* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İSRAF VE CİMRİLİK  (Okunma sayısı 981 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İSRAF VE CİMRİLİK
« : Haziran 17, 2018, 10:15:37 ÖÖ »
İSRAF VE CİMRİLİK

Değerli Müminler! Bugünkü sohbetimizde dinimizin hoş görmediği iki huydan, israf cimrilikten söz etmek istiyorum.

Allah, Kuran’ı mümin kullarının niteliklerini sayarken şöyle buyuruyor:[1]

وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَلِكَ قَوَاماً.

Ayette müminin iki özelliğinden söz ediliyor. Bunlardan birisi, mallarını israf etmezler. İkincisi, cimrilikte bulunmazlar.

İnsanlar Allah’ın en üstün yaratığıdır. Allah, yer ve gökleri ve bunlarda olan her şeyi insan için, insanın yararlanması için yaratmıştır. İnsan, meşru ölçüler içerisinde kendisi için var edilmiş olan nimetlerden yararlanacak ve bu nimetleri kendisine veren Allah’a şükredecektir. Nitekim bu husus şöyle hatırlatılmaktadır:[2]

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُواْ لِلّهِ إِن كُنتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ.

Temiz ve helal olan, rızık olduğu gibi pis ve haram olan da rızıktır. Mümin bu rızıkların temiz ve helal olanlarını ve kimsenin hakkı geçmeyecek meşru şekilde kazanılanlarını seçip yiyecek, hoş ve temiz şeylerden kendisini mahrum etmeyecektir. Bazı kimseler helal ve temiz olan rızıklardan ölmeyecek kadar yararlanmak, süsten ise büsbütün uzak durmak gibi bir düşünceye sahiptirler ve bunu da takva sayarlar. Bu doğru değildir. Çünkü Allah’ın, insan için yarattığı nimet ve ziynetten, Allah’ı tanımayanlar yararlanırken, müminlerin kendilerini bundan mahrum etmesi ve hele bunu takva sayması doğru olmaz. Nitekim Allah şöyle buyuruyor:[3]

قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللّهِ الَّتِيَ أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالْطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ قُلْ هِي لِلَّذِينَ آمَنُواْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ.

Bir başka ayet de şöyledir:[4]

وابتغ فيما أتاك الله الدار الأخرة ولا تنس نصيبك من الدنيا. وَأَحْسِن كَمَا أَحْسَنَ اللَّهُ إِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْأَرْضِ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ.

Efendimiz de şöyle buyurmuşlardır:[5]

إن الله يحب أن يُرى أثر نعمته على عباده.

İşte mümin, Allah’ın verdiği nimetlerden yararlanacak, bu nimetleri verene de şükredecektir. Yalnız bu nimetlerden yararlanırken Allah’ın sevmediği iki huydan da sakınacaktır. Bu huylar israf ve cimriliktir. Şimdi bunları biraz açıklayalım.

1. İSRAF

İsraf, haddi aşmaktır. Mal veya imkanları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmaktır.       

İslam dini mutedil bir dindir. İbadetlerde bile itidali emreder, aşırılıktan hoşlanmaz. Hz.Enes’ten şöyle bir rivayet varit olmuştur:[6]

عن أنس بن مالك قال: جاء ثََلاثَةُ رَهْطٍ إلى بِيُوتِ أزْوَاجِ رَسُولِ اللّهِ. يَسْأَلُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ فَلَمّا أُخْبِرُوا كَأنّهُمْ تَقَالُّوهَا، فقَالوا: وأين نَحْنُ مِنْ رَسُولِ اللّهِ قَدْ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأخّرَ؟ قال أَحَدهُمْ: أمّا أنَا فَأصَلِّى الليلَ أبداً. وَقالَ الاخرُ: وَأنَا أصُومُ الدّهْرَ وَلاَأُفْطِرُ. وَقَالَ الاخَرُ: وَأنَا أعْتَزلُ النّسَاءَ ولا أتَزَوجَ أبداً. فَجَاءَ رَسُولُ اللّهِ إلَيْهِمْ فقَال: أنْتُمُ الَّذِينَ قُلْتُمْ كَذَا وَكَذَا، أما وَاللّهِ إنّى لأخْشَاكُمْ للّهِ وأتْقَاكُمْ لهُ، ولَكِنِّى أصُومُ وأُفْطِرُ وأُصَلِّى وأرقَدُ وأتَزَوّجُ النّسَاءَ، فَمَنْ رغِبَ عَنْ سُنَّتِى فَلَيْسَ مِنِّى.

Efendimizin üç defa tekrar ederek söylediği şu sözü ne kadar düşündürücüdür:[7]

هلك المُتنَطِّعون.

Hz.Aişe diyor ki:[8]

عن عائشة قالت: دَخَلَ عليَّ رَسُولُ اللّهِ وعنْدِى امرأةٌ مِنْ بَنِى أسَدٍ. فقالَ: مَنْ هذه؟ قلتُ: فُلانَةٌ لا تَنَامُ اللّيلَ. فقالَ مهْ عَلَيْكُمْ منْ الأعْمَالِ مَا تُطِيقُونَ فإنّ اللّهَ تَعالَى لا يَمَلُّ حتّى تَمَلُّوا، وَكَانَ أحبُّ الدِّينِ إلَيْهِ مَا دَامَ عَلَيْهِ صاحِبهُ.

Hz.Aişe Efendimizin hoşlanacağını sanarak kadının kimliğinden önce çok ibadet ettiğini söylüyor. Bunun üzerine Efendimiz, önemli bir uyarıda bulunuyor. Allah’ın sevdiği ibadetin az da olsa devamlı yapılan ibadet olduğunu söylüyor ve aşırılığın ibadette bile olsa, makbul olmadığını bildiriyor.

Konumuzla ilgili bir diğer rivayet de şöyledir:[9]

عن أنس قال: دخَلَ رسُولُ اللّهِ المسجدَ فإذا حبلٌ ممدودٌ بينَ السَّاريتينِ فقالَ ما هذا؟ قالُوا: حبلٌ لزينبَ فإذا فترتْ تعلقت به. فقالَ: حُلُّوهُ لِيصلِّ أحدُكم نشاطه فإذا فترَ فليقعدْ.

Değerli Müminler! Dinimiz ibadetlerde bile itidali emrediyor, aşırılığı yasaklıyor. Kazandığımız malı ve sahip olduğumuz imkanları kullanırken de her türlü israf ve aşırılıktan uzak durmamız gerekiyor. Çünkü eriştiğimiz nimet ve imkanlar Allah’ın bizlere lütfettiği emanetlerdir. Bunları, Allah’ın rızasını kazanmaya ve topluluğun mutluluğuna vesile olacak şekilde harcamaya mecburuz. İçki, kumar, fuhuş gibi ferdi ve sosyal zararları olan yerlerde malı harcamak israftır, haramdır. Dinimizin yasakladığı şeylerle lüks sayılan maddelerin tüketimi israf olduğu gibi helal olan maddelerin ihtiyaçtan fazla tüketimi de israftır. Allah, şöyle buyuruyor:[10]

يَا بَنِي آدَمَ خُذُواْ زِينَتَكُمْ عِندَ كُلِّ مَسْجِدٍ وكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلاَ تُسْرِفُوا إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ.

Başka bir ayet de şöyledir:[11]

وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيراً. إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُوراً.

Abdullah b. Amr diyor ki:[12]

Efendimiz bir defasında Sad’a uğradı. Sad abdest alıyor, suyu ihtiyaçtan fazla harcıyordu. Efendimiz: 

-Sad! Bu israf nedir? diye sordu. Sad:     

-Abdeste de israf olur mu? Ey Allah’ın Rasulü? dedi. Efendimiz:

-Evet, akar bir nehir kenarında da abdest alsan yine israf söz konusudur, buyurdu.

İsrafa dikkatimizi çeken pek çok ayet ve hadis vardır. İsraf kişileri de toplumları da zor duruma sokar ve borçlanmak zorunda bırakır. Borç ise insanın hürriyetini kısıtlar. Alacaklıya karşı hakkın savunmasına, doğrunun söylenmesine ve adil davranılmasına engel olur. Efendimizin şu sözü ne kadar anlamlıdır:[13]

أقلِّ من الذنوب يَهُنْ عليك الموتُ وأقل من الديْن تعش حرا.

Esasen borç medeni bir münasebet olması açısından fena değildir. Hele ödemek niyetiyle borçlanan kimseye Allah yardım eder. Ancak insan ahlakını olumsuz şekilde etkilemeye ve toplum içindeki güvenini sarsmaya vesile olabileceği için Efendimiz borca dikkatimizi çekmiştir ve borçsuz olmayı hürriyet olarak ifade buyurmuştur.

Hz.Aişe şöyle demiştir:[14] Efendimiz, her namazdan sonra şöyle dua ederlerdi:

اللهم أعوذ بك من المَأثَم والمغرم. فقال قائل: ما أكثر ما تَستعيذ يا رسول الله من المغرم؟ قال: إن الرجل إذا غرم حدّث فكذب ووعد فأخلف.

Bugün gerek kişilerde ve gerekse toplumlarda israfın ve lükse yönelik harcamaların büyük sıkıntılar doğurduğunu hemen hemen görmeyen ve yaşamayan kimse yoktur. İşte dinimiz israfı bunun için yasaklamıştır. Bu konuyu, en veciz bir şekilde ifade eden şu ayetle tamamlayalım:[15]

وَلاَ تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَى عُنُقِكَ وَلاَ تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُوماً مَّحْسُوراً.

2. CİMRİLİK

İsraf, kötü bir huy olduğu gibi, cimrilik de onun kadar kötü bir huydur. Kuran’da buyuruluyor ki:[16]

...وَمَن يُوقَ شُحَّ نَفْسِهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ.

Bir başka ayette de şöyle buyurulmuştur:[17]

وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَبْخَلُونَ بِمَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ هُوَ خَيْراً لَّهُمْ بَلْ هُوَ شَرٌّ لَّهُمْ سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُواْ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلِلّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ.

Cimrilik; çok zengin olayım diye kazancını harcamaktan ve hayır işlemekten kaçınmak demektir. Farsça bir kelime olup Türkçeleştirilmiş olan cimrilik, pintilik ve hasislik anlamlarında kullanılmaktadır. Efendimiz cimriliğin mümine yakışmadığını bildirmekte ve şöyle buyurmaktadır:[18]

عن أبى سعيد الخدرى قال: خصلتان لا تجتمعان فى مؤمن: البخل وسؤء الخلق.

Bir başka hadis de şöyledir:[19]

لايجتمع غبار فى سبيل الله ودخان نارِ جهنم فى جوف عبد أبدا. ولا يجتمع الإيمان والشح فى قلب عبد أبدا.

Başka bir hadis de şöyledir:[20]

عن أبى هريرة قال: مثل البخيل والمنفق كمثل رجلين، عليهما جبتان من حديد من ثديهما إلى تراقهما، فأما المنفق فلا ينفق إلا سبغتْ أو وفرتْ على جلده حتى تُخفىَ بَنانَه وتَعفوَ أثرَه، وأما البخيل فلا يريد أن يُنفق شيئا إلا لزِقَتْ كلُّ حَلقَةٍ مكانَها فهو يوسّعها فلا تتّسع تتّسع. 

Merhum Prof. Kamil Miras bu hadisi açıklarken şöyle diyor:       

-Bu hadiste cömert ile cimrinin ruhi halleri en beliğ bir şiir dili ve edeple tasvir buyurulmuştur. Fakirlik ve yokluk içinde sıkılıp bunalan bir yoksulun yardımına koşmakla gönlünde bir ferahlık, vicdanında bir genişleme olur ki, yoksulları görüp gözeten her erdem sahibi bu genişlik ve sevincin gönlünü kapladığını, parmaklarına kadar vücudunun bütün ayıp ve kusurlarını tamamıyla örter. Cimri de hem dininin, hem cinsinin düşkünlerine karşı katı kalpli, taş yürekli bulunmaktan çekinmemekle beraber ne de olsa yine bir insandır. Gönlünde fıtri bir merhamet duygusu vardır. Fakat cimriliği bu asil duyguya galebe etmektedir. Hiç şüphesiz cimri gönlünde bu gelgitin, yani fakirlere yardımın faziletini duymaktan fakat cimrilik ile bu yardımı yapamamaktan ötürü sürekli bir ıstırap içindedir. Bu ıstırap Allah’ın yaratılışın gereği cimrilerde yarattığı bir iç üzüntüsü, bir gönül darlığıdır ki, hadiste bildirildiği üzere bu ruhi hal, cimriyi baştan ayağa kadar cendere içinde gibi sıkıştırır ve bir yoksula yardım edip de, bu gönül azap ve ıstırabından kurtulmayı başaramaz. İşte hadiste edebi bir üslup ile tebliğ buyurulan cömert ile cimrinin yaşadığı iki ruhi hal budur.[21]

Efendimiz, bize nasıl dua edeceğimizi şu hadislerinde öğretiyorlar:[22]

عن أبى سعيد الخدرى قال: دَخَلَ رسولُ اللّهِ ذَاتَ يَوْمٍ المَسْجِدَ، فإذَا هُوَ بِرَجُلٍ مِنَ الأنْصَارِ يُقَالُ لَهُ: أبُو أُمَامَةَ، فقَالَ: يَا أبَا أُمَامَةَ مَالِى أرَاكَ جَالِساً في المَسْجِدِ في غَيْرِ وَقْتِ صلاةٍ؟ قالَ: هُمُومٌ لَزِمَتْنِى، وَدُيُونٌ يَا رسُولَ اللّهِ، فقَالَ: أَلا أُعَلِّمُكَ كَلِمَاتٍ إذَا قُلْتَهُنَّ أذْهَبَ اللّهُ عَنْكَ هَمَّكَ، وَقَضى دَيْنَكَ؟ قَالَ: قُلْتُ بَلَى يَا رَسُولَ اللّهِ. قالَ: قُلْ إذَا أصْبَحْتَ وَإذَا أمْسَيْتَ: اللَّهُمَّ إنِّى أعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَن، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنَ الجُبْنِ وَالْبُخْلِ، وَأعُوذُ بِكَ مِنْ غَلبَةِ الدَّيْنِ، وَقَهْرِ الرِّجَالِ، فَقُلْتُ ذلِكَ، فأذْهَبَ اللّهُ عَنِّى غَمِّى، وَقَضَى دَيْنِى.

Değerli Müminler! Cimrilik insanda bulunabilecek sevimsiz huylardan biridir. Bununla beraber bu huydan kurtulmak için her şeyde cömert olunması da şart değildir. Cimrilikten kurtulmak için malın zekatını vermek, misafire ikram etmek ve felaket zamanlarında yardımda bulunmak asgari ölçüdür. Nitekim Efendimiz buyurmuştur ki:[23]

  عن أنس بن مالك قال: بَرِئَ مِنَ الشُّحِّ مَنْ اَدَّى الزَّكَاةَ وَقَرَى الضَّيْفَ وَاَعْطَى في النَّائِبَةِ.

Evet cimrilik ne kadar kötü bir huy ise, bunun karşıtı olan cömertlik o kadar sevimlidir. Efendimiz bunu şöyle ifade buyurmuştur:[24]

عن أبى هريرة قال: السَّخِىُّ قَرِيبٌ مِنَ اللّهِ، قَرِيبٌ مِنَ النَّاسِ، قَرِيبٌ مِنَ الجَنَّةِ بَعِيدٌ منَ النَّار. وَالبَخِيلُ بَعِيدٌ مِنَ اللّهِ، بَعِيدٌ مِنَ النَّاسِ، بَعِيدٌ مِنَ الجَنَّةِ، قَرِيبٌ مِنَ النَّارِ؛ وَلَجَاهِلٌ سَخِىٌّ أحَبُّ إلى اللّهِ تَعالى مِنْ عَابِدٍ بَخِيلٍ.

Cömertlik; insanın muhtaç olmadığı şeyi, ihtiyacı olanlara ve olmayanlara vermesidir. Bunun en üstün derecesi ise, isardır. İsar; kendisi muhtaç olduğu halde başkasını tercih etmektir. Cömertliğin bu derecesine yükselmiş olanları Allah övmekte ve şöyle buyurmaktadır:[25]

...وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ...

Ebu Hüreyre anlatıyor:[26]

-Bir kere Efendimize aç birisi gelerek:

-Ey Allah’ın Rasulü, açlıktan zayıfladım, dayanma gücüm kalmadı, dedi. Efendimiz onu yedirmeleri için hanımlarına gönderdi. Onlar:   

-Yanımızda sudan başka bir şey yoktur, diye adamı geri çevirdiler. Bunun üzerine Efendimiz yanında bulunanlara:

-Şu aç kimsenin karnını doyuracak kimse var mıdır? diye sorar. Ensar’dan Ebu Talha ayağa kalkar:       

-Ben, diye cevap verir ve misafir ile evine, eşinin yanına gelir. Eşine:     

-Haydi Peygamberin misafirini ağırla, der. Fakat eşi:

-Çocukların azığından başka evimizde bir şey yok ki, diye cevap verir. Kocası:

-O yemeği getir, ışığı yak, çocukları da uyut, der. Kadın da akşam yemek yenileceği sırada yemeğini hazırlar, ışığını yakar, çocuklarını da uyutur. Sonra kalkar lambayı düzeltir gibi oynarken söndürür. Bu suretle karı-koca kendilerini misafire yemek yiyorlar gibi göstermeye çalışırlar ve her ikisi de aç gecelerler. Böylece misafir karnını doyurmuş olurlar. Sabah olunca ev sahibi Efendimize gider, Efendimiz onu görünce:

-Bu gece Allah sizin karı-koca hareketinizden memnun oldu ve şu ayetleri nazil buyurdu, der:[27]

...وَيُؤْثِرُونَ عَلَى أَنفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌ...

İşte, Değerli Müminler! Dinimiz israfı da cimriliği de hoş görmüyor ve bu huylar inanan bir insanda olmaz diyor. Çünkü mümin ölçüsüzlükten ve her türlü aşırılıktan sakınır. Malını vara yoğa harcamaz. Kendisinin, ailesinin ve içinde yaşadığı toplumun ihtiyaçları için gereken harcamayı yapmaktan çekinmez.     

Bu konuyu en güzel ifade eden ayeti bir kere daha hatırlayarak sohbetimizi tamamlayalım:[28]

وَلاَ تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَى عُنُقِكَ وَلاَ تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُوماً مَّحْسُوراً.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Furkan, 25/67.

[2] Bakara, 2/172.

[3] Araf, 7/32.

[4] Kasas, 28/77.

[5] Tirmizi, Edeb, 54.

[6] Buhari, Nikah, 1.

[7] Müslim, İlim, 4. (Haddi aşanlar)

[8] Buhari, İman, 32; Müslim, Salat, 31.

[9] Buhari, Teheccüd, 18; Müslim, Salat, 30.

[10] Araf, 7/31.

[11] İsra, 17/26-27.

[12] İbn Mace, Tahare, 48.

[13] Münziri, et-Terğib, 2, 596.

[14] Buhari, İstikraz, 10.

[15] İsra, 17/29.

[16] Haşr, 59/9.

[17] Al-i İmran, 3/180.

[18] Tirmizi, Fedailu’l-Cihat, 8; Nesai, Cihat, 8; İbn Mace, 9.

[19] Suyuti, Feyzü’l-Kadir, 5, 465.

[20] Buhari, Zekat, 28; Müslim, Zekat, 23.

[21] Tecridi Sarih Tercümesi, 5, 193-194.

[22] Ebu Davud, Salat, 367.

[23] İbn Cerir et-Taberi.

[24] Tirmizi, Birr, 40.

[25] Haşr, 59/9.

[26] Buhari, Tefsiru’l-Kuran, 59/6; Müslim, Hac, 475; Ebu Davud, Cenaiz, 67.

[27] Haşr, 59/9.

[28] İsra, 17/29.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]