Cennet Yolu Cefalıdır
“Tek odalı evim olsaydı, dünyalar benim olurdu” deriz, onu kazanmak için birçok zahmetlere katlanırız.
Tek odalı evimizi yapınca, “İki oda bir salon olsaydı” diye çalışmaya başlarız.
Üç odalı eve sahip olup biraz daha fazla parayı kazanınca çevreyi değiştirme ihtiyacı başlar.
İşler iyi gidiyor. Para çoğalmaya başlıyor.
Paranın kokusunu alanlar, etrafınızda dönmeye başlıyor.
Akbabalar havada dolaşmaya başlamışsa uzaktan orada bir leş olduğunu anlarız ya işte öyle bir şey.
Servetin, şehvetin ve şöhretin zirvesine çıkmışsan, pekmez kokusu alan sinekler gibi, leş kokusu alan akbabalar gibi adamlar dolaşmaya başlar etrafında.
Tek odalı evi kazanırken bedenin yorulurdu, gönlün rahattı.
Sahip olduğun gücü korurken, hem bedenin yorulacak hem gönlün daralacak.
Korumaların var ama korumaların bir kısmı, iki taraflı kesen bıçak gibiler.
Para için çalışıyorsa fazla para veren için seni harcayacağı kurdu düşer içine ve o kurt yer bitirir seni.
Yokluğu bir dert, varlığı bin dert.
Şey Sadi Şirazi,
“Be-derya der menafi bi-şumarest
Eğer hahi selamet der-kenarest”
Yani: “Denizde (inci, mercan, balık gibi) sayısız nimetler vardır ama balina, köpek balığı, ahtapot, vurgun gibi tehlikeler de vardır.
Eğer sen selamet istiyorsan, selamet, denizin kenarındadır. Ama inicisiz, mercansız ve de balıksız.”
Sevgili Peygamberimiz, cennete giden yolun, insan nefsinin sevmediği şeylerle çevrili olduğunu, cehenneme giden yolun, nefsin hoşlandığı şeylerle çevrildiğini ifade eder.
Rabbimiz de, bu yola çıkanların en sevdiklerini vermeleri karşılığında cenneti vereceğini bildiriyor ama o en sevdiklerimizi de bize veren Rabbimiz.
Böyle rahmet, böyle lütuf sahibi Rabbimize imanımız var elhamdülillah.
Buyurun ayeti okuyalım:
“Allah, cennet karşılığında müminlerden canlarını ve mallarını satın almıştır. Allah yolunda harp ederler, öldürürler, öldürülürler. Tevrat, İncil ve Kur’ân’da hak olarak yaptığı bir (cennet) vadidir. Allah’tan daha çok sözünü kim yerine getirir? O halde onunla yaptığınız bu alışverişte sevinin. İşte büyük başarı budur.” (Tevbe süresi ayet 9/111).
“Yalan dünya” dediğimiz, kulağımıza okunan ezanla tenimize sarılan kefen arasında geçen bir ömrün huzur içinde olması için helal yollardan gidenler, bir zahmet çekerlerken, haramlarla kazananlar da bin zahmet çekerler.
Haramiler, önce saygınlıklarını yitirirler. Kendi çocuklarından bile bu dünyada cehennem azabını tatmaya başlarlar ama nefsin ve şeytanın tasmasından kurtulamadıklarından o hayatın çekilmez tarafını içkiyle kapatma tarafına gidiverirler.
İki odalı evi helal yollardan kazanmak için nasıl zahmet çekiyorsak, Leyla için çöllerde Mecnun oluyorsak, Şirin için dağları deliyorsak, Aslı için Kerem gibi dünyayı dolaşıyorsak, dünyamızı cennet gibi yapmak, ahirette Rabbin rızasından sonra gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, gönüllerin hayal edemediği güzellikte olan cenneti kazanmak için de cennete giden yolun etrafındaki engelleri aşmak gerekir.
İbrahim aleyhisselam gibi ateşe dalmak gerekirse dalacaksın.
Musa aleyhisselam gibi ardında düşman ordusu, önünde deniz ve kurtuluş yolu yok olduğu anda, Rabbin, “Dal denize” demişse dalacaksın.
***
Geçmişi ve geleceği yaratan Rabbimizin emir ve yasakları ezeli ve ebedidir.
Bin dört yüz yıllık emir ve yasaklarını Sevgili Peygamberimizin anladığı ve uyguladığı şekilde yerine getirmekle görevliyiz.
Hiçbir kâfirin aklına uydurmak için, ayetleri yontmak yerine, kâfirin aklını ayetlerle yumuşatıp ayeti anlayacak şekilde genişletmekle görevliyiz.
Süleyman aleyhisselam gibi sahip olduğun saltanatın bütün gücünü Allah yolunda kullanacaksın.
Yahya aleyhisselam gibi Roma zalimleri ile Yahudi kurnazları arasında kalıp, yolundan dönmemek için verecek başından başka bir şeyin yoksa başını verip cenneti kazanacaksın.
Bu yol, sabırlıların yoludur.
Bu yol, kinle değil, dinle yürünecek yoldur.
Bu yol, dostlara koyun gibi yumuşak, düşmanlara aslan gibi cesur olanların yoludur.
Bu yol Rabbimizin gösterdiği yoldur.
Bu yol, bütün peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin, salihlerin yoludur.
Bu yol, afvedenlerin yoludur.
Bu yol, bir tek elmaya sahip olsa yarısını paylaşmasını bilenlerin yoludur.
Mahmut Toptaş.