Dünya sahnesini temizleyelim
Nizam’ül-Mülk “Siyasetname” isimli eserinin 37’inci bölümünde Alpaslan’ın oğlu Melik Şah’a nasihat ederken, İran hükümdarlarından Nûşirevân’ın bir av gezisinde bir ihtiyarın ceviz ağacı diktiğini görünce, “Bre ihtiyar sen bu ağaçtan kaç sene sonra yiyebileceksin?” diye sorduğunu, ihtiyarın da, “Bizden öncekiler ektiler biz yedik, biz ekelim bizden sonrakiler yesin” diye cevap verince Nûşirevân’ın hoşuna gidip bin dirhem verilmesini emrettiğini, ihtiyar, bin dirhemi eline alınca, “Bak ağacım meyve verdi” deyince Nûşirevân’ın iki bin dirhem daha verdiğini nakleder.
Onlar ektiler biz yiyoruz, onlar yaptılar biz kullanıyoruz, biz de ekelim yapalım ki bizden sonrakiler yesinler ve yararlansınlar.
Süleyman’ın (S.A.V) tahtının yerinde yeller esiyor. Yerden yükselen servi ağaçları ne kadar göğe yükselseler de sonunda yere seriliyor. Ve servi boylu güzellerin ahirete gönderilişinde paket/tabut oluyor.
Öyle ise biz bu dünya sahnesinde bu günden başlayarak rolümüzü iyi oynayacağız.
Düğün evinde oynarken de, ölü evinde ağlarken de kuralına uygun oynamaya çalışacağız.
Rabbimiz:
“İyi bilin ki, dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, aranızda öğünme, mal ve evlatta çoğalma yarışıdır. Bitkisi, çiftçinin hoşuna gittiği yağmur gibidir. (O bitki) olgunlaşır, sen onu sapsarı görürsün. Sonra çerçöp olur. Ahirette şiddetli azap vardır, Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı aldanma metâ’ından başka bir şey değildir” buyurmuş (Hadid Suresi, ayet: 57/20).
Henüz doğmayanlar sahnenin arkasında sahne sırasını beklemekteler.
Gelmemek ve gitmemek elimizde değil. Bu sene içinde kimler sahneden çekilecek, kimler sahneye gelecek bilemeyiz.
Bizler, bu dünya sahnesini, bu yolgeçen hanını veya ahiret köprüsünü bizden sonrakiler için temiz tutalım.
Dünya sahnesinde iyi rolleri seçelim.
Firavun, Nemrut, Karun, Haman, Ebucehil gibi kötüleri rol model seçmeyelim.
Bush’laşanları, Şaron’laşanları, Putin’leşenleri sahne dışına çıkarıverelim.
Kulağımızı Kur’an’a verelim ve ona göre rolümüzü oynayalım.
Şeytana kulak verenler, dünya sahnesini kana boyarlar. Kendilerinin ve nesillerinin helakine sebep olurlar.
Rabbimiz haber veriyor:
“And olsun biz, zulmettikleri için, peygamberleri apaçık deliller getirdikleri halde iman etmedikleri için, sizden önce nice çağları (da yaşayan nesiller) helâk ettik. İşte biz, suçlu kavmi
böylece cezalandırırız” (Yunus Suresi, ayet: 10/13).
Çocuklarımıza rollerini öğretirken Yunus gibi, Musa gibi, İsa gibi Muhammet aleyhimüsselâm gibi olmalarını öğütleyelim.
Lokantanın camında, “Sen ye, ücretini torunun ödesin” yazısını gören adam içeriye dalmış ve çorbadan tatlıya kadar her şeyden yemiş. Garson gelmiş yediklerini bir fişe yazmış. Çıkarken
lokantacı, “...... şu kadar ödeyeceksiniz” demiş.
Adam camdaki yazıyı gösterince lokantacı, “Biz senin yediğini fişledik, torunun gelince ondan alacağız. Bu istediğimiz ise deden rahmetlinin yediğinin karşılığı” demiş.
Biz, çocuklarımıza ve torunlarımıza borç, dert ve kirli bir miras bırakmadığımız gibi dedelerimizin bize bıraktığı borçları ödeyelim, onların iyiliklerini devam ettirelim. Kötülüklerine son
verelim. Alnımız ak, amel defterlerimiz pak bir şekilde Rabbimizin huzuruna varmak için gayret gösterelim.
Mahmut Toptaş