Haydi Bugün Bir İyilik Yapalım, Bir Kötülüğü Bırakalım
“Her gün” dediğimde bugünü de kastederek diyorum ki, bugünümüz, dünümüzden iyilik açısından bir tık yukarıda olsun ve kötülük açısından da en az bir tık aşıya düşsün.
Yani her gün iyiliklerimizi en az bir tane daha artıralım, kötülüklerimizi de en az bir tanesinden kurtulalım.
Bir sene sonra siz kendi değişiminizi fark etmeyeceksiniz belki ama sizin çevreniz fark edecek.
Bu şuna benzer, anne ile baba, çocuklarını her gün gördüklerinden büyüdüklerini fark edemezler.
Ama altı ayda veya bir senede bir defa gören akrabaları değişimi, büyümeyi, güzelleşmeyi fark ederler.
Çevreniz sizi fark edecek.
Size davranışları olumlu yönde değişecek.
Dikkat ediniz, köyünüzde, mahallenizde, çevrenizde ceket iliklenen iki tür insan vardır.
Sevildiği için saygı gösterilen, korkulduğu için saygı gösterilen.
Siz, korkulan değil, sevilen olun.
Sevilmek için de tüm insanlığın ortak güzellik anlayışları olur ya hani, meşru elbise ve takılarınız ve onların renkleri, dış görünüşünüzü süslediğinde herkes tarafından güzel görüldüğü gibi, İslam dininin emir ve yasaklarının uygulanmış hali olan İslam ahlakıyla huyunuzu süslerseniz, ister istemez, sizi tanıyan veya tanımayan her insan size sevgiyle saygısını sunan davranış içine girecektir.
Ahlakı Kur’an’la şekillenen Sevgili Peygamberimizi ilk defa gören, çölde yaşayan Ümmü Ma’bed adında bir kadına hicret esnasında Medine’ye giderken çadırına uğradığı bu kadın, onu ve yanındaki Hazreti Ebubekir ile izci Amir’e ikramda bulunur.
Onlar gidip eşi gelince kocasına Sevgili Peygamberimizi o tanımadığı müsafirini öyle bir tarif eder ki, kocası onu dinleyince, “İşte Mekke’de kendisini peygamber olarak tanıtan adam budur” der.
Daha sonra kocasıyla beraber Medine’ye gelip Müslüman olmuşlar.
Sevgili Peygamberimizi kocasına tanıttığı o tarif, başta Tirmizi’nin “Şemail”inde ve diğer birçok hadis kitaplarında rivayet edilmiş ve Arap dili ve edebiyatının insan tarifinde öncülük yapmıştır.
Ama bizde Hazreti Ali’nin tarifi çok meşhur olmuş ve her Osmanlı hattatı en az bir defa hilye yazmış, bu günlerde yetişen hattatlarımızın da en çok yazdıkları Hazreti Ali’nin Sevgili Peygamberimizin mübarek başından, saçının dalgalı oluşundan ayak altına kadar tarif ettiği hilyedir.
İşte o hilyenin sonuna doğru:
“Onu ansızın gören sevgiyle ve saygıyla ürperir, onu tanıyan onu sever ve onu başkalarına anlatırken ondan önce veya sonra onun gibisini görmedim der” diyor.
Sevgili Peygamberimizin şairi Hassan da:
“Hiçbir göz, senin kadar güzelini görmedi, Hiçbir kadın, senden mükemmelini doğurmadı,
Sen bütün ayıplardan uzak yaratıldın,
Sanki sen, senin istediğin şekilde yaratıldın” diyerek övmüş.
Sevgili Peygamberimiz, kendisine peygamberlik görevi verilmeden Mekke’de kırk yıl yaşadı.
Hiçbir zaman hoş olmayan işleri yapmadı. Adı “güvenilecek adam” anlamına gelen “Muhammed emin” denildi ama peygamberlik verildiği andan itibaren onun hayat kumaşı Kur’an ayetleriyle nakış nakış işlendi.
Hazreti Ali’nin hilyesinde:
“O birisine bakarken, bütün vücuduyla döner öyle bakardı” diyor.
Buyurun, bu yazıyı okuduğunuz andan itibaren, annenize, babanıza, eşinize, çocuklarınıza, komşunuza, arkadaşınıza, size seslenen tanımadığınız bir adama bakarken boynunuzu döndürerek, yan bakarak değil, bütün vücudunuzu ona döndürerek dinlemeye veya cevap vermeye bugün başlayıverin.
Mahmut Toptaş.