* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: AİLE HER TÜRLÜ FAZİLETİN KAYNAĞIDIR  (Okunma sayısı 1230 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
AİLE HER TÜRLÜ FAZİLETİN KAYNAĞIDIR
« : Mart 16, 2017, 12:39:56 ÖÖ »
AİLE HER TÜRLÜ FAZİLETİN KAYNAĞIDIR

Bugünkü sohbetimizde yüce dinimizin aileye verdiği önemi ve aile fertlerinin birbirlerine karşı olan görev ve sorumluluklarını anlatmaya çalışacağız.

Kuran, insanı en üstün yaratık olarak kabul eder. Allah  onu en güzel surette yaratmış, akıl gibi üstün yeteneklerle donatmıştır. Bu hususta Kuran’da şöyle buyurulmuştur:[1][1]

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ.

Yine başka bir ayette de buyuruluyor ki:[2][2]

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً.

İnsanın diğer yaratıklara göre bu üstünlüğü sebebiyledir ki; insan, yeryüzünde Allah'ın iradesini temsil etme görevi gibi, üstün bir görevle de görevlendirilmiş, yerde ve göklerde bulunan her şey onun emrine amade kılınmış ve hizmetine verilmiştir. İnsanoğluna bu üstün görevin verilmiş olduğunu ifade eden ayette şöyle buyuruluyor:[3][3]

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلاَئِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُواْ أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاء وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لاَ تَعْلَمُونَ. وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَـؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ. قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ. قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ.

Böylesine Allah'ın üstün bir yaratığı olan insan, yalnız başına değil, toplum halinde yaşar. İnsanın içinde yaşadığı toplumun en küçüğü, hiç şüphe yok ki, ailedir. Aileler birleşerek toplumları meydana getirir. Bu çekirdek topluluk her çeşit faziletin kaynağıdır. Sağlıklı nesiller bu yuvada yetişir. Çocuk, yaratılışla ilgili gelişmesini de ahlak ve terbiyesini de önce buradan alır. İnsan sevgisinin kaynağı da ailedir. Bir milletin sahip olduğu bütün özellikleri bir ailede görmek mümkündür. Bir toplulukta aile ne kadar sağlam temellere oturur ise, o aileden meydana gelen toplum, o nispette sağlam yapıya sahip olmuş olur. Bunun içindir ki dinimiz aileye büyük önem vermiştir.

Aile karı ile kocadan oluşur. Bu da evlilik sözleşmesiyle gerçekleşir. Evlilik olmadan, evlilik sözleşmesi yapılmadan aile kurulamaz. Bunun için dinimiz evlenmeyi teşvik etmiştir. Allah'ın seçkin kulları olan Peygamberler evlenerek insanlara örnek olmuşlardır. Efendimiz buyuruyorlar ki:[4][4]

اربعٌ من سنن المرسلين: الحياء والتعَطُّر والسواك والنكاح.

Kuran’da da şöyle buyuruluyor:[5][5]

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ.

Evlenmemeyi ve aile hayatı dışında kalmayı dindarlık sayanlar, Efendimiz tarafından uyarılmışlardır.   

Enes b. Malik anlatıyor:[6]

-Bazı kimseler Efendimizin (bilmedikleri gizli) ibadetini sormak ve öğrenmek üzere Efendimizin eşlerinin evlerine gelmişlerdi. Bunlara Efendimizin ibadeti haber verilince güya bunu (kendileri için) azımsayarak:

-Biz nerde Allah'ın Rasulü nerde? Şüphesiz ki Allah, Peygamberinin geçmiş olan ve gelecekte işlenmesi muhtemel bulunan bütün günahlarını bağışlamıştır, dediler. İçlerinden birisi:

-Ben geceleri hiç uyumadan namaz kılacağım, dedi. Bir diğeri:     

-Ben de yıl boyu oruç tutacağım, dedi. Başka biri:     

-Ben de kadınlardan ayrı yaşayacağım, hiç evlenmeyeceğim, dedi.

 Onlar böyle konuşurlarken Efendimiz bunların yanına geldi ve:

 -Siz şöyle şöyle söyleyen kimselersiniz değil misiniz? Fakat şunu biliniz ki, ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve kötülükten korunanınızım. Böyle iken ben kah oruç tutarım, kah tutmam; gecenin bir kısmında namaz kılarım, bir kısmında da uyur istirahat ederim. Kadınlarla da evlenirim. (İşte benim sünnetim budur.) Her kim benim bu yolumdan gitmez de, ondan yüz çevirirse benden değildir, buyurdu.

Evet, aile nikah ile kurulur, evlenmeyen kimse bu kurumdan yoksun kalır. Evlenmemeyi ve aile kurmamayı fazilet saymak yanlıştır, Efendimizin sünnetine aykırıdır. Nikah, her ne kadar medeni bir sözleşme ise de, bir yönü ile ibadettir.

Değerli kardeşlerim, insan aile ortamında huzur bulur. Neslin devamı bu kurumla sağlanır. Pek çok kötülüklere karşı en önleyici vasıta ailedir. Efendimiz buyuruyorlar ki:[7][7]

يا معشر الشباب من إستطاع منكم الباءة فاليتزوج، فإنه أغَضُّ للبصر وأحصن للفرْج. ومن لم يستطع فعليه بالصوم، فإن له وِجاء.   

Bir başka hadisi de şöyledir:[8][8]

إذا تزوج العبد فقد إستكمل نصف الدين، فاليتق الله فى النصف الباقى. 

Aile kurulurken eşlerin birbirlerini seçmesi önem kazanır. Çünkü bu, geçici bir süre için bir araya gelme değil, çoğunlukla ölüme kadar devam edecek bir sözleşmedir. Eşler, birbirlerinde bu kurumun devamını sağlayacak özellikleri aramalıdırlar. Canım ne olacak evlenmek helal ise, ayrılmak da helaldir deyip gerekli araştırmayı yapmadan karar vermek, sonunda pişmanlık duymaya sebep olur.

Efendimiz bu konuda bir uyarıda bulunuyor ve eşlerde tercih edilmesinde yarar olan özelliğe dikkatimizi çekiyor:[9][9]

تُنكح المرأة لأربع: لمالها ولحَسَبِها ولجمالها ولدينها. فاظْفَرْ بذات الدين تَرِبَتْ يداك.

Efendimiz kadını, bu dört özellikten her hangi birisi ile nikah etmenin mubah olduğunu, ancak dindar olan kadının tercih edilmesini tavsiye ediyor. Çünkü Kuran, bu özelliğe çok önem veriyor.

Efendimize sordular:

 -Ey Allah'ın Rasulü, kızlarımız kölelerimizle evlenebilecek midir? dediler. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu:[10][10]

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ.

Elbette Allah katında üstün bir değeri olan kimse diğerlerine tercih edilir ve edilmelidir. Böyle davranan kimse pişman olmaz. Çünkü dindar olan kadın, kocasının malını korur, israftan sakınır.

Çocuklarının terbiyeleri ile ilgilenir, onları da dinlerine bağlı olarak yetiştirir. Bu ise aileye huzur getirir. Bunun içindir ki Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:[11][11]

الدنيا متاع، وخير متاعها المرأة الصالحة.

Bir başka hadis ise şöyledir:[12][12]

ما إستفادَ المؤمن بعد تقوى الله عز وجل خيرا له من زوجة صالحة إنْ أمرها أطاعته وإن نظر إليها سَرَّتْه وإن أقسم عليها أبَرَتْه وإن غاب عنها نَصَحَتْه فى نفسها ومالها.

Ailenin kurucuları olan karı ile kocanın ayrı ayrı hakları ve görevleri vardır. Nitekim Kuran’da buyuruluyor ki:[13][13]

وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذِي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِ.

Efendimiz de şöyle buyurmuştur:[14][14]

ألا إن لكم على نسائكم حقا ولنسائكم عليكم حقا، فحقكم عليهن أن لا يُوطِئْنَ فُرُشَكم من تَكرهون ولا يَأْذَنَّ فى بيوتكم لمن تَكرهون، ألا وحقهن عليكم أن تُحسنوا إليهن فى كسوتهن وطعامهن.

Efendimiz Veda haccında bir konuşma yapmış önemli konulara temas etmiştir. Hadis ve tarih kitaplarında yer alan bu konuşmanın bir bölümünü önemine binaen karı-koca haklarına ayırmış ve şöyle buyurmuştur:[15][15]

فاتقوا الله فى النساء، فإنكم أخذتموهن بأمان الله وإستحللتم فروجَهن بكلمة الله ، إن لكم من نسائكم حقا ولنسائكم عليكم حقا.

Karı ile kocanın birbirlerine karşı olan hak ve görevlerine kısaca işaret edelim.

Kadının Hakları

1. Evlenme sırasında erkeğin kadına ödediği veya ödeyeceğini taahhüt ettiği (mehir) para veya mal kadının hakkıdır.

 2. Nafaka, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek ve konut giderlerini karşılamak demektir. Nikah işlemi tamamlanınca, kadının nafakası normal ölçüler içinde kocaya aittir. Kuran’da şöyle buyurulmuştur:[16][16]

وَعلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ...

Koca üzerine borç olan eşinin nafakası, sosyal durumlarına uygun olmalıdır. Ayrıca zengin olan kocanın karısına bir hizmetçi tutarak, ev işlerini gördürmesi de kadının hakkıdır.

Kocanın Hakları

1. Kocanın meşru isteklerini yapmak, ailenin huzur ve düzenini bozacak davranışlardan sakınmak.

 2. Kocasına sevgi ile bağlanmak ve kadınlık görevini yerine getirmek.

 3. Ailenin iffetini ve şerefini korumak, kocasının evini ve malını muhafaza etmek ve israftan sakınmak.

Karı ve koca bu özetlediğimiz karşılıklı hak ve görevlerine riayet ettikleri takdirde hem kendileri mutlu olur, hem de bu yuvada yetişen çocuklar anne-babaya karşı saygılı olur.

Değerli Kardeşlerim! Ailedeki mutluluk, karı ile koca arasındaki sevgi ve saygıya bağlıdır. Eşler, yuvada mutluluğu sağlamak için gerekli fedakarlığı gösterecek, huzur bozucu tutum ve davranışlardan sakınacaklardır. Karı ile kocanın herhangi bir sebeple aralarının açılması halinde Allah  her iki taraf ailelerine görev vermekte ve şöyle buyurmaktadır:[17][17]

وَإِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُواْ حَكَماً مِّنْ أَهْلِهِ وَحَكَماً مِّنْ أَهْلِهَا إِن يُرِيدَا إِصْلاَحاً يُوَفِّقِ اللّهُ بَيْنَهُمَا إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيماً خَبِيراً.

Aile reisi olan erkek eşine karşı yumuşak davranacak, kaba hareketlerden sakınacaktır. Efendimiz bu hususu şöyle ifade etmiştir:[18][18]

خيركم خيركم لأهله وانا خيركم لأهلى.

Her şeyde olduğu gibi aile hayatında da örnek alacağımız kimse, Efendimizdir. O, eşleri ile gayet iyi geçinir, onların sıkıntı veren bazı davranışlarına tahammül ederdi.

Bir gün Hz. Aişe bir şeye darılarak Efendimize yüksek sesle konuşuyordu. Bu sırada Hz.Ebu Bekir gelmiş, kızını azarlamak istemiş, fakat Efendimiz buna engel olmuştu. Bunun üzerine Hz.Ebu Bekir kalkmış gitmiş, bir süre sonra tekrar geldiğinde karı-kocanın barıştıklarını görmüş ve şöyle demiştir:

 -Az önce kavganıza şahit olduk, şimdi de barıştığınıza şahit olalım. Bunun için Efendimiz buyuruyor ki:[19][19]

 لا يَفْرَكْ مؤمنٌ مؤمنةً إن كره منها خُلقا رضى منها أخَر.

Efendimiz bu hadiste kocayı uyarıyor. Eşinde ki hoşlanmadığı bir huyu sebebiyle yuvayı sarsacak, hatta dağılmasına sebep olacak tavırlardan sakınmasını öğütlüyor. Elbette bu kadın için de geçerlidir. O da aile kurumunun tehlikeye düşmesine meydan verecek söz ve davranışlardan sakınmalıdır. Hatta Efendimiz, kocaları ile uyum içerisinde olan kadınları müjdelemiş ve şöyle buyurmuştur:[20][20]

إذا صلت المرأة خمسها وصامت شهرها وحفظت فرْجها وأطاعت زوجها قيل لها أدخلى الجنة من أى أبواب الجنة شئتِ.

Değerli Kardeşlerim! Aile fertleri arasında özen gösterilmesi bakımından çocuklar da önemli bir yer işgal eder. Anne ve babaya Allah'ın birer hediyesi olan çocuklar, aile bahçesinin gülleridir.

Onları sevgi ile yetiştirip, topluma yararlı bir kimse olarak hazırlamak, anne-babanın başta gelen görevleri arasındadır. Çocuk küçük yaştan itibaren iyi terbiye edilirse hem ailesine, hem de milletine yararlı ve hayırlı bir insan olur. İyi terbiye edilmediği ve eğitilmediği takdirde, ne kendisine ne de başkasına yararı dokunmayacağı gibi, aile için de, toplum için de zararlı hale gelir. Bunun için dinimiz, geleceğin teminatı olan çocuklarla ilgili olarak aileye büyük sorumluluklar yüklemiştir.

Kuran’da şöyle buyuruluyor:[21][21]

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ...

Cenab-ı Hak bu ayette müminlere önemli bir görev veriyor. Hem kendilerinin ve hem de aile fertlerinin cehenneme gitmelerine sebep olacak davranışlardan uzak durmalarını emrediyor.

Çünkü mümin kendisinden sorumlu olduğu gibi ailesinden de sorumludur. Nitekim Efendimiz kişilerin sorumluluklarını hatırlatırken şöyle buyurmuştur:[22][22]

كلكم راع وكلكم مسؤل عن رعيته، والأمير راع والرجل راع على أهل بيته والمرأة راعية على بيت زوجها وولدها، فكلكم راع وكلكم مسؤل عن رعيته. 

Hz. Ömer:

 -Ey Allah'ın Rasulü, kendimizi koruruz; fakat, ailemizi nasıl koruyabiliriz? diye sordu. Efendimiz: 

-Allah'ın sizi yasakladığı şeylerden, onları sakındırırsınız ve Allah'ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu onları korumak demektir, buyurdu.[23][23]

Bir başka hadis de şöyledir:[24][24]

مروا أولادكم بالصلاة لسبعٍ.

Değerli Müminler! Çocukların inançlı, sağlıklı, manevi değerlerine bağlı, vatan ve millet sevgisi ile dopdolu olarak yetiştirilmesinde birinci derecede ailenin, sonra da toplumun rehberliği önemlidir. Efendimiz bunu şu şekilde ifade etmişlerdir:[25][25]

أكرموا أولادكم وأحسنوا أدبهم.

Anne-babaların çocukları ile ilgili dini ve milli görevlerini ihmal etmeleri, ilerde onları ve hatta toplumu rahatsız edecek olayların meydana gelmesine sebep olur. Nitekim zaman zaman medyaya ve basına yansıyan olaylar, sadece anne-babaları değil, izleyen herkesi üzmektedir.

Bunun için öncelikle anne-babalar çocuklarının terbiyesine, eğitimine özen göstermeli ve onların kötü alışkanlıklar edinmemeleri için hiçbir fedakarlığı esirgememelidirler. Çocuklarını iyi terbiye eden ve yetiştiren anne-babaları Cenab-ı Hakk'ın cennetle mükafatlandıracağını Efendimiz haber vermiş, şöyle buyurmuştur:[26][26]

من عال ثلاث بناتٍ فأدبهن وزوجهن وأحسن إليهن فله الجنة.

Değerli Kardeşlerim! Çocuklar genelde anne-babayı örnek alırlar. Onların söz ve davranışlarından etkilenirler. Bunun için anne-babanın, çocuklarının dürüst, ahlaklı ve faziletli yetişmeleri için, onlara örnek olmaları gerekir.

Abdullah b. Amr anlatıyor:[27][27]

 -Ben küçüktüm, Efendimizin evimizde bulunduğu bir gün annem beni:

-Gel sana bir şey vereceğim" diye çağırdı. Efendimiz anneme:       

-Çocuğa ne vermek istedin? diye sordu. Annem:         

-Hurma vereceğim, dedi. Bunun üzerine Efendimiz:

 -Eğer (çocuğu aldatıp ona) bir şey vermeseydin, sana bir yalan günahı yazılırdı, buyurdu.

 Efendimiz burada önemli bir uyarıda bulunuyor. Anne-babaların yapmayacakları şeyleri çocuklarına vadetmemelerini öğütlüyor. Bu hem anne babaların yalan söyleme gibi bir günahı işlemelerine, hem de çocukların ahlakı üzerinde olumsuz etki yapmasına sebep olur.

 Hulasa, anne-babaya çocuklarını eğitmek, güzel terbiye etmek ve yetiştirmek için büyük fedakarlık düşmektedir. Bu aynı zamanda onların dini görevlerindendir.

Değerli Müminler! Konuşmamızı Efendimizin bir hadisi ile tamamlamak istiyorum. Efendimiz şöyle buyuruyor:[28][28]

ما نَحَلَ والدٌ ولدا مِنْ نُحْلٍ أفضلَ من أدبٍ حسنٍ.

--------------------------------------------------------------------------------

[1][1] Tin, 95/4.

[2][2] İsra, 17/70.

[3][3] Bakara, 2/30-33.

[4][4] Tirmizi, Nikah, 1.

[5][5] Rum, 30/21.

[6][6] Buhari, Nikah, 1; Müslim, Nikah, 1.

[7][7] Buhari, Savm, 10; Müslim, Nikah, 1.

[8][8] Münziri, et-Terğib ve’t-Terhib, 3, 42.

[9][9] Buhari, Nikah, 15; Müslim, Rida, 15.

[10][10] Hucurat, 49/13.

[11][11] Müslim, Rida, 17.

[12][12] İbn Mace, Nikah, 5.

[13][13] Bakara, 2/228.

[14][14] Tirmizi, Rida, 11.

[15][15] Müslim, Hac, 19; Tirmizi, Rida, 11; İbn Mace, Nikah, 3.

[16][16] Bakara, 2/233.

[17][17] Nisa, 4/35.

[18][18] İbn Mace, Nikah, 50.

[19][19] Müslim, Rida, 18.

[20][20] Münziri, et-Tergib ve’t-Terhib, 3, 52.

[21][21] Tahrim, 66/6.

[22][22] Buhari, Cuma, 11; Müslim, İmare, 20; Ebu Davud, İmer, 1; Tirmizi, Cihad, 27.

[23][23] Alusi Tefsiri, 28, 156.

[24][24] Ebu Davud, Salat, 26.

[25][25] İbn Mace, Edeb, 3.

[26][26] Ebu Davud, Edeb, 130.

[27][27] Ebu Davud, Edeb, 88.

[28][28] Tirmizi, Birr, 33.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: AİLE TERBİYESİNDE BİLİNMESİ GEREKEN ON GÖREV
« Yanıtla #1 : Mart 16, 2017, 12:44:45 ÖÖ »
AİLE TERBİYESİNDE BİLİNMESİ GEREKEN ON GÖREV

Bugünkü sohbetimizde aile terbiyesinde bilinmesi ve uygulanması gerekli on görevden söz etmek istiyorum.

Allah,  Kuran’da şöyle buyuruyor:[1][1]

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئاً وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُوراً.

Ayette uygulanması gerekli on emir yer almaktadır. Şimdi kısaca bunların neler olduğu üzerinde duralım.

1. Allah’a İbadet Etmek ve Ona Hiçbir Şeyi Ortak Koşmamak

Bu, Allah’ın gönderdiği Peygamberleri aracılığı ile insanlara duyurduğu ilk emridir. Allah’a yapılan ibadetin makbul olması için o ibadete başkasının ortak edilmemesidir. Çünkü Allah, ortaklıktan münezzehtir, yücedir. Eşi, dengi ve ortağı yoktur. Onun eşi ve ortağı olduğunu sanan, hem derin bir sapıklığa düşmüş hem de ona büyük bir günah ile iftira etmiş olur. Onun için ona ibadete başkasını ortak kılmak, affetmeyeceğini bildirdiği büyük bir günahtır. Nitekim şöyle buyuruluyor:[2][2]

إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَن يَشَاءُ وَمَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدِ افْتَرَى إِثْماً عَظِيماً.

2. Ana-Babaya İyilik Etmek

Allah, kendisine ibadetten sonra ikinci derecede kişinin, var olmasının sebebi olan anne ve babasına saygılı davranılmasını emrediyor.   Kişiye en yakın olan ve onun için hiçbir fedakarlığı esirgemeyen anne ve babasına karşı saygı görevini yapmayan kimseden, başkasına saygı göstermesi beklenmez. Dinimiz, anne-babaya karşı değil saygısızlık, öf bile demeyi yasaklıyor:[3][3]

وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَا أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيماً.

قال النبى: رضا الرب فى رضا الوالد وسخط الرب فى سخط الوالد.[4][4]

Ayet ve hadislerde anne ve babaya iyilik yapılması emrediliyor. Çocukların anne ve babalarına karşı görevlerini kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Anne ve babaya karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak. Çünkü asık surat ve sert sözler onları incitir. Onları incitici söz ve davranışlardan ise,  sakınmak gerekir.

2. Çağırdıklarında bekletmeden hemen koşmak.                                     

3. Allah’a itaatsizlik olmadıkça isteklerini yerine getirmek.           

4. Yanlarında yüksek sesle konuşmamak.                                               

5. Yolda yürürken, bir zaruret olmadıkça önlerine geçmemek.               

6. Geçim sıkıntısı içerisinde iseler, yardım etmek ve ihtiyaçlarını gidermek.     

7. Hastalık veya yaşlılık sebebiyle hizmete ihtiyaç duyuyorlarsa, seve seve hizmet etmek.

Öldükten sonra ise;

1. Onları rahmetle anmak, bağışlanmaları için dua etmek.             

2. Ruhları için hayır yapmak, yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım etmek.                                                                                                       

3. Vasiyet yapmışlarsa yerine getirmek.                                         

4. Dostlarına iyilik etmek ve onları kırıcı davranışlardan sakınmak.

3. Akrabaya İyi Davranmak                                                 

Dinimiz bütün insanlara ve hatta hayvanlara iyi davranılmasını emreder. İnsanlar içerisinde iyilik yapılmasını emrettikleri kimseler sıralanırken akraba ikinci sırada yer alır. Akrabanın görüp gözetilmesi dini bir terim olarak sıla-i rahim diye ifade edilir. Dinimiz sıla-i rahime büyük önem vermiştir.         

Kuran’da şöyle buyurulur:[5][5]

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيراً وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً.

Efendimiz de şöyle buyurmuştur:[6][6]

عن أبى هريرة قال: من كان يؤمن بالله واليوم الأخر لا يؤذ جاره ومن كان يؤمن بالله واليوم الأخر فليكرم ضيفه ومن كان يؤمن بالله واليوم الأخر فليصل رحمه ومن كان يؤمن بالله واليوم الأخر فليقل خيرا أو ليصنتْ.

Efendimizin bir seferinde, Bedevinin birisi önüne geçip, bindiği devenin yularını tuttuktan sonra:                                                                     

-Ey Allah’ın Rasulü, beni cennete koyacak bir ameli bana haber verir misiniz, dedi. Orada bulunanlar:

 -Buna ne oluyor, buna ne oluyor, demeye başladılar. Efendimiz:

-Ne olacak, ihtiyacı var ki soruyor, dedikten sonra Bedeviye şu cevabı verdi:[7][7]

تعبد الله ولا تشرك به شيئا وتقيم الصلاة وتؤتى الزكاة وتصل الرحم.

Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet ediliyor:[8][8]

عن أنس ابن مالك قال: من أحبَّ أن يُبسَط له فى رزقه ويُنسا له فى أثره فليصل رحمه.

Allah’ın insan için takdir buyurduğu ömür ne artar ne de eksilir. Bu ve benzeri hadislerde sadakaların ve güzel işlerin ömrü artıracağı ifade buyurulmuştur. 

Bu artma, bizim anladığımız manada bir artma değildir. Allah, insanların yapacakları ibadetleri ve güzel işleri ezelde biliyor. Bunun için bunların güzel işleri sebebiyle ömürlerini artırarak, takdir buyuruyor. Yoksa ezelde takdir edilmiş olan ömürleri, sonradan yapacakları ibadet ve güzel işleri sebebiyle artırılacak değildir.

Allah’ın hakkımızdaki takdirini bilmediğimiz için Efendimizin konu ile ilgili teşviklerine uymamız uygun olacaktır.

Akrabadan muhtaç olanlara yardım etmek sıla-i rahmin kapsamı içindedir. Zekat ve fitrelerimizi öncelikle akrabadan yoksul olanlara vermemiz, bu mali ibadetlerimizin daha çok kabulüne vesile olacaktır. Efendimiz buyuruyorlar ki:[9][9]

عن سلمان بن عامر قَال: الصدقة على المسكين صدقة وعلي ذي الرحم ثنتان: صدقة وصلة.

Bir başka hadis de şöyledir:[10][10]

أفضل الصدقة على ذى الرحم الكاشح.

 Böyle bir akrabaya verilecek sadaka, hiç şüphe yok ki, onun içinde sakladığı düşmanlık hislerinin ortadan kalkmasına ve düşman gördüğü akrabaları ile dost olmasına sebep olacaktır.

Efendimiz hayır yapmak isteyen kimselere akrabalarını hatırlatarak bu hayrın onlara yapılmasının daha çok sevap olacağını ve Allah’ı daha çok memnun edeceğini bildirirdi.   

Hz.Enes anlatıyor:[11][11]

 -Sahabeden Ebu Talha Medine’deki Ensar’ın en zenginlerindendi. En sevdiği mal da, Efendimizin mescidinin karşısındaki Beyreha denilen bahçesi idi. Efendimiz zaman zaman, o bahçeye girer ve tatlı suyundan içerdi.

لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ مِن شَيْءٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ. [12][12]

Ebu Talha,  okuduğumuz bu ayet nazil olunca  Efendimize geldi:

-Ey Allah’ın Rasulü, Allah:

-En sevdiğiniz maldan Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe eremezsiniz, buyuruyor. En sevdiğim mal, Beyreha adındaki hurmalıktır. Onu Allah rızası için sadaka ettim. Allah katında onun hayrını ve ahiret azığı olmasını umuyorum. Ey Allah’ın Rasulü, Allah sana nasıl ilham ederse öyle yap, dedi. Efendimiz:

 -İyi yaptın, senin için karlı bir maldır. Sözünü dinledim. Ben onu akrabana vermeni uygun görüyorum, buyurdu. Ebu Talha:   

-Uygun gördüğün gibi yapayım, Ey Allah’ın Rasulü, dedi ve bahçeyi akrabasıyla amca çocukları arasında taksim etti.

Abdullah b. Mesud’un eşi Zeynep es-Sakafiyye’nin rivayetine göre Efendimiz:       

-Ey kadınlar topluluğu, ziynetlerinizden olsun sadaka verin. buyurdu. Ben eşim Abdullah b. Mesud’a:

-Sen fakir bir adamsın, mali durumun iyi değil. Efendimiz sadaka vermemizi emrettiler. Efendimize git de sor, eğer senin ve çocukların için harcadığım sadaka yerine geçiyorsa size, geçmiyorsa başkalarına vereyim dedim. Eşim Abdullah:

-Kendin git sor, demesi üzerine, Efendimize gittim. Bir de baktım ki Ensardan aynı maksatla gelmiş bir kadın da kapıda durmaktadır. Efendimiz heybetli idi. Önümüze Bilal çıktı. Ona:

-Efendimize git de kapıda iki kadın bekliyor, sizden, kocalarına ve terbiyelerinde bulunan yetimlere harcadıkları sadaka yerine geçer mi? diye soruyorlar, de. Fakat bizim kim olduğumuzu söyleme, dedik. Bunun üzerine Bilal Efendimizin yanına girdi ve ondan sordu. Efendimiz:

-Onlar kimlerdir? Buyurdu. Bilal de:       

-Ensar’dan bir kadın ile Zeynep’tir, dedi. Efendimiz:

-Zeyneplerin hangisi? buyurdu. Bilal:

-Abdullah b. Mesud’un eşi, cevabını verdi.  Efendimiz:       

-Onun için iki sevap vardır. Biri akrabalık sevabı diğeri sadaka sevabı, buyurdu.[13][13]

Sıla-i rahmin en güzeli akrabadan muhtaç olanları ziyaret ederek, onlara yardım etmek ve geçim darlıklarını hafifletmektir.

Sıla-i rahim görevini ihmal etmek, Allah’ın rahmetinin üzerimizden kesilmesine sebeptir. Efendimiz buyuruyor ki:[14][14]

اَلرَّحِمُ مُعَلَّقٌ بِالْعَرْشِ تَقُولُ: مَنْ وَصَلَنِي وَصَلَهُ اللّهُ وَمَنْ قَطَعَنِي قَطَعَهُ اللّهُ.

Bir adam Efendimize sordu:

-Ey Allah’ın Rasulü, benim yakınlarım var. Ben onları ziyaret ederim, onlar bana gelmez. Ben onlara iyilik ederim. Onlar bana kötülük eder. Ben onlara yumuşak davranırım, onlar bana kaba davranır. Efendimiz:       

-Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yediriyor gibisin. Sen böyle davrandığın sürece, Allah  sana yardımcı olur ve seni onlardan korur.[15][15]

Hadiste geçen, onlara sıcak kül yediriyor gibisin, ifadesi bir benzetmedir. Efendimiz, kişinin akrabasına karşı bu örnek davranışı karşısında, onların çirkin davranışlarından ötürü başlarına gelecek elem ve ızdırabı, sıcak kül yiyenin ıztırabına benzetmiştir.

Yine Efendimiz buyuruyor ki:[16][16]

عن عبد الله ابن عمرو قال: ليس الواصل بالمُكافِئِ ولكن الواصل الذى إذا قطعت رحمُه وصلها.

İnanmış olan kimse artık bu ayet ve hadisler karşısında akrabaları ile ilgisini kesemez. Onları rahatsız edici ve kabul edilemez davranışları karşısında bile onlara iyilik etmek ve yardımda bulunmak durumunda olmalıdır. Çünkü Hz.Ali’nin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:[17][17]

ألا أدلك أكرم أخلاق الدنيا والأخرة: أن تصل من قطعك وتُعطىَ من حرمك وأن تَعفو عمن ظلمك.

4. Yetimlere İyi Davranmak   

Dinimiz, toplum fertlerinin birbirleriyle yardımlaşmalarını öğütlerken, yoksulları görüp gözetmemizi, öksüzleri kendi çocuklarımız gibi koruyarak eğitip yetiştirmemizi tavsiye eder. Efendimiz buyuruyor:[18][18]

عن سهل بن سعد قال: أنا وكافل اليتيم في الجنة هكذا وأشار بالسّبابة والوسطى وفرّج بينهما. 

Öksüzler bize Allah’ın emanetidir, onların anası da babası da biziz. Onların görüp gözetilmesi, eğitilip yetiştirilmesi ve topluma yararlı birer insan haline getirilmesi bizim görevimizdir.

5. Yoksullara Yardım Etmek           

İnsanların durumları eşit değildir. Bir kısmı varlıklı iken bir kısmı yoksuldur. Bir kısmının sağlığı iyi olduğu halde bir kısmı hasta ve sakattır. Zira insanların yaradılış gayesi imtihandır. Bu gerçeği Kuran şöyle ifade ediyor:[19][19]

ولنبلونكم بشيء من الخوف والجوع ونقص من الأموال والأنفس والثمرات وبشر الصابرين.

Toplum halinde yaşayan insanların birbirleriyle yardımlaşmaları dinimizin emridir. Varlıklı zengin insanlar toplum içindeki yoksulları soruşturmalı ve onlara yardım etmelidir. Efendimiz buyuruyor:[20][20]

عن أبى هريرة قال: اُبْغونى ضعفاءكم فإنما تُنصرون وترزقون بضعفائكم.

6-7.  Yakın ve Uzak Komşuya İyi Davranmak

Toplu yaşayışta aileden sonra haklarına en çok riayet etmemiz gerekenler, yan yana yaşadığımız komşularımızdır.

Ayette komşular, yakın ve uzak olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Yakın komşu; evi yakın olan komşuya denebileceği gibi, akrabadan olan komşuya da denir. Uzak komşu da; ya evi uzak olan veya akrabadan olmayan veya da müslüman olmayan komşudur. Efendimiz buyuruyor:[21][21]   

-Komşu üç kısımdır. Birincisinin üç hakkı vardır:       

a. Komşuluk hakkı,                                                                                 

b. Yakınlık hakkı,         

c. İslamiyet hakkıdır. (Bu yakınlığı olan, müslüman komşudur.) İkincisinin iki hakkı vardır:       

a. Komşuluk hakkı,

b. İslamiyet hakkı. (Bu müslüman olan komşudur.) Üçüncüsünün ise bir hakkı vardır ki, bu, komşuluk hakkıdır. (Bu müslüman olmayan komşudur.)

Görülüyor ki, komşu tabirinde müslüman, müslüman olmayan dost, düşman, zararlı, faydalı, yakın uzak istisnasız bütün komşular dahildir. Demek ki müslüman, yakınında bulunan kim olursa olsun, herkesle iyi geçinecek ve İslam’ın güzelliklerini yaşayarak gösterecektir. En etkili nasihat budur.

Hava kirliliği konusunda konferans vermek üzere Türkiye’ye gelen Amerikalı bir profesör müslüman olmak üzere Ankara Müftülüğe başvurur. Gerekli dini merasimi yaptıktan sonra kendisine sorulur:

-Müslümanlığı neden kabul ettiniz? Şu cevabı verir:   

-Bundan önce Fas veya Tunus’ta üniversitede öğretim üyesi idim. Kaldığım daire komşum bir müslümandı. Çok saygılı ve edepli birisi idi. Ben müslüman olmadığım halde bana karşı örnek davranışlarına şahit oldum ve çok etkilendim. Oradan ayrılırken kendisine:                                 

-Bir yabancı ve dininizden olmayan kimseye karşı bu asil davranışlarınızın kaynağı nedir? diye sorunca:                                           

-Kuran din ayırımı yapmaksızın, komşunun komşuya karşı iyi davranmasını emrediyor. Kitabımın bu emrini uyguladım, dedi. Bunun üzerine Kuran-ı inceledim ve müslüman olmaya karar verdim.                         

Görülüyor ki, müslüman tavırlarıyla İslam’ın güzelliklerini telkin ederse, daha etkili olur.

Evet yüce dinimiz komşu haklarına büyük önem vermiştir. Efendimiz bu önemi şu sözleriyle açıklamıştır:[22][22]

عن عائشة قال: ما زال جبريل يوصينى بالجار حتى ظننت أنه سيُورِّثه.

Ebu Zer diyor ki:                             

-Efendimiz, bana şöyle vasiyet etti:

يا أبا ذر إذا طبخت مرقة فأكثِرْ ماءها وتعاهدْ جيرانَك.

Efendimiz kadınlara hitaben şöyle buyurmuştur:[23][23]

يا نساء المسلمات لا تحقرن جارةٌ لجارتها ولو فِرْسَنَ شاةٍ.

Komşularımıza karşı başlıca görevlerimiz şunlardır:

1. Komşuların haklarına saygılı olmak, onları söz ve davranışlarımızla incitmemek,                                                                           

2. Sevinç ve üzüntülerini paylaşmak, dert ve sıkıntılarını gidermeye çalışmak,                             

3. Gerektiğinde yardım etmek, ödünç vermek, hediyeleşmek,                 

4. Hastalandıklarında ziyaret etmek, ölenin cenazesine katılmak ve başsağlığı dilemek.         

Özet olarak, kendimiz için sevip istediğimiz şeyleri onlar için de sevip arzu etmek, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri onlara reva görmemek ve yapmamak.

Bu bölümü bir hadisle tamamlayalım:[24][24]

عن أنس ابن مالك قال: ما أمن بى من بات شَبْعانا وجاره جائع إلى جنبه وهو يعلم.

8. Yanındaki Arkadaşa İyi Davranmak   

İyi davranılması gerekenlerden biri de yanındaki iş arkadaşı ve meslektaşıdır. Mümin, herkesle iyi geçinir, herkesin haklarına saygılı olur ve kimseyi kırıp incitmez. Özellikle birlikte çalıştığı, her gün yüz yüze baktığı arkadaşına daha iyi davranır. Efendimiz buyuruyor:[25][25]

خير الأصحاب عند الله خيرهم لصاحبه، وخير الجيران عند الله خيرهم لجاره.

9. Yolda Kalmışlara İyilik Etmek             

Memleketinden, evinden uzakta kalmış, hele parası da tükenmiş olan insanlara iyilik etmek, yardımda bulunmak ve yol göstermek müslümanın görevidir.

10. Ellerimizin Altında Bulunanlara İyi Davranmak           

Ayette kendilerine iyi davranılması, emredilenlerin sonuncusu, yanımızda çalıştırdığımız insanlar ve hizmetimizde bulunanlardır. Onların ücretlerini zamanında ve eksiksiz ödemek ve onları üzecek davranışlardan sakınmaktır.

Enes b. Malik diyor ki:         

-Efendimize on sene hizmet ettim de bir defa olsun bana öf demedi, niçin böyle yaptın? diyerek azarlamadı. Böyle yapsaydın da demedi.[26][26]

İşte ayette yer alan on emir kısaca bunlardır. Bu on emri yerine getirenler, getirmeye çalışanlar Allah’ın sevgili kullarıdır.                           

Allahım! Bizi bu kullarından eyle. Amin!

--------------------------------------------------------------------------------

[1][1] Nisa, 4/36.

[2][2] Nisa, 4/48.

[3][3] İsra, 17/23.

[4][4] Tirmizi, Birr, 3.

[5][5] Nisa, 4/1.

[6][6] Buhari, Edeb, 31.

[7][7] Buhari, Zekat, 1; Müslim, İman, 4.

[8][8] Buhari, Buyu, 12; Müslim, Birr, 6.

[9][9] Nesai, Zekat, 82;Tirmizi, Zekat, 26; İbn Mace, Zekat, 28;

[10][10] Münziri, et-Terğib, 2, 37. (Düşman fakat bunu açığa vuramayan akraba)

[11][11] Buhari, Zekat, 44; Müslim, Zekat, 14.

[12][12] Al-i İmran, 3/92.

[13][13] Buhari, Zekat, 48; Müslim, Zekat, 14.

[14][14] Müslim, Birr, 8.

[15][15] Müslim, Birr, 6.

[16][16] Buhari, Edeb, 15.

[17][17] Münziri, et-Terğib ve’t-Terhib, 3, 342.

[18][18] Buhari, Talak, 14, Edeb, 24; Tirmizi, Birr, 14; Ebu Davud, Edeb, 131.

[19][19] Bakara, 2/155.

[20][20] Ebu Davud, Cihat, 77; Tirmizi, Cihat, 24; Nesai, Cihat, 43. (Bana arayın)

[21][21] Kenzü’l-Ümmal, 9, No: 24891.

[22][22] Buhari, Edeb, 28; Müslim, Birr, 41; Ebu Davud, Edeb, 132; Tirmizi, Birr, 28.

[23][23] Buhari, Edeb, 30; Müslim, Zekat, 29.  (Paça)

[24][24] Münziri, et-Terğib, 3, 358.

[25][25] Tirmizi, Birr, 28.

[26][26] Buhari, Edeb, 39.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]