Ey Adem’in Kur’an’dan Uzak Olan Kâfire Yakın Olur
Hukukunu, iman esası olarak kabul eden başka bir millet yok.
Hukukunun maddelerini, ibadet kastıyla okuyan başka bir millet de yok.
Bu İslam milleti, senenin her gününde okuduğu, namazında birçok ayetini tekrarladığı Kur’an-ı Kerim’i, Ramazan ayı gelince bir ay içinde baştan sona okur.
Okumasını bilmeyenler de dinler.
Kur’an okumada birinci hedef, onu anlayarak okumaktır.
Rabbimiz, “Lealleküm ta’kılün” (Akledesiniz, anlayasınız) diye indirdiğini haber verir (Yusuf süresi, ayet 12/1).
Asıl olan anlayarak okumaktır.
Anlayarak okumaya gücü yetmeyenler, “Anlamadığımı neden okuyayım” dememelidir ve okumaya devam ederken, “Mademki anlamaya gücüm yetmiyor hemen anlamaya çalışayım veya anlayanların açıklamalarını okuyayım” demeli.
Kur’an-ı Kerim’den uzaklaşmayalım.
Sana senden daha yakın olan, sana her saniye nefes veren, senin bilmediğin hücrelerine havasını, suyunu, gıdasını veren Rabbimizin seni, beni ve bütün kainatı yaratan, yaşatan ve yönetenin bizim bu dünyada neyi nasıl yapacağımızı gösteren kitabımızdır.
Okumayanları, ondan uzak kalanları Sevgili Peygamberimizin Rabbine şöyle şikâyetçi olacağını haber verir Rabbimiz:
“Resul şöyle dedi: Ya Rabbi benim kavmim, bu Kur’ân’ı terk edilmiş bir şey kıldı” (Furkan süresi, ayet 25/30).
Ayette geçen “mehcur” (terk edilmiş) kelimesini hasta adamın, yüksek ateş altında iken abuk sabuk konuşması gibi, Kur’an’ı terk edenlerin de ne söylerlerse abuk sabuk konuşmalar olduğunu ifade edermiş.
Kur’an-ı Kerim’e iman etmeyerek terk edenler,
“Kâfirler dediler ki: Bu Kur’an’ı dinlemeyin ve okunurken gürültü çıkarın. Belki galip gelirsiniz” (Fussılet süresi, ayet 41/26).
Günümüz kâfirleri, Kur’an’a göre yaşamak isteyenleri dünya genelinde önce terörist ilan ediyorlar ve sonra öldürmek için ava çıkıyorlar.
Kur’an öğreten yerleri, yazısını, okutanı ve okuyanı cezalandırma tarafına gidiyorlar.
Kur’an’a imanı olduğu halde okuyamayanlar, Allah hepimizi afvetsin.
Okumasını bildiği halde anlamayı terk edenler,
Allah hepimizi afvetsin.
Kâfirliği nedeniyle Kur’an’dan uzaklaşanlar hakkında,
“Kâfirlere ve Allah yolundan alıkoyanlara, bozgunculuk yapmaları sebebiyle azap üzerine azap artırdık” (Nahl süresi, ayet 16/88).
Allah, onlara da iman nasip etsin.
Bir insan, bir şeyden uzaklaşırken bir başkasına yaklaşır.
Kâfirler de Kur’an’dan uzaklaştıkça kendisi gibi insanların zulüm bataklığına çeken kurallarına yaklaşır:
“Oysa insanları Kur’ân’dan men ederler, kendileri de ondan uzaklaşırlar, onlar ancak kendilerini helâk ederler de farkına varamazlar” (En’am süresi, ayet 6/26).
Kâfir ve zalimlerden uzaklaşıp, imanlı, edepli, âlim, salih insanlarla beraber olmaya çalışalım.
Sevgili Peygamberimiz salih iyi arkadaşı dünyanın en güzel kokulu miske benzetir.
Misk kokusu yanında durmak bile üzerine güzel koku sinmesine sebep olur.
Kötü arkadaşı da demircinin körüğünü çekene benzetir:
“Salih arkadaş, misk taşıyana benzer. Kötü arkadaş da körük çekene benzer.
Güzel kokudan sana hediye edebilir veya sen satın alırsın veya yanında durmaktan dolayı sende güzel koku bulursun.
Körük çekenin yanında durana gelince ya elbiseni yakar veya sende kötü koku bulursun” (Müslim, Sahih, K. el-Birru ve’s- sıle, bab 45).
Biz, İbrahim aleyhisselamın duasını okuyalım:
“Rabbim, bana hüküm (yönetme, ilim ve hikmet) ver ve beni salihler arasına kat” (Şuara süresi, ayet 26/83).
Ve de Yusuf aleyhisselamın duasını okuyalım:
“Rabbim sen bana mülk (ülke ve yönetimini) verdin ve bana olayların yorumunu öğrettin.
Ey göklerin ve yerin yaratıcısı, dünyada ve âhirette benim dostum sensin. Beni Müslüman olarak öldür ve beni salihler arasına kat” (Yusuf süresi, ayet 12/101).
Mahmut Toptaş.