www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => Mahmut Tobtaş => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Nisan 14, 2025, 07:07:19 ÖÖ
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
Gönül Tarlalarına Saçalım Bütün Ayetleri
Miladi takvime göre 628 yılında Sevgili Peygamberimiz, Doğu Roma İmparatoru Heraklius’u, Pers İmparatoru Kisra’yı, Habeşistan İmparatoru Necaşi’yi ve diğerlerini ve halklarını İslam’a davet mektubu gönderdiğinde ilk defa sevgili peygamberimizden haber almıyorlardı.
20 yıldır Konstantin, Şam, Basra ve Kudüs arasında gelip giden ve tüccar ve seyyahlar aracılığıyla haber gitmişti.
Şam, Mısır, Bağdat, Antik Atina, Konstantiniye, Roma gibi şehirlerde halkın yüzde seksenini oluşturan köleler arasında kulaktan kulağa bir haber dolaşır:
Arabistan’da bir adam peygamberim diyerek ortaya çıkmış. Kölelerle aynı sofrada yemek yermiş. En kutsal mekân olan camilerinde zenginlerle fakirler ve köleler aynı safta namaz kılarlarmış.
Geriye kalan yüzde yirmi yönetici kadro, askerler, toprak sahipleri ve ticaret erbabı, yüzde sekseni insan yerine koymazlar ve onlarla aynı sofraya oturmazlarken o “peygamberim” diyen, kölelerle aynı sofrada yemek yer ve onları özgürlüğüne kavuşturmanın yollarını ararmış… diye fısıldaşırlarmış.
“Geçti o günler” deme.
İnsanların ömrü biter ama bu din kıyamete kadar, sahibi tarafından korunacaktır.
Bu dine iman eden Gazzeli Müslümanlar, esir ettikleri Siyonistlere, yani evini yakan, öldüren, ekmeğe, suya, ilaç ve ölüme terk eden bu katiller sürüsünü esir alınca, esirlere nasıl muamele edileceğini haber veren Rabbimizin:
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
“(O ebrar, iyi Müslümanlar) çok sevmelerine rağmen yemeklerini fakire, yetime ve esire yedirirler.
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنْكُمْ جَزَاءً وَلَا شُكُورًا
“Biz ancak Allah rızası için yediririz, sizden bir karşılık ve teşekkür istemeyiz (derler).” (İnsan süresi ayet 76/8-9)
Bütün dünya insanı, Müslüman’la kâfir Amerika ile işgalci İsrail arasındaki farkı gördü de dünya genelinde Yahudilerden de İslam’a dönüşler hızlandı.
İnsanlığın bağrına İslam’ın cemresi düştü.
Cemre, toprağın bağrına düşünce,
Toprak coşar, kanı su olup kaynar,
Her yer fıskiye olur.
Toprak yatağında yatan,
Yapraktan yorganlara sarılan çekirdekler,
Kış uykusundan uyanırlar.
Gülümseyen gözlerle etrafa bakmaya başlarlar.
Güz mevsiminde depolanan soğan ve patatesler bile
Kilerde iken bilirler baharın geldiğini
Ve sızan ışığa doğru süyerler.
Ağaçlar, dallarını bahar yağmurlarıyla yıkarlar.
Saçlarını meltemlerle tararken güneşle kuruturlar.
Kar beyazlığında susan kuşlar,
Çiçek beyazlığında dillenirler.
Denizlerde dalga, dağlarda duman olur.
Ovalar yemyeşil, kayalar serin olur.
Gök gürler, bulutlar güler.
Sevinç gözyaşlarına laleler bardak olur.
Kırlarda kuzular şen ve şakrak zıplarken,
Bülbüller, leylekler, kumrular orkestra olur.
Bir ırmağın kenarında,
Mavi zambaklar arasında,
Salkım söğütlerin ince telinde,
Bülbülün dilleri mızraba döner.
Tarla kuşları kulaklara fısıldar,
Kar altından çıkan çiçeklerin esrarını.
Zerdali çiçekleri gözlere sıhhat sürmeler.
Menekşe kokuları göğüslerden kederi kovar.
Geceler dengelenir.
Yanmak yok, donmak yok.
Serin günlerde selamet,
Mehtaplı gecelerde sohbet vardır.
Yandıran sıcaklarla donduran soğuk arasına
Yemyeşil zümrütten perdeler çekilir.
Emekleyen çocukla dermansız dedenin arasında
Köprü olan gençliğin baharı gibi.
Çocukluğumuzdur bahar,
Gençliğimizdir yaz.
İkinci baharımızdır güz,
İhtiyarlığımızdır kış.
Her mevsimin kendine özel güzelliği vardır.
Her mevsim kendi meyvesini,
Hediye olarak sunar bize.
Her yer ve her şey Rabbini tesbih edip Rabbin kullarının emrine boyun eğerken, Müslüman’ın durması yakışır mı?
Güneş hem dönüp hem ısı, hem ışık ve gıda boşaltırken üstümüze, Müslüman’ın yan gelip yatması uygun olur mu?
Dünya bile bu milyonlarca ton ağırlığına rağmen bir saniye yolundan geç kalır mı?
Deniz kenarından işe başlayan tabiat, dağların tepesine doğru bahar çayırları üzerine rengarenk çiçekler saçtığı gibi, tabiatı yaratan Rabbimizin ayetlerini saçacağı bütün gönül tarlalarına.
Biz de kulluk görevimizi yapacağız ve “Allah var, keder yok” deyip ve Rabbimizin şu ayetini:
فَانْظُرْ إِلَى آَثَارِ رَحْمَةِ اللَّهِ كَيْفَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا إِنَّ ذَلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير)
“Allah'ın rahmetinin izlerine bir bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltiyor? Şüphesiz ölüleri de işte böylece diriltir. O, her şeye gücü yetendir.” Dinleyip iki dünyamızı güzelleştirmek için çalışacağız. (Kur’an-i Kerim, Rum süresi, ayet 50)
Mahmut Toptaş.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net