi rafa kaldırılırsa bu yapılanların bir faydası olmaz. Çünkü mushafın girişinde Allah Bakara süresinde şöyle buyurmaktadır:
Elif ,Lam,Mim İşte bu kitab onda hiçbir şüphe yoktur. Muttakiler içinde bir hidayet(yol gösterici)dir. (2/Bakara 1-2)
Peki Kuranın sakınanlara yol göstermesi yalnız ahiret bazıyla mı düşünülmeli? Elbetteki hayır. Çünkü dünyası harab olanın, yani Kuransız olanın, ahireti de harab olur. Yani yol gösterme iki yönlüdür. Kuranı dünya hayatına hakim kılmak, yaşamak ve ahirette de Kuran dan sorgulanıp hakkıyla yaşandığı ortaya çıktığında onunla cennetin üstlerine doğru yücelmek
Dünyanın hangi bölgesine baksanız orada mümin bir topluluk bulduğunuzda mutlaka bu kitabı okumaya rağbet etmişlerdir. Ümmeti Muhammed olma yolunda olan bizler Kuran-ı okuma yolunda büyük bir yol kat etmişe benziyoruz
. Ama sadece okuyup amel etmemek bir nifak alametidir. Bundan dolayıdır ki Rasulullah(sav) şöyle buyurmaktadır:
Ümmetimin münafıklarının çoğunluğu Kuran okuyucularıdır.(Ahmed b. Hanbel (2/175)Hdsno:6633-4 sahih)
Said Havva(rha) bu hadise şu kısa şerhi düşmüştür:
Bu hadisi şerif Allahın ayetleri ile dünyalıktan az bir mal satın alan ve hak ile batılı birbirine karıştırarak hakkı gizleyen kimseler hakkında söylenmiştir. Böyleleri zalimlere ve kafirlere yakınlık gösterirler. Dıştan ilim sahibi görünseler de, içten münafıktırlar. (İslam Akaidi(1/426)çev: A.Varol vdğ. Aksa y.)
İşte Kuran ile amel etmemek insanı bu hale getirir. Kuranın reddettiği zalim, tağut, müstekbir, demokrat, faşistlere vb. hizmetçi kılar. Bu zelillik, Kurana hakkıyla uymayıp amel etmemekten ileri gelir
Allah (cc) buyuruyorki:
İşte bu indirdiğimiz mübarek bir kitabtır. Öyleyse ona uyun ve (ona aykırılıktan) sakının ki, merhamet olunasınız. (6/Enam 155)
Münafık olan Kuran okuyucusu bu noktayı kaçırmış, Kuranı yalnız dünya serveti kazanmak için kullanmıştır. Bundan çıkan sonuç şudur ki; Kuran-ı en güzel okuyan, onun hükümlerinin gereğince amel edendir.
Ama Kuran-ı anlamayan bir neslin türemesi selefin eğitim-öğretim tarzının uygulanmamasından kaynaklanmaktadır. Bu konuda Cundub (ra) kulak verelim:
Biz ergenlik çağına ermek üzere birer genç iken peygamber(sav) ile beraber idik. Biz Kuran-ı Kerimi öğrenmeden önce imanı öğrendik. ondan sonra Kuranı öğrendik. Kuran sayesinde de imanımız fazlalaştı(daha da kuvvetlendi). (İbni Mâce(1/93)Mukaddeme Bab: 9 hdsno: 61,Sahih)
Aynı mana da Huzeyfe(ra) da şunları bildirmektedir:
Bizim toplumumuza Kuran verilmeden önce iman verildi.Sizin toplumunuza ise önce Kuran sonra iman verildi. (Said b.Mansur(1/266)Hdsno: 48,hasen li gayrihi)
En son olarak Abdullah İbn Ömer(ra)ın sözlerine ver verelim. Ondan şöyle rivayet edilmiştir:
Bizim zamanımızda biz bir an yaşadık(ki) bizden birine Kurandan önce iman verildi.
Muhammed (sav) üzerine sureler iner biz onun helalini,haramını,emrini,nehyini,açıladığı şeylerde nerde duracağımızı öğrendik tıpkı bugün sizin öğrendiğiniz gibi.
Sonra bugün bir takım adamlar gördüm onlardan birine imandan önce Kuran veriliyor. Bunun üzerine o Fatiha ile(Nas suresini) sonuna kadar okuyor,onun emrini,yasaklarını bilmediği gibi nerde duracağını da bilmiyor. Onu hurma tanelerini etrafa saçtığı gibi saçıyor. (Beyhaki Sunenul Kubra(4/295) K.salat Bab:- Hdsno: 5391)
Sahabe neslinin üç güzide insanının yapmış olduğu yoruma dikkat edin. Önce İman verildi! imanı bilmeden imanın yönlendiricisi konumunda olan kılavuz kitabı öğrenmek bir şey ifade etmez. Önce Sahih bir iman, Muvahhid bir şahsiyet oluşturulmalı. Rabbini iyi tanıyan, ona kul olmaya her yönüyle razı olmanın şuuruyla Müslüman Rabbinin talimatlarını okur
Okuduğu talimatları yerine getirir
Bu emirleri yerine getirmesinin gerekliliğine iman etmiştir. Çünkü O kitabın Rabbine zaten hakkıyla imanı gündeme getirmiştir
Allahı birlemiş Allaha kafa tutan rejimleri, otoriteleri ,izmlerin hepsini kökünden reddedip dünya ve ahirette kendisine huzur getirecek kitabı okumaya girişmiştir. Okuduğu her ayeti tevhid ile okuduğundan iman binasını tamamlayan tuğlaları üst üste koymaya başlamıştır
Ama imandan önce kitaba ulaşan şahsiyetler hakları olmaksızın Allahı sorgularlar. Allahın kitabının okunmasını bir vacibiyet, onun ile amel edilmesini ise tercih derecesinde görürler.
Ayetlerin bir kısmıyla amel edileceğine bir kısmıyla da amel edilmeyeceğine inanmıştır. İçinde yaşadığımız toplumda bu açıkça görülmektedir. Kuranı camilerde okumak, mezarlıklar da okumak, mevlütler de okumak gayet normal. Ama iş Kuranı hayatın her alanında, ticaretin de, devlet yönetiminde, aile yönetiminde anlayarak okumaya ve amel etmeye gelince?! Diğer yerler de Kuranı kafaları önde huşulu Müslüman edasıyla dinleyenlerin, birden gözlerinde ateş çakan, ağzından salya akıtan azgın, kudurmuş bir köpeğe döndüklerini görürsün. Çünkü onlar nezdinde din camide ve mezarlıkta kalmalı!... İşte böylelerine Allah(cc) şöyle hitab ediyor:
.Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıyorsunuz da bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanların cezası dünyada horlanmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise azabın en şiddetlisine döndürülürler. Allah yaptıklarından gafil değildir. (2/Bakara 85)
Kendilerine iman verilmeyenler, yüzeysel olarak kitabı okuduklarından, Kitab da Allahın düşmanı olarak vasıfladığı Nemruti ve Firavuni rejimlerde de yer almaktadırlar. Günün değimi ile Demokratik,kapitalist devlet yönetimlerinde boy göstermektedirler. Okudukları Kitaba ters kanunlar koyup işletmek, sonrada dalga geçercesine Ramazanlarda vb. toplantılarda Kuran okutmaları, ayetlerden bahis etmeleri hep şova yönelik hareketlerdir.Çünkü okuduğu kitab bulunduğu makama düşmandır. Aslında koydukları kanunlarla onlar da Kurana düşmandır
Ama bunu göstermemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Biz müminler bu durumu Rasulullah(sav)ın söylediği şekilde değerlendiririz. O(sav) bu konuda diyor ki:
Kuranın haramlarını helal kılan kimse, Kurana iman etmemiştir.(Metalibul Aliye(3/73)Hdsno:2913 hasen)
Evet kim Kuranı hakkıyla okursa onunla amel eder. Kim de hakkıyla okumuyorsa umursamaz bir tavır içerisindedir. Tabii ki bize her şeyi bildiren Rasul, Kuranın bu iki tür insana ahiretteki tavrını da bildirmiştir, Şöyle ki:
Kuran kıyamet günü bedene bürünür, derken daha evvel onu ezberlemiş olan bir adam getirilir. Kuran onun karşısına hasım olarak çıkar ve Ya Rabbi! Beni buna taşıttın(ezberlettin) O ne kötü bir taşıyıcıdır(hafızdır). Benim sınırlarımı çiğnedi, farzlarımı zayi etti,isyanlara daldı ve bana itaati terk etti.der. Bu şekilde onun aleyhine delilleri saymaya devam eder. Sonun da Al onu,ne yaparsan yap! denir. O da Onun elinden tutar hiç bırakmadan cehennemdeki bir kayanın üzerine atar. Sonra Salih bir kul getirilir. Bu, Kuranı ezberlemiş ve emrini tutmuştur.
Onun karşısına mudafi olarak çıkar ve Ya Rabbi! Beni buna ezberlettin.O ne hayırlı bir hafızdır.
Benim sınırlarımı korudu, farzlarımla amel etti. Günahlardan sakındı ve bana itaat etti der. Bu şekil de onun lehine delilleri saymaya devam eder. Sonunda Al onu ne yaparsan yap!denir.O da Onun elinden tutar,elini bırakmadan ona ipek elbise giydirir, başına hükümdarlık tacını koyar ve ona bir kase şarap sunar.(Metalibul Aliye(4/210) Hdsno: 3505= Ebu Yaladan hasen bir senedle Ocak y.)
Kuranın kendisine karşı tavrını belirlemek isteyenler dünyada Kurana karşı duruşlarını ayarlamalıdırlar
Ya Onu tanırlar Oda onları en zor günde tanır, ya da onu tanımaz amel etmezler oda onları tanımaz en zor günde yalnız bırakır
Sözlerimize Rabbimizin şu sözleriyle son verelim:
..Ve bana Müslümanlardan olmam ve Kuran okumam emredildi. Artık kim doğru yola gelirse yalnız kendisi için gelmiş olur. Kimde saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.( 27/ Neml 91-92)