HALKINA HİLE YAPAN KENDİ ZARAR GÖRÜR
Halkımızın İslam’dan uzaklaşmasını isteyenlerin oyununa gelmeyelim.
Filan anketörün yaptığı çalışmaya göre ….diyerek çok olumsuz haberler yayarak gavurluğu meşrulaştırmaya, kulakları bu tür haberlere alıştırmaya ve gavurluk mikrobuna karşı bir kanıksama meydana getirmeye çalışmaktır bunlar.
Bulunduğunuz yerden şu anda etrafa bir bakıveriniz.
Şehirde iseniz her tarafta göğe doğru yükselen minareler, gazetelerdeki istatistiklerin uydurma olduğunu gösterir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara için, “Mabetsiz şehir” denirmiş.
Ama şimdi her mahallede birkaç tane cami görülmektedir.
Doksan binin üzerinde olan camilerimizin çoğunluğu halkımız tarafından yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir.
Ve bu camiler için halkımızın cebinden çıkarıp verdiği para birkaç milyarı değil trilyonu bulur.
Her ilçemizde olan İmam-Hatip okullarının çoğunluğu yine halkımız tarafından yapılmıştır.
Bir o kadar da yapılan Kur’an kursları var.
Bütün bunları yapan bizim bu halkımızdır.
Gençlerimizin camilerde görülmediğinden şikâyet edenler, ezan okununca camide çoğunluğun ihtiyar olmasından şikâyet edip gençlerin neden olmadığını sorguluyor.
Gençlerimiz öğle ve ikindi vakitlerinde ya okuldadırlar veya işyerindedirler.
İstanbul Üniversitesi’nin karşısında Beyazıt Camii’nde öğle vakti gençlerin az olduğu görülür ama öğleden ikindiye kadar cami avlusunda beklerseniz, ikindi vaktine kadar camiye girip öğle namazını kılıp çıkan gençleri görürsünüz.
Aynı gözlemi Şişli Camii’nde de görebilirsiniz.
Öğleden ikindiye kadar çoğunluğu gençlerden olan Müslümanlarımız devamlı girip, kılıp, çıkmaktadırlar.
Dışarıda gezerken bu kadın namaz kılmazdır kanaati oluşturan hanımefendiler, camiye girerken çantasından çıkardığı başörtü ve eteği takınıp namazı kılıp çıkarken yine eski haline dönüştüğünü gördüğünüz gibi, tipine bakarak bunun namazla niyazla ilgisi olamaz zannında olduğunuz insanların huşu içinde namazını kılıp çıktığını da görürsünüz.
Cemaatle kılmaya engel olan iş ve okul saatleri vardır.
Hepimizin üzerinden bir Firavun politikası silindir gibi geçti ve bizi birbirimize yan bakan, kaş çatan, kurşun sıkan haline dönüştürdü.
Rabbimiz:
“Şüphesiz Firavun, yeryüzünde büyüklük tasladı ve ülke halkından bir gurubu zayıflatmak için onları gurup/kastlara ayırdı. Onların (İsrailoğullarının) erkek çocuklarını öldürüyor, kızlarını sağ bıra¬kıyordu. Şüphesiz o bozgunculardandı” buyurur (Kasas süresi ayet 28/4).
Önce bizi ayrım yapmadan eziyor, sonra parçalara ayırıyor ve parçaları birbirine düşman hale getirirken kendi saltanatının ayaklarını sağlama aldığını zannediyor ama ayağının altından koltuğunun kaydığının farkına varamıyor.
“Kötü tuzak sahibini yakalar” diyor Rabbimiz:
“Yeryüzünde büyüklük taslamaları ve kötü tu¬zak kurmaları sebe¬biyle (nefretleri arttı). Hâlbuki kötü tuzak sahibini yakalar. Onlar, öncekilerin ba¬şına ge¬len yasadan (azaptan) başkasını mı göze¬tirler? Sen Allah'ın yasasında değişiklik bula¬mazsın ve Al¬lah'ın yasasında bir sapma bulamazsın” (Fatır süresi ayet 35/43).
“Onları kurtardığımız zaman bir de bakarsın yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar. Ey insanlar, zulmünüz/taşkınlığınız kendi aleyhinizedir. (Taşkınlığınız) alçak bir hayatın menfaati gibidir. Sonra dönü¬şünüz bizedir. Biz de, size yaptıklarınızı haber vereceğiz” (Yunus süresi ayet 10/23).
Halkına hile yaparak zulmedenlerin, sağlığında bu dünyada cezasını gördüğünden örnekler verir Kur’an-ı Kerim.
Mahmut Toptaş.