Tek Başına Bir Çiçek Gibi
Bize ne oldu? Değil. Bana ne oldu? Demeli.
O ne yapıyor? Değil. Ben ne yapıyorum? Demeli.
Sen neden yapmıyorsun? Değil. Ben neden yapmıyorum? Demeli.
O neden öyle? Değil. Ben neden böyleyim? Demeli.
Dikenler arasında gülen gül, dikenlerin çokluğuna bakıp onların oyu fazla diyerek dikenlere meyletse, gülün gül yüzünü çoğunluğun dikenleri tırmalar.
Gül, güllüğünü yapmalı.
Dikenlere binlerce lanet okumaya başlasa, vaktini ve enerjisini lanet okumada harcadığından, kendi yüzünü gülleştiremez.
Ormandaki fidanlar, etrafına bakmadan büyürler.
Başka fidanlar boy atarlarsa, “Ben de boy atarım” demeden göklere doğru yükselirler.
Her fidan kendi görevini tam yapınca orman olurlar.
Tabiattaki milyarlarca çiçek tohumu, etrafına bakmadan boy verir, çiçek açar, etrafa güzel kokular saçar.
“Açarlarsa açarım, saçarlarsa saçarım” deseler, o toprak çölleşir, yağmur yüklü bulutlar bile onların yüzüne bakmadan geçip giderler.
Sevgili Peygamberimiz, o günün dünyasında, bütün Yahudi, Hıristiyan, Budist, ateist, Ebu Cehil gibi deistler, cehenneme doğru yol alırken O, tek başına oluşuna aldırış etmeden, dikenlerin çokluğuna bakmadan, görevini yapmaya başladı ve başarılı oldu.
İnsanlık, harplerin, hastalıkların, salgınların kendisini alıp götüreceği endişesiyle tir tir titrerken, o tek başına “tedbirini” sevap olsun diye alır ve eceli gelmeden kimsenin ölmeyeceğini bildiğinden, gönlüne hiç bir zaman ölüm korkusu giremez.
Zenginler, “İflas edersem” korkusuyla, fakirler, “Aç kalırsam” korkusuyla stres hastalığına yakalanıp yolları doktorda kesişirken, O, “Gözlerimi açarım, Rabbimin verdiği görevleri yaparım, helalinden kazanmak, helalle beslenen tenle, ayetlerle tatmin olan gönülle, sevap olsun diye çalışır ve Rabbin yaptığı taksimden fazla veya noksan olmaz” dedikten sonra, kadere iman ettiğinden gönlüne keder giremez.
“Ben varsam var olur, yoksam yok olur” diyerek, kibir anıtı gibi dikilmez insanların ortasında.
Bensiz geçen zamanlar olduğu gibi, benden sonraki zamanlar da olacak.
Mahmut Toptaş.