İKİ DÜNYAMIZ GÜZEL OLSUN
Tavuk kümesine giren bir tilki karnını doyuracak kadar tavuk yemez.
Gücü yettiği kadar kümeste olan tavukları öldürür, bir tanesini yer.
Aslan öyle yapmaz. Bir tanesiyle karnını doyurduktan sonra geri kalanlar kendi etrafında otlamaya devam ederler ve aslan onlara saldırmaz.
Tilkilik yapmanın anlamı yok.
İhtiyacın kadarını al bu dünyadan.
Torununun hakkını gasp etme.
“Onun için alıyorum” diyerek kendini kandırma.
Onun hakkında kararı sen vererek tercih hakkını da gasp etme.
Sen kendi çağının imkânları oranında akıl yürütüyorsun. Torunun ise kendi çağının sorunlarıyla karşılaşacak.
Torunun, bu dünyanın imkânlarını kendi çağının anlayışına uygun olarak değerlendirecek.
Rabbimiz buyurur:
“Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu iste. Dünyadan nasibini de unutma. Allah’ın sana ihsan ettiği gibi sende ihsan et, yeryüzünde bozgunculuk isteme. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas süresi ayet 28/77)
Bizim bu dünyada nasibimiz iki çeşittir.
Biz, iki nasibimizi de elde etmek için çalışacağız.
Birinci derecede biz bu dünyaya geçici olarak getirildik. Getiren Rabbimiz getiriliş sebebimizi bildiriyor:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etmeleri için yarattım.” (Zariyat süresi ayet 51/57)
Öyle ise bizim de bu dünyada birinci derecede unutmayacağımız nasip, Allah’a olan kulluk görevimizdir.
Dünya için kazandığımız her şey kabrin bu tarafında kalırken, kulluk görevimiz, yani iman ve amelimiz bizimle beraber kabrimize girecek ve kabrimizde nur olacak, ahiretimiz ise güzelleşecek. Bu güzellik ise senelerle sınırlanamayacak.
Mademki biz bu dünyada ahiretimizi kazanacağız o halde gideceğimiz güzel cennete layık olmak için bu dünyamızın da güzel olması gerekir.
Rabbimiz, bize dua etmesini de öğretir ve bazı insanlar yalnız bu dünyayı isterken bizim iki dünyamızın da güzel olmasını istememizi bizden ister:
“Haccınızı yerine getirdiğinizde, atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah’ı zikredin. İnsanlardan bir kısmı var ki “Rabbimiz, bize dünya da ver” der. Onların ahirette nasibi yoktur.”
“Bir kısmı da “Rabbimiz bize dünyada iyilik ver Ahirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru” derler.”
“İşte onlara kazandıklarından bir karşılık vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.” (Bakara süresi ayet 2/200-202)
Gönlümüzü inkârdan temizleyeceğiz ve imanla süsleyeceğiz.
Dilimizi yalandan, gıybetten, iftiradan uzak tutacağız ve bal gibi sözlerle tatlandıracağız. Secde edeceğimiz bu dünyayı kandan, necasetten, mikroptan, inkârdan temiz tutacağız.
Ağzımızı, tenimizi yıkayarak temizleyeceğiz. Özetle kendimizi cennete layık hale getireceğiz.
Mahmut Toptaş