* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: DUA İBADETİN İLİĞİDİR  (Okunma sayısı 463 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
DUA İBADETİN İLİĞİDİR
« : Ekim 06, 2019, 12:56:41 ÖS »
DUA İBADETİN İLİĞİDİR

Bugünkü sohbetimiz dua ile ilgili olacaktır.

Allah, Kuran’da şöyle buyuruyor:[1]

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ.

Bu ayet duanın önemini belirtiyor.  Bazı kimseler Efendimize gelerek Allah hakkında bilgi istemiş, şöyle demişlerdi:

-Rabbimiz yakın mıdır, ona gizlice yalvaralım? Yoksa uzak mıdır, ona bağıralım?[2] Onların bu sorusunu, Allah Peygamberine indirdiği bu ayetle cevaplandırıyor ve -Ben gerçekten yakınım, buyuruyor.       

Biz her ne kadar hatalı davranışlarımız sebebiyle Yaratıcıya uzak isek de O, bize yakındır. Nitekim şöyle buyuruluyor:[3]

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ.

Ebu Musa el-Eşari anlatıyor:[4] Efendimiz Hayber’e savaşa giderken askerler bir vadiye geldiklerinde yüksek sesle Allah Ekber, Allahü Ekber diye tekbir getiriyorlardı. Bunun üzerine Efendimiz askerlere buyurdular ki:

إربعوا على أنفسكم إنكم لا تدعون أصمَّ ولا غائبا إنكم تدعون سميعا قريبا وهو معكم.

Dua, Yüce Yaratıcıya yönelerek ondan istek ve dilekte bulunmaktır. Ondan başkasından dilekte bulunulmaz. Kulun isteklerine ondan başkası cevap veremez. Çünkü her şeyi gören, işiten ve her şeye gücü yeten yalnız odur. Bu sıfatlar ondan başkasında bulunmaz.

Dua, aynı zamanda ibadettir. Nitekim Efendimiz buyuruyorlar ki:[5]

عن النعمان بن بشير قال: الدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ، ثُمَّ قَرَأَ: وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِى أَسْتَجِبْ لَكُمْ.

Cümle normalde الدعاء عبادة))   şeklinde olmalı idi. Ancak araya hem zamir girmesi ve hem de ibadet kelimesinin başına elif-lam konarak kelimenin marife kılınması, Arapça’da manaya kuvvet kazandırmaktadır. Böylece hadis, ‘ibadet münhasıran duadır’, ‘duadan başka bir şey değildir’ gibi hasr ifade eden bir manaya gelir. Öyle ise, dua da kabul edilsin edilmesin bir ibadet olmaktadır. Çünkü dua ile kişi, ihtiyacını teminde aczini idrak etmiş, bunu ancak her şeye kadir olan Rabbinin temin edeceğinin şuuruna ermiş ve bu sebeple ona iltica etmiş olmaktadır. Esasen ibadet de bundan başka bir şey değildir.

Ebu Hüreyre Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:[6][7]

ليس شيئٌ أكرم على الله تعالى من الدعاء.

Allah sonsuz merhamet ve lütuf sahibidir. Kendisine içtenlikle yalvaranları boş çevirmez. Konuya başlarken mealini sunduğumuz ayette Allah bunu açıkça bildiriyor.Bir başka ayette de şöyle buyuruyor:[7]

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ.

Hz.Enes Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:[8]

عن أنس بن مالك قال: إن الله حى كريم يَستحى إذا رفع الرجل إليه يديه أن يرُدّ هما صُفرا.

 Hadis kitapları dua ile ilgili rivayetlerle doludur. Efendimizin zaman zaman yaptığı dualar da bilinmektedir. Geçmiş peygamberlerden bir kısmının yaptıkları dualar ve bunların kabul edildiği Kuran’da bildirilmektedir.

Buna rağmen bazı kimseler duanın insan hayatı üzerinde hiçbir etkisi olmayacağını söylemek cüretinde bulunmuşlardır.

Sual: Şöyle diyorlar: -Allah kainatta olup bitecek olayları ve insanın hayatı boyunca nelerle karşılaşacağını, neleri başarıp neleri başaramayacağını, ezelde takdir etmiştir. Zamanı gelince bunlar Allah’ın takdirine uygun olarak meydana gelecektir. Ezelde takdir edilmemiş olayların ise, meydana gelmesi imkânsızdır. Durum bu olunca dua neyi değiştirecektir?     

Ayrıca bu görüşlerine şu hadisleri de delil göstermektedirler. Efendimiz şöyle buyuruyorlar:

قدر الله المقادر قبل أن يخلق الخلق بكذا وكذا عاما.[9]                                             جف القلم بما هو كائن.[10]                                                                                        أربع قد فُرغ منها: العمر والرزق والخلق والخُلُقُ.[11]                                                                                                                                                                         

İşte Efendimiz de her şeyin ezelde takdir edilmiş olduğunu bildiriyor. O halde duanın etkisi ne olacaktır? diyorlar.                                                 

el-Cevap: Bunların hatası kaderi yanlış anlamaları ve bu konudaki hadisleri yanlış yorumlamalarıdır. Bunlar, insanların kendilerine özgü bir iradeye sahip olmadıklarını, bütün işlerinin ilahi gücün zorlayıcı etkisi ile meydana geldiğini söylüyorlar. Bunlar, Kelam’da Cebriye diye anılan guruplardır. Bunlara göre kulda ne fiil, ne irade ve ne de kudret vardır. Kul yaptığı işleri kendi iradesi ile yapmaz. Allah’ın mutlak kudret ve iradesi ile meydana gelir. Kul, bir iyilik yapmışsa buna mecbur olduğu için yapmıştır. Bir kötülük de yapmışsa ona da mecbur olduğu için yapmıştır.         Evet, böyle diyorlar ve duanın etkisini inkar ediyorlar.         

Fakat, kader bunların anladığı gibi değildir. Kader bir işi yapmaya, bizi zorlamaz. O takdirde sorumluluğun anlamı kalmaz. Bizi yaratan Allah  bize akıl, irade ve güç vermiştir. İnsan akıl ve iradesi ile iyi olanı seçecek, kötü olandan sakınacaktır. İnsanın bu iyiyi seçme ve kötüden sakınma gücüne irade-i cüziyye diyoruz. Bu gücümüzü kullanarak iyi, kötü, yararlı ve zararlı olandan hangisini seçeceğimizi Allah  ezelde, bizi yaratmadan çok önce biliyor ve buna göre takdir ediyor. Yoksa bizi her hangi bir işi yapmaya zorlamıyor. İşte kısaca kader budur.

Şimdi duaya gelelim. İnsanın dua edeceği ezelde bilinen bir şey ise, o dua her halde yapılacaktır. Eğer ezelde Allah  o kulun dua etmeyeceğini biliyorsa, bu dua zaten yapılmayacaktır. Ezelde duaya bağlı olarak takdir edilen işlerin de her halde dua şartı ile olacağının bilinmiş olması gerekir. Bir örnek olarak; istemek ve azmetmek şartı ile başarılı olacağı takdir edilmiş olanın, başarısı, istemeye ve azmetmeye bağlı olduğu gibi, dua da böyledir.

İmran b. Husayn diyor ki:[12]

عن عمران بن حصين قال: قال رجل: يا رسول الله أ يُعرف أهل الجنة من أهل النار؟ قال: نعم. فلم يعمل العاملون؟ قال: كل يعمل لما خلق له أو لما يُسِّر له.

İmran soruyor:

İnsanların Cennetlik veya Cehennemlik olmaları madem ki Allah’ın ezeldeki takdiri iledir, o halde insanların ibadetlerinin, hayır ve dualarının bunda etkisi ne olabilir? Nasıl olsa onun cennetlik mi cehennemlik mi olduğu ezelde takdir edilmiştir. Efendimiz bu soruya şu cevabı veriyor: 

Kulun görevi, niçin yaratılmış ise onun gereğini yapmak ve yaratanın kendisini yükümlü tuttuğu kulluk görevini hayatının sonuna kadar devam ettirmektir. Cennetlik kişinin belirtisi, sapıklığa düşmeden ömrünün sonuna kadar doğru yolda yürüyerek, cennete ermesi şeklinde açıklanabilir. Cehennemlik kişinin alameti de hayatının sonuna kadar sapıklığa düşmüş olmasıdır ki, bu da bu sapıklığı ile cehennemi boylamış olmasıdır.

Akla şöyle bir soru gelebilir: Kişinin cennetlik veya cehennemlik olması ezelde Allah’ın takdiri ve daha ana karnında iken bu suretle damgalanmasının eseri olduğuna göre, bu durum, o kişinin serbest hareket etmesine engel değil midir?

el-Cevap: Hayır, değildir. Çünkü bu takdir, Allah’ın ilim ve iradesinin eseridir. Yani Allah, bir kişinin dünyaya geldikten ve erginlik çağına erdikten sonra iradesini ne yöne kullanacağını ve sonunda cennetlik veya cehennemlik mi olacağını ezelde bildiği ve bu bilgisine göre böyle takdir ettiği için, bu takdir o kişinin serbest hareket etmesine engel değildir.

Az önce sunduğumuz hadisleri ve benzerlerini böyle anlamak gerekir. Çünkü dua hakkında pek çok ayet vardır. Ayrıca Kuran’da peygamberlerin yaptıkları dualardan örnekler vardır. Şu ayetler duanın önemini ifade ediyor. Allah buyuruyor ki:

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَاماً. [13]

أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلاً مَّا تَذَكَّرُونَ.[14]

فَلَوْلا إِذْ جَاءهُمْ بَأْسُنَا تَضَرَّعُواْ وَلَـكِن قَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ.[15]

İşte Değerli Müminler! Bütün bu ayet ve hadisler karşısında duanın insan hayatı üzerindeki etkisini inkar etmek ve duanın faydası yoktur demek çok yanlış ve çok hatalıdır. İslam bilginleri, duanın etkisini ancak sapık olanlar inkar eder, demişlerdir.

Duayla İlgili Bilinmesi Gereken Hususlar:

1. Duayı en çok etkileyen husus kişinin kazancıdır. Helal lokma duanın kabulü için gereklidir. Ebu Hüreyre anlatıyor:[16]

عن أبى هريرة قال: أيها الناس إن الله طيب لا يَقبل إلا طيبا وإن الله أمر المؤمنين بما أمر به المرسلين فقال: يا أيها الرسل كلوا من الطيبات واعملوا صالحا إنى بما تعملون عليم وقال: يا أيها الذين أمنوا كلوا من طيبات ما رزقناكم واشكروا لله إن كنتم إياه تعبدون. ثم ذكر الرجلَ يطيل السفر أشْعَثَ أغْبَرَ يمد يديه إلى السماء: يا رب يا رب ومطعمه حرام ومشربه حرام وملبسه حرام وغُذِىَ بالحرام فأنى يُستجاب لذلك؟

İbn Abbas anlatıyor:[17]

عن بن عباس قال: تليتْ هذه الأية عند رسول الله: كلوا مما فى الأرض حلالا طيبا. فقام سعد بن أبى وقاص فقال: يا رسول الله أدع الله أن يجعلنى مستجابَ الدعوة فقال له النبى: يا سعد أَطِبْ مطعمك تكن مستجابَ الدعوة والذى نفس محمد بيده إن العبد ليَقذِف اللقمة الحرام فى جوفه ما يُتقبل منه عمل أربعين يوما وأيما عبد نبت لحمُه من سحت فالنار أولى به.

 Müslüman, kazancının helalden mi haramdan mı olduğuna dikkat etmeli, haram olan kazanca itibar etmemelidir. Ancak bu sayede Allah duasını kabul eder.

2. Dua için seher, cuma ve arefe gibi mübarek vakitleri seçmek. Dua her zaman için yapılabilirse de, bazı vakitlerde yapılması, duanın daha çabuk kabul görmesini sağlar. Bu vakitlerden birisi seher vaktidir. Allah, geceleri dua, ibadet ve istiğfar ile meşgul olanları Kuran’da övüyor ve şöyle buyuruyor:[18]

إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ. آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُحْسِنِينَ. كَانُوا قَلِيلاً مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ. وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ.

Ebu Hüreyre anlatıyor:[19]

عن أبى هريرة قال: يَنْزِلُ رَبُّنَا كُلَّ لَيْلَةٍ إلى سَمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقَى ثُلُثُ اللَّيْلِ اللأخِرُ، فَيَقُولُ: مَنْ يَدْعُونِى فَأسْتَجِيبَ لَهُ، مَنْ يَسْأَلُنِى فَاُعْطِيَهُ، مَنْ يَسْتَغْفِرُنِى فَاَغْفِرَ لَهُ. وفي أخرى لمسلم: إنَّ اللّهَ تَعالى يُمْهِلُ حَتَّى إذَا ذَهَبَ ثُلُثُ اللَّيْلِ الأوَّلُ نَزَلَ إلى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَقُولُ: أنَا المَلِكُ، أنَا المَلِكُ، مَنْ ذَا الَّذِى يَدْعُونِى.

 Ebu Ümame şöyle demiştir:[20]

عن أبى أمامة قال: قِيلَ يَا رسولَ اللّهِ أىُّ الدُّعَاءِ أسْمَعُ؟ قالَ: جَوْفَ اللَّيْلِ الأخِرَ، وَدُبُرَ الصَّلَوَاتِ المَكْتُوبَاتِ.

 Hz.Cabir de şöyle demiştir:[21]

عن جابرٍ قال: سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ يَقُولُ: إنَّ في اللَّيْلِ سَاعَةً َ لا يُوَافِقُهَا رَجُلٌ مُسْلمٌ يَسْألُ اللّهَ خَيْراً مِنْ أمْرِ الدُّنْيَا أوِ الأخِرَةِ إلا أعْطَاهُ إيَّاهُ، وذلِكَ كُلَّ لَيْلَةٍ.

Cuma gününde de duaların kabul olacağı bir saat vardır. Kim o saate dek getirir ve Allah’tan bir dilekte bulunursa, Allah, onun dileğini kabul eder. Ebu Hüreyre Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:[22]

عن أبى هريرة قال: الْيَوْمُ الموْعُودُ: يَوْمُ الْقِيَامَةِ، وَالْيَوْمُ الْمشْهُودُ: يَوْمُ عَرَفَةَ، وَالشَّاهِدُ: يَوْمُ الجُمُعَةِ. قَالَ: وَمَا طَلَعَتِ الشَّمْسُ وََ غَرَبَتْ عَلى يَوْمٍ أفْضَلَ مِنْهُ، فِيهِ سَاعةٌ َ يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُؤمِنٌ يَدْعُو اللّهَ تَعالى فِيهَا بِخَيْرٍ إلا استَجَابَ لَهُ، وََ يَسْتَعِيذُ مِنْ شَرٍّ إلا أعَاذَهُ اللّهُ مِنْهُ.

3. Allah’tan meşru olmayan bir dilekte bulunmamak.

Übade b. Samit haber veriyor:[23]

عن عبادة بن الصامت قال: مَا من أحد يَدْعُو بدعاء إلا أتَاهُ اللّهُ ما سأل أو كف عنه من السوء مثلَه ما لم يدع بإثم أو قطيعة رَحِمٍ.

 Bu hadise göre Allah kendisine, meşru olmayan bir dilekte bulunmak hariç, diğer dilekleri yerine getireceğini müjdelemektedir.

4. Duada acele etmemek. Çünkü her şeyin belli bir zamanı vardır, o zamanı beklemek gerekir. Efendimiz buyuruyor:[24]

عن أبى هريرة قال: يُسْتَجَابُ لأحَدِكُمْ مَالَمْ يَعْجَلْ، يَقُولُ: قَدْ دَعَوْتُ رَبِّى فَلَمْ يَسْتَجِبْ لِى.             وفي أخرى لمسلم قال: يَزَالُ يُسْتَجَابُ لِلْعَبْدِ مَالَمْ يَدْعُ بِإثْمٍ، أوْ قَطِيعَةِ رَحِمٍ.                         وفي أخرى للترمذى: مَا مِنْ رَجُلٍ يَدْعُو اللّهَ تَعالىَ إلا اسْتَجَابَ لَهُ، فإمَّا أنْ يُعَجِّلَ لَهُ في الدُّنْيَا، وَإمَّا أنْ يَدَّخِرَ لَهُ في الأخِرَةِ، وَإمَّا أنْ يُكَفِّرَ عَنْهُ مِنْ ذُنُوبِهِ بِقَدْرِ مَا دَعَا، مَالَمْ يَدْعُ بِإثْمٍ، أوْ قَطِيعَةِ رَحِمٍ، أوْ يَسْتَعْجِلْ.

Görülüyor ki, İnsan Allah’tan bir dilekte bulunduğu zaman kabul edilmesi gecikirse acele edip de, işte dua ettim de kabul olmadı diye duadan vazgeçmesin, duasına devam etsin. Çünkü Allah, dua edenin duasına icabet buyuracağını Kuran’da vadetmiştir.

5. Dua eden kimse içten dua ederek yaptığı duanın kabul edileceğine inanmalıdır. Duam kabul edilir mi, edilmez mi gibi bir tereddütle yapılan dua makbul olmaz. Ebu Hüreyre anlatıyor:[25]

عن أبى هريرة قال: ادْعُوا اللّهَ وَأنْتُمْ مُوقِنُونَ بِالإجَابَةِ وَاعْلَمُوا أنَّ اللّهَ يَسْتَجِيبُ دُعَاءً مِنْ قَلْبٍ غَافِلٍ لاهٍ.

6. Dua eden kimse korku ve derin bir saygı içerisinde bulunmalı, bağırarak yalvarmaktan sakınmalıdır. Zira Allah Kuran’da kendisine nasıl yalvaracağımızı bildiriyor ve şöyle buyuruyor:[26]

ادْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعاً وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ.

 Efendimiz de şöyle buyurmuştur:[27]

إنكم لا تدعون أصمَّ ولا غائبا إنكم تدعون سميعا قريبا وهو معكم.

Duada fazla söz söyleme ve uzatma da bir nevi haddi aşmadır. Ebu Ümame’den gelen bir rivayete göre, Abdullah b. Muğaffel oğlunun,   

-Allah’ım, Cennete girdiğimde, sağ tarafındaki beyaz köşkü senden isterim diye dua ettiğini işitince:                                                                      -Oğlum, Allah’tan Cenneti iste ve ateşten ona sığın. Ben Allah’ın Resulünden dinledim, o şöyle buyurdu:[28] سيكون قوم يعتدون فى الدعاء.         

7. Dua edecek kimsenin abdest alması ve kıbleye dönerek ve geçmiş günahlarına tevbe etmesi duanın adabındandır. Böyle yapması, duasının çabuk kabul olmasına sebeptir.

8. Duadan önce Allah’a hamd etmek, Efendimize salat ve selam getirmek. Füdale b. Übeyd anlatıyor:[29]

عن فضالة بن عبيد قال: رَجُلا يَدْعُو في صلاتِهِ وَلَمْ يُصَلِّ عَلى النَّبىِّ، فقَالَ: عَجِلَ هذَا، ثُمَّ دَعَاهُ فقَالَ: إذَا صَلّى أحَدُكُمْ فَلْيَبْدَأ بِتَحْمِيدِ اللّهِ تَعالى وَالثَّنَاءِ عَلَيْهِ، ثُمَّ ليُصَلِّ عَلى النَّبِىِّ ثُمَّ لْيَدْعُ بَعْدُ بِمَا شَاءَ.

9. Duadan önce yoksullara ve kimsesiz çocuklara sadaka vermek ve yardım etmek. Hak sahipleri ile helalleşmek.                                                        Böylece hazırlıklı olarak Allah’a yalvarmalı ki, Allah kendisine yapılan bu duayı kabul buyursun. Sonunda da: Sübhane Rabbike Rabbi’l-İzzeti amma Yesifun ve Selamün alel-Mürselin ve’l-Hamdülillahi Rabbi’l-Alemin diyerek duayı tamamlamak.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Bakara, 2/186.

[2] Alusi Tefsiri, 2, 63.

[3] Kaaf, 50/16.

[4] Buhari, Megazi, 38; Müslim, Zikir, 13.

[5]Tirmizi, Dua, 1; İbn Mace, Dua, 1. (Ayet, Mümin, 40/60.

[6] Tirmizi, Dua, 1.

[7] Mümin, 40/60.

[8] Ebu Davud, Salat, 358; Tirmizi, Deavat, 105.

[9] Müslim, Kader, 2; Tirmizi, Kader, 18.

[10] Tirmizi, İman, 18.

[11] Heytemi, Mecmau’z-Zevaid, 7, 195.

[12][13] Buhari, Kader, 2; Müslim, Kader, 1; Tirmizi, Kader, 3; Ebu Davud, Sünnet, 16; İbn Mace, Mukaddime, 10.

[13] Furkan, 25/77.

[14] Neml, 27/62.

[15] Enam, 6/43.

[16] Müslim, Zekat, 19; Tirmizi, Tefsiru’l-Kuran, 3.

[17] Taberani, Evsat.

[18] Zariyat, 51/15-18.

[19] Buhari, Teheccüd, 14; Müslim, Salatü’l-Müsafirin ve Kasriha, 24; Tirmizi, Salat, 329.

[20] Tirmizi, Deavat, 79.

[21] Müslim, Salatü’l-Müsafirin ve Kasriha, 23.

[22] Buhari, Cuma, 37; Müslim, Cuma, 4; Tirmizi, 354.

[23] Tirmizi, Dua, 9.

[24] Buhari, Deavat, 22; Müslim, Zikir ve Dua, 25; Tirmizi, Deavat, 145.

[25] Tirmizi, Deavat, 66.

[26] Araf, 7/55.

[27] Buhari, Megazi, 38; Müslim, Zikir, 13; Ebu Davud, Vitir, 26; Tirmizi, Deavat, 57.

[28] Ebu Davud, Vitir, 23; İbn Mace, Dua, 12.

[29]Tirmizi, Deavat, 65; Ebu Davud, Salat, 358.


 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]