Öfkelenmek Hem Ruha Hem Bedene Zarar Verir
Kızmak, bağırmak, çağırmak ruha zarar verdiği gibi bedene de zarar verir. Bunun için dinimiz dünyalık için kızmamayı emretmiştir.
Müslümanın aşırı kızgınlık göstermesi uygun değildir, ancak bazı hâllerde gadab kıymetlidir, hatta emredilir. Fetih suresinde Rabbimiz Eshab-ı kiramı "Kâfirlere gadap ederler" diyerek övmektedir.
Tevbe Suresi yetmiş dördüncü ayet-i kerimesinde "Kâfirlere karşı sert ol" buyurulmaktadır.
İslâm dinine ve Müslümanlara düşmanlık edenlere, saldıranlara sertlik göstermelidir. Bunlara karşı korkak olmak caiz değildir. Kaçmak Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Eğer eceliniz geldiyse Azrail aleyhisselam nerede olursanız olun sizi bulur.
Korkaklar sadece kendilerine zarar verir. Asabi insanlar ise hem kendilerine hem de başkalarına zarar verir. Aşırı kızgınlık insanı küfre kadar götürür. Hadis-i şerifte "Gadap imanı bozar" buyuruldu.
Gadap sahibi, karşısındakinin de kendisine karşılık verebileceğini düşünmelidir. Gadaba gelen kimsenin kalbi bozulur, bu bozukluk dışına da sirayet eder, çirkin ve korkunç bir hâl alır.
Kızgınlığı yenmek çok sevaptır. Bunlara cennet müjdelendi. Allahü teâlânın rızası için öfkesini yenen ve karşısındakini affeden kimse Rabbimizin rızasına kavuşur.
İsa aleyhisselam, Yahudilerin yanından geçerken kendisine fena şeyler söylediler, onlara iyi ve tatlı cevaplar verdi. Onlar "sana kötülük yapıyor, sen onlara iyi söylüyorsun" dediklerinde "Herkes başkasına yanında olandan verir" buyurdu.
Kızmak, bağırmak, çağırmak ruha zarar verdiği gibi bedene de zarar verir. Bunun için dinimiz dünyalık için kızmamayı emretmiştir. Hadis-i şerifte "Gadaba gelen kimse ayakta ise otursun, gadabı devam ederse yan yatsın" buyuruldu.
Haram işleyeni görünce gadablanmak "din gayretinden" ileri gelir. Fakat kızınca aklın ve İslâmiyetin dışına taşmamak lâzımdır. Ona "kâfir, münafık" gibi ağır sözler söylemek haram olur. Haram işleyeni görenin buna cahil veya ahmak demesine izin verilmiş ise de tatlı dille yumuşaklıkla nasihat vermek daha iyi olur...
Ömer bin Abdülaziz hazretleri valilerinden birine yazdığı mektupta şöyle nasihatte bulundu:
"Bir adama kızdığın vakit ona hemen ceza vermeye kalkışma. Adamı tutukla, öfken geçtikten sonra suçu kadar ceza ver. Sakın öfkene yenilip haddinden fazla ceza verme!.."
Dini yaymak insanlara faydalı olmak yumuşak söylemekle mümkündür. Sert konuşmak, münâkaşa etmek kırgınlıklara kavgalara sebep olur. Bunun için her zaman yumuşak huylu ve güler yüzlü olmalıdır...
M. Said Arvas.